Her anını hücrelerimizde hissettiğimiz bir yılın sonuna geldik. Bir yandan bitmek bilmeyen bir yıl yaşadık. Öte yandan bir haftasına bomba, tutuklama furyası, suikast gibi çılgınlıkların tümünü sığdırabilmesiyle; birkaç saat öncesini unutturarak, “saatte 5 olay” hızıyla akıp gitti zaman. 1 Ocak 2016 ile bugün arasında sanki sadece ülkemiz değil dünyanın tamamı başka bir boyuta hopladı, bambaşka bir gerçeklikte yaşar hale geldik. 2015 mi? 15 yıl önce değil miydi o? Uyandığımız (veya içinde hiç uyuyamadığımız) her felaket haberiyle zamanın hem bu kadar hızlanıp hem bu kadar yavaşladığı 365 gün… 2016 böyle bir kaydırak oldu bizlere:
Bittiğinde, dönüp baktığımızda, 2016’dan geriye kalan:
2016’dan akıl sağlığımızı kendimizi tamamen yitirmeden nasıl çıktık – ya da çıkmaya çabalıyoruz ya da çıkabilecek miyiz? Kısacası, 2016’da nasıl delirmedik diye sorarak bu listeyi hazırlamak istedik sizlere, belki 2017’de de delirmemek için bir yol yordam sunar bize…
Yeni hikayeler üretmekten de, okumaktan da hiç vazgeçmedik mesela.. Bazı rektörlerin tersine, hafakanlar bastıkça kendimizi kitaplara attık
1- Çatlak Zemin okumaya başladık bu yıl, daha ne olsun! Demiyoruz ve neler neler okuduk diye göz atıyoruz ama bu arada kıymeti bilinmeyen yazarlar listemize de bakmadan geçmeyelim.
2- Kirpiğiniz Yere Düşmesin kitabı Güldünya Yayınları’ndan çıktı! Hayatta kalmak için öldürmek, şiddet uygulamak zorunda kalan kadınların mücadeleleri, hikayeleri hepimize güç kattı.
3- Elena Ferrante’nin Napoli Romanları’nı çoktan keşfedip okuyup bitirmiş olanlarımız vardı. Aralarına yeni kadınlar güruhu olarak katıldık. Yeni başlayacak olanların karşılaşma anına imreniyoruz.
4- Gönül isterdi Aslı Erdoğan’ın romanlarından, Necmiye Alpay’ın kitaplarından bahsedelim. 2016 biterken sevinçli haberimiz her ikisinin de tutuklulukların sona ermesi oldu. Tahliye edildikleri duruşmada, Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın yaptıkları savunmaları da saymadan geçemedik.
Cinsiyetçiliğe karşı ses çıkaran, feminist olduğunu bas bas bağıran yıldızlar içimizi coştururken görsel kültürde yeni kadın imgeleri de görmeye başlamak gözlerimizi şenlendirdi.
4- Beyonce #BlackLivesMatter[1] derken siyah feminizmini de canlandırdı diyenler az değil. Şarkı sözlerinde ve videoda hem Afrikalı köklerine hem de siyah kadınların fiziksel özelliklerine övgüler var.
5- Madonna Billboard müzik ödülleri töreninde “Yılın Kadın Ödülü”nü alırken yaptığı konuşmasında feministlere laf söylemekten geri durmasa da duygusallaşmadık değil.
6- Madonna’nın hemen ardından Björk de müzik dünyasındaki cinsiyetçilikten dem vurdu.
6 – 90’lardan bu yana her yaptığı ile sevdiğimiz, özellikle 90’lardaki öfkeli – feminist şarkılarını açıp açıp dinlediğimiz PJ Harvey yeni albüm yaptı, üstüne kalkıp buralara geldi.
7- 2016 biterken ruhunu sakinleştirip yeşertmek isteyenlere Tuğçe Şenoğul’dan Onun Karanlık Huyları gönderiyoruz ilaç niyetine.
Delirecek gibi olduk mu hemen açtık bir şeyler izledik. Ama öyle bildiğiniz gibi şeyler değil:
8- The Fall’un son sezonu geldi. Hayran hayran feminist dedektif Stella Gibson’ı;
9- Carol ile Therese Belivet’in aşkını ve iki kadının güçlenme hikayesini;
10 – Tangerine’de Sin-Dee ve Alexandra’nın kavgalı – aşklı dostluklarını izledik.
11- Julieta melodram mı melodram. Yine de sevdik mi? Hem de çok!
12- Elle hakkında duygularımız karışık ki bu konuya ayrıca değinmiştik.
13- Tereddüt sayesinde Türkiye sinemasında (her ne kadar bir kısmı sansüre kurban gitse de) orgazm olan ve bana vuramazsın diye bağırıp geri vurmakta beis görmeyen kadın karakter gördük.
14- Bir de henüz izlemediğimiz var. Kiki’den Prenses Mononoke’ye, Chihiro’dan Sofi’ye pek çok güçlü kız çocukları yaratan Studio Ghibli, bu yıl stüdyoyu kapatacağını duyurmuştu. Fakat yıl bitmeden güzel haber geldi. Astrid Lindgren’in Ronja: Haydut Kızı kitabını uyarladıkları 26 bölümlük bir dizimiz var artık. Henüz sadece Japonca mevcut. Tez zamanda çevirilmesini bekliyoruz.
15- “Hatırla Gönül” de bir kadının hem yaşadığı şiddetten kendini kurtarma hikayesini, hem de kaybettiği hafızasını arzuları üzerinden geri kazanmasını, arzularıyla hatırlamasını izledik. Yılın hemen başında yayınlanan son bölümünde (keşke bitmeseydi diye diye) Gönül’ün muhteşem mektubunu dinledik:
“Ben Gönül Çelik. Bu ülkede yaşayan milyonlarca şiddet görmüş kadından biriyim yalnızca. Benden önce annem yaşamış aynı şiddeti. Çocuğuna bile sahip çıkamayacak kadar yalnız ve çaresiz bırakılmış. Ben Gönül Çelik, kayıtlara geçsin, beyanımdır. Daha doğduğum gün ailemden şiddet gördüm. Yetimhanede görevini kötüye kullananlar tarafından şiddet gördüm. Sonra beni sevdiğini söyleyen adam tarafından şiddet gördüm. Göz yumuldu. Ailesi, en yakın arkadaşları bilmelerine rağmen sustular. Görmezden geldiler. Tekin Altınel size her şeyi aşk için yaptığını söyleyecek. Hangi aşık sevdiğini döver, zorla alıkoyar, kimliğini değiştirip hayatına hükmetmeye çalışır? Kayıtlara geçsin, beyanımdır. Beni herkesten çok sevdiğini söyleyen kişi tarafından şiddet gördüm. Bu suçların, bir kadını böyle paramparça etmenin hafifletici sebebi olmaz. Ama’ları, çünkü’leri olamaz. Ben Gönül Çelik. Yetimhanede büyümüş, ayakta kalmış, kimliği silinmiş ve yok edilmek istenmiş bir kadınım. Geri döndüm. Eğer başıma bir şey gelirse hikayem böyle bilinsin.”
16- Bu da yılın son güzelliği; video 1 Ocak gecesine kadar açık. Acele edelim.
https://vimeo.com/197160855
Sadece evde geçmedi tabii ki 2016. Müzeler ve galerilerde pek çok kadının kolektif ve kişisel sergilerini gördük.
17 – 18 kadın sanatçının, “kadınlık” tanımlarını sorgulatan işlerinden oluşan İflah Olmaz sergisi önce Bursa, sonra da İstanbul’da bizimleydi.
18- Arzu Yayıntaş, Canan, Evrim Kavcar, Fulya Çetin, Nalan Yırtmaç ve Neriman Polat’ın katıldığı Kayıpta Saklı sergisi Karşı Sanat’taydı.
19 – İnci Eviner retrospektifi İçinde Kim Var? ile ilk defa bir kadın sanatçının retrospektifi İstanbul Modern’de sergilendi.
20 – Nil Yalter’in Kayıt Dışı sergisindeki işlerini ise 15 Ocak’a kadar görebiliyoruz.
21- Yasemin Özcan’ın ilk kişisel sergisi Saadet Çıkmazı .artSümer’de açıldı.
22- Fulya Çetin’in Geceden Karanlık isimli kişisel sergisi SANATORIUM’daydı.
23- Deniz Gül’ün Loyelow başlıklı üçüncü kişisel sergisi The Pill’de açıldı.
24- İnci Furni Eros Nerede? Vol. 3 isimli kişisel sergisiyle Öktem & Aykut’taydı.
Her yerde hakikatin değerinin yitip gittiği, popülizm ve otoriterliğin yükseldiği bir dönemde farklı farklı ülkelerde kadınların mücadelesine şahit olduk. Onların sloganlarıyla güçlendik. Tam umudumuzu yitirecek gibi olduğumuzda dünyanın her köşesinde kadınların ayaklanması, grev yapması, sokaklara dökülmesi, “bir kişi daha eksilmeyeceğiz” diye haykırması bize umut oldu.
25- 3 Ekim’de Polonya’da kadınlar kürtaj yasağına karşı “Czarny Protest” yani Siyah Protesto çağrısıyla grev yaptılar.
Yapılmak istenen yasa değişikliğiyle tecavüz veya ensest sonucu oluşan hamileliklerde, fetüsün deforme olduğu veya hamileliğin kadının sağlığını tehlikeye attığı durumlarda bile kürtaj yasak olacak; yasağı çiğneyen kadınlar için hapis cezası gündeme gelecekti. Birçok şehirde eş zamanlı gerçekleşen eyleme sadece Varşova’da 30.000 kişi katıldı. Bu mücadele sonucunda yasa teklifi geri çekildi.
26- 8 Ekim’de Arjantin’de binlerce kadın seçim özgürlüğü ve kürtaj hakkı için meydanlara çıktı.
Her sene gerçekleşen Ulusal Kadın Buluşmaları’nın 31’incisi, 8 Ekim Cumartesi günü Santa Fe, Rosario’da on binlerce kadının buluştuğu etkinliklerle başladı. Kentin meydanında toplanan kadınlar: “Eğer birimize dokunursanız, hepimiz karşı koyarız”, “Kadın cinayetlerine son”, “Güvenli ve serbest kürtaj hakkı için”, “Bir kadın daha ölmeyecek” sloganlarını attılar. “Bir kadın daha ölmeyecek” (#NiUnaMenos) hareketi 2 yıldır Latin Amerika’nın her yerine yayılıyor, bu yıl Avrupa’da da on binleri harekete geçiren bir slogan oldu.
18 Ekim’de bir erkeğin Lucia Perez’e tecavüz edip onu öldürmesi üzerine, 19 Ekim’i erkek şiddeti ve kadın katliamına karşı Kara Çarşamba (#MiercolesNegro) ilan eden #NiUnaMenos hareketi grev çağrısı yaptı. Yüz binler sokaklara çıktı. Birçok ülkede kadınlar dayanışma eylemleri yaptı.
27- 24 Ekim’de de İzlanda’da kadınlar sokaktaydı.
Erkeklerle aralarındaki gelir eşitsizliğini protesto etmek için kadınlar saat tam 14.38’de iş bıraktı. Erkeklere oranla %14-18 arası daha az kazanan kadınlar, bu hesaba göre saat 14.38’den sonra bedavaya çalışıyor. Yani erkek olsalardı bu saatten sonra çalışmadan da aynı maaşı alacaklardı. Eşit işe eşit ücret talebiyle sokaklara çıkanlar binleri aştı:
28- Arjantin’deki #NiUnaMenos hareketinden ilhamla İtalya’da kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü kapsamında #NonUnaDimeno sloganıyla sokaklara çıktı.
Her gün 3 kadının öldürüldüğü ülkede, eylemi örgütleyenlerin bile beklemediği şekilde eyleme 200.000 kişi katıldı. Bunun üzerine İtalya’daki kadınlar 8 Mart 2017 için grev çağrısı yapmak üzere harekete geçti.
Biz de buralarda boş durmadık tabi. Kafamız bozuldukça veya canımıza tak ettikçe sokaklara çıktık. Belki bazen biraz delirerek, bazen de delirmemek için..
29- Yeni yılın ilk ayında, Yaşamdan Yanayız kampanyası kapsamında #Barışa1000Kadın Kadıköy’de buluştuk. Savaşa, şiddeti artan ablukalara, Cizre’de yaşatılan yıkıma, ölüme karşı barış, hakikat, müzakere dedik.
30- Sokaklarımızın isimlerini değiştirdik.
16 Ocak’ta Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu Kadıköy Yeldeğirmeni’nde sokak isimlerini hayatını savunan kadınların isimleriyle değiştirdi. Sokaklarımızda, çoğunlukla erkek isimlerinin yer aldığı sokak adlarını gösteren tabelaların yanına, Nevin Yıldırım gibi, Yasemin Çakal gibi, Çilem Doğan gibi yaşadıkları erkek şiddeti yüzünden hayatlarını kurtarmak için şiddet uygulamak zorunda kalan kadınların isimlerinin yer aldığı mor tabelaları astık.
31- Ve 8 Mart. 6 Mart’ta Kadıköy’de yapılan gündüz mitinginin yasaklanması sadece daha fazla sokakta olmak, daha fazla halay çekmek için bahane oldu biz kadınlara. 8 Mart gecesi Taksim’de 14. Feminist Gece Yürüyüşü’nde 10.000 kadın hep birlikte “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa! Dünyayı yerinden oynatacağız” diye bağırmanın keyfine vardık. Patriyarkaya, savaşa, devlete, AKP’ye, aileye, erkek şiddetine, emeğimizin sömürülmesine isyan derken Taksim’e sığmadık. Delirmek bile hep birlikte olunca güzelmiş.
32- Bize boşanmayacaksınız diyen TBMM Boşanma Komisyonu’na, doğum kontrolü ihanettir diyen Cumhurbaşkanı’na bir çift sözümüz var dedik. 22 Mayıs’ta “Haklarımızı Gasp Ettirmeyiz” sloganıyla Kadıköy’de sokaklara çıktık:
33- 17 Kasım’da AKP’li milletvekilleri çocuklara cinsel istismarı evlilik yoluyla affetmeye yönelik bir yasa tasarısı sundu ve hızla meclisten geçirmeye çabaladı. Ama toplumun her kesiminden kadınlar olanca gücümüzle itiraz ettik ve affın geri çekilmesini sağladık. Cinsel istismar suçunu düzenleyen TCK’nın 103. maddesinde yapılacak değişikliklere dair mücadelemiz ise 2017’de de sürecek gibi görünüyor (Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu’nun konuya dair metnini Çatlak Zemin’de bulabilirsiniz)
19 Kasım’da Kadıköy’de binlerce kadın sokaktaydık:
22 Kasım’da Beşiktaş’ta #SiyahProtesto’daydık:
34- Bu yıl da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nde birçok şehirde sokaklara çıktık. Olağanüstü hal uygulamalarına, tüm baskı ve korkutmalara, sokağa çıkmanın zorlaşmasına rağmen binlerce kadının katılımıyla ve çok yüksek bir coşkuyla “herHALde Direniyoruz” dedik. Hayatlarımız için, erkek-devlet şiddetine karşı ‘o halde, ‘bu halde’ ve ‘herhalde’, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!” diye bağırdık.
2017’de de delirmemek umuduyla. İyi yıllar..
[1] Siyah Hayatlar Değerlidir
Ellerinize sağlık, kara bulutları dağıtan bir derleme olmuş, sevgiler