Polonya’da Anayasa Mahkemesi, 22 Ekim 2020 tarihinde aldığı, yasal kürtajı imkansız hale getiren kararının gerekçesini 98 gün sonra yayınladı. Bu karar, fiilen kadınları gebe kalma biçimine (örneğin tecavüz) ve sağlık durumlarına (hasta veya ölü fetüs) bakılmaksızın çocuk doğurmaya mahkûm ediyor. Bu kararın yayınlanmasıyla 2016 yılından beri adım adım örgütlenen, kalabalıklaşan kürtaj hakkı savunucuları #StrajkKobiet/#KadınGrevi’nin yani feministlerin çağrısıyla hızlı refleks gösterdi. Üç saatte 51 şehirde bu karara karşı protesto gösterisi yapıldı. Kadın Grevi‘nin çağrısıyla protesto gösterileri her gün yapılmaya devam ediyor.

Polonya hükümeti, Ekim ayında toplamda milyonlarca kişinin katıldığı protestolar karşısında kararı yayınlamayı ertelemişti. Neden aylar sonra, aniden kararın yürürlüğe girmesi için harekete geçildiği tam olarak anlaşılamadı. Kürtaj yasağı hamlelerinin, güç kaybeden bir liderin dini istismar etmek için kullandığı sinsi bir girişim olduğu argümanı öne sürülüyor. 22 Ekim 2020’de olduğu gibi 27 Ocak 2021’de de Polonya kısmen kapanmışken, yönetilemeyen bir salgın ve yavaş bir aşı uygulamasının ekonomik yansımaları sonucu hükümetin başarısızlığı gündemdeyken tekrar harekete geçilmesi, gündem saptırmak olarak okunabilir mi? Diğer yandan hükümetin kadınlara ve lgbti+lara yönelik dışlayıcı, baskıcı, düşmanca politikalarında bir istikrar olduğu ve kürtajı tamamen yasaklamaya ilişkin gündeminin her zaman öncelikli olduğu da ortada.

Sağcı Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PİS) iktidarda olduğu hükümet 2016 ve 2018’de kürtaj yasağı kapsamını genişletmeye çalışmış, ancak kitlesel gösterilerden sonra geri adım atmıştı. Hükümet bu kez 2016 yılında fiilen devraldığı Anayasa Mahkemesi’ni kullanarak yasağı getirdi. Ancak bu sonuç, hükümet hanesine bir başarı olarak kaydolmadı. Çünkü bu süreçte kadınların yasal kürtaj mücadelesi büyük yol aldı. Başarıya ulaşana kadar devam edecek kararlılığa sahip bir yasal kürtaj hareketi sürekli güçlenmekte. Yasal kürtaj, sadece kadın hareketinin değil, toplumsal muhalefetin de sembol talebi haline geldi. 2020 Aralık ayında yapılan bir araştırmaya göre 2019’un başlarında yapılan son ankete göre büyük bir artışla Polonyalı kadın ve erkeklerin üçte ikisi 12 haftaya kadar olan gebelikte kürtaj hakkını destekliyor ve 29 yaşına kadar olan en genç katılımcılar grubunda bu destek %79’a ulaşıyor.

Arjantin’de 2018 yılında yasal kürtaj Senato’da kabul edilmemiş, fakat o esnada yeşil dalga sokakta çoktan kazanmıştı. 2019 yılı seçimlerinde muhalefet kadınların direnişini kenarda bırakarak yürüyemedi ve yasal kürtajı seçim vaatleri arasına almak zorunda kaldı. 2020 Aralık ayında yasal kürtaj, bizzat hükümetin önerisiyle Kongre’ye getirildi ve yasalaştı. Polonya’daki gidişatın da bu yönde olduğunu söylemek abartı olmaz. Kadın Grevi’nin yaptığı çağrılarla giderek kalabalıklaşan ve PİS hükümetinin korkulu rüyası haline gelen sokak hareketleriyle yasal kürtaj talebini yok saymak artık mümkün değil.

Defol git!

Kürtaj hakkına sahip çıkan bu kalabalığın öfkesi aynı zamanda PİS hükümetine yönelik. Anayasa Mahkemesi kararı sonrası sokaklara dökülenler bir yandan kürtaj hakkını sahiplenirken bir yandan da “Defol git” sloganında birleşiyor ve hükümetin istifa etmesini istiyor. Hükümetin geçen yıl sonunda kürtaj yasakları konusunda müzakereye hazır olduğunu söylemesi ve kararın resmileştirilmemesi direnişçiler için bir uzlaşma zemini oluşturmadı. Çünkü artık istenen sadece fetal bozukluk nedeniyle kürtajın yasaklanmaması değil. Son yasaklar, önceki yıl uygulanan 1100 yasal kürtajın, fetüsün anormal geliştiği gerekçesiyle yapılan 1074’ünü ilgilendiriyor. Ama bunun yanında aynı zaman diliminde 100-200.000 arası sistem dışı kürtaj uygulanmış. Dolayısıyla hareketin talebi, herkes için ücretsiz, ulaşılabilir, güvenli yasal kürtaj. Talep, kadınların hayatını, ezilenlerin hayatını iyice çekilmez hale getiren bu iktidarın defolup gitmesi.

Bu mücadele dolayısıyla toplumda kürtaj hakkının bilinir ve çok daha fazla kişi tarafından savunulur olması, ara sıra durulsa ve geri çekilse de talebinde ısrarlı sönümlenmeyecek bir hareketin varlığı, kadınlar için birinci büyük kazanım oldu. İkinci büyük kazanım ise sistem dışı kürtajın giderek meşrulaşması, sistem dışı güvenli kürtaj mekanizmalarının ve sınırları aşan bir kadın dayanışmasının güçlenmesi. “Kürtaj turizmi” diye adlandırılan şekilde, Polonya’dan başka ülkelere giderek kürtaj yaptıranların sayısının 150.000 civarında olduğunu artık herkes biliyor. Yıllardır verilen ve son üç ay içinde hızı yükselen mücadele sayesinde, kadınlar kürtaj yaptırmak istediklerinde kendilerine destek verileceğini öğrendi ve kürtaj oldukları için cezalandırılamayacaklarının farkına vardı.

Polonya’nın neredeyse her şehrine, her mahallesine yayılan ve Kadın Grevi’nin sembollerinin çizildiği döviz ve pankartlarla yapılan eylemlerde güvenli kürtaj için kurulan destek hatları da dövizlere yazıldı. Duvarlar destek hattı telefonlarıyla donatıldı. Polonya’da ve başka ülkelerde sınırsız kürtaj desteği yapan kuruluşların sayısı sürekli artıyor: Aborcja bez Granic, Aborcyjny Dream Team, Kobiety w Sieci, ANA, Ciocia Basia, Ciocia Czesia, Ciocia Wienia… Slovakya, Almanya veya Avusturya’da Polonyalı kadınlara ücretsiz kürtaj hizmeti veren klinikler mevcut. İsveç, Danimarka, İzlanda, Norveç ve Çek Cumhuriyeti de Polonyalı kadınlara ücretsiz kürtaj hizmeti için yasal mevzuatını düzenledi.

Dayanışmayı esas alan bu yaygınlaşmaya rağmen mücadele, kadınlara üreme sağlığı hizmetleri sağlamada devletin yerini en iyi sistem dışı destek ağı bile almamalıdır bakışıyla sürüyor. Çünkü ne kadar dayanışma sağlanırsa sağlansın, bu destek mekanizmasına yüz binlerin ücretsiz olarak ulaşması imkansız. Kadınların çoğunlukla paralı ve her halükarda meşakkatli bu yola başvurmak zorunda kalmaması için yasal kürtaj şart.

Polonya’da kürtaj hakkı mücadelesi hükümetin üyelerini atadığı Anayasa Mahkemesi’ni de etkiledi. PİS’in atadığı iki yargıç bu karara muhalefet şerhi koydu.

Polonya ve Arjantinli feminist hareket 2016’dan beri birbirleriyle iletişim halinde, birbirlerinin mücadelesinden ilham alarak yol alıyor. Polonya’da kürtajın tamamen yasaklanmasına karşı 3 Ekim 2016’da yapılan kadın grevi ile Ni Una Menos’un 19 Ekim’de Arjantin’de örgütlediği feminist grev sonrası, iki ülke feministleri 8 Mart 2017’de bir grev çağrısı yaptığında 60’tan fazla ülke bu çağrıya grev ve gösterilere katıldı.

Kadın Grevi’nin öne çıkan isimlerinden Marta Lempart, Arjantin ve Polonya’daki politik iklimin birbirine benzediğini söylüyor: Marta’ya göre her iki ülkede de Kilise kilit konularda karar mercii ve politikacılar Kilise’den korkuyor; her iki ülkedeki siyaset sahnesi de muhafazakarların eline geçmiş durumda. Ortak noktalardan birinin de, insan hakları koruma sisteminin tamamını ortadan kaldırmayı amaçlayan kökten dinci örgütlerin varlığı olduğunu söyleyen Marta, her iki ülkede de yasal kürtaj mücadelesinin gücünü sokaktan aldığını ve kürtaj hakkı mücadelesinin kapsayıcısı olması gerektiği konusuna Arjantin’i örnek aldıklarını vurguluyor.

Polonya’da gösteriler polisin saldırılarına rağmen sürüyor. Doktorlar bu kararı tanımamaya çağırılıyor. Kadın Grevi, bir yandan sürekli sokak gösterileri için çağrı yaparken diğer yandan bu karara itirazını uluslararası platformlara taşımaya hazırlanıyor.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.