UNESCO verilerine göre hâlihazırda 130 milyon kız çocuğu eğitimden mahrum durumda. Bella gibi 11 milyon kız çocuğu ve genç kız da dâhil olmak üzere 24 milyon çocuk ve genç, yalnızca pandeminin ekonomik etkileri sebebiyle önümüzdeki yıl eğitimine devam edemeyebilir.

Eliza Mackintosh

Bella, beklenmeyen gebelik haberi karşısında annesinin çok kızdığını, hatta kendisini feci şekilde dövdüğünü anlatıyor.

Annesi, 19 yaşındaki kızının, Kenya’nın Mombasa kentinde, deniz kenarında yer alan bir gecekondu mahallesindeki tek odalı evlerinde birlikte yaşadığı üç küçük kardeşi ve iki kuzenini doyurabilmek için para karşılığında seks yapmaya başladığından habersizdi. Zira Bella, akşam marketten pirinç ve türlü yiyecekle dolu poşetlerle eve geldiğinde bunları alacak parayı nereden bulduğunu söylemiyordu.

Bella, WhatsApp üzerinden yaptığımız görüşmede, “Pandemi, özellikle buralarda ekonomiye büyük zarar verdi. Aileme bir şekilde katkıda bulunmam gerekiyordu,” diyor. Genç kız, kimliğinin gizli kalması için isminin değiştirilmesini istedi.

Pandemiden önce Bella, özellikle tarihe meraklı ve teneffüslerde arkadaşlarıyla masa tenisi oynamayı seven, azimli bir lise ikinci sınıf öğrencisiydi. Ancak COVID-19 Mart ayında patlak verince bütün Kenya, okullar da dâhil olmak üzere karantinaya girdi.

Elektrik kesintileri ve internet sıkıntıları sebebiyle uzaktan eğitimine devam edemeyen Bella, sebze satarak geçimini sağlayan annesinin işleri de büyük darbe alınca, ailesine maddi anlamda destek olmak amacıyla çamaşır yıkamaya başladı.

“Tanrım… O gün annem beni neredeyse kendi elleriyle öldürecekti. O kadar öfkelendi ki beni feci şekilde dövdü. Bu konudan bahsetmek bile istemiyorum. O adamla birlikte olduğumu bilmiyordu.”

Kendisinden yaşça büyük bir müşterisi, 1000 (9 ABD doları) veya 1500 Kenya şilini (13 ABD doları) karşılığında Bella’yı korunmasız sekse zorladı. Bu miktar, çamaşırlar için ödenenin üç katıydı; Bella bu teklifi reddedemeyeceğine karar verdi. Gebe olduğunu öğrendiğindeyse adam ortalıktan kayboldu.

Bella, “Şu an gebeysem en büyük sebebi pandemidir, çünkü pandemi olmasa şimdi okulda olurdum. Ne çamaşır yıkamak zorunda kalırdım ne o adamla karşılaşırdım, bütün bunların hiçbiri başıma gelmezdi,” diyor. Kendisi, şu sıralar uluslararası seferberlik topluluğu ActionAid’den sosyal ve maddi yardım alıyor. Buna ek olarak türlü işlerle ve yine çamaşır yıkayarak geçimini sağlamaya çalışıyor.

Şimdi üç aylık gebe olan Bella, Kenya’da okullar ocak ayında tamamen açıldığında eğitimine devam edemeyeceğinden yakınıyor. Annesinin okul harçlarını yatırmasına yardım eden arkadaşı da desteğini tamamen kesmiş.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre, Bella gibi 11 milyon kız çocuğu ve genç kız da dâhil olmak üzere toplam 24 milyon çocuk ve genç, yalnızca pandeminin ekonomik etkileri sebebiyle önümüzdeki yıl eğitimine devam edemeyebilir (yine örgüte göre hâlihazırda 130 milyon kız çocuğu eğitimden mahrum durumda). Uzmanlara göre bu durum, yalnızca cinsiyet eşitliği bağlamında katedilen ilerlemeyi onlarca yıl geriye götürmekle kalmayacak, ayrıca dünya çapında kız çocuklarını çocuk işçiliği, çocuk yaşta evlilik ile gebelik ve aile içi şiddet riskleriyle karşı karşıya bırakacak.

“Aslında bu, tam bir kısır döngü” yorumunda bulunuyor UNESCO eğitimden sorumlu müdür yardımcısı Stefania Giannini; ayrıca karantina döneminde gebe kalan kızların okula dönme ihtimallerinin oldukça az olduğunu, hatta bazı ülkelerde eğitime devam etmelerinin yasalarca engellendiğini de belirtiyor. UNESCO COVID-19 Küresel Eğitim Koalisyonu üyesi World Vision’ın raporuna göre, pandemi sırasında yalnızca Sahra Altı Afrika’da bir milyon kız çocuğunun eğitime erişimi çocuk yaşta gebelik nedeniyle engellenmiş durumda.

“Çoğu kız için okul, sadece eğitim yuvası ve daha parlak bir geleceğin kapılarının açıldığı yer değil; aynı zamanda beslenme hizmeti, menstrüel hijyen ve cinsel sağlık eğitimi ile sosyal destek aldıkları kurum, âdeta hayata tutundukları bir dal,” diye de ekliyor Gianni.

Daha önce yaşanan krizler, okullardan ilk alınan ve okullara en geç dönenlerin kız çocukları olduğunu aslında çoktan kanıtladı. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Save the Children ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) raporlarından da görülebileceği üzere, 2014-2016 yıllarında Ebola salgını sırasında Batı Afrika’da okullar kapandığında kız çocukları aşırı yoksulluk, çocuk işçiliği ve erken yaşta gebelik tehlikeleriyle karşı karşıya kaldı.

Yine UNICEF’e göre Sierra Leone’de erken yaşta gebelik oranı ikiye katlanarak 14 bini gördü. Plan International’ın raporu da ülkedeki çoğu kız çocuğunun eğitimine devam edemediğini, bunun bir sebebinin de gebe kızların okula gitmesini engelleyen yasanın onaylanması olduğunu ortaya koyuyor. Dünya Bankası tarafından yayımlanan bir ön rapora göre Sierra Leone’de toplumun en çok etkilenen kesiminde kız çocuklarını okula kaydettirme oranı %16 düştü.

Malala Fonu (Malala Fund) ise Sierra Leone’de Ebola salgını sırasında okuldan ayrılanlara dair veriler ışığında 20 milyon ortaokul öğrencisi kız çocuğunun daha koronavirüs pandemisi sonrası eğitimden mahrum kalacağını öngörüyor.

COVID-19 pandemisinin kız çocukları üzerindeki etkileri nesiller boyunca devam edebilir.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), daha bu yılın başında en az altı ay sürecek karantinayı takip eden on yıl boyunca var olanlara ek olarak 7 milyon istenmeyen gebelik, 31 milyon toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, 13 milyon çocuk yaşta evlilik ve 2 milyon kadın sünneti vakasının görüleceğini öngörmüştü.

BM Kadın Birimi (UN Women) ve UNDP tarafından yürütülen incelemeler, COVID-19’un aynı zamanda 47 milyon kadınla kız çocuğunu yoksulluk tehlikesiyle yüz yüze bırakacağını, ayrıca 2021 yılında 435 milyon kadın ve kız çocuğunun günde 1,90 ABD dolarından daha az parayla geçinmek zorunda kalacaklarını ortaya koyuyor. Rapora göre aşırı yoksul koşullarda yaşayan kadınlar va kız çocuklarının pandemi öncesi yaşam koşullarına dönebilmeleri 2030 yılını bulacak.

ActionAid genel sekreteri Julia Sánchez, “Covid yüzünden cinsiyet eşitliği bağlamında aldığımız yolda hızla ve büyük adımlarla geri gidiyoruz” diyor; ayrıca temsilcilerin son yıllarda kadın sünneti gibi el attıkları sorunları da vurgulamayı ihmal etmiyor. “Birdenbire geriye dönüp aksi istikamette yürümeye başladık resmen.”

ActionAid’in Hindistan, Gana, Kenya ve Güney Afrika’nın kentsel alanlarında yaşayan 18 ila 30 yaş arasındaki 1219 kadınla yürüttüğü anketin katılımcılarından yaklaşık %22’si, eğitimlerine uzaktan devam edebildiklerini söylüyor. Ancak anket sonuçları, yalnızca gönüllü ve anketi yanıtlayabilme olanağı olan kadınlarla gerçekleştirildiği için sınırlı denebilir; zira katılımcıların yalnızca dörtte biri eğitimlerine bir şekilde devam edebiliyor.

Ankete katılan ancak okula gitmeyen ve ekonomik istikrarsızlıkla karşı karşıya kalan kızların çoğu ise ücretsiz ev işi yükünü sırtlanmak zorunda kaldıklarını, doğum kontrol de dâhil önemli cinsel sağlık ve üreme hizmetlerine erişemediklerini ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete çok daha fazla maruz kaldıklarını ifade ediyor.

Kayıtlara geçen şiddet vakaları, ankete katılan genç kadınların cinsel istismar ve erken gebelikten şikâyetçi oldukları Kenya’da özellikle artış gösteriyor (%76). ActionAid’e göre okula gidemeyen ve anket sorularını yanıtlayan birçok kız çocuğu ve genç kadın, maddi sıkıntılar sebebiyle para karşılığı sekse zorlandıklarını belirtiyor.

“Yaşadığım yerde benimle aynı şeylere maruz kalan çok kız var. Bütün bunları atlatmak için her gün Tanrı’ya dua ediyorum, elimden gelen yalnızca bu.”

Afrika’daki diğer ülkelerde olduğu gibi Kenya’da da eğitimde ayrımcılıkta aradaki uçurumun kapanıp 2030 yılına kadar bütün çocukların eğitime erişebilir hâle gelmesi için süregelen çalışmalar mevcut. Ancak ülkede pandemi patlak vermeden evvel de büyük bir sorun teşkil eden erken yaşta gebelik ile mücadelede gösterilen gelişigüzel yaklaşım, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) gibi topluluklarca eleştiriliyor. Kenya Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta, erken gebelik vakalarının pandemi döneminde artış gösterdiğini vurgulayarak kadın ve kız çocuklarına karşı şiddet vakalarının da aynı seyretmesi üzerine soruşturma yürütülmesini talep etti.

Endişeli temsilciler ise Covid sebebiyle kemer sıkma politikalarının uygulandığı bu dönemde Birleşik Krallık gibi bağışçı ülkelerden gelen yardımların kesilmesiyle kız çocuklarının eğitimlerinin büyük darbe alacağını ve bu çocukların okulların sunduğu imkânlardan mahrum kalacaklarını belirtiyor. Temsilciler, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan en büyük ekonomik gerilemeyle yüz yüze olduğumuz bu dönemde kadınlarla kız çocuklarını reform planlarının odağına koymamanın büyük ekonomik kayıplar getirebileceği konusunda uyarıda bulunuyorlar.

2018 yılında Malala Fonu iş birliğiyle yayımlanan Dünya Bankası raporuna göre, kadınlarla kız çocuklarına ortaokul eğitimlerini tamamlamaları için sağlanması gereken sınırlı eğitim olanaklarının küresel ekonomiye bedeli 15 ila 30 trilyon ABD doları arasında olacak.

Malala Fonu’nun araştırma ve politikalardan sorumlu müdürü Lucia Fry, “Devletler aldıkları yardımlar kesileceği için darda, çünkü ekonomik gelirleri Covid’in ekonomik etkileri sebebiyle son derece azaldı ve özellikle sağlık sektöründe talep fazlasıyla artmış durumda” diyor. “Her yerde olmasa da çoğu ülkede ihtiyacın bu denli fazla olduğu bu dönemde eğitim ödenekleri ne yazık ki diğer sektörlere aktarılıyor.”

Birçok temsilci topluluğu, eğitime verdikleri önceliği ihmal etmemeleri için devletlere, aynı zamanda borç hafifletme ve acil durum yardımları bağlamında mali teşviklerde bulunmaları için uluslararası camiaya çağrıda bulunuyor. Daha uzun vadede ise ülkelerin kamu hizmetleri için ayırdıkları gelirlerde eksilme olmaması amacıyla uluslararası vergiler gibi konularda reformlar gerçekleştirilmesini talep ediyorlar.

Bu esnada Bella gibi genç kızlar ise geleceğe dair hayallerini ne yazık ki okullardan evlere taşımak zorunda kalıyor.

Bella, “Çok zor zamanlardan geçiyorum. Yaşadıklarımı tarif etmek çok zor, kelimeler kifayetsiz” diyor.

“Okula geri dönmem imkânsız… Bebeğimi birkaç ay sonra kucağıma alacağım.”

Çeviren: Gözde Yılmaz

Bu yazının orijinali 24 Aralık 2020 tarihinde CNN’de yayımlanmıştır.

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.