30 Kasım feminist grevinde, kamusal alan ve özel alan ekseninde eşitlik üreten bir bakım siyaseti evlerden, mahallelerden başlayarak her alanda tartışıldı/tartışılıyor. Bu süreç sadece Bask için değil uluslararası feminist hareket için de ufuk açıcı bir pratik olacak gibi gözüküyor.

30 Kasım’da İspanya’nın Güney Bask bölgesinde feminist grev yapılıyor. Üretimi, tüketimi ve durdurulamayan hayat kaygısı dışında hemen hemen her şeyi durdurmayı amaçlayan genel bir feminist grev. Feministlerin adım adım genişleyerek örgütledikleri, sendikaları da örgütleyici olarak kattıkları bu grevin konusu herkes için ulaşılabilir, ücretsiz, kamusal bakım hakkı.

Pandemiyle birlikte kadınların emeği-bakım emeği olmadan hayatın sürdürülemeyeceği ayyuka çıktı: ücretsiz işler, ev işleri, evde bakım, yurtlardaki bakıcılar, evde yardım görevlileri, temizlikçiler, sağlık, sosyal hizmetler… Zorunlu olan bu işler cinsiyetçi işbölümüyle, çoğunlukla kadınlar tarafından yapılıyor. Ve ev ve bakım işleri zaten hane içinde yerine getirilirken bir değer taşımadığı için işgücü piyasasında da güvencesiz koşullarda ücretsiz veya düşük ücretli, çok az hakla veya hiç hak olmadan yapılan işler. Kuşkusuz bakım yükünün boyutu kadınların ait olduğu sosyal sınıfa, etnik kökene ve göçmenlik durumuna göre ve evli, çocuklu, çok çocuklu, ücretli çalışan, evde yaşlı olmasına bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Ancak değişmeyen tek şey bakım yükünün kadınların üstünde olması. Ücretli çalışıldığında yaşlı hasta bakımı ve ev işleri için düşük ücretle diğer ülkelerden gelen göçmen kadınların bakım emeğini kullanmak ve onlara çocuklarını bırakmaları böylece küresel bakım zincirinin parçaları olmaları ya da kendi akrabalarına veya yerli bakıcılara çocuklarını baktırmak da cinsiyetçi iş bölümü gereği yine kadının sorumluluğunda.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi Basklı feministler de pandemi ile birlikte bakım/toplumsal yeniden üretim krizi eksenli politikayı merkeze alarak mücadele sürdürmeye yöneldiler. 2018 ve 2019’da İspanya’da yapılan feminist grevlere Bask Bölgesi’nden de güçlü bir katılım olmuştu. Bu grevlerde de “kamusal bakım” temel taleplerden biriydi. Ancak patriyarkanın tüm sonuçlarını hedef alan bu grevlerde, erkek şiddetine karşı ve kürtaj hakkı için öne sürülen talepler öne çıkıyordu. 30 Kasım’da yapılacak feminist grevde ise tek konu bakım krizi.

Bask’ta kamusal ve toplumsal bir bakım sistemi hedefiyle feminist grev yapma önerisi Şubat 2022’de Gasteiz’de yapılan feminist toplantıda tartışıldı. Kapatma sırasında feministler tarafından oluşturulan mahalle bakım ağları sonrasında  Denon Bizitzak Erdigunean platformu oluştu. Bu platform grevin ana örgütlenmesi olarak yola çıktı. Mevcut kapitalist ve heteropatriyarkal bakım rejimini dönüştürmek amacıyla bir seferberlik süreci başladı. 30 Kasım’da grev yapılacağı ise Haziran 2023’te duyuruldu.

Mahallelerde feminist meclisler oluşturuldu. Sendikalarla görüşmeler yapıldı. ELA, LAB, STEILAS, ESK, EHNE, ETXALDE ve CGT sendikaları grev çağrısına katılacaklarını duyurdular. Denon Bizitzak Erdigunean platformu ile birlikte grev organizasyonuna katılan tüm örgütlenmeler mahallelerde, köylerdeki grev komisyonlarına katıldılar. Organizasyon aynı zamanda grevle ilgili taleplerini bir anlaşma metninde toparlayarak 2023 Ekim ayında bunu kamuoyuna duyurdu. Metin kısa vadeli ve uzun vadeli öncelikleri sıralıyordu. Metinde kamu-toplum bakım sisteminin geliştirilmesi için öncelikli taleplerin eğitim-sağlık vb. alanlarla çapraz bir çalışma yürütülerek gerçekleştirilebileceği de birkaç kez vurgulanıyordu. Anlaşma metni talepleriyle ev içi cinsiyetçi işbölümünü dönüştürmeyi hedefliyordu. Ancak doğrudan erkeklere hitap eden tek bir madde vardı. O da kısa vade öncelikleri arasında yer alan, erkeklere umursamama ayrıcalığından vazgeçmeleri ve bakım işinin sorumluluğunu alabilmeleri için yapılan çağrıydı.

Kısa vadede herkes için ulaşılabilir, ücretsiz, kamusal bakım hakkının evrensel bir hak olarak tanınması ve garanti altına alınması talep edilirken, kamu bakım ve evde bakım sisteminin güçlendirilmesi ve geliştirilmesi, bakım hizmetlerinin özelleştirilmesine son verilmesi, kayıt dışı çalışmaya son verilmesi, ev işçilerinin genel çalışma rejimine dahil edilmesi, ILO 189’un onaylanması, ev işçilerine asgari ücret üstü maaş verilmesi, çalışma saatlerinin azaltılması, herkes için makul emekli maaşı verilmesi, bakım izninin çekirdek ailenin ötesine genişletilmesi taleplerine öncelik verilmesi istendi.

Uzun vadeli öncelikler arasında ise cinsiyete dayalı ve ırkçı iş bölümüne son verilmesi ve feminist bir kamu örgütlenmesi geliştirilmesi vardı. Feminist kamu örgütlenmesi derken mekânların tasarımını, zaman kullanımını ve kentsel planlamayı (toplu konut) dönüştürmeyi, gıda bağımsızlığını teşvik etmeyi ve böylece şehirler ile kırsal alan arasındaki ilişkiyi dönüştürmeyi kastettiklerini de metinlerinde not düştüler.

Kısa ve uzun vadeli öncelikler arasında “Yabancılar Yasası’nın iptal edilmesi”, “kayıt altına alınma hakkı” gibi doğrudan göçmen işçilere yönelik talepler de olmasına rağmen, greve sayılı günler kala Bask Bölgesi’nde faaliyet gösteren göçmen, çingene ve farklı etnik kökene sahip olan kadınlardan oluşan 20 örgütlenme, bu greve yol açan sürece katılmalarına ve kolektif bakım hakkı söylemini paylaşmalarına rağmen greve katılmayacaklarını açıkladılar. Gerekçe olarak da bakım sisteminde patriyarka kadar ırkçı ve sömürgeci sistemin de belirleyici olduğunu, ücretli ama güvencesiz yapılan bakım hizmetlerinin çoğunun kendileri tarafından yapıldığını, örneğin yatılı bakım işçilerinin %95’inin göçmen kadınlardan oluştuğunu ama buna karşın örgütlenen bu grevin siyasi öznesi olmadıklarını belirttiler.  Grevin sendikasız, güvencesiz çalışanlar için doğru bir strateji olmadığını, çoğunluğu “beyaz” olan feministlerin onların sesini duymadıklarını dile getirdiler. Bir siyasi aktör olarak hiçbir hakkı olmayan, grev hakkı da olmayan, insana yakışır maaşı olmayan, barınma hakkı olmayan, sosyal adaleti olmayan bir sektörde çalışan 500.000’den fazla göçmenin idari durumunun düzenli hâle getirilmesine, bakıcıların işinin acilen tanınmasının yanı sıra sözleşmelerinin, çalışma saatlerinin ve maaşlarının düzenlenmesine odaklanmaya devam edeceklerini de vurguladılar.

30 Kasım feminist grevine Kuzey Bask Bölgesi katılmıyor. Bu, o gün hiçbir şey yapmayacakları anlamına gelmiyor. 30 Kasım’da Kuzey Bask’ta büyük sokak eylemleri yapılması planlanıyor. Greve katılmayacağına ilişkin bir başka açıklama da CCOO sendikasından geldi. Gerekçe olarak da “grev hakkı olmayan” sektörlerde grev çağrısında bulunmanın, bu aracın “güvenilirliğini azaltmaya” katkıda bulunduğunu öne sürdü.

Feminist grev bir günlük protestolar değil, öncesi ve sonrasıyla sürece yayılan faaliyetler. Tartışmalar, eylemler, iş birliği platformları, politika metinleri, uzun ve kısa vadeli talepler. Bask feminist grevinde bu çok yönlü yürüyen süreçte bakım sorunu politikleştirildi. Bakım konusuna odaklanmak, kaçınılmaz olarak ücretli-ücretsiz çalışma kıskacındaki kadın emeğine ve ev içindeki cinsiyetçi iş bölümüne de odaklanmak anlamına da geliyordu. Dolayısıyla çekirdek ailedeki cinsiyetçi işbölümü, ev içi karşılıksız emek ve bakım sorumluluğunu yüklenmeyen erkekler de 30 Kasım’daki feminist grev politikasının parçası oldu. Kamusal alan ve özel alan ekseninde eşitlik üreten bir bakım siyaseti evlerden, mahallelerden başlayarak her alanda tartışıldı/tartışılıyor. Bu süreç sadece Bask için değil uluslararası feminist hareket için de ufuk açıcı bir pratik olacak gibi gözüküyor.

30 Kasım feminist grevi önceki grevlerden farklı olarak sendikaların ilişkisini “greve destek” ile sınırlamadı. Çerçevesini kurduktan sonra “gelin birlikte yapalım” çağrısı yaptı. Grev mutabakat metni katılımcı tüm örgütlerin imzasıyla açıklandı. Ayrıca feminist grev çağrısı da sadece bakım hizmetlerinde çalışan kadınlara değil, tüm işkollarındaki tüm çalışanlara yapıldı. Buna bağlı olarak mahallelerde, işyerlerinde kurulan grev komiteleri de karma olarak oluşturuldu. Grevin sözcüleri ve temsilcileri yine kadınlardan oluşmasına karşın grev gözcüleri kadın ve erkeklerden oluşacak. Yani bu grevde erkekler ikinci sırada da olsa grevin öznesi olacaklar. Basklı feministler bu örgütlenme hâlini şöyle açıklıyorlar: Kamusal bakım herkesin önceliği. Söz konusu olan herkesin hayatı. Dolayısıyla erkekler de sorumluluk almalılar. Aynı zamanda bu grev tüm stratejileri bir araya getiriyor: üretim grevi, kadın ve erkek grevi, tüketici grevi. Bu nedenle 30 Kasım 2023’teki feminist grevin sloganı da feministlerin büyük hayallerin peşinde olduklarını yansıtıyor: devrim yarat, her şeyi değiştirmeye özen göster.

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.