Aslında “Asla çocuk sahibi olmayacağım” diye dile getirmeden -hatta çocukları hiç düşünmeden- zaten kendi kendime çocuk yapmamaya yemin etmiştim.

Mona Eltahawy

Çocuk yapmamayı tercih ettim.

Babaannemin sekiz çocuğu vardı. Anneannemin 11 çocuğu vardı (14 kez hamile kaldı). Annem onun çocuklarının en büyüğü ve kendisinin de üç çocuğu var. Ben o çocukların en büyüğüyüm ve bir çocuğum olmadığı için mutluyum.

Bunu söylemek hâlâ bir tabu.

16 yaşımda kendimi kaçamayacağım bir durumda asla bırakmayacağıma dair kendi kendime yemin ettim. Bundan bir yıl önce, ailem Suudi Arabistan’a taşınmıştı, oraya taşındığımızda ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış gibi hissetmiştim. Sonu feminizme varacak bir travma geçiriyordum. Suudi Arabistan’da olmak çok boğucuydu ve bu nedenle her zaman çekip gidebilecek kadar özgür olacağıma dair kendime söz verdim. Aslında “Asla çocuk sahibi olmayacağım” diye dile getirmeden -hatta çocukları hiç düşünmeden- zaten kendi kendime çocuk yapmamaya yemin etmiştim.

17 yaşlarındayken, yanlış adamla evlendiğime dair kâbuslar görüyordum ve bu evlilik işinin bana göre olmadığını düşünüyordum. Ailem asla evlenmem için baskı yapmadı. Ama 21 yaşımda Mısır’a geri dönüşümüzden kısa bir süre sonra Mısır’daki teyzelerim ve amcalarım benim için koca adaylarını sıraya dizmeye başladılar. Her yolu denediler.

“Mona, onun beş apartman binası var. O kadar çok parası var ki.” Para istemediğimi söyledim.

“Mona, sana dünyayı gezdirecek.” Ben kendi başıma dünyayı dolaşırım dedim.

“Mona, sana istediğin mücevheri alacak.” Şu anda taktığım tüm mücevherleri kendim aldım.

Mısır’da bir erkek arkadaşım vardı ve birbirimize çok aşıktık. Bir gün bana otobüste bizim kızımız gibi görünen küçük bir kız gördüğünü söyledi ve benden onunla evlenmemi istedi ve ben de evet dedim. İki hafta sonra panik atak geçiriyordum. On altı yaşındaki Mona alarmı çalıyordu. “Merhaba! Bana söz verdin!”

Bu, teklif-evet, seninle evleneceğim-Mona panik atak geçirdi ve sözünü geri aldı döngüsü iki kez daha tekrarlandı. Sonra beni terk etti çünkü “Benimle asla evlenmeyeceksin, ben de evlenip çocuk sahibi olmak istiyorum.” dedi.

İki yıl sonra bir Amerikalıya aşık oldum ve hayatımın en büyük hatasını yaparak onunla evlendim. On yedi yaşındaki Mona, 33 yaşındaki Mona’ya “Benimle dalga mı geçiyorsun?!” diye isyan etti. Onu iki yıl sonra bıraktım.

Onunla evlenmek nasıl hayatımın en büyük hatasıysa, ondan çocuk sahibi olmamak da hayatımın en büyük rahatlığıydı. On altı yaşında çocuk sahibi olmama yeminim yükse sesle söylenmemişti, 35 yaşımda ve henüz boşanmışken bu yemin yüksek sesli ve netti. Bir evlilikten uzaklaşabilirsin ve ben öyle yaptım. Ailenden ve doğduğun ülkeden uzaklaşabilirsin ve ben kaçtım. Ama çocuklardan uzaklaşamazsın. Ben özgür olmak istiyorum.

Boşandıktan birkaç yıl sonra annem bana “Böyle çocuksuz mutlu musun?” diye sordu. Ben de “Evet, öyleyim” dedim.

Konferanslarda kendi isteğimle çocuk yapmadığımı anlatmaya başladığımda, kadınlar beni bir koridorda, sahne arkasında ya da tuvaletlerde yakalayıp “Teşekkür ederim. Daha önce başka bir kadının bunu yüksek sesle söylediğini duymadım.” diyorlardı.

Çocuksuz olma konusunda gördüğüm çoğu kitap/deneme beyaz cis kadınlar tarafından yazılmış. Çocuksuz olmayı seçen trans erkeklerden ve heteroseksüel olmayanlardan olduğu kadar, farklı kültür ve inanç geçmişlerinden gelen daha fazla renkli kadının sesini duymamız gerekiyor. Ben kendi kitabımı yazmayı planlıyorum.

Benim çocukluğumda Mısırlı kadınlardan evlenene dek seks yapmamaları, evlenir evlenmez de hamile kalmaları beklenirdi, durum hâlâ da böyle. Benim çocukluğumda bir teyzem ve bir halam hamile kalamadı ve onlar için ne kadar zorlu bir mücadele olduğunu hatırlıyorum. Tanıdığım tek çocuksuz kadın örnekleriydiler ve her ikisi için de bu bir tercih değildi ve hayatın onlar için çok zor olduğunu biliyorum.

Ben ailenin anne ve baba tarafından ilk torunuyum. Yani kendi isteğiyle çocuk sahibi olmayan torunların ilkiyim. Umarım benim bu tercihim kuzenlerim için bir seçme şansı sağlar.

Kurduğum hayattan memnunum. Çocuk sahibi olmak nasıl olurdu hiç merak etmedim. Bunu söylüyorum çünkü sık sık “Geç kalırsan pişman olursun” sözlerini duyuyoruz. Pekala, ben artık diğer taraftayım -artık “çok geç”- ve şunu söylüyorum: Pişman değilim.

Herkes için seçme özgürlüğü olsa nasıl olurdu?

Müslüman kadınlar ve Ortadoğulu kadınlardan oluşan sosyal çevremdeki arkadaşlarımdan ve kadınlardan biliyorum ki giderek artan sayıda kadın “kabul edilebilir” koşulların dışında, yani bir erkekle evlilik dışında çocuk sahibi oluyor/olmaya çalışıyor. Bunlar evli olmayan kadınlar, lezbiyen veya biseksüel kadınlar, çocuk sahibi olabilmek için bir arkadaşıyla evlenen ya da arkadaşıyla ortak ebeveynlik yapmayı kabul eden kadınlar.

Mısırlı bir TV sunucusu 2017’de programında geleneksel evliliğin dışında hamile kalmanın yolları hakkında konuşmaya cüret ettiği için üç yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mısır’da bu konuların konuşulması hâlâ tabu.

Bedenimin benim olduğunu ve rahmimi kapitalizmin hizmetine sunmadığımı söylemek de tabu. Bunu dile getirdiğinizde “eksik” ve “tamamlanmamış” olarak adlandırılıyorsunuz. Ve bazen patriyarka alçak sesle söyleneni haykırmaya başlıyor -EKONOMİ İÇİN BEBEK YAPIN- bir taraftan da bebek sahibi olmak isteyen birçok kişinin uzun zamandır yüksek sesle söylediği şeyi görmezden geliyor -ÇOK AZIMIZA FAYDA SAĞLAYAN BİR EKONOMİYİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN ÇOCUK SAHİBİ OLMAMIZI BİZZAT BU EKONOMİK POLİTİKALARINIZ İMKANSIZ KILDI. Bizler, kapitalist patriyarka için çalışan rahimlerden çok daha fazlasıyız.

Rahimleri üretici işçilerin hizmetine sunma eğilimi, her ikisi de küresel liderlik için yarışan ve her ikisi de nüfusun azalması ve düşen doğum oranları nedeniyle yalpalayan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’de özellikle belirgin. Özellikle ABD’deki beyaz bebeklerin ve Çin’deki Han Çinli bebeklerin azalması, iktidar sahiplerini endişelendiriyor. Bizler, etno-üstünlükçü patriyarkanın kuluçka makinelerinden çok daha fazlasıyız.

Çin’de, rahimlerini patriyarkaya sunmayı reddeden feministler bunun için cezalandırılıyor. Heteroseksüel seks, evlilik ve çocuk yetiştirmenin reddedilmesi -Güney Kore’nin radikal feminizm hareketinin ortaya attığı 6B4T olarak bilinen fikir- o kadar tehdit edici bulundu ki, bunu benimseyen feminist gruplar birdenbire çevrimdışı bırakılıp, susturuldu.

Soyumun en çılgın rüyası mıyım kabusu muyum diye merak ediyorum. 53 yaşındayım, boşandım, queer, çok aşklı ve tercih olarak çocuksuzum. Gelecek nesillerin çılgın atası olmaya kararlıyım. Çocuk yapmamayı tercih etmişseniz, ata olabilir misiniz? Çocuksuzken, çocuksuz torunlarınızı kutlayabilir misiniz?

Şimdi hedefim beni kutlayacak ataları bulmak.

Soyadımın -Eltahawy- 12 kuşak geriye kadar izi sürülebiliyor. 12 kuşağın isimlerini ilk patriark Eltahawy’ye kadar anmak, bir tür aile onur nişanı. İsimlerin hepsi erkek.

Bizi birbirimize bağlayan 12 kuşak kadının ismini bulmak istiyorum. 12 kuşak önceki o matriark’ın kim olduğunu bilmek istiyorum. Bu aile soyunu ilk taşıyan benim kadın atam kimdi? Benim kadın atalarım kim? O kadınları tanımak ve onurlandırmak istiyorum.

Doğduğumda hayatta olan şu kadınlardan başlayabilirim:

– Nazira, babaannem

– Na’ima, anneannem

– Amina, anneannem, büyük anneannem

Ben Amina kızı Na’ima’nın kızı Ragaa’nın kızı Mona’yım. Şimdi bunu anne tarafından dokuz kuşak kadınla yapacağım. Ve babamın tarafında da yapacağım.

Sen kimin kızısın? Kadın ataların kimler? Senin annen kim? Ve onun annesi? Ve onun büyükannesi? Büyük büyükannenizin annesinin adını biliyor musunuz? Kadın atalarınızın isimleriyle ne kadar geriye gidebilirsiniz?

2019’da Twitter’da bu soruları sorduğumda, verilen yanıtlar şimdiye kadar gördüğüm en güzel ve güçlü akışlarından birini ortaya çıkardı. Bir salonda hep birlikte durmuş, anne atalarımızın isimlerini anmış, onları anımsamış ve onurlandırmışız gibi hissettim.

Bir çocuğum olsaydı, o, sevgililerimi anlatabileceğim bir kız çocuğu olurdu. Eminim bundan nefret ederdi. Fakat utanç ve tabuları bir kenara atar, onu dünyaya salar ve YAŞA! derdim.

Tercih ederek çocuksuz olduğum için annesiz kızıma sevgililerim ve utanç ve tabuları bir kenara atmayı, yazdığım bir kitapla anlatabilirim: Feminist Canavar’ın Bekaret Kaybetme Kılavuzu.

Eğer bir kızım olsaydı ona öğrettiğim her şeye karşı çıkmasını öğretirdim. Bu şiiri onun için yazdım:

Doğmamış Kızıma

Seni nasıl seveceğimi bilemezdim.

Sana eş olmaktan çok daha fazlası olduğunu öğretirdim.

Sana öğrettiğim her şeye karşı çıkmanı öğretirdim.

Ben halen bana öğretilenleri öğrenmemiş olmaya çalışırken sana ne öğretebilirdim?

Devrim olduğunda senin için artık çok geçti birtanem;

Ben senin doğmamış kızın için savaşıyorum.

 

Çeviren: Hanife Aliefendioğlu

Bu yazının orijinali 9.5.2021 tarihinde Feminist Giant sitesinde yayınlanmıştır.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.