Elde yeterince uzay kıyafeti olmaması, “ürün ekosistemi” olarak adlandırdığım olgu yüzünden. Kadınlar için yenilikçi performans ürünlerini araştırma ve geliştirme konusunda gösterilen çabalara rağmen, çalışmalarımız hiçbir zaman tam olarak finanse edilmiyor, uygulanmıyor, üretilmiyor ve bu nedenle kadınlar tarafından kullanılamıyor.
Susan L. Sokolowski
Bahar tatilinin ilk günü, sosyal medya hesaplarımda birçok bildirim ve dopdolu bir e-mail kutusuyla uyandım. Yakın-uzak fark etmeksizin tanıdıklarım “patriyarka” ve “NASA’nın kadın meselesiyle ilgili sorunlu tarihi” hakkında yazıyor, üzgün surat emojileriyle paylaşım yapıyor ve öğrencilerimin bu durumu düzelteceğine dair destek-dayanışma mesajları yolluyorlardı.
Herkesin dilindeki konu, NASA’nın sadece kadınlardan oluşan uzay yürüyüşünü yeterli sayıda ve uygun bedende uzay giysisi olmaması sebebiyle iptal etmesiydi.
Oregon Üniversitesi Spor Ürünleri Tasarımı Yüksek Lisans programının başındaki kişi olarak, ürün tasarımlarında eşitlik meselesi tam da benim konum. Hayatımı bu hedef etrafında şekillendirmeye beni yönelten, sporda fırsat eşitliğinden (Title IX) yararlanan bir kadın futbolcu olma deneyimim oldu. Kadın sporcular olarak sınırları aşsak da, giydiğimiz kıyafetler erkekler için yapılmıştı ve bedenimize uymuyordu. Sporcu sutyeni diye bir şey yoktu, bu yüzden hani o okula da giydiğimiz telli ve ter emilimi yapmayan sutyenleri kullanmak zorunda kalıyorduk. Her ne kadar oynamamıza izin verilse ve teşvik edilsek de kendimizi bir türlü bulunduğumuz konuma ait hissedemiyorduk. Çünkü kimse bizler için ürün üretmiyordu.
Sadece kadın astronotlardan oluşan uzay yürüyüşünün iptali, beni çocukluğumdaki bir ana geri götürdü. Tam kadın astronotlara, erkek meslektaşlarının gözetiminde olmadan, bir takım olarak çalışma “izni verildiğinde”, ürün ekosisteminde bir aksaklık bu çok önemli başarıyı gerçekleşemeden mahvetmişti. Tamamen kadın astronotlardan oluşan bir uzay yürüyüşü, 1960’lardan beri kadınların erişmeye çalıştığı bir hedef.
Ürün eşitliğine doğru yolculuğum
En iyi araştırmacı ve tasarımcı olma serüvenim lisede başladı. Kadınların maksimum potansiyellerini sergileyebilmeleri için onlara uygun biçimde ve bedende ürünler yaratmak istedim. Bu serüvenim tam 30 yıldır sürüyor.
Üniversitede, kadın formuna uygun tasarım yapmayı öğrendim. Buna yeni materyaller keşfetmek, vücudu, ölçüleri (antropometri), fizyolojisi, biyomekaniği ve psikolojisi açısından incelemek de dâhildi.
Yenilikçi ürün geliştirenler için malzemelerin yapısını öğrenmek önemliydi, çünkü yeni teknolojiler geliştirmenin lifler, iplikler, yapılış ve son dokunuşlar gibi pek çok farklı boyutu var. Nike’ın kazak örme makinelerini atletler için performans ayakkabısı olan FlyKnit’i üretecek şekilde dönüştürmesi örneğindeki gibi.
Antropometri; belirli bir yaşa ve etnik kökene sahip çocuklar, erkekler ve kadınlar gibi farklı popülasyonların vücut şeklini ve boyutunu tanımlamamıza imkân veren beşeri bir mühendislik disiplinidir. Tasarımcılar, göğüs, bel ve kalça gibi alanların çevresel ölçümlerine başvurur, gövde gibi vücut kısımlarının hacmine bakar, kesitler alır ve bu yolla dokuların göğüs gibi yerlerde nasıl dağılım gösterdiğini anlamaya çalışır.
Tasarımcılar ve mühendisler, kıyafet içinde hareket kabiliyeti sunan ürünler geliştirmek için biyomekanik, vücut ısısını düzenleyen ürünler için fizyoloji çalışırlar. Ayrıca, insanların renk, doku ve yapı gibi özellikleri nasıl algıladıklarını anlamak için psikoloji de okuruz. Çünkü bu da yeni bir ürünün kullanıcı tarafından nasıl kabul gördüğünü ciddi anlamda etkileyebiliyor.
Bu üniversite deneyimlerim, kadınların ilk defa savaşta uçmasına izin verildiği dönemde bana Savunma Bakanlığı’nda iş olanağı sağladı. Ayrıca, kariyerimin yaklaşık 20 yılını büyük bir spor şirketi için çalışarak; ayakkabı, sutyen ve ekipman dâhil kadınların performansı için kullanılan ürünlerde yeniliklere öncülük ederek geçirdim.
Ve şimdi, kadınlar için yeni ürünler icat etmeye istekli öğrencilerimin olduğu bir üniversitede profesörüm. Öğrencim Jessie Silbert, yakın zamanda, Müslüman kadın koşucular için ekipman tasarladığı bir proje tamamladı. Şu anda öğrencim olan Olivia Echols da uzay istasyonlarındaki araç içi faaliyetlerde kullanılacak kıyafetler tasarladığı ve bunların kadınlar için nasıl daha uygun hale getirilebileceği üzerine çalıştığı bir tez hazırlıyor. Meslektaşlarım ayrıca NASA için de çalıştılar. Kadınları ve kadınların uzay uçuşu yapmasının geleceğini önemsiyorlar ve bu çabalarını tıpkı benim gibi cinsiyet eşitliğine adıyorlar. Bu yüzden, “demek ki bu işi önemseyen veya yapabilen pek kimse yok,” diye düşündüyseniz yanılıyorsunuz.
Olivia Echols, normalde taktığımız Dünya-sutyeninin sorunlarını tespit ederek kadın astronotlar için tasarlanacak ideal bir uzay-sutyeninde nelerin üstesinden gelinmesi gerektiğini belirtir.)
Kadın bedeni farklıdır
Kadınlar için performans ürünleri geliştiren araştırmacıların, mühendislerin ve tasarımcıların göz önüne alması gereken pek çok şey var. Bunların en aşikâr olanı vücut şekli ve boyutu meselesi. Bunu elde etmek için ürün geliştiriciler, söz konusu kadın popülasyonunu 3D (3-boyutlu) vücut taraması, antropometri ve verilerin istatistiksel analizi yoluyla incelerler. Bu tür bir araştırmanın sonuçları, kullanıcıların işlerini güvenli ve verimli bir şekilde yapabilmesi için ürün kalıplarının, malzemelerin nasıl tasarlandığını ve teknolojinin vücudun etrafına nasıl yerleştirildiğini etkiler.
Kadınlar fizyolojik farklılıklara sahip olduklarından ürün geliştirirken vücut sıcaklığının nasıl dalgalandığını ve hormonlar nedeniyle kasların nasıl geliştiğini göz önünde bulunduran çözümler gereklidir. Örneğin ayakkabı tasarımında, ürünlerin esnekliğinden ve tabandaki yastıklamanın yüke uygun şekilde tasarlandığından emin olmayı önemseriz, çünkü kadınlar, genel vücut ağırlığı açısından, erkeklere oranla daha hafiftir.
Üzgünüz, bütçe kısıtlamalarımız var
Bana göre, elde yeterince uzay kıyafeti olmaması, “ürün ekosistemi” olarak adlandırdığım olgu yüzünden. Kadınlar için yenilikçi performans ürünlerini araştırma ve geliştirme konusunda gösterilen çabalara rağmen, çalışmalarımız hiçbir zaman tam olarak finanse edilmiyor, uygulanmıyor, üretilmiyor ve bu nedenle kadınlar tarafından kullanılamıyor. Çünkü işimizi çevreleyen ekosistem başarılı olmamızı istemiyor olabilir. Araştırma ve geliştirme için bütçe kararları da genellikle yaratıcı ekibin dışında alınır.
Örneğin, NPR’ın (National Public Radio/Ulusal Halk Radyosu) “All Things Considered” (“Her Şey Göz Önüne Alındığında”) adlı programında ortaya çıkarıldığı üzere, tüm erkek astronotlar orta, büyük veya XL bedenindeki uzay tulumlarına sığabiliyor, dolayısıyla da, bütçe kısıtlamaları nedeniyle, kadınlar için daha küçük boyutlu tulumların geliştirilmesi yıllardır askıya alınmış ve bu da uzay yürüyüşü yapmalarını engellemiş.
Bu tür finansal kararlar genellikle ürün araştırma ve tasarlama ekiplerinin dışında bir yerlerde alınıyor ve bu karar vericiler çoğunlukla erkek. Kadınların CEO (yönetim kurulu başkanı) seviyesinde temsilini göz önünde bulundurursak, tüm Fortune 500 CEO’larının sadece yüzde 4,2’si kadın. NASA bir Fortune 500 şirketi olmayabilir, ancak ABD hükümeti içinde de cinsiyet eşitsizliği olduğu kesin.
Bütçe kısıtlamaları, her daim, birilerinin yaratıcı ekiplerin kadınlara dair çabalarını desteklemeye “hayır” demesinin bir yolu oldu. Bu, aslında, “Biz kadınların başarılı olmalarını ya da potansiyellerini sonuna kadar gerçekleştirmelerini istemiyoruz” mesajıdır. O “hayır” size oraya ait olmadığınızı söylüyor, çünkü size uygun ekipman yok! Böylelikle kadınlara, bu işe kalkışmayın çünkü ortalama bir erkek için üretilmiş ürünler kullanırsanız kendinizi tehlikeye atıyor olabilirsiniz denilmiş oluyor.
Bu sadece NASA veya spor endüstrisi sorunu değil. Kadın itfaiyeciler, kolluk kuvvetleri, inşaat işçileri ve tehlikeli malzemelerle çalışan tüm kadınlar için de aynı zorluklar söz konusu.
Ve bu sadece bir kadın sorunu da değil. Kariyerimde ilerledikçe bu açıdan desteğimize ihtiyacı olan ve hizmet alımında eşitsizlik yaşayan pek çok kullanıcıyla karşılaştım. Örneğin; Hispanikler (Latin kökenli Amerikalılar) ve Asyalılar gibi beyaz erkeklerden antropometrik olarak farklı beden ölçülerine sahip kullanıcılar var. Bazı kullanıcılar ise engelli veya büyük beden ürünlerine ihtiyaç duyuyor. Ayrıca ekipmanlar, dinlerinin gereklerini yerine getirirken bir yandan bu tür işlerde aktif olmak isteyen Müslümanları da gözetecek şekilde olmalı.
Son NASA fiyaskosunda, aslında astronot Ann McClain için doğru boyutta bir astronot tulumu vardı. McClain hem M hem de L beden kıyafetler içinde eğitim görmüştü. Bunun sebebi muhtemelen mikro yer çekimi nedeniyle uzayda vücut ölçülerinin değişiyor olmasıdır. Ancak yalnızca kadınlardan oluşacak bu ilk ve tarihsel uzay yürüyüşü için kıyafetleri zamanında hazır etmeme tercihinde bulunuldu. McClain, basına, bundan dolayı kendisine uzay yürüyüşünü yapmamasının “tavsiye edildiğini” söyledi. Peki, soruyoruz, neden Ann McClain için daha iyi bir ürün tedarik stratejisi ve liderlik desteği sağlanmamıştı? Evet, NASA, kalbimizi kırdın.
Çeviri: Şilan Çatak
Bu yazının orijinali 5 Nisan 2019 tarihinde The Conversation sitesinde yayınlandı.