Unutkanlık, odaklanma problemleri, ani öfke nöbetleri… Bunlar hem pre-menopozun hem de DEHB’nin belirtileri ama toplumda biri doğal bir süreç olarak kabul edilirken diğeri genellikle göz ardı ediliyor.

Bazı gerçekleri geç öğrenmek, insanın içinde tarifsiz bir öfke, keder ve yas bırakıyor. Hele ki bu gerçek, çocukluğundan itibaren taşıdığın, adını ilk kez koyabildiğin bir yükün teşhisiyle ilgiliyse… Küçüklüğünden beri hep bir şeylerin farklı olduğunu hissetmiş ama adını koyamamışsın. Kimse senin zorlandığını fark etmemiş, fark edenler de bunun kişiliğinle ilgili olduğunu sanmış. Belki “biraz daha düzenli olmalısın,” “kendini toparla,” “neden böyle unutkansın?” gibi cümleleri defalarca duydun. Ve sen de bir noktada “ben demek ki böyleyim” deyip susmayı öğrendin.

Kadınlarda DEHB’nin (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) geç teşhis edilmesi yeni bir şey değil. Erkek çocuklarında daha fazla teşhis konmasının nedeni, onların enerjik, hiperaktif halleriyle fark edilmesi. Oysa kız çocukları genellikle sessiz, dalgın ya da içe kapanık olabiliyor. Ama okulda dikkat dağınıklığı yaşasalar bile “hayalperest” ya da “düzensiz” olarak etiketlenip görmezden geliniyorlar. Kimi zaman mükemmeliyetçi olup aşırı çaba gösteriyorlar, kimi zaman da “tembel” yaftasıyla karşı karşıya kalıyorlar.

Ve sonra, o kız çocukları büyüyüp yetişkin kadınlar oluyorlar. Sorumluluklar arttıkça DEHB’nin görünmez olduğu yılların bedeli ortaya çıkmaya başlıyor. İşleri yetiştirememe, sürekli bir şeyleri unutmaktan duyulan utanç, ilişkilerde “fazla yoğun” hissetme, dikkatin sürekli dağılması… Tüm bunlarla mücadele ederken teşhisi almak, bir yanıyla rahatlatıcı ama bir yanıyla da ağır bir yas sürecini başlatıyor. Çünkü artık geriye dönüp bakıp fark ediyorsun: Küçük bir kız çocuğuyken destek alabilirdin. Yargılanmak yerine anlaşılabilirdin. “Sorun sende değilmiş” demek hem özgürleştirici hem de kahredici bir gerçek oluyor.

Zihnin ve bedenin aynı anda dönüşmesi

Tam da bu fark edişin ortasında, bedenin başka bir değişime giriyor. Pre-menopoz başlıyor. Zaten dikkat sorunları, zihinsel dağınıklık ve duygusal dalgalanmalarla boğuşurken, üzerine hormonların iniş çıkışları ekleniyor. Unutkanlık, odaklanma problemleri, ani öfke nöbetleri… Bunlar hem pre-menopozun hem de DEHB’nin belirtileri ama toplumda biri doğal bir süreç olarak kabul edilirken diğeri genellikle göz ardı ediliyor.

Ve en kötüsü, bu süreçte hissettiklerini dile getirdiğinde, çoğu zaman hafife alınıyorsun. “Menopoz işte, annelerimiz de yaşadı,” ya da “sen her şeyi büyütüyorsun” gibi tepkiler alabiliyorsun. Oysa ki bu sadece fiziksel değil, derin bir kimlik dönüşümü. Bir yandan hayat boyu seni tanımlayan döngüler değişirken, bir yandan da yıllardır anlam veremediğin zihinsel bir sürecin açıklamasını yeni almış oluyorsun.

Utanç ve sessizlik

Belki de en zor olan şey şu: Kadınlar olarak bu deneyimleri genellikle saklıyoruz. Utanıyoruz. Toplumda hâlâ, özellikle DEHB gibi nörolojik farklılıklarla ilgili yanlış inanışlar var. “Bu yaşa kadar idare etmişsin, şimdi mi fark ettin?” gibi küçümseyici yorumlar duyabiliyoruz. Ya da pre-menopoz süreciyle ilgili konuştuğumuzda, “Eee ne var bunda?” tepkisiyle karşılaşıyoruz.

Ama mesele zaten başkalarının anladığı kadar değil. Mesele, kendimizi yalnız hissetmememiz. Bu yüzden kadınların deneyimlerini paylaşması bu kadar önemli. Senin hissettiğin öfkeyi, kaybolmuşluğu, yas sürecini yaşayan o kadar çok kadın var ki… Ama biz bu konuları konuşmadıkça, hepimiz sessizce bu yükü tek başımıza taşıyoruz. Oysa ki yalnız değiliz.

Bundan sonrası ne olacak?

Şimdi, geçmişte yaşanan kayıpları kabullenip kendimize sahip çıkma zamanı. Kendimizi suçlamadan, keşke demeden… Artık bildiğimiz bir gerçek var: Görmezden gelinmiş olabiliriz ama bu bizim görünmez olduğumuz anlamına gelmiyor.

Belki yıllarca “normal” görünmek için kendini sıkmış, hayatın ritmine yetişmeye çalışırken tükenmişsindir. Ama artık kendine ayak uydurabilirsin. Kendini nasıl daha iyi hissediyorsan öyle yaşayabilirsin. Çünkü şu an içinde olduğun bu süreç, sadece bir son değil. Aynı zamanda kendi hikâyeni yeni baştan yazabileceğin bir başlangıç.

Ve bu kez, kimsenin seni yok saymasına izin vermek zorunda değilsin.

Bir cevap yazın

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.