Teori ve pratikte yaş ilişkilerinin ihmal edilmesi, yaşçılığın hüküm sürmesi, yaşa dayalı biçimde hayatımızı düzenleyen politikalara müdahale etmenin ya da katkıda bulunmanın önüne geçiyor.

Sirkka-Liisa Konttinen, Writing In The Sand, Whitley Bay, 1989

“Tüm hayatım boyunca erkeklerin dünyasında bir sorundum; çünkü kadındım. Artık kadınların dünyasında bir sorunum çünkü 65 yaşında bir kadınım” (Barbara Macdonald)[1]

Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde yaşlılık, yaşlanmanın hissedilir bir biçimde deneyimlenmesiyle konuşulur olmaya başlıyor. Türkiyeli feministler de yaşlandıkça yaşlılığı konuşmaya başladılar.[2] Her an yaşlanıyor olduğumuz gerçeği başucumuzda dururken yaşlılık yaşlanmadıkça konuşulmayacakmış, üzerinde durulmayacak bir konuymuş; yaşlılık üzerine çalışmak için de yaşlı olmak gerekiyormuş gibi…

Yaş ilişkileri (age relations), yaşlıların aleyhine yaşlı olmayanlara ayrıcalık tanıyan, yaşa dayalı eşitsizlik sistemidir.[3] Calasanti yaş ilişkileri kavramıyla yaşı üç boyutlu biçimde ele alır; yaşın toplumsal olarak düzenleyici bir ilke olması, farklı yaş gruplarının birbirleriyle kurdukları ilişkiler ile güç ve kimlik kazanması, yaş ilişkilerinin diğer eşitsizliklerle kesişimi.[4] Bu yaş ilişkileri içinde yetişkincilik, çocuk ve gençlerin baskılanmasını, yetişkin merkezli toplumsal düzende genç ve çocuklara yönelik önyargı ve sistematik ayrımcılığı ifade ederken yaşçılık yaşlılara dönük gündelik hayattaki ayrımcılığı, yaşlılığın ve yaşlanma sürecinin yok sayılmasını, yaşlılarla ilgili kalıpyargı ve önyargıları sürdüren kurumsal uygulamaları ve politikaları kapsar.[5] Feminist teori ve mücadele kesişimsel bakışıyla temel olarak ırk, cinsiyet ve sınıfı kurucu unsurlar olarak ele alır ancak yaşı nadiren dikkate alır. Yaşam boyu deneyimlenen bu eşitsizlikler yaş artıkça derinleşir. Bunun yanı sıra yaşın kendisi de yaşam boyu eşitsizlik doğurur. Yaş ilişkilerini, yaşlanmayı göz ardı eden bir feminist mücadele birden fazla eşitsizliğin kesişimindeki yaşlıların maruz kaldığı baskının sürmesine katkı sağlar. Feminist araştırmacılar, teorisyenler de yaşlılığı feminist teorinin bir parçası olarak görmedikleri için eleştirilirler. Artık üreyemeyen kadınların hayatlarının yok sayılması ve bu hayatların politikasının yapılmaması eril düşüncenin sirayeti olarak değerlendirilir.[6] Yanı sıra Macdonald yaşlı kadınların örgütlendiğini belirttiği bir konuşmasında kadınlara şöyle soruyor; “Sizin ‘kadın’ sorunları etrafında örgütlediğiniz genç kadın aktivistlerin aklına, yaşlı kadınların tecavüze uğradığı, yaşlı kadınların darp edildiği, yaşlı kadınların yoksul olduğu, yaşlı kadınların evde ve ev dışında ücretsiz işler yaptığı, yaşlı kadınların şiddete maruz kaldığı hiç gelmedi mi?”[7]

Yaşlandıkça değer kazanan erkeklerin karşısında, yaşlandıkça bilgisi ve deneyimi yok sayılan kadınlara kulak veriyoruz Yaşını Gösteren Kadınlar: Yaşlanmanın Feminist Deneyimi kitabında. Üstelik Necla’nın söylediği gibi kendilerini “daha özgür, birikimli ve her şeye kadir hissederken” yaşçılıkla nasıl karşılaştıklarını aktarıyorlar. Gülseren 39 yaşındayken “Sen yaşlısın parti merkez kuruluna benim girmem lazım” diyen genç bir kadından; Beril ihtiyar bir kadın olarak kürtaj hakkı eylemine katılmasının ayrıca dikkat çekmesinden; Evren yaşlı bir kadın olarak deneyimlerinden süzdüğü bilginin genç kadınlar tarafından deneyim hiyerarşisi kurma olarak anlaşılmasından ve boomer olarak etiketlenmekten duyduğu kaygı sebebiyle de bir feminist örgütte yer almadığından dem vuruyor.

Yaşlanan kadın bedeni

Beyazlayan ve boyaya mecbur bırakılan saçlar, kırışıklıklar, hızlı hareket edememe, unutkanlıkta artış… Yaşlı bedenin getirdiği sınırlılıklara direnç ve kabul arasında gelgitler, kırgınlıklar, öfke, hüzün yaşlanan/yaşlı kadınların deneyimledikleri arasında. Hep genç kalan feminist mücadelenin görmediği, gözet(e)mediği deneyimler bunlar. Hep genç kalan, yaşlı dostu hale getirilemeyen sokaklar, mekanlar; bir koşup bir durma, bir otur bir kalk eylemleri gibi gençlere göre sokak eylemleri; polisten kaçmaya imkan vermeyen fiziksel yetilere sahip olmanın getirisiyle eylemlere katılamama; partilemek artık cezbedici olmadığı için bir araya gelmenin yollarının azalması deneyimler arasında. Bu deneyimlerde açık olan, yaşlanan/yaşlı kadınların genç olanlarla ve/veya yaşıtlarıyla bir araya gelme ve birlikte mücadele etme imkanlarının kısıtlılığı.

Gebeliğin önlenmesi, kürtaj, genç kadının cinsel sağlığı gündem edilirken menopoz gibi bir deneyimin görünürlüğünün azlığı da yaşçılıktan ileri geliyor. Menopoz nerdeyse bir tabu hatta. Kadınların menopoz hakkında bildikleri, deneyimledikleri tıbbileştirilerek yer buluyor kendine, kadının öznel olarak menopozla neler yaşadığına pek yer verilmiyor. Menopoz cinselliğin bitimi olarak görülüp kadınların arzularının inkar edildiği, artık kadın olmadıkları, erkek de olamadıkları için cinsiyetsizleştirildikleri bir dönüm noktası gibi işlev görüyor. Arzulamaktan, aşktan geri durmadıklarına şaşırıyor kadınlar. Yaşlılar cinsiyetsizleştirilmiş ve cinselliklerinden koparılmış oldukları için akla gelmiyor ama yaşlı kadınlar da cinsel saldırıya maruz kalabiliyorlar.[8]

Kadınlar yaşlı ve doğal sebeplerle ölsünler

Türkiye’de kadınlar erkeklerden ortalama 5,5 yıl daha uzun yaşıyor, 45-59 yaş aralığındaki nüfusun %49,9’unu kadınlar oluştururken ileri yaşlarda bu oran %70,2’ye ulaşıyor[9]. Bu yaşlı kadınlar yaşlılıkları yanı sıra yoksullukları ile de baş başa kalıyorlar, yaşlı ihmal ve istismarının muhatapları olarak bulabiliyorlar kendilerini. Yaşlı ihmal ve istismarı ise ölüm için ciddi bir risk teşkil eder. Yoksullukla kesiştiğinde yaşlılar (çoğunlukla kadınlar) evlerinde çıkan yangın, karbon monoksit zehirlenmesi, donma gibi sebeplerle hayatlarını kaybediyorlar. 2023’ün Aralık ayına baktığımızda bile yaşlı ihmal ve istismarının %55’inin ölümle sonuçlandığı belirtiliyor.[10] Ölüm sebepleri arasında düşme, iş kazası ve cinayet de bulunuyor. Yaşlı kadınların nasıl öldüğü ya da öldürüldüğü gözden ırak; bilmiyoruz, takip etmiyoruz.

Yaşlandıkça başvurulan destek ve köstek ağı: aile

Yaşlandıkça, yalnızlığa itildikçe maddi ve manevi destek kaynağı olarak ilk başvuru kaynağı tartışmaya açtığımız hatta reddettiğimiz aileler oluyor. Üstelik Türkiye’de mutluluk kaynakları sorulduğunda insanlar en çok ailelerini (%69,9) dile getiriyorlar; bunu sırasıyla %15 çocukları, %5,4 kendisi, %3,8 eşi, %2,9 annesi/babası ve %1,8 ile torunları takip ediyor.[11] Çocuklu ya da çocuksuz yaşlanan kadınlar, bakıma ihtiyaç duyduklarında ya da zorunlu ve/veya gönüllü bakım emekleri talep edildiğinde ailelerine döndüklerini[12], bakım çevresinde sosyal ilişkilerini sürdürdüklerini, bakım vermeleri için desteklendiklerini ama bir yandan da yaşlandıklarında alacakları bakımı garantilediklerini söylüyorlar.[13] Genç, orta yaşlı ve yaşlı kadınlardan çocuk ve yaşlı bakımı bekleniyor, özellikle yaşlı kadınlar torun bakmayı reddettiklerinde yargılanıyorlar. Görünmez yaşlı kadın, “Büyükanne Projesi”[14] gibi projelerle oldukça ucuza satın alınacak bakım emeği söz konusu olduğunda görünür oluyor. Yıllar içinde Türkiye’nin yaşlandığını gösterir biçimde çocuk bağımlılık oranı gittikçe azalırken (2023’te %31,4) yaşlı bağımlılık oranı (2023’te %15) artıyor. Yük olarak görülmeyen çocuk bakımı karşısında yük olarak tarif edilen yaşlı bakımı bu. Yaşlandığımızda aile dışında birbirimize bakabileceğimiz koşulları yaratmalı, şimdiden aileci, muhafazakâr yaşlılık politikaları karşısında bireyin refahını önceleyen sosyal politikaları zorlamak durumundayız.

Ne yapacağız?

Aklıma gelen yakın, uzak; küçük ve dev hayaller; yaşımızı konuşmak, olduğumuz yaşı nasıl yaşıyoruz, yeni yaşlarımız bize ne getiriyor, bizden ne götürüyor diye birbirimize sormak ve tabii birbirimizi duymak. Feminist harekette yaş çeşitliliğini artırmak, eylemler, bir araya gelişlerimiz üzerine birlikte düşünmenin imkanlarını yaratmak. Yaşlılığa içkin görülen yalnızlıktan duyduğumuz kaygı ve korkuya karşı bir arada yaşamanın türlü yollarına kafa yormak. Kuşaklararası ev arkadaşlıkları, kooperatifler, ortak konutlar gibi.[15] Feminist komünler, köyler, bakım evleri… İngiltere’de kurulan menopoz kafeler[16] gibi yaşlanmayı konuşmaya alan açan, her yaştan kadın için erişilebilir mekanları çoğaltmak.

Yaşlanmayı göz ardı etmek, yok saymak yerine sahip çıkmak; yaş almak yerine, yaşlanmak demek. Dilimize pelesenk olmuş yaş almak, yaşlandığımızı yadsıyan, yaşlanmanın sürekliliğini kesen yaşçılığın kendini açık ettiği bir ifade kanımca. Nihayetinde yaş dışarıdan yıl yıl aldığımız bir şey değil, tam içinde olduğumuz bir zaman. Bu zaman arttıkça yaktıkları cadıların torunları değil, o yaşlı cadıların kendisi oluyoruz.

Teori ve pratikte yaş ilişkilerinin ihmal edilmesi, yaşçılığın hüküm sürmesi, yaşa dayalı biçimde hayatımızı düzenleyen politikalara müdahale etmenin ya da katkıda bulunmanın önüne geçiyor. Üretimin dışında artık doğuramayacak, emek gücüne katılamayacak bir kadın olunduğunda neyin, nasıl yaşandığı üzerine düşünmek, bunun hak mücadelesini her yaşta vermek bir zaruriyet. Mevcut sosyal politikaları, düzenlemeleri (emeklilik yaşını ileriye çekme teklifi, tazminat hakkı vb. gibi) takip etmek, farklı yaşları bir araya getirecek sosyal politikaları zorlamak…

Son söz yerine

Le Guin Uzaylı Kocakarı[17] metninde “kocakarı olabilmek için neredeyse fanatik bir kararlılık gerekiyor” der. Yaşlılığı taşımanın zorlu ve yalnız başına, ölüm düşüncesiyle olduğunu söyleyerek yaşlı kadının, temel özelliği değişim olan insanlık durumunun tümünü denemiş, kabullenmiş ve yaşamış biri olarak insanlığı başarıyla temsil edebileceğini ekler ve onu uzay gemisine bindirir.

[1] Macdonald, B., & Rich, C. (2001). Look Me in the Eye: Old women, aging and ageism. Spinster Ink.

[2] Üstün, H., Erbay, H., Ülker, G., Alıcıoğlu Cömert, D., Tümen, B. ve Demirdirek, A. (Haz.). (2024). Yaşını Gösteren Kadınlar, Yaşlanmanın Feminist Deneyimi. Ankara: Dipnot Yayınları.

[3] Calasanti, T. (2003). Theorizing age relations. In S. Biggs, A. Lowenstein, and J. Hendricks (Eds.), The need for theory: Critical approaches to social gerontology, (pp. 199–218). Amityville, NY: Baywood.

[4] Yanardağ Kocabaş, P. (2019). Feminist yaşlılık çalışmalarına bir bakış: kocakarılığı kucaklamak. Birikim Dergisi, 84-95.

[5] Butler, R. N. (1980). Ageism: A foreword. Journal of Social Issues, 36, 8–11. https://doi. org/10.1111/j.1540-4560.1980.tb02018.x

[6] Marshall, L. (2006). Aging: A feminist issue. NWSA Journal18(1), vii-xiii.

[7] Macdonald, B. (1989). Outside the sisterhood: Ageism in women’s studies. Women’s Studies Quarterly, 17,6-11.

[8] https://t24.com.tr/haber/doktorum-diyerek-girdigi-evdeki-felcli-kadina-tecavuz-etti-yasli-kadin-15-gun-sonra-oldu,1150511

[9] https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Kadin-2023-53675

[10] https://api.senex.org.tr/Upload/Publication/ef283ab701684ec8892daef1cad921a9.pdf

[11] https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yasam-Memnuniyeti-Arastirmasi-2023-49692

[12] Üstün, H., Erbay, H., Ülker, G., Alıcıoğlu Cömert, D., Tümen, B. ve Demirdirek, A. (Haz.). (2024). Yaşını Gösteren Kadınlar, Yaşlanmanın Feminist Deneyimi. Ankara: Dipnot Yayınları.

[13] Aydemir, A. (2021). Geçmişlerinin Gölgesinde Gelin Kayınvalidenin Bakım İlişkisi; Yaşlı İhmal ve İstismarı. Senex: Yaşlılık Çalışmaları Dergisi, 5(1), 4-18.

[14] https://www.aile.gov.tr/ksgm/haberler/buyukanne-projesi-nedir/#:~:text=Torunlar%C4%B1n%C4%B1n%20bak%C4%B1m%C4%B1n%C4%B1%20%C3%BCstelenen%20anneanne%20ve,toplam%206%20bin%20aileyi%20kapsayacak.

[15] Çeşitli örnek uygulamalar için bakabilirsiniz Ülker, Ş. Ş. (2019). Ortak yaşam mekanları ve dayanışma. Beyond İstanbul, 144-149.

[16] Yanardağ Kocabaş, P. (2019). Feminist yaşlılık çalışmalarına bir bakış: kocakarılığı kucaklamak. Birikim Dergisi, 84-95.

[17] Le Guin, U. K. (2022). Uzaylı Kocakarı. (s. 154-158) (D. Erksan, B. Somay ve M. Gürsoy Sökmen Haz. Kadınlar Rüyalar Ejderhalar (11. Basım). İstanbul: Metis Yayınları.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.