Merhaba Femihat,
18 yaşında, yurt dışında yaşayan bir kadınım. Muhafazakâr bir ailem var ve çoğu kadın gibi baba-abi kıskacında sıkıştım. Ben onlara karşı dik durmaya çalışıyorum ancak annem de onlar kadar eril bir kadın ve bana destek olmuyor. Anlayacağın yalnızım ve öfkeliyim. Ama ben bu öfkemi anneme nasıl yansıtmalıyım bilmiyorum, çünkü aslında o da senelerdir ev-çocuk ekseninde söndürülen bir kadın ve ben ona öfkemi feminist bir perspektiften nasıl yansıtırım bilemiyorum.
İkinci olarak da, ben kendimi hem feminist okumalar açısından hem de edebi açıdan geliştirmeye çalışıyorum. Yaşayarak deneyimlediğimiz bir yana, kendimi ciddi olarak geride buluyorum ve birçok şeye koşturmaya çalışırken günün sonunda elimde hiçbir şey kalmıyor. Bu beni ister istemez kötü hissettiriyor ve başka insanlarla kıyaslama yapmama sebep oluyor. Nasıl ve nereden başlayacağımı bilmiyorum ve günden güne kendimi entelektüel olan her şeyin gerisinde kalmış hissediyorum. Artık okuduğum kitaplar, dinlediğim müzikler, izlediğim filmler sanki kendimi kanıtlamam gereken bir alan haline dönüştü ve bu beni ciddi anlamda kısıtlıyor. Sence nereden başlamalıyım?
Rumuz: Yorgun Kadın
Merhaba canım Yorgun Kadın,
Ne iyi ettin de yazdın! Yalnız hissettiriyor bu dünya bizi sık sık, haklısın, ama bak Femihat dedin hemen koştum geldim 🙂 Bazen yanımızdakiler uzak, uzağımızdakiler yakındır değil mi ama 🙂
Feminizmi en çok neye benzetirim biliyor musun? Kayan yıldızlara. Önce varlığından haberdar olursun, sonra biraz ikna olursun, aramaya başlarsın, sonra daha çok ararsın. Sonra kristalden bir an gelir ve görürsün. Görürsün ve hayran olursun. Görürsün ve sen de beraber kaymak istersin. Görürsün ve herkes görsün istersin. Eve koşa koşa dönüp anlatırsın kayan bir yıldız gördüm diye. Bazen en yakınına anlatırsın, gözlerinde binbir heyecanla. Kayan yıldız mı olur der ve bulaşıkları yıkamaya devam eder. O an kalbin biraz kırılır işte. Bilemezsin ki, belki de kayan bir yıldız olmayacağına ve kayan yıldızlar olmadığı için de bulaşıkları yıkamaya devam etmesi gerektiğine inanmak daha kolay, daha konforlu olandır onun için. Kendini yalnız ve başka hissetmemek için böyle olması gerekiyordur. Çünkü kayan yıldızlar varsa eğer, bulaşık yıkamanın da anlamı yoktur artık. Kayan yıldızlar varsa evi filan terk etmek gerekir, çantanı toplamak, kendine yeni bir hayat kurmak. Kolay mı. Hayal kurmak dünyadaki en zor şey sevgili Yorgun Kadın.
Erkeklik dediğin şey babanda, abinde cisimleşmiş olabilir ama eli kolu her yerde belalı bir bölüm sonu canavarı kendisi. Her kurduğun ilişkiye, yaptığın şeye ve kadın bile olsa herkese sirayet edebiliyor, öyle bir de güçlü. Bir de ekstra sihirli gücü var, varlığını gizleme gücü. Hayatın normali böyleymiş gibi gösterme gücü. Zor işte o zaman anlatmak kayan yıldızları, sevmez zaten bizim toplum hayal kuranları. Ama sen, ben, biz gördük bir kere, vazgeçmeyeceğiz, anlatmaya devam edeceğiz, bin kişi inanmasa, bir kişi bile inansa, bir kişi daha bile aramaya çıksa yeter. Bazen kardeşin, annen duymaz da el kızı duyar, çünkü bizi birbirimize bağlayan binlerce patika var, bazen en gizlisinden saklısından.
Ama anneler kızlar arasındaki gizli bağın gücüne de inanmak istiyor bir tarafım, belki senin de. “Normal” hayatın ve o hayatla yaptıkları pazarlıkların düzenini koruma gayesi ağır bassa da sık sık, görmez mi bilmez mi anne kendinin ne yaşadığını ve neleri miras bırakacağını, ses etmezse düzeni aynen devam ettireceğini, ve kendi yaşadığını kızının da yaşayacağını. Hisseder de yüzleşebilir mi her zaman. Orası zor işte, çok zor. Çok yavaş ve çok çileli bir yol o. Bu yolu geçmek için annene bazı şeyler gerekecek elbette, eril dünyada hissettiği konforun kaybı ile, yalnız olma korkusu ile baş etmesini sağlayacak bir güven. Bu güveni sen vermek istiyor musun veya bunu verebilecek kadar sen kendini güçlü hissediyor musun? Esas önemli olan bu bence. Öfkeli hissetmen çok doğal, eğer yeterli güçte hissediyorsan bu öfkenle beraber ama onu sözcükler içinde yumuşatarak, ama elbette kendi sınırlarını da koruyarak bu zor yolda ona anne kızdan öte yol arkadaşı olabilirsin. Biraz karşılıklı güven biraz da cesaret ile yavaş yavaş yürünecek dikenli ama sonu güneşli bir yol.
Bu cesaretleri toplamak için de bize arkadaşlar lazım elbette. Herkes arkadaşını kendi seçiyor bu hayatta tabii. Nasıl feminist yaşanır diye düşünürken İkinci Cinsiyet, Feminist Güzergâh, Feminist Bir Yaşam Sürmek elimi tutmuştu benim, teorik karmaşam zorlarken Patriyarka Kuramı, pratiğin eşitsizliği beni öfkelendirirken Beden Emek Tarih yardımıma koştu. Zor gecelerde Kendine Ait Bir Oda, Bir Düğün Gecesi, Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu arkadaşlık etti. Elbette sen de kendi yoldaşlarını, bulacaksın ve bence bir süre sonra okuduğun pek çok şeye feministçe bakacak ve feministçe tatlar alacak, belki feministçe kavgalar yapacaksın ve bu herkesten gizli kavgalar sana sır dolu bir mutluluk da verecek. Ama ne olur kitaplar üzmesin seni, dünyadaki tüm kitapları okuyamayız, tüm feminist kitapları da okuyamayız ve bunun için kendimizi de hırpalayamayız, hayat zaten yeterince zor ve kimseye de kendimizi kanıtlamak zorunda da değiliz. Kitapların sıcak dünyasında kaybolmayı, onlara sarılıp kayan yıldızları seyretmeyi ise sonuna kadar hak ediyoruz bence, yeter ki kendimize ait bir odamız olsun 🙂