Amerikalı şair ve sanat eleştirmeni Maggie Nelson’ın Argonautlar* kitabının ne hakkında olduğunu tanımlayan bir özet yazmak çok güç. Bir ototeori örneği olan kitapta sanatçı Harry Dodge ile ilişkisini, aynı zamana denk gelen kendi hamilelik ve sevgilisinin cinsiyet geçiş sürecini yanına Judith Butler, Sara Ahmed, Anne Carson, Eve Kosofsky Sedgwick gibi yazarları katarak anlatıyor. Hamileliği ile birlikte annelik üzerine düşünürken yamacına çocuk psikolojisi ve annelik üzerine yazılmış teorileri katıyor, bir diğer yandan fotoğrafçı Catherine Opie’nin işleri üzerinden sadomitik anneliği tartışıyor. Kitabın en etkileyici yanı ise fikirsel dünyasının anlatımına sirayet ediş biçimi. Düşüncenin sadece dilde değil biçimde de kendini gösterdiğini farklı türler arasında gezinen bir yazma stili kullanarak açığa çıkarıyor ya da bir başka deyişle teorisini yazma pratiğinde icra ediyor. Kimliğin, arzunun, bedenin sabit kategorilerden ziyade dönüşüm halinde olduğunu anlatırken günlük, deneme ve teoriyi yazınının araçları olarak kullanıyor. Hem türü hem cinsiyeti eğip büküyor.
Dil sadece oynadığı bir araç değil aynı zamanda kitabın ilk sayfalarından itibaren üzerine düşündüğü bir mesele. Kitabın adının ardında da dil meselesi yatıyor. Nelson, Dodge ile ilişkisinin ilk günlerinde Roland Barthes’ın seni seviyorum diyen özneyi yolculuk esnasında gemilerini yeniledikleri halde adını değiştirmeyen Argonautlara benzettiği pasajı gönderir ve şöyle devam eder: Nasıl ki Argo’nun parçaları zaman içinde değiştirildiği halde geminin adı Argo kalıyorsa, -aşkın ve dilin işlevi, bu hep aynı olan ifadeye daimi yeni anlamlar kazandırmak olduğuna göre- âşık ‘seni seviyorum’ cümlesini ne zaman zikrederse zikretsin bu sözün anlamı her defasında yenilenmeliydi. Nelson kitap boyunca Argo’ya sık sık dönüyor, sadece ilişkilerinin değil beden ve düşüncenin dönüşümüyle de anlamların değiştiğini bilmek gerekliliğinin bir hatırlatıcısı olarak kullanıyor.
Heteropatriyarkal sistemin norm kategorileri ve baskı araçları ile uğraşırken homonormativenin tehlikelerini de tartışıyor. Kimlik politikasından uzak durduğu gibi eleştirisinin beyaz erkeklere bırakılmayacak bir mesele olduğunu da sahipleniyor. Sevgilisinin kimliğini gören insanların değişen davranışları ve ortaya çıkan rahatsız edici bakışlarını anlatırken sevgililiklerinin ilk günlerinde her anını beraber geçirdiği Harry’ye hangi zamirle hitap edeceğini bilemeyeşini ve geçiş sürecinde bedeninin değişecek olmasından duyduğu kaygıyı da ortaya dökmekten çekinmiyor. Bütün bu karmaşanın içerisinde kuir aile olmak, birbirine bakım, sevgi ve şefkat göstermenin kurucu rolü üzerine düşünür halde bırakıyor okuyucuyu.
Nelson kitapta fikirlerine yer verdiği yazarların bir kısmından “kalbin çok cinsiyetli anneleri” diye bahsetmiş. Heteropatriyarkal düzene karşı bizleri fikirleri ile destekleyen bir ağ tahayyülü. Argonautlar okuyucuyu bu olasılık bilgisine de açıyor.
*2015 yılında yayınlanan kitap Kolektif Kitap tarafından 2019’da çevrildi.