Devlet herkese iş bulmakla yükümlü değil, onlar da kadın girişimciliğini destekleme faaliyetlerine katılsın, kendi hesabına çalışan olsun. Kayıtlı çalışmasalar da ne gam, nasıl olsa kocaları üzerinden sağlık sigortasından yararlanırlar. Peki ya emeklilik hakları? İşgücü dışında kalan 20 milyon kadının yarıdan fazlası ev işleri ile meşgulmüş ve sadece her yüz kadından beşi emeklilik hakkından yararlanabiliyormuş… Nasıl olsa kadınlar kocalarından uzun yaşıyor, onlar ölünce emekli maaşı onlara kalır. Zaten çocukları yok mu? Hayırlı evlatlar anne ve babalarının bakımıyla ilgilenirler. 

“AKP kadınların evde kalmasını, çocuk doğurmasını, ev ve aileden sorumlu olmasını ister. AKP döneminde kadın istihdamı artmamıştır.”

AKP iktidarları döneminde kadınların işgücüne ve istihdama katılımı yavaş da olsa artmıştır. İşgücü çalışmak amacıyla iş arayanları ve çalışanları ifade eder. İşgücüne katılım oranı bu iki sayının toplamının 15 yaş üzerindeki nüfusa oranını gösterir. Bu oran 2004’de % 23 idi, 2017’de % 34. Aynı şekilde çalışanların 15 yaş üzerindeki nüfusa oranını gösteren istihdam oranı söz konusu dönemde % 21’den % 28’e çıkmış. (Burada hemen AB ülkelerinde kadın istihdam oranının % 61 olduğu belirtilmeli. Artışa rağmen Türkiye’deki oran çok düşük.) Dolayısıyla şu soruları sormak gerekli: Bu artış neden bu kadar yavaş? Ne tür işlerde istihdam artışı yaşanıyor? İşsizlikte nasıl bir artış gözleniyor? 2017 yılında ekonomik büyüme hızının % 7’yi aştığı açıklanır ve bunun büyük bir başarı olduğu söylenirken, bunun ne ölçüde istihdama yansıdığı, ne kadarının işsizlikte artış anlamına geldiğini görmek için birkaç temel veriye bakmakta yarar var. 2017 yılında 595 bin erkek işgücüne katılmış, istihdam 567 bin kişi ve işsiz sayısı sadece 28 bin kişi artmış. Buna karşılık 522 bin kadın işgücüne katılmış, istihdam 417 bin kişi ve işsiz sayısı 107 bin kişi artmış. Yani işgücüne yeni katılan her beş kadından biri işsiz kalmış. Özellikle tarım dışında işsizlik oranı kadınlar için çok yüksek. Tarım dışında kadınların % 19’u işsizken, bu oran erkekler için % 11. Tarım dışı ekonomik sektörlerde iş arayanlar esas olarak lise ve üzeri eğitimli kadınlar. Lise ve üzeri eğitimli her beş kadından biri işsiz. Oysa bu oran lise ve üstü eğitimli erkekler için onda bir. Yüksek öğrenim görmüş işsizlerin ise yaklaşık üçte ikisi kadın. Yüksek öğrenim gören kadınlar, daha düşük eğitim düzeyine sahip olan kadınlara kıyasla çalışma hayatında daha çok yer almak istiyor. Eylül 2017’de öğrenimini tamamlayarak ilk kez iş arayan kadın sayısı 82 bin, erkek sayısı 40 bin. Kadınların işsizlikle karşılaşma risklerinin erkeklerden çok daha yüksek olmasının birçok nedeni var. İşgücü piyasasına egemen olan cinsiyetçi bakış açısı, işverenlerin iş arayan kadınlara önyargıyla yaklaşmasına neden oluyor. İşverenler kadınların evlenip veya evlendikten sonra çocuk sahibi olup, izne ayrılacağı veya işi hepten bırakacağı gibi gerekçelerle kadınları işe almakta isteksiz davranıyor. Veya geçici nitelikteki işlere alıyor. Nitekim yüksek öğrenim mezunlarının işsizlik nedenlerine bakıldığında, Eylül 2017’de geçici bir işte çalıştığı için işini kaybedenlerin sayısı kadınlarda 153 bin, erkeklerde 81 bin kişi. Bir diğer neden, kadınların oransal olarak yüksek düzeyde yer aldığı öğrenim dallarında işsizlik oranlarının ortalama işsizlik oranından daha yüksek olması. İki örnek verilebilir: 2016’da yüksekokul ve fakülte mezunlarının en son mezun oldukları alana göre işsizlik durumuna bakıldığında, ortalama işsizlik oranı % 12 iken dil alanında eğitim görmüş olan kişiler arasında işsizlik oranı % 14. Bu alanı içeren Edebiyat Fakültelerinde eğitim görenler içinde kadınların oranı % 60. İşsizlik oranının % 9 ile ortalamadan daha düşük olduğu mühendislik alanında eğitim görenler arasında kadınların oranı ise % 28. Lise öğretiminden sonra kız öğrencilerin “kadınlara uygun” mesleklere yönlendirilmesi, onların daha sonra belli mesleklerde yığılarak işsizlik riskiyle daha fazla  karşılaşmasına yol açıyor.

Sonuç olarak işsizliğin giderek artan biçimde kadınları vuran bir sorun olduğu söylenebilir. 2017’de 1.4 milyon işsiz kadın ve 2 milyon işsiz erkek olmasının anlamı, işsiz her 100 erkeğe karşılık 70 kadının işsiz olması. Oysa istihdam sayılarına göre çalışan her 100 erkeğe karşın çalışan 45 kadın var.

AKP döneminde kadınların işsizliği artıyor.

Türkiye ekonomisinde istihdamda belirleyici olan artık hizmet sektörü. Kadınların ve erkeklerin yarısı hizmetler sektöründe çalışıyor. Tarımın payı azalır, sanayinin istihdam içindeki payı aynı düşük düzeyini  korurken, inşaat sektörüne dayalı büyüme politikasının erkek istihdamını artırdığı görülüyor. 2017’de tarım dışında çalışan kadın sayısı 330 bin kişi ve erkek sayısı onun bir buçuk katı olarak 494 bin kişi artmış. Kadın ve erkek tüm çalışanların üçte ikisinden fazlası ücretli, maaşlı veya yevmiyeli çalışıyor. 2017’de ücretli, maaşlı, yevmiyeli çalışan kadın sayısı 249 bin, kendi hesabına çalışan kadın sayısı 81 bin kişi artmış. Bu sayılar erkekler için 313 bin ve 126 bin kişi. Sosyal güvenlik hakkı, çalışma hakkı ile birlikte en temel insan haklarından. Ancak istihdam sayıları artarken kayıtdışı çalışma, yani herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna üye olmadan çalışanların sayısı da artıyor. Tarımda çalışan kadınların neredeyse tamamı, erkeklerin dörtte üçü sosyal güvenlik kapsamında değil. Tarım dışında ise her dört kadından biri ve her beş erkekten biri kayıtdışı. 2017’de tarım dışında kayıtdışı çalışan kadın sayısı 1.432 binden 1.561 bine çıkarak 129 bin kişi artmış. Yani 2017’de tarım dışında sağlanan 330 bin kişilik istihdam artışının % 39’u kayıtdışı işlerden ileri gelmiş. Erkeklerde ise tarımdışı istihdamda artış 494 bin kişi ve kayıtdışı istihdamda artış 136 bin kişi. Dolayısıyla bu oran % 28. Kayıtdışı istihdam artışı her iki cins için de vahim bir sorun olmakla birlikte işgücü piyasasında kadınlar aleyhine eşitsizliğin pekiştiği görülüyor.

İstihdamdaki artışın önemli bir kısmı ‘insana yakışan iş’ niteliğini taşımayan kayıtdışı işlerden geliyor.

Artan istihdamın bu niteliğinin hükümetlerin politikalarıyla yakından bağlantılı olduğunu söylemek gerekir. Kadın istihdamını artırma hedefini resmi metinlerde yıllardır dile getiren AKP hükümetleri, bunun için iki şey öneriyor: esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırmak ve kadın girişimciliğini desteklemek. Kadın girişimciliğini desteklemeye yönelik olan çok sayıda proje ve mikro kredi uygulamaları ile kendi hesabına çalışan kadın sayılarında artış yaşandı. Ancak kendi hesabına çalışmanın yaygınlaşması, kayıtdışılığı artırıyor. 2017’de tarım dışında kendi hesabına çalışan 567 bin kadının 447 bini yani  % 79’u kayıtdışı. Öte yandan 2017’de tarım dışında kayıtlı olmadan ücretli ve yevmiyeli olarak çalışan 911 bin kadın var ve kayıtdışı çalışma oranı % 17. Yaklaşık her beş kadın işçiden biri kayıtdışı çalışıyor. Hükümetler ‘güvenceli esneklik’ olarak tanımladıkları esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasının kayıtdışılıkla mücadelede etkili olacağını öne sürüyor. Esnek çalışma ile esas olarak kısmi zamanlı çalışma, geçici süreli çalışma, özel istihdam büroları üzerinden geçici çalışma kastediliyor. 2016 yılında çıkartılan yasayla düzenlenen özel istihdam büroları üzerinden geçici çalışma, işverenlerin ihtiyaç duydukları anda özel istihdam bürosundan geçici işçi teminine imkan sağlıyor. Anlamı şu: büroya kayıtlı olan işçi bir işveren yanında çalıştığı sürece ücret alacak ve sigortalı çalışacak. İş ilişkisi bitince yeni bir işe gönderilene kadar ücret ve sigortadan yoksun olarak bekleyecek. Yani ya yeniden işsizliğe mahkum olacak ya da beklememek için herhangi bir kayıtdışı işte çalışacak. Dolayısıyla yasa kadınlara güvenceli esneklik değil, güvencesizlik getiriyor. İşverenlere ise işgücü maliyetlerini düşük tutarak ucuz işgücü sağlıyor. Yine 2016 yılında çıkartılan bir yasayla belirli süredir sigortalı çalışan işçi ve memur kadınlara doğum ertesinde kısmi zamanlı çalışma imkanı getirildi. Hükümetin doğurganlık artışını teşvik amacıyla getirdiği yasaya göre işçi ve memur kadınlar doğum izninin bitiminde, ilk çocukta iki ay, ikinci çocukta dört ay ve üçüncü çocukta altı ay yarı zamanlı çalışabilecek. Çalışmadığı zamanın ücreti İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Bu düzenleme, kadın örgütlerinin uzun zamandır talep ettiği doğum sonrası izinlerin uzatılmasına dair taleplerine kısmen karşılık veriyor. Sorunlu olan, yasanın getirdiği bir diğer düzenleme ile kısmi zamanlı çalışmanın çocuk okul yaşına gelene kadar sürdürülebilmesi. İşte bu düzenleme, ister özel sektörde ister kamu sektöründe işveren veya amir konumunda olanların işe kadın eleman alımını ciddi şekilde olumsuz etkileyecek bir düzenleme. Kadınları hamile kalır, doğum yapar diye işe almak istemeyen işverenler bir de doğumdan sonra yıllarca yarı zamanlı çalışmak ister diye işe hiç almak istemeyecek. Bunu da çeşitli zamanlarda medyada beyan ettiler. Henüz düzenlemeler çok yeni olduğu ve bu konuda istatistikler toplanmadığı için bir değerlendirme yapmak zor ama yaşanacakları öngörmek zor değil.

AKP’nin kadın istihdam politikasına dair gerçekler

Kadınlar gelir getirici işlerde çalışsın ama bu işler onların annelik ve ev kadınlığı görevlerine halel getirmesin. Evde gelir getirici faaliyetler yapsın, kazandığı parayla ‘aile bütçesine katkıda bulunsun’. Veya yarı zamanlı çalışsın, ihtiyaç durumunda geçici çalışsın, çok çocuk doğursun, bakım yükümlülüklerini ihmal etmesin. Aynı zamanda sermaye için ucuz işgücü kaynağı oluştursun. Böylece kadınların istihdam oranları artsın. Türkiye OECD ülkeleri arasında en düşük istihdam oranına sahip olmaktan çıksın. Peki ya kadınların artan işsizlik oranları? Devlet herkese iş bulmakla yükümlü değil, onlar da kadın girişimciliğini destekleme faaliyetlerine katılsın, kendi hesabına çalışan olsun. Kayıtlı çalışmasalar da ne gam, nasıl olsa kocaları üzerinden sağlık sigortasından yararlanırlar. Peki ya emeklilik hakları? İşgücü dışında kalan 20 milyon kadının yarıdan fazlası ev işleri ile meşgulmüş ve sadece her yüz kadından beşi emeklilik hakkından yararlanabiliyormuş… Nasıl olsa kadınlar kocalarından uzun yaşıyor, onlar ölünce emekli maaşı onlara kalır. Zaten çocukları yok mu? Hayırlı evlatlar anne ve babalarının bakımıyla ilgilenirler.

AKP politikaları toplumsal cinsiyet eşitliğini hedeflemiyor.

Kadınların işgücü piyasasına tam zamanlı ve güvenceli işler üzerinden katılımını destekleyen makro ekonomik politikaların ve çocuk, özürlü, yaşlı bakım hizmetlerinin kamusal, kurumsal hizmetler olarak sunumunu öngören sosyal politikaların yokluğunda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması mümkün değil. Zaten birçok üst düzey yetkili başta Anayasa olmak üzere Türkiye’nin tüm yasal mevzuatında yer alan eşitlik ilkesine rağmen, eşitliğe inanmadığını beyan etmiyor mu? Eh, Türkiye ne de olsa özgürlükler ülkesi.

Yazının İngilizcesi için tıklayınız

Kaynaklar:

TÜİK İşgücü İstatistikleri, www.tuik.gov.tr

KEİG, Neler Yapıyoruz? Bilgi Notları, www.keig.org

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.