Ey terapist; bu kaygılar benim biricik kaygılarım değil. Yersiz de değil. Uçağa binemiyorsam, kalabalıkta duramıyorsam, hasta olmaktan korkuyorsam, nefesim yetmiyor, kalbim sıkışıyor, midem bulanıyorsa bir sebebi var. O sebep benim milyonlarca kadınla paylaştığım bir sebep. Kaygıları da binlercesiyle birlikte yaşıyorum. Ve biliyorum ki yine onlarcasıyla dibe vurup vurup iyileşeceğim.
Sayfalarca yazarım yazmasına çünkü öyle çok şey oldu ki ama sıkılırsınız haklı olarak. İstiyorum ki birbirimizden sıkılmadan deneyimlerimizi paylaşalım. Satırların sonu bir yerden sonra gelmeyecek hissine kapılmadan “show must go on” tınısıyla, yalnız olmadığımız fikrine kapılalım. Bu yazının konusu budur. 2021’de yalnız değildik. 2022’de de olmayacağız.
2021 yılında panik ataklar geçirdim ve panik bozukluğu tanısı kondu bana. Kaygılarım bozuk, endişelerim yersizmiş. Gerçeklikten kopuk düşünce ve duygu durumlarımı bedenim gerçek algılayıp isyan bayrakları asıyormuş. Buna benzer bir açıklaması oldu terapistimin. İçinizde onlarcası benzer şeyler yaşadı, yaşıyor biliyorum. Bu can sıkıcı şeyi yaşadığınıza sevindiğimden değil de yalnız olmadığımızı hatırlatmak istediğimden kuruyorum bu cümleyi. Kendime çok hatırlattım mesela. Eril sistemin sadece bana köle gibi çalış demediğini hatırlattım. Hiyerarşinin kapısından girdiğim her ortamda bir bana tekerrür etmediğini hatırlattım. Oğluma bakım vermekten bazı çokça usananın bir ben olmadığımı hatırlattım. Feministim ben deyip maruz kaldığım mansplainingleri, cinsiyetçi küfürleri, erkek şiddetini sindirmek zorunda kalan bir sen değilsin dedim. Güzellik teranelerine kapılıp kapılıp bedeninden utanan bir sürü kadınız dedim. Kadın haklarını savunurken savunurken bir bakmışız en pembesinden diziler izleyip en arabesk şarkılarda hayat bulduğumuz için kendimizden utanıveriyoruz dedim. Kadınlar toplumsal cinsiyet eşitliği diye bağırırken argolusundan bir rep şarkısı dinliyordur ve seviyordur dedim. Virüsler de erkekmiş pandeminin cinsiyeti olurmuş demek, yine en çok kadınların tasası oldu dedim. Sonra bana evde, sokakta, iş yerinde “yardım eden” erkeklerin hareketlerini nasıl da lütuf gördüğümü hatırladım. Az ilerideki evde çocuğuyla daha çok ilgilenmeye başlayan bir adamın kadınlar tarafından mahallenin en iyi babası ilan edilmişliği vardır kesin dedim. Dolar da bir iniyor çıkıyor ama ben ekonomiden anlıyor muyum ki dedim. Sonra bana ekonomiyi anlatacak kişinin de erkek olduğunu hatırladım. Sürdürülebilir bir ekonominin daha ücretler eşit değilken hiçbir kadın için mümkün olmadığını hatırlattım kendime.
Ahh işte bu düşüncelerden bir kurtulsam/ kurtulsak rahatlayacağım/ rahatlayacağız. Kadın cinayetlerinden, hak ihlallerinden, ayrımcılıktan, şiddetten demet demet haberlerden de biraz uzaklaştık mı tamam. Kaygılar bozuk olmayacak o zaman!
Ey terapist; bu kaygılar benim biricik kaygılarım değil. Yersiz de değil. Uçağa binemiyorsam, kalabalıkta duramıyorsam, hasta olmaktan korkuyorsam, nefesim yetmiyor, kalbim sıkışıyor, midem bulanıyorsa bir sebebi var. O sebep benim milyonlarca kadınla paylaştığım bir sebep. Kaygıları da binlercesiyle birlikte yaşıyorum. Ve biliyorum ki yine onlarcasıyla dibe vurup vurup iyileşeceğim.
2021 yılında yalnız değildik. 2022’de de olmayacağız. Sokağa döküldüğümüzde de, savunuculuk yaparken de, İstanbul Sözleşmesi diye bağırırken de, aşık olurken de, evlenirken de, çocuk bakarken de, boşanırken de, şiddetten kaçarken de, şiddeti yaşarken de, açken de, tokken de, korkarken de, utanırken de, kaygılanırken de… Çünkü ortak deneyimlerimiz var ve yalnız değiliz. Hepinizi sevebilir miyim bilmiyorum ama hepinize hayatımda olduğunuz için teşekkür ediyorum. Mutlu ve birlikte bir yıl dilerim!