Zorlu bir mücadele ile elde edilen kazanımları, hak ve özgürlükleri kaybetme endişesiyle karşı karşıya kalan Afganistanlı kadınlar sosyal medyada videolar yayınlayarak uluslararası topluma çağrıda bulunuyor. İnsanları onları yakından dinlemeye, seslerine kulak vermeye ve sorumluluk almaya davet ediyorlar.
Afganistanlı genç bir kadın olan Sara, Taliban’ın ülke yönetimini ele geçirmesinden beş gün sonra 20 Ağustos Cuma günü uluslararası topluma sosyal medyadan şöyle seslenmişti:
“Merhaba, ben Sara. Afganistanlı genç bir kadın. Çocukluğunu ve genç yetişkinlik dönemini Afganistan’da geçirmiş, burada yaşayan kadın ve kız çocuklarının durumunu yakından bilen biri olarak size bu videoyu çekmek istedim. Afganistan’da eğitim gören, sosyal ve toplumsal hayata katılımın ilk adımlarını burada atmış bir kadın olarak Afgan kadınlarının durumunun Taliban gelmeden önce de tam anlamıyla kabul edilebilir bir vaziyette olmadığını biliyorum. Temel haklarımıza dahi tam olarak erişebilmek için hep bir direniş halindeydik. Toplum ve kültürün kadınlara karşı baskı ve kısıtlamaları devam ediyordu. Ama bu kısıtlamalar Taliban tarafından olursa bunun karşısında direniş göstermemiz mümkün değil. Bunun nedenini Taliban’ı iyi tanıdığınız için biliyor olduğunuzu düşünüyorum. Afganistanlı kadınların bir kez daha tarihten silinmesine izin vermeyin.”
Taliban’ın 20 yıl sonra ülke yönetimini tekrar ele geçirmesiyle birlikte zorlu bir mücadele ile elde edilen kazanımları, hak ve özgürlükleri kaybetme endişesiyle karşı karşıya kalan Afganistanlı kadınlar sosyal medyada videolar yayınlayarak uluslararası topluma çağrıda bulunuyor. İnsanları onları yakından dinlemeye, seslerine kulak vermeye ve sorumluluk almaya davet ediyorlar.
Taliban, 1996’da başkent Kabil’i ele geçirmesinin ardından şeriat kanunları altında kadınlara ve kız çocuklarına sıkı yasaklar getirerek kadınların günlük hayattaki özgürlük alanını hızla daralttı. ABD’nin işgali sonrası ise 2001’in sonuna gelmeden Taliban ülkede gücünü kaybetti. Bunu takip eden yıllarda kadınların günlük yaşamında bazı özgürlüklerin önü açıldı, toplumsal ve siyasi hayatta kadın hakları alanında bazı kazanımlar elde edildi.
Peki son 20 yılda Afganistan’da kadınlar ne gibi kazanımlar elde ettiler?
– Taliban’ın iktidardan uzaklaştırılması sonrası Afganistan’da en büyük ilerleme eğitim alanında kaydedildi. Okullar yeniden kız çocuklarına kapılarını açtı ve kız çocukların eğitime katılımında hızlı bir artış görüldü. Taliban yönetimi altında 2001 yılında okula giden kız çocukların sayısı sıfır iken, okula kayıtlı yalnızca bir milyon erkek çocuk vardı. Dünya Bankası verilerine göre 2012’ye gelmeden okula giden kız çocukların sayısı 3 milyona çıktı, okula kayıtlı kız ve erkek çocukların toplam sayısı da 7,8 milyon oldu. Dünya Bankası’nın son verilerine göre Afganistan’da kız çocuklarının yüzde 36’sı okula gidiyor. Özel ve devlet üniversitelerinde okuyan kadın sayısı ise 3,5 milyona ulaştı.
– Burka zorunluluğunun kalkması ile Taliban ve diğer muhafazakar grupların kısmen kontrolü devam ettirdiği yerler dışında kadınların tamamen örtünmeden sokağa çıkması mümkün oldu.
– Toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında yasal değişikliklere gidildi. 2003’te kadınların hakları Anayasada güvence altına alınırken, 2009’da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kanunu getirildi. 2009 yılında Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan Kadına Yönelik Şiddetin Yasaklanması Kanunu, kadına yönelik şiddete yol açan gelenek, görenek ve uygulamalarla mücadeleyi ele almakta. Yasa, tecavüz, zorla fuhuş, kadınları yakma ve zehirleme, intihar veya kadınlara fiziksel zarar vermeyle sonuçlanan şiddet içeren davranışlarda bulunma, kadınları yaralama veya sakatlama ve dayak dahil olmak üzere 22 tür şiddeti suç sayıyor. Zorla evlendirme ve erken evlilikten bahsediliyor. Bu yasa, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin sona erdirilmesinde önemli bir adımdır ve ceza ve tazminatı içerir. Afganistan hükümeti kadına yönelik şiddeti önlemek için bir komisyon, bazı illerde özel savcılıklar ve bazı polis bölgelerinde aile içi şiddet birimleri kurdu. Ayrıca, tutarlı ve hesap verebilir bir raporlama ortamı sağlamak için önlemler alındı. Uluslararası toplumun yardımıyla, ilgili hükümet yetkililerinin kapasitesini ve eğitimini artırmak için çalışmalar yürütüldü.
– Fiziksel ve psikolojik şiddet nedeniyle evlerinden kaçmak zorunda kalan kadınları korumak için bazı illerde kadın sığınma evleri (güvenli evler) kuruldu. Kadın savunma merkezleri, kadınların ve kızların bağımsız ve kendine güvenen bireyler olarak korunması, tedavisi, yasal hizmetleri ve bazen ekonomik olarak güçlendirilmesi için çalışan ve onları gelişimlerinde aracı olarak eğiten mekanizmalar benimsedi.
– Kadınların toplumdaki ve siyasetteki varlığı daha görünür oldu. Afgan Anayasası, kadınların Afgan Temsilciler Meclisi’ndeki sandalyelerin en az yüzde 27’sine sahip olması gerektiğini ve son ana kadar 249 sandalyeden 69’u ile asgari kadın kotası olması gerektiğini belirtiyor. Dünya Bankası verilerine göre 2020 itibarıyla Afganistan Meclisi’nde kadın milletvekillerinin oranı yüzde 27.
– Afganistan’da çalışma yasağının kalkmasıyla, kadınların iş hayatına katılımı arttı. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, Afganistan’da 2010’da yüzde 15 ve 2015’te yüzde 19 olan kadınların iş gücüne katılım oranı, 2020 itibarıyla yüzde 22’ye yükseldi. 2019’a kadar 1000’den fazla Afgan kadın kendi işini kurdu. Afganistan Ulusal İstatistik ve Bilgi Kurumu’nun (NSIA) 2009’da paylaştığı verilere göre devlet kurumlarında yeni iş alımlarında kadınların işe alınma oranı, erkeklere göre daha yüksekti. Bakanlıklar, büyükelçilikler ve valiliklerde üst düzey pozisyonlara yükselen Afganistanlı kadınlar, ülkenin geleceği için kritik meselelerde söz sahibi olmaya başladı. İslam Destek Vakfı rakamlarına göre meclis ve hükümette görevli yetkililerin dörtte birinden fazlası kadın. 2020 itibarıyla memurların yüzde 21’i kadınlardan oluşuyordu. Bunların yüzde 16’sı ise üst düzey yöneticiydi.
– Pek çok uluslararası kuruluş ve sivil toplum kuruluşu sağlık, eğitim, koruma maksatlarıyla Afganistan’da rehabilitasyon projeleri yürüttüler. Afganistan Ekonomi Bakanlığının 2015 yılı verilerine göre kayıtlı olarak ülkede 1900 STK bulunmakla birlikte bunların 200 ila 300’ü aktif faaliyet göstermekteydi. Günümüzde Afgan Yardım ve Kalkınması için Koordinasyon Kuruluşu (ACBAR) koordinesinde 150 ulusal ve uluslararası STK ülkede faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu kuruluşlardan 17’si çocuklarla ilgili hizmet vermektedir.
Bu verilere göre 20 yıl içerisinde ülke genelinde hakim olan güvensiz duruma rağmen mevzuat ve kurumsallaşma alanlarında ilerleme kaydedildiği, kadın hakları alanında yetersiz ama azımsanmayacak birçok kazanım elde edildiği açıkça söylenebilir. Bu, kadınların üst düzey hükümet pozisyonlarına atanmasının açık bir örneği olduğu kadın haklarını geliştirmeye ve korumaya yönelik bir siyasi iradenin varlığını göstermektedir. Fakat ülke kadınlarının bu kazanımları, kent ve kır arasında son derece eşitsiz dağılmıştı. Tahminen yüzde 76’sı kırsal alanlarda yaşayan, haklara erişimlerinin zaten kısıtlı olduğu kırsal kesimlerde kadınların yaşamı, yasalara rağmen pek değişmedi. Devam eden çatışmalar ve ülkenin sert iklimi ve zorlu coğrafyasının yanında, yoksulluk ve kültürel unsurlar, kız çocukların erken yaşta evlendirilmesi ve kızların toplumdaki konumuna yönelik bazı kültürel normların da etkisiyle özellikle kırsal bölgelerde kız çocukların eğitime erişiminde yaşanan zorluklar devam ediyor. Afganistan’da kadınların yüzde 87’si okuma yazma bilmezken, yüzde 70’e yakını da evliliğe zorlanıyor. Uluslararası Af Örgütü de ülkede toplumsal cinsiyet eşitliği yönündeki çabalara karşın kadınların düzenli olarak ayrımcılık ve istismara uğradığını belirtiyor. Afganistan’da kadına yönelik şiddet de son derece yaygın. Afganistan’da yaşayan kadınların yüzde 90’ının en az bir tür aile için şiddete, yüzde 17’sinin cinsel şiddete, yüzde 52’sinin de fiziksel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu. Çatışma ortamının zorlukları, mültecilik, zorla yapılan evlilikler, cinsel saldırılar, aile içi şiddet, aşırı fakirliğin neden olduğu depresyon ve diğer ruhsal rahatsızlıklar gibi etkenlerden dolayı her yıl Afganistan’da 15-40 yaşlarında ortalama 2300 kadın ve kız çocuğu yaşamını intiharla sonlandırmakta. Afgan hükümetinin 2014’te yayımlanan verileri de, intihar vakalarının yüzde 80’inin kadınların teşebbüsüyle gerçekleştiğini gösteriyor. Afganistan, kadın intiharlarının erkeklerininkine oranla daha yüksek olduğu nadir ülkeden biri. Yaşanan olayları istatistiksel verilere ve rakamlara indirgemek her ne kadar ülkede yaşananlara çok kısıtlı bir açıdan bakmamıza neden olsa da durum tespiti yapabilmek adına önemli. Eskiye nazaran daha ılımlı ama belirsiz açıklamalar yapan, sert şeriat kanunlarını benimsemiş Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi ile bu hakların durumunun giderek daha istikrarsız hale geleceği öngörüsünde bulunmak da yanlış olmaz.
Bu aşamada toplumda en fazla risk altında bulunan grup olan kadın ve kız çocukları için istikrarlı bir mücadeleye ihtiyacımız bulunmaktadır. Afganistan’da kalan ve ülke dışına çıkmayı başarmış kadınların haklarını korumak için mücadele etmeliyiz. Anlattıkları hikayelerin görünürlüğünün artması için çabalamalıyız. Afganistan’da yaşanan olayların uluslararası toplumda ve basında sadece yeni bir göç krizi olarak gündeme gelmesine ve bu süreçte göçmenlerin korku ve tehdit unsuru olarak gösterilmesine karşı çıkmalıyız.
Afganistanlı kadınları dikkatlice dinler, endişelerini ve kaygılarını doğru şekilde anlamaya çalışırsak onların hikayelerinin dünyanın hiçbir yerinde tam anlamıyla güvende olmayan kadınlardan farklı olmadığını göreceğiz. Dünyanın her yerinde kadınların ayrımcı ve baskıcı ataerkil yönetime karşı mücadeleleri farklı şartlar ve koşullar altında devam ediyor.
Ayrıca Amerika’nın ilk işgal döneminde ABD işgalini meşrulaştırmayı Müslüman kadınların bedenleri üzerinden kurguladığı ‘Kadın haklarını koruyacağız’ söylemleri ile Müslüman kadınların “kurtarılması” gerektiğini vurgulayarak onların özgürlüğünü sağlamak amacıyla işgali haklı çıkarma çabasını unutmamak gerekir. Zira bu bakış açısı içinde sömürgeci söylemlerin, oryantalist yaklaşımların ve Müslüman kadınlara yönelik kurtarma imasının izlerini taşıyor. O nedenle bu süreçte kültürel farklılıkların ve çeşitli toplumsal hayat dinamiklerinin farkındalığıyla kolonyal bakış açısından uzak, ihtiyaç ve taleplerin doğru analizinin yapıldığı gerçek bir durum tespiti ile direniş yöntemini doğru yerden kurmanın önemli olduğuna inanıyorum.
Not: Change.org’da Afganistanlı kadın ve kız çocukların güvenliği, hak ve özgürlüklerinin korunması için uluslararası otoritelere acil eylem planı talebinde bulunduğum imza kampanyasına destek vererek gerekli mercilerin aksiyon alması için kamuoyu baskısını artırabiliriz.
Afganistanlı kadın ve çocukların yaşadıkları ve yaşayabilecekleri her şey, hepimizin sorumluluğunda!