Eski cihatçı HTŞ’nin nispeten ılımlı mesajlarına karşın, azınlıkta olanlar başta olmak üzere Suriyelilerin endişeleri sürüyor.
![](https://catlakzemin.com/wp-content/uploads/2025/01/9cd702d2-0429-4626-aa59-ea37a6d0bd2f.jpeg)
27 yaşındaki Maribelle Haddad, sarı ceketi, piercing ve dövmeleriyle Halep’te, Suriye’nin Kuzeybatısındaki bu muhafazakâr şehrin manzarası içinde göze çarptığının farkında. 22 Aralık Pazar günü bu genç kadın Al-Manzel adlı nargile kafede otururken telefonuna uzanıp bir sesli mesaj dinletiyor, mesajda Muhammed isimli biri sakince şunları söylüyor: “Şam’da yaptıklarınızı yapmakta ısrar edersen (19 Aralık’ta gerçekleşen kadın hakları mitingini kasten), senin kelleni alırım.”
Facebook sayfasını bir kavga meydanına çeviren bu genç kadın, arkadaşlarıyla 21 Aralık’ta Halep’te yapılacağını duyurduğu kadın hakları mitinginden belki de öyle birkaç mesajla vazgeçmezdi. Ancak bu defa, Hristiyan bir aileye doğmuş ve kendi cemaatinden uzaklaşmış olan Maribelle pes etmeye mecbur kaldı. “Bu adam kendisini eski bir cihatçı olarak tanıttı. Biz zaten bu grupların insanların kafalarını kestiklerini biliyoruz,” diyor kazağının kollarını gergin bir şekilde çekiştirirken. Miting böylece iptal edildi.
Şok edici açıklamalar
Sosyal ağlarda yayımlanan çağrıların birleştirici olması amaçlanmıştı. Çağrı “Halep’in her kesiminden kadın ve erkekleri, Suriyeli kadınlarla dayanışma için” şehir merkezinde bulunan Saadallah el-Cabiri Meydanı’na davet ediyordu.
HTŞ (Heyet Tahrir eş-Şam, El Kaide’den ayrılmış bir grup) sözcüsü Ubeyde Arnavut’un birkaç gün evvel bir Lübnan kanalına verdiği demeci hayli şok ediciydi. Yeni atanmış bu yetkili, açıklamasında “Kadınların rolleri, becerebilecekleri şeyler ile uyumlu olmak zorunda. Savunma Bakanlığı örneğin, bu bir kadının doğası ve biyolojik yapısına uygun bir görev mi? Söylemekte hiçbir beis yok, tabii ki hayır.” diyor ve “kadınların bakanlık ya da parlamento pozisyonlarında temsili için çok erken (prematüre)” değerlendirmesinde bulunuyordu.
Binlerce kişi, daha önce savaş döneminde Ebu Muhammed el-Colani olarak bilinen HTŞ lideri Ahmed eş-Şara namına resmi olarak kayda geçen bu talihsiz açıklamaya tepki olarak büyük şehirlerde sokağa çıktı. Yine aynı isim, Şam’ın düşmesinden bu yana ılımlı mesajlar vermeyi sürdürüyordu. Ayşe el-Dibs’i “kadın işleri” biriminin başına da o atamıştı. İnsani yardım çalışanı el-Dibs de, 22 Aralık’ta El Cezire’ye verdiği bir demeçte “kadınların ülkenin yeniden inşasında büyük rol oynayacaklarını” temin etmişti.
Yeni yöneticiler şunu biliyor: ülkenin istikrarı ve halkın yaşam koşullarının acilen iyileştirilmesi büyük ölçüde BM Güvenlik Konseyi’nin HTŞ’yi artık “terör örgütü” olarak sınıflandırmaması ve ekonomik yaptırımları kaldırmasına bağlı. Bu eski cihatçıların her sözü, kadın ve azınlık hakları bağlamında dikkatle irdeleniyor ve HTŞ’nin “ılımlılaşması” bakımından bir kıstas olarak değerlendiriliyor.
Batılı diplomatlar dikkatle dinliyor, Suriyeli erkek ve kadınlar ise somut adımlar atılmasını bekliyor. Avukat Magiu Daqqaq, Hristiyan mahallesi El-Aziziye’deki, soluk halılarla kaplı evinin penceresinde kahvesini yudumluyor. Bu duayen kadın hakları savunucusu Esad’ın devrilmesinden her ne kadar memnunsa da, Suriye siyasetinde yaşanan son gelişmeler kadınların mücadelesinde öncü kişilerden biri olan Magiu’un hedeflerini pek değiştirmez. HTŞ’nin iktidara gelmesi, feminist örgütlerin Beşar Esad rejiminin kadın cinayetlerini “namus” adı altında ceza indirimine tabi tutması, çocuk yaşta evlilikler ya da Suriye vatandaşlığının sadece baba üstünden devri gibi şeylere karşı yürüttüğü öncelikli mücadelede herhangi bir aksamaya neden olacak değil. Esad hanedanının muhalifleri, kadın haklarının “First Lady” Esma Esad tarafından araçsallaştırılmasının uluslararası planda saygınlık arayışında bir iletişim stratejisi olduğuna inanıyor. Rejim hapishanelerinde kadın ve erkekler işkence görmekteyken, Avrupa ve ABD gibi fon sağlayan ülkelerin popüler temalarına adapte edilmiş bir dil kullanılıyordu.
Magiu Daqqaq’a göre HTŞ sözcüsünün beyanatları mücadelenin sürmesi gerekliliğine işaret.
25 yaşındaki yazar ve Arap edebiyatı öğretmeni Amina Abdelkerim’e göre sözcünün beyanatları kaza eseri olamaz ve bilhassa da dindar olmayan, dini ve cinsel azınlık mensubu kadınlar için karanlık bir geleceğin alameti. “Afganistan’da Taliban da kadın haklarını koruyacaklarına söz vermişti. Devletin kontrolünü ele geçirir geçirmez de asıl yüzlerini gösterdiler. Kademe kademe de olsa, sonunda şer’i düzeni tesis edecekler” diye ikaz ediyor.
Pöti-kareli ceketi, boynuna kadar ilikli gömleği ve arkada toplanmış saçlarının ardında patlamaya hazır bir volkan yatıyor. Arap feminizminin öncülerinden, idolü Neval Saadavi’nin (1931-2021) isyanının sesi, kendisinin sosyal ağlarda hiçbir kısıt olmadan yayımladığı metinlerde çınlıyor. “LGBT+ların müdafaası için bir paylaşım yaptım ve hakarete uğradım” diyerek üzüntüsünü ifade ediyor. Geçtiğimiz yıllarda, Esad rejimi altında, en cüretkar yazıları Mısır ve Cezayir gazetelerinde yayımlanıyordu. Beyanlarının bu yeni yönetim altında artık daha fazla duyulmasına izin verilmeyeceğinden korkuyor. Bu esnada birkaç sokak ötedeki Sadallah Al-Jabiri Meydanı’nda başkaları için ifade özgürlüğü sürgit devam ediyor. 50 kadar baştan ayağa siyah çarşafları içinde kadının “Devrim camilerde başlıyor” sloganları işitiliyor. Komşu şehir İdlib asıllılar ve Şam’ın yeni hükümranlarına öfkelerini göstermek için oradalar.
Havaya kaldırılmış erkek portreleriyle, eşlerinin enklavda HTŞ’ye muhalefet etmeleri nedeniyle hapsedilmelerini protesto ediyor, ülkenin geleceği hakkındaki endişelerini ifade ediyorlar: “Şeriatın, İslami hükümlerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Sivil bir iktidar tesis edilirse, Beşar rejimi gibi olacak ve yabancı devletler Suriye’nin iç işlerine yine müdahale edecek” diye vurguluyor 23 yaşındaki Yaman.
Meçhul karşısındaki humma
İlk günlerin coşkusu git gide yerini meçhul karşısındaki hummaya bırakıyor. Suriye halkı, devrik tiranın ardından yeni bir günün ışığında fay hatlarını keşfediyor. Ahmed eş-Şara’nın kadınlar ve dini azınlıklara saygı beyanatlarına sahip çıkılacak mı? Maribelle Haddad’a göre, yetkililer halihazırda bunların hayata geçirilmesi üzerinde çalışıyor. Sesli mesajla tehdit edildiği günün hemen ardından, HTŞ liderliğindeki koalisyonla irtibat kurarak endişelerini aktardı. Görüşmesini “Çok iyi karşıladı, destek ifade etti ve duruma el koymayı önerdi” diyerek ifade ediyor. Peki ama yeni hükümet, birliklerini ve en radikal bileşenlerini disiplin altında tutmayı başarabilecek mi? Haddad bundan şüpheli.
Al-Manzel kafede bir koltuğa yaslanmış halde, Maribelle, sigarasını söndürmeden önce son bir nefes alıyor ve “Gerçekçi olalım, Suriye hiçbir zaman seküler olmayacak. En iyi ihtimalle İslami bir rejim olacak. Bununla bir derdim yok. Önemli olan sivil topluma bir yer olup olmayacağı ve bunun ılımlı bir rejim olup olmayacağı.” diyor.
* Bu yazının orijinali 29 Aralık 2024’te Le Monde sitesinde yayınlanmıştır.