Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Kadın Meclisi tarafından hazırlanan, “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Giderilmesi ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddeti Önleme Politika Belgesi” 31 Mayıs 2025’te deklare edildi. Birçok kurumsal yapı gibi, son yıllarda sendikalar da cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan taciz ve şiddetin önlenmesine yönelik politika belgeleri açıklamaya başladı. Sendikaların içindeki köklü kadın mücadelelerinin kazanımı ve kurumun içine dönük önemli bir taahhüt anlamına gelen, uygulama aşaması da kritik olan bu belge hakkında SES hazırlık komisyonundan Nilgün ve Yasemin ile söyleştik.

SES’in daha önce de bir politika belgesi var ancak siz yeni bir çalışma yürüttünüz. Öncelikle o süreci bir hatırlatır mısınız? Ardından bu revizyonu yapmaya iten nedenler pratikte karşılaşılan durumların çeşitliliği ve daha gelişmiş bir belgeye duyulan ihtiyaç mı oldu?

2020’de yayımladığımız politika belgesi, sendikamızın cinsel taciz ve saldırıdan arındırılmış bir çalışma ortamı yaratmaya yönelik tutumunu kamuoyuyla paylaşması ve mücadele kararlılığını ortaya koyması açısından önemli bir ilk adımdı. Ancak geçen süreçte hem uygulamada karşılaşılan deneyimler hem de kurum içinden gelen geri bildirimler bu yapıyı güncellemeyi gerekli kıldı. Şiddet biçimlerinin çeşitlenmesi, başvuru süreçlerinin işlerliğine dair bazı belirsizlikler ve özellikle destek mekanizmalarının daha görünür hâle getirilmesi ihtiyacı bu revizyonun temel nedenleri oldu.

Öte yandan, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet örüntülerinin nasıl meydana geldiğinin anlaşılmasında ve bunlara karşı aksiyon almada kavramların ve tanımların ortaklaşması çok önemli. Bu önemin farkında olarak, politika belgesine dayanarak işletilecek mekanizmalarda temel alınacak kavram ve tanımları genişletme ihtiyacı duyduk. Daha kapsayıcı, daha net ve uygulanabilir bir belge oluşturmak amacıyla revizyon çalışmasını yürüttük.

Belgeyi hazırlarken nasıl bir süreç geçirdiniz? Karşılaştığınız destek veya engeller oldu mu?

Öncelikle, çeşitli şehirlerden gelen ve süreç içinde tanıştıklarına çok memnun olan sendikalı kadınlardan oluşan bir Politika Belgesi Komisyonu kurduk. Komisyonda, ilk olarak Kadın Meclisleri’nde şubelerden aktarılan deneyimler, özellikle uygulamada karşılaşılan güçlükler üzerine tartışmalar yürüttük. Böylece gerçek deneyimlerin ve alandaki ihtiyaçların doğrudan belgeye yansımasını sağlayabildik.

Ardından bir yol haritası ve takvim belirledik. Komisyon olarak diğer kurumların tutum/politika belgelerini inceledik. Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği’nin, cinsiyet eşitliğini hedefleyen politikalar ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık ile şiddeti önlemek üzere mekanizmalar oluşturulması konusunda kurumlara danışmanlık verdiğini biliyorduk. Bu nedenle, eksik bırakılan bir şey olmaması ve belgenin pratik karşılığının güçlü olması adına onlardan danışmanlık aldık.

Komisyonda daha önce politika belgesi hazırlama deneyimi olan kimse yoktu. Bu açıdan bizim için de öğretici ve heyecan verici bir süreç oldu. Toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarında deneyim aktarımını çok önemsedik. Çünkü metinlerde ve görsellerde yer alamayan zorluklar, görünmez engeller ancak deneyim paylaşımlarıyla açığa çıkabiliyor.

Bu nedenle, Türk Tabipleri Birliği’nin 2017’de yayımladığı Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi’nin hazırlık ve sonraki tüm işleyişine ilişkin deneyimleri dinlemek üzere İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu’nda görev alan kadın arkadaşlarımızla bir araya geldik. Bu buluşma bizler için gerçekten çok yol gösterici oldu.

Hazır isimlerini anmışken, hem bize danışmanlık sağladıkları için Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği’ne hem de değerli deneyimlerini bizlerle paylaştıkları için İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu’na bir kez daha buradan sevgi ve teşekkürlerimizi iletelim. Son olarak, sendika avukatımız; sendika tüzüğü, disiplin yönetmeliği ve diğer mevzuatlar bağlamında politika belgesinin son değerlendirmesini yaptı.

Elbette toplumsal cinsiyet eşitliği meselesi kimi zaman kurumsal reflekslerle çelişebiliyor. Ancak bu süreçte destekleyici bir kolektif irade öne çıktı ve belge bu iradenin ürünü olarak ortaya kondu.

Belge öncesi ve sonrası toplumsal cinsiyet kaynaklı şiddete yönelik tavır almada pratikte ne gibi değişiklikler oldu? Belgeyle uygulamada neler yapmayı hedefliyorsunuz?

Belge öncesinde cinsel taciz ve mobbing gibi durumlarda ortak ve sistematik bir yanıt üretmekte zorlandığımız zamanlar oldu. Revize edilen belgeyle birlikte artık tanımlar daha net, başvuru yolları daha açık ve dayanışma mekanizmaları daha erişilebilir hâle geldi. Tavır alma konusunda kurumsal reflekslerin güçleneceğini öngörüyoruz. Bu belgeyle yalnızca şiddet karşısında susmamak değil, aynı zamanda güvenli ve adil bir çalışma ortamı için birlikte hareket etme kültürünü geliştirmek istiyoruz.

Peki sizce belgenin, sağlık ve sosyal hizmet alanındaki patriyarkal yapının aşınmasında rolü olacak mı?

Çalışma alanlarımız, hem hizmet veren hem de hizmet alanlar açısından hiyerarşilerin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin çok belirgin olduğu yerler. Bu belge, kurum içi cinsiyet temelli ayrımcılık ve mobbing gibi yapısal sorunlara dair farkındalık yaratıyor. Ayrıca kadınların ve LGBTİ+’ların yalnız olmadığını, şiddete uğradıklarında başvurabilecekleri dayanışma ağlarının bulunduğunu gösteriyor. Elbette tüm yapıyı dönüştürmek zaman alıyor; ancak belge bu dönüşümde önemli bir araç ve rehber işlevi görüyor.

Belgenin kadın komisyonlarının etkisini artırdığı, onları daha aktif kıldığı söylenebilir mi?

Kesinlikle. Bu belge, kadın komisyonlarını yalnızca farkındalık çalışmaları yapan birimler olmaktan çıkarıp, doğrudan müdahale ve izleme sorumluluğu olan yapılar hâline getiriyor. Politika belgesi, tüm sendika organlarını bağlayıcı nitelikte. Dolayısıyla yalnızca kadın komisyonlarına değil, sendikanın tüm organlarına toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı sorumluluk yüklüyor. Böylece toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kurumsal tavır daha da güçlenecek.

Belgenin kâğıt üzerinde kalma riski var mı? Bunu nasıl engellemeyi düşünüyorsunuz?

Bu riski elbette biliyoruz. Pek çok kurumun benzer belgeleri yayımlamasına rağmen uygulamada zorluklar yaşandığını gözlemliyoruz. Bu riski azaltmak için belgenin hayata geçmesini sağlayacak uygulama araçları geliştirdik: Eğitim programları, şube düzeyinde izleme komisyonları, geri bildirim mekanizmaları, dönemsel değerlendirme toplantıları ve yıllık gözden geçirme kararları gibi araçlarla belgeyi canlı tutmaya çalışıyoruz. Belgenin yaşaması, onun sürekli tartışılması ve uygulanmasıyla mümkün.

Bundan sonra cinsiyet eşitliği alanında SES olarak ne gibi çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz?

Önümüzdeki dönemde özellikle sahadaki uygulamaları güçlendirmeye, şiddet karşısında dayanışma mekanizmalarını daha görünür hâle getirmeye ve LGBTİQ+’ların sendika içinde daha güvende hissetmelerini sağlayacak çalışmalar yapmaya odaklanıyoruz. Aynı zamanda eşit temsiliyet, şube düzeyinde politika belgesinin yerelleştirilmesi ve toplumsal cinsiyet eğitimlerinin yaygınlaştırılması gibi başlıklarda da aktif olmayı sürdüreceğiz.

Bir cevap yazın

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.