Farklı kadın gruplarının sahnedeki temsiliyetini sorunsallaştıran “Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar” projesi, dört oyunuyla Eylül ayında prömiyer yapmaya hazırlanıyor. Oyuncular Sendikası adına projeyi yöneten İris Bilen’e, kadınların sözlerinden yola çıkarak yazılan bu ilginç oyunun hikâyesini sorduk.

Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar projesi nedir? Hangi aşamalardan geçerek ortaya çıktı?

Aslında en basit haliyle, bu proje kadınların sahnede nasıl göründüğünü ve nasıl görünmediğini dert eden bir yolculuk. Oyunun adı da buradan geliyor: “gölgeler” kadınların görünmez bırakıldığı alanları, “duvarlar” ise karşılarına çıkarılan engelleri temsil ediyor. Yani bu proje farklı kadın gruplarının sahnede “doğru” temsiliyetini sağlamak üzere yola çıkan bir iş.

Önce hangi kadın gruplarının temsiliyet ihtiyacının daha fazla olduğuna kafa yorduk. Birçok farklı grup üzerine konuştuk ve en sonunda dört gruba karar verdik. Bu gruplar, HIV ile yaşayan kadınlar, göçmen kadınlar, oyuncu kadınlar ve DEHB tanısı almış kadınlar oldu. Ardından bu gruplara mensup kişilerle odak grup görüşmeleri yapmak üzere sivil toplum örgütleriyle çalıştık. Bu noktada Pozitif Yaşam, İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı, Uluslararası Göçmen Kadınlarla Dayanışma Derneği ve Muhtelif Kafalar platformu bize çok önemli destekler sundu.

Odak grup görüşmelerinden sonra bir uzman toplantısı düzenledik. Bu toplantıda, dört alanda çalışan doktor, psikiyatrist, sosyal çalışmacı gibi uzmanlarla bir araya geldik. Amacımız bir tür güvenlik sibobu oluşturmaktı. Görüşmelerden çıkan sonuçları birlikte değerlendirip önemli bilgileri ekledik. Tüm bu veriler, en sonunda seçilen dört yazara iletildi. Yazarlarla proje takımı olarak tamamen “sipariş usulü”, yani kadınların sözlerinden çıkan bir oyun yazmak üzere anlaştık. İki ay boyunca yazarlar bize taslaklarını gönderdi, biz de proje takımı olarak geri bildirim verdik. Bu süreç Temmuz ortasında tamamlandı.

Sonrasında oyuncular ve yönetmenler proje takımından seçildi. Çünkü hem gönüllü olarak projeye destek veren kişilere istihdam alanı açılmasını kıymetli bulduk, hem de sürece en başından hâkim olan insanların oyuna daha iyi katkıda bulunabileceğini düşündük. Temmuz ortasında dört ekip okuma provalarına başladı ve Eylül’de prömiyer yapmaya hazırlanıyorlar. Her oyun, Aralık sonuna kadar en az on kez sahnelenecek.

Oyunlarımız sosyal etki projesi kapsamında olduğu için biletli değil; yalnızca davetiye ile izlenebilecek. Davetiyeye erişmek isteyen kişiler, Oyuncular Sendikası’nın ve Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar’ın sosyal medya hesaplarına konulacak linke tıklayarak kısa bir ön test dolduracaklar. Bu testin amacı toplumdaki düşünce ve yargıları anlamak. Oyun sonrası yapılacak söyleşiler ve seyircilerle yapılacak röportajlarla da bu yargıların değişip değişmediğini ölçmeyi hedefliyoruz.

Fikir ne zaman ortaya çıktı ve nasıl olgunlaştı?

Proje yazarı olarak benim için başlangıç noktası aslında sahnenin kendisinden değil, sivil toplumdan oldu. Uzun yıllardır bir STK çalışanı olarak dezavantajlı kadın gruplarıyla çeşitli çalışmalar yürütüyordum. Bu süreçte tiyatroyu bir araç olarak kullandığımda onun iyileştirici gücünü ve toplumsal etki yaratma kapasitesini fark ettim. Bu keşif, içimde “daha fazlasını yapmalıyız” duygusunu uyandırdı. Sonrasında Oyuncular Sendikası ve o dönem sendikada çalışan Yeşim Girgin ile yollarımız kesişti. Konuştukça, sendikanın da farklı kadın gruplarının “ötekileştirilmesi” ve sahnedeki temsiliyetine dair aynı ortak derdi taşıdığını gördük. İşte proje bu buluşmadan ve ortak dertten doğdu. Türkiye Mozaik Foundation ve STDV’nin  Kültür Sanat Fonu desteğiyle de hayal olmaktan çıkıp hayata geçti.

Olgunlaşma kısmına gelirsek… Burada aslında odak grup görüşmeleri fikri belirleyici oldu. Kadınların kendi deneyimlerini paylaşmaları, bu deneyimlerin yaratım sürecini yönlendirmesi çok kıymetliydi. Biz sadece alanı açtık; ipler tamamen kadınların elindeydi. Ama şunu özellikle belirtmek isterim: kadınların gerçek hayat hikâyelerini asla doğrudan kullanmadık. Onlara “nasıl temsil edilmek istiyorsunuz?”, “oyunun kişisi, konusu nasıl olmalı?” gibi sorular yönelttik. Elbette kişisel hayatlarından da şeyler paylaştılar, fakat tüm notlarımız anonim olarak alındı ve oyunda doğrudan hayat hikâyelerini kullanmayı etik bulmadığımız için buna yer vermedik. Ortaya çıkan metin, onların yönlendirmeleriyle ama kurmaca bir düzlemde şekillendi. Bu yüzden Kadınlar, Gölgeler ve Duvarlar sahici bir bağ kuruyor, çünkü temeli öznelerin sözlerine ve birlikte kurduğumuz temsil arayışına dayanıyor.

Proje takımı nasıl teşekkül etti ve kimlerden oluşuyor?

Proje takımı, çoğunluğu tiyatrocu olan ve topluma fayda sağlamaya gönül vermiş kişilerden oluştu aslında. Odak grup görüşmeleri için Sosyolog Seda Gönül ile çalıştık.Sahneleme kısmına gelindiğinde ise, bahsettiğimiz üzere, projeye ve görüştüğümüz kadınların taleplerine hakim kişiler önceliklendirildi.

Projenin koordinatörü ve yazanı olarak  ben (İris Bilen), Proje yardımcı koordinatörleri olarak Yeşim Girgin, Ayşegül Çaylı ve Baturalp Ali Yavuz görev alıyorlar.

Oyunlarımızın yazarları:

“Yüzüm Güzel Aslında” (Oyuncu Kadın Odak Grup Görüşmesinden doğan oyun)-  Eren Azak

“B Eşittir B” (HIV ile Yaşayan Kadın Odak Grup Görüşmesinde doğan oyun)- Çağla Canbaz

“Kargo 99 B” (Göçmen Kadın Odak Grup Görüşmesinden doğan  oyun)- Aslı Ceren Bozatlı

“Dördüncü Cemre” (DEHB Tanısı Almış Kadın Odak Grup Görüşmesinden doğan oyun)- Devrim Pınar Gürbüzoğlu  oldu.

Dört oyunun iki yönetmeni var. Bu kişiler Özlem Dilan Atakul ve Baturalp Ali Yavuz olarak seçildi.

Oyunların oyuncuları ise şu şekilde:

“Yüzüm Güzel Aslında”  İris Bilen

“B Eşittir B”  Cansu Tekoluk

“Kargo 99 B”  İpek Elmas Şenol

“Dördüncü Cemre”  Ayşegül Çaylı

Son olarak da, her bir oyuna yönetmene ve oyun sürecine destek olması için oyun konusu üzerine daha önce çalışmış profesyonellerden destek almak için süpervizör atadık. Bu kişiler  de:

“Yüzüm Güzel Aslında”  – Özlem Zeynep Dinsel

“B Eşittir B”  – Cem Yiğit Üzümoğlu

“Kargo 99 B”  – Gizem Erman Soysaldı

“Dördüncü Cemre”  – Ali Ömür Ulusoy

Oyun hangi mekanlarda seyirciyle buluşacak? Takvim belli oldu mu?

İlk Oyunumuz “ Yüzüm Güzel Aslında”, 13 Eylül’de İmalathane Sahne’de prömiyer yapıyor. Diğer oyunlarımızın da prömiyer tarihleri belirlendi ancak mekanlar ile ilgili görüşmelerimiz sürmekte. Mekan ve gelecek oyun tarihleri ile ilgili bilgiyi Oyuncular Sendikası ve Kadınlar Gölgeler ve Duvarlar İnstagram sayfalarında bulabilirsiniz.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.