Selam sevgili Femihat,
Ben kendini feminist olarak tanımlayan ve özellikle gündelik yaşam pratiklerini feminist politika üzerinden örmeye çalışan bir kadınım. Feminist bir yaşam sürmek benim için hem politik hem vicdani bir mesele ama bu yolda ne yapmam gerektiği konusunda çokça kafam karışıyor ve tökezlemiş hissediyorum. Gene zor bir mesele ile karşı karşıyayım ve bir feminist olarak ne yapmam gerektiği hususunda karıştım. Keşke feminist bir el kitapçığı olsa da ne yapmam gerektiğini oradan bakıp uygulasam diyordum ki Femihat aklıma geldi :)) Uzun süredir kafamı kurcalayan ve tartışmalarına dahil olduğum bir mesele, “ifşa” edilmiş erkeklerle nasıl ilişkilenmeyiz? Mesela flört ettiğimiz bir erkeğin daha önce ifşa edildiğini öğrendiğimizde tavrımız ne olmalı? Bir kere yapan hep yapar bu erkek kişisinden uzak durmalı ve diyaloğu kesmeli miyim yoksa allakım inşalla bu ifşa süreci onun için biraz da olsa dönüştürücü olmuştur buna bir bakayım deyip iletişimi devam mı ettireyim? Süreç ne olursa olsun bu kişi ile iletişimde kalmak feminist politikaya topyekûn aykırı mıdır, bu erkek kişisinin taciz ettiği kız kardeşimle dayanışmamış mı olurum yoksa ne zaman ifşa edildiği, süreçte ve sonrasındaki davranışlara göre mi bu erkek kişisi ile ilişkilenip ilişkilenmemeye karar vermeliyim?
Rumuz: Afallayan Alis
Merhaba sevgili Afallayan Alis,
Öncelikle sorularının zor yerden geldiğini söylemek isterim, 21. yüzyılın ilk çeyreğinin en yakıcı feminist gündemiyle gelmişsin. Bu sorunun net bir yanıtı bende de yok maalesef: Biz bu faille ne yapacağız? Konu özür, af olunca genelde yanından geçiyoruz, sonra da ayağımıza dolanıyor. Ayrıca meselenin suç/ceza gibi daha ciddi bir boyutu var. Yine de ufaktan tartışmaya ve dertleşmeye başlayabiliriz.
#metoo hareketiyle birlikte film endüstrisi, gösteri sanatları, edebiyat vd. çevrelerde yapılan feminist ifşalar, şiddete maruz kalanı suçlayıcı ve faili kollayıcı tutumları tanımak açısından neredeyse turnusol kağıdı özelliği kazandı. Erkek şiddetine karşı sıklıkla son çare olarak başvurulan, güçlü ve bu yüzden de tehlikeli olabilen feminist bir yöntem olarak “ifşa” olumlu yanları kadar handikaplarıyla da tartışmaların sürdüğü bir alan.
Her durumda zeytinyağı gibi sürekli üste çıkmaya çalışan fail erkeklerin hissetmekten kaçındığı suçluluk ve utanç gibi ağır duyguları mağdura yüklemediğimize emin olmak, kafamızı yastığa rahat koyabilmemiz için gerekli bence. Öte yandan ifşa edilen erkekle yakınlık derecemiz nasıl tutum aldığımızı etkilemez mi, etkiler tabii ki. Bu erkek ne kadar çok yakınımızda, güvendiğimiz, derin bağ kurduğumuz biriyse yaşadığımız güven kaybı, hayal kırıklığı da o kadar büyük olacaktır ve utanç gibi yoğun duygular kafamızı karıştırıp bizi afallatabilir. Tanımadığımız biri ifşa edildiğinde daha kolay tutum alırken fail tanıdığımız biri olduğunda hayatta kalanla feminist dayanışma kurmak göründüğü kadar kolay olmayabilir. Faili tanımadığımızda ne yapılması gerektiğini biliyor ve yapabiliyorsak aynısını tanıdığımız faillere de yapabilmemiz gerekiyor. Her zaman kolay olmasa da biliyoruz ki “sen, ben, biz, birbirimizin çaresiyiz”. Flört ettiğin erkeğin geçmişte ifşa edildiğini öğrenmenin sana ne yaşattığını anlamak, anlamlandırmak için dahi yine imdada kadın dayanışması yetişebilir.
Patriyarkal toplumda, her kadın bir gün ifşaya ihtiyaç duyabilir fakat yine her kadın, ifşaya başvurmak zorunda kalan bir kadına destek verebilir. Bu desteklerin en başında şiddete maruz bırakılanı suçlamamak ve faili kollamamak geliyor. İfşa edilen fail erkeklerle sosyal ya da bireysel çeşitli ortamlarda temas etmek kendi içinde farklı zorluklar barındırabilir. Ayrıca mesafe alma ihtiyacının yoğunluğu ve mesafelerin uzunluğu zamanla değişebilir. İfşa süreçlerinin içerdiği zorluklar hakkında konuşulması, deneyim paylaşılması yeni dayanışma imkanlarına kapı aralayabilir.
İfşa edilen failin içtenlikli ve sahici bir özür ile “af” mevzusu önemli ve bu yüzden çok boyutlu yaklaşılması gereken, her olay özelinde ayrı değerlendirilmesi gereken bir konu. Alacağımız tavırda failin ifşa sırasında ve sonrasındaki tutumu, ifşa sürecinin nasıl yürüdüğü, maruz bırakıldığı şiddeti ifşa eden kişi tarafından bunların nasıl algılandığı, nasıl bir etki yarattığı etkili olacaktır. Belki kendimiz de netleşmeliyiz; faillere veya fail kollayıcılara karşı tutumumuz ömür boyu mu olmalı?
Bir erkek/bir kişi hakkında bir beyan olduğunda bunun sorumluluğunu alıp gereğini yerine getirmesi (özür dilemek neden bu kadar zor?) bekleyebileceğimiz bir davranış olurdu. Böyle bir durumda beyanı ciddiye almayan veya hızla karşı tarafı suçlamaya kalkan kişinin başka durumlarda da buna benzer davranması ve yeni eşitsizlik biçimleri üretmesi oldukça mümkün.
İfşa edilen adamın çevresindeki ilk halkada (eş, partner, çocuk) olmadığı hatta faili hiç tanımadığı hâlde gizli kadın düşmanlığından dolayı sosyal medyada sayfalarca yazan, her ifşada ortaya çıkıp kadını suçlayanlara (mağdur suçlayıcılığa) tanık olup tepki vermemek de çok zor. Tekrarlayan biçimde faili kollayan bu kişiler affetme sürecine de izin vermiyorlar zaten.
Bazen de hiyerarşik ilişkide gücü elinde bulundurarak şiddet uygulayan, açıkça ve kasten taciz eden, bu durumu da reddeden erkek kişisi yerine onun çevresinde bir şekilde bulunan, pek çok araçla manipüle olabilecek çeşitli yakınlık düzeylerindeki kadınlar failin kendisinden daha fazla cezalandırılabiliyor maalesef. Esas politik olarak didiklenmesi gereken fail erkek iken dönüp dolaşıp, etrafındaki bazı kadınlar “dayanışmaya zarar veren” olarak etiketlenebiliyor. LGBTİ+ ilişkiler de hetero-patriyarkal ilişkilerden azade değil. Kuir ilişkilerde, daha da sorunlu sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Hetero-cis şiddet uygulayan bir erkek nedeniyle biseksüel, lezbiyen birinin örgütsel, mekânsal dışlanması gibi sıkıntılı sonuçlara dönüşebiliyor. Bu durum politik, feminist hukuklarımız açısından yıkıcı olabilir. Her durumu kendi içinde değerlendirmek, güç ilişkilerinin tespit etmek kadar günün sonunda alanı daraltılan, dışlanma deneyimi yaşayan fail mi, kim/ler sorusu bu açıdan önemli olabilir.
İhtiyaç duyduğun feminist el kitapçığını tam karşılar mı bilmem ama yine de bazı kitaplar önerebilirim diye düşündüm. Feminist yaşam mücadelesi deyince, Sara Ahmed’in Feminist Bir Yaşam Sürmek adını taşıyan kitabını hatırlamamak olmaz. Oyunbozan, tat kaçıran, keyif törpüsü feministler olmanın çetin ve zor olduğu kadar umutlu ve keyifli yanları da olabiliyor, bu kitabın içinde bir “Hayatta Kalma Kiti” bulabilirsin. Aklıma gelen bir diğer kitap Feminist Güzergâh. Bu kitapta da Françoise Collin’in isyancı feminizmi bizi feminizmin kuruluşunda özgeci bir boyutun olmadığını görmeye davet ediyor. Feminizmin başlangıçta her şeyden önce bir karşı çıkma ve kendini olumlama çığlığı olduğunu söylüyor. İfşa süreçlerinin fail erkekler için dönüştürücü olduğunu ummak, bir beklentiye yaslanmaktansa kendimizden ve kadın dayanışmasından güç almaktan hiç vazgeçmeyebiliriz.
Dayanışmayla.