Türkiye’de bekaret kontrolleri, uzun yıllar boyunca kadınların bedenleri ve cinsellikleri üzerinde kontrol mekanizmalarından biri olarak, hem aile hem de devlet tarafından kadınlara uygulandı. Bekaret kontrollerinin son bulması için kadınlar çok sayıda eylem yaptı. Çok sayıda kampanya yürüttüler. 28 Aralık 1988 tarihinde yapılan Genelkurmay’ın kadın memurlara bekâret kontrolüne protesto, 19 Haziran 1990 tarihinde Ankara’da başlatılan ‘Bekâret Kontrolüne Hayır’ kampanyası, 1992 yılında Ula ve Simav’da iki öğrencinin bekaret kontrolü sonrası intihar etmesi dolayısıyla yapılan protestolar ve yine 1992’de Boğaziçi Üniversitesi Kadın Grubu tarafından başlatılan kampanya…
31 Ocak 1995 tarihinde Ortaokul Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği’ne “iffetsizliği tespit edilmiş olmak” örgün eğitimden uzaklaştırılma nedeni olarak girdi. Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz’a göre yönetmelik gerekliydi, çünkü ancak böylelikle “iffetsiz öğrencilerin diğer öğrencilere ahlaki yönden kötü örnek olması” engellenebilecekti. “Kızımın iffetsiz kızlarla aynı sınıfta okumasını istemem” diyen Nevzat Ayaz’ın bir öğrencinin iffetsiz olup olmadığının nasıl tespit edileceği sorusuna verdiği yanıt ise “Sözlükte ve TCK’da bunun tanımları var” oldu.
Okul müdürlerine kız öğrencilerin ‘iffet’ini korumak için bekaret kontrolü yaptırma yetkisi veren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Disiplin ve Ödül Yönetmeliği’ne karşı, Türkiye’nin dört bir yanında ‘bekaret kontrolüne hayır’ eylemleri başladı. Tam bu süreçte İstinye İmam Hatip Lisesi’nden bir kız öğrenci parkta erkek arkadaşıyla konuşurken görüldüğü için bekaret kontrolü yapılacağı endişesiyle intihar etti. 8 Mart Kadın Grubu 9 Şubat’ta kız öğrencilere denetim getiren ve bekaret kontrolünü meşrulaştıran yönetmeliği protesto için Cağaloğlu’nda Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir protesto gösterisi düzenledi. İzleyen günlerde kadın hareketinin baskısı sonucu ‘iffetsizlik’ kelimesi disiplin tüzüğünden çıkartıldı ve Bakan Nevzat Ayaz kontrol yapılmayacağına ilişkin bir genelge yayınladı, ancak bekaret kontrolleri son bulmadı.
1998 yılında Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın “aileler kızlarını bekaret kontrolüne götürmeli, birkaç genç kız intihar etmiş önemli değil” diye açıklama yaptı. Aile İçi Şiddete Son Kampanyası’nı yürüten kadın grupları, Kadından Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın son günlerde ardı ardına yaptığı basın açıklamalarını protesto etmek üzere, 7 Şubat 1998 Cumartesi günü, Taksim Meydanı’nda bir basın açıklaması yaptı.
Tepkilerin artması üzerine bekaret kontrolü ve zina iddiaları dolayısıyla yapılan muayenelerde insan onuru ile bağdaşmayan uygulamalara meydan verilmemesi konusundaki önlemlerin bir bölümüne Adalet Bakanlığının 21.10.1998 tarih ve 27/123 sayılı genelgesinde yer verildi.
5 Ocak 1999 tarihinde Adalet Bakanlığı bekaret kontrolünü sınırlayan bir genelge yayınlandı. Bu genelgeye göre TCK’nın 423’üncü maddesindeki kızlık bozma suçunun takibi de şikayete bağlı olduğu için ancak muayene olacak kişinin rızası halinde bekaret kontrolü
yapılabilecekti. İdarenin takdiri ile disiplin cezası amaçlı bekaret testi ve muayene yasaklanırken, ‘Yukarıda belirtilen cürümlerin ispatı dışında idari eylem ve işlemler sebebiyle disiplin cezası vermek amacıyla rıza hilafına, kişilerin ar ve haya duygularını rencide edilebilecek şekilde muayene ettirilmemesi icap etmektedir. Bu konularda gereken dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir’ denildi.
Genelgede, TCK’nın re’sen takibi gereken, 414, 415, 416, 417, 418’inci maddelerinde düzenlenen ‘ırza geçme’ suçları ile 435’inci maddedeki ‘Fuhuşa tahrik’in mağdur ve mağdureleri ile şüpheli veya sanıkların durumu ile 419 ve 436’ncı maddelerdeki cürümlerde, ‘cinsi münasebet iddiasını kabul etmeyen taraflar’ kapsam dışı tutuldu. Genelgeye göre, bu maddelere giren eylemlerde, ‘Suçun işlendiğinin başka türlü ispatının mümkün olmaması’ halinde, kişilerin istekleri dışında ancak hakim kararıyla, gecikmesi durumunda ise savcının yazılı izniyle ve ‘gerekli ölçüde’ vajinal ve anal muayene yaptırılacaktı.
Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, bir açıklama yaparak genç kızlara istekleri dışında bekaret kontrolü yapılmasını yasaklayan genelgesine uymayan savcılar başta olmak üzere bütün görevlilerin görevden alınıp haklarında dava açılacağını söyledi.
Adalet Bakanlığı genelgesi sonrasında da bekaret kontrolü uygulamaları gündeme geldi.
2001 yılında MHP’li Sağlık Bakanı Osman Durmuş, bakanlığına bağlı Sağlık Meslek Lisesi öğrencilerine ‘Bekâret zorunluluğu’ getirdi. Yeni yönetmeliğe göre, fuhuş yaptığı ya da cinsel ilişkiye girdiği ‘yapılacak araştırmalar’ sonucu tespit edilen öğrenciler okuldan atılacak ve diğer bakanlıklara bağlı örgün öğretim kurumlarına da gidemeyeceklerdi.
Bekâret kontrolü uygulamasına tepkiler sonrasında, Sağlık Bakanlığı tarafından bir genelge yayınlanarak bekâret kontrolünün okul ya da sağlık müdürlükleri tarafından değil sadece adli makamlarca yapılacağını açıkladı.
İstanbul Barosu Başkanlığı, düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Danıştay’a başvurdu. 2005 yılında Danıştay, sağlık meslek liselerinde kız öğrencilerin bekâret kontrolüne yollanmalarının yolunu açan yönetmeliğin, ‘Özel hayatın gizliliğini zedelediği’ sonucuna vardı.
Nihayet kadın örgütlerinin çabasıyla bekaret kontrolü bir suç olarak tanımlanarak Türk Ceza Kanunu’na girdi. 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun 287. maddesi ile kadınları bekaret kontrolüne (genital muayeneye) gönderen veya bu muayeneyi yapan kişiler hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezası getirildi.