Bekaret kontrolü 80’lerden itibaren kadınların birçok alanda karşısına çıkan bir sorundu. 12 Eylül sonrası gözaltına alınan bekar kadınlara çoğunlukla uygulanıyordu.  88’de Harita Genel Müdürlüğü işe alacağı kadınlardan bekaret raporu isteyince kadınlar kurumu telgraf yağmuruna tutmuştu.

89’da Ankara’da Feminist Haftasonu toplantısı sonrasında başlatılan ‘cinsel tacize hayır’ kampanyasının merkezinde işte, okulda ve gözaltında – kısacası her yerde – karşılaşılabilen bekaret kontrolü vardı. 90’lı yıllarda özellikle ortaöğretimdeki kız çocuklarının intiharlarıyla bekaret kontrolleri gündeme oturdu ve birçok şehirde protesto edildi.

Mayıs 92’de kadınlar Ula ve Simav’da iki öğrencinin intihar sonucu hayatını kaybetmesine yol açan bekaret kontrolünü Ankara MEB önünde ‘zarlı namus anlayışına hayır’ pankartlarıyla protesto etti. İstanbul’da kadınlar kontrolü yaptıran müdürlerle ilgili suç duyurusunda bulundu. Ancak devlet, kadın bedeni üzerindeki denetimini kaybetmemek için uzun süre direndi.

1994 yılında 1994’te, İnsan Hakları İzleme Komitesi (Human Rights Watch) tarafından, “A Matter of Power: State Control of Women’s Virginity in Turkey” (Bir İktidar Meselesi: Türkiye’de Kadınların Bekâreti Üzerindeki Devlet Denetimi) raporu hazırlandı. Böylece Türkiye’de devlet eliyle yaptırılan bekaret kontrolleri sınırları aşan bir şekilde duyulmuş oldu.

31 Ocak 1995 yılında Ortaokul Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği’ne “iffetsizliği tespit edilmiş olmak” örgün eğitimden uzaklaştırılma nedeni olarak girdi. Çiller hükümetinin Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz’a göre yönetmelik gerekliydi, çünkü ancak böylelikle “iffetsiz öğrencilerin diğer öğrencilere ahlaki yönden kötü örnek olması” engellenebilecekti. Nevzat Ayaz’ın bir öğrencinin iffetsiz olup olmadığının nasıl tespit edileceği sorulduğunda verdiği cevap ise ibretlikti : “Sözlükte ve TCK’da bunun tanımları” var. Okul müdürlerinin bekaret kontrolü yapmasına imkan veren madde ülke çapında protestolarla karşılandı.

1997 yılında da gazetelere gözaltında bekaret kontrolü yapıldığına ilişkin haberler düşmeye devam etti. Muş’ta 11-12 Ekim 1997 tarihlerinde Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk başkanlığında çeşitli bakanların temsilcileri ile toplanan insan hakları koordinasyon üst kurulu bekaret testini ele aldı. Alınan kararlar doğrultusunda hazırlanan “hasta hakları yönetmeliği taslağı”na göre adli olaylar dışında kadının rızası olsa bile bekaret testi yapılamayacaktı.

İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk, ‘‘İnsan orunu ile bağdaşmayan bu tür uygulamalara son verilmesi için dört ayrı bakanlık çalışma yürütüyor’’ dedi. Bakan Türk, Adalet, İçişleri, Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarının bu yönde ortaklaşa hazırladıkları raporun 15 Aralık’ta İnsan Hakları Üst Kuruluna verileceğini bildirdi. Türk, raporun, sorunun boyutlarının yanı sıra bu yöndeki ihlallerin önlenmesi için alınması gereken önlemleri de içereceğini söyledi.

Bekaret kontrolünü yasaklanması / sınırlandırılmasına ilişkin bir yasa / yönetmelik / genelge henüz hazırlık aşamasındayken, bu sefer de (hem de) Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın “aileler kızlarını bekaret kontrolüne götürmeli, birkaç genç kız intihar etmiş önemli değil” dedi.

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Işılay Saygın’ın bekaret kontrolünü savunması üzerine kadınlar çok sayıda eylem yaparak bakanı istifaya çağırdı.

21 Ekim 1998’de Adalet Bakanlığı Ceza işleri Genel Müdürlüğü, bekaret kontrolünün, ancak takibi şikayete bağlı suçlarda, mağdurun rızası alınarak, ırza geçme gibi re’sen takip edilen suçlarda ancak hakim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise cumhuriyet savcısının yazılı izni ile yapılabileceğini düzenleyen 27/123 sayılı Genelge yayımladı. Yasalara aykırı olarak yapılan bekaret kontrollerinin önlenmesi amacıyla valiliklerin dikkatine sunulmak üzere hangi hâllerde bekaret kontrolünün yapılacağını içeren Genelge İçişleri Bakanlığı tarafından da yayımlandı. Sağlık Bakanlığı da kişinin rızası olmadan beden bütünlüğüne  dokunulamayacağı ve bekaret muayenesi yapılmamasını Hasta Hakları Yönetmeliği ve Genelge’de belirtti.

5 Ocak 1999 tarihinde Adalet Bakanlığı bekaret kontrolünde sınırlamayı da içeren bir genelgeyi daha yayınladı. Bakan Hasan Denizkurdu imzasıyla “Otopsi işlemlerinde fotoğraf çekilmesi ve vajinal veya anal muayene” konulu genelge, tüm savcılıklara gönderildi. Bu genelgeye göre TCK’nın 423’üncü maddesindeki ‘kızlık bozma’ suçunun takibi de şikayete bağlı olduğu için ancak muayene olacak kişinin rızası hâlinde bekaret kontrolü
yapılabilecekti. İdarenin takdiri ile disiplin cezası amaçlı bekaret testi ve muayene yasaklanırken,Yukarıda belirtilen cürümlerin ispatı dışında idari eylem ve işlemler sebebiyle disiplin cezası vermek amacıyla rıza hilafına, kişilerin ar ve haya duygularını rencide edilebilecek şekilde muayene ettirilmemesi icap etmektedir. Bu konularda gereken dikkat ve özenin gösterilmesi gerekmektedir” denildi.

Genelgede, TCK’nın re’sen takibi gereken, 414, 415, 416, 417, 418’inci maddelerinde düzenlenen ‘ırza geçme’ suçları ile 435’inci maddedeki ‘fuhuşa tahrik’in mağdur ve mağdureleri ile şüpheli veya sanıkların durumu ile 419 ve 436’ncı maddelerdeki cürümlerde, “cinsi münasebet iddiasını kabul etmeyen taraflar” kapsam dışı tutuldu. Genelge’ye göre, bu maddelere giren eylemlerde, “Suçun işlendiğinin başka türlü ispatının mümkün olmaması” hâlinde, kişilerin istekleri dışında ancak hakim kararıyla, gecikmesi durumunda ise savcının yazılı izniyle ve ‘gerekli ölçüde’ vajinal ve anal muayene yaptırılacaktı.

Adalet Bakanı Hasan Denizkurdubir açıklama yaparak genç kızlara istekleri dışında bekaret kontrolü yapılmasını yasaklayan genelgesine uymayan savcılar başta olmak üzere bütün görevlilerin görevden alınıp haklarında dava açılacağını söyledi.

1998 Kasım’da önce yurtlarla ilgili yönetmelikte düzenleme yapılarak ‘iffete aykırı davranmak’ yurttan atılma gerekçesi olmaktan çıkartıldı. 1999 Ocak’ta da ortaöğrenim kurullarında bekaret kontrolünü meşrulaştıran maddenin yönetmelikten kaldırılacağı duyuruldu.

2001 yılına gelindiğinde Ortaokul Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği’ndeki bekaret kontrollerine yol açan maddesi değişmeden hâlâ yürürlükteydi. Sadece 1998 yılında yayınlanan ve yasal bağlayıcılığı yönetmeliğe göre sınırlı olan genelgeler vardı. MHP’li Sağlık Bakanı Osman Durmuş, 1995 tarihli yönetmeliğe dayanarak hazırlanan, Sağlık Bakanlığı Sağlık Meslek Liseleri Ödül ve Disiplin Yönetmeliği ile bakanlığına bağlı Sağlık Meslek Lisesi öğrencilerine “Bekâret zorunluluğu” getirdi. Fuhuş yaptığı ya da cinsel ilişkiye girdiği ‘yapılacak araştırmalar’ sonucu tespit edilen öğrenciler okuldan atılacak ve diğer bakanlıklara bağlı örgün öğretim kurumlarına da gidemeyeceklerdi.

Tepkiler sonrasında, Sağlık Bakanlığı tarafından 24 Ekim 2001 tarihinde bir genelge yayınlanarak bekâret kontrolünün okul ya da sağlık müdürlükleri tarafından değil sadece adli makamlarca yapılacağını açıkladı.

26 Şubat 2002 tarihinde, “Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete‘de yayınlandı ve  örgün eğitim dışına atılma gerekçelerinden “İffetsizliği tespit edilmiş olmak, herhangi bir kimsenin iffet ve namusuna tecavüz etme” maddesi yani bekaret kontrolünü meşrulaştıran madde yönetmelikten nihayet çıkarıldı.

İstanbul Barosu Başkanlığı, yönetmeliğin 41/d maddesinde; fuhuş yapmak ya da cinsel ilişkiye girmiş olduğu tespit edilmiş olmak örgün eğitim dışına çıkarma cezasını gerektiren eylem olarak belirlenmesinin, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Danıştay’a başvurdu. Danıştay önce davayı reddetti. Baro’nun temyiz başvurusu sonrası davayı görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu temyiz başvurusu kısmen kabul edildi. Sağlık Bakanlığı Sağlık Meslek Liseleri Ödül ve Disiplin Yönetmeliğinin 46. maddesi ile 41/d maddesinde yer alan “fuhuş yapmak” ibaresi yönünden davanın reddine, Yönetmeliğin 41/d maddesinde yer alan “ya da cinsel ilişkiye girmiş olduğu tespit edilmiş olmak” ibaresi yönünden davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bu kısmının bozulmasına,   7.4.2005 günü oybirliği ile karar verildi.

2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu (TCK) bekaret kontrolünü doğrudan suç olarak tanımlamadı. TCK Kadın Platformu’nun yoğun itirazlarına karşın, yasada “bekâret muayenesi” ifadesi kullanılmayarak “genital muayene” kullanıldı. Yeni TCK, bekâret testlerini yetkili hakim ya da savcıların inisiyatifine bırakırken, kanunda yer alan “Reşit Olmayanla Cinsel İlişki” maddesi de (Md. 104), yeni bekâret kontrollerine zemin hazırladı. Yasaya göre, maruz kalanın onayı olmaksızın hakim ve savcılar “genital muayene yapılması” kararı verebiliyorlar.

30 Ocak 2007 tarihinde yeni bir Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği Resmi Gazete‘de yayınlanarak 31/1/1995 tarihli ve 22188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği 28/1/1995 tarihli ve 22185 sayılı Resmî Gazete‘de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Öğrenci Disiplin Kurulu Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırıldı.

  

 

 

 

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.