Feminist kadınlar, 13 yaşında onlarca erkeğin tecavüzüne maruz kalan N.Ç. davasında Mardin Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay’ın, çocuğun tecavüzde rızası olduğundan hareketle verdiği kararı Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklamasıyla protesto etti.
4 Kasım 2011’e kadar neler oldu?
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde aralarında yüzbaşı, ilkokul müdürü, kaymakamlık yazı işleri müdürü gibi devlet memurlarının ve korucuların da bulunduğu otuza yakın erkeğin, on üç yaşındaki N.Ç.’ye tecavüz etmesi haberi, 2002 yılı sonlarına doğru medyada yer aldıktan sonra kadın örgütleri konunun takipçisi oldular.
N.Ç. iki kadın tarafından kandırılarak Mardin’de ve Mardin’e bağlı Kızıltepe ilçesinde çok sayıda erkeğe pazarlanmıştı. Çocuğun kat kat yaşında kelli felli erkekler çocuğa tecavüz etmek için sıraya dizilmişlerdi.
Cinsel istismar davalarında çocukta rıza aranıp aranmayacağı ve rıza yaşı tartışması N.Ç. davasında ilk günden itibaren gündeme geldi. Erkek egemen yargılama sürecinde, sanıkların aklanması, az bir cezayla davanın bitirilmesi için cinsel istismarcı erkekler lehine tüm mekanizmalar işletildi.
N.Ç. davasının ilk duruşması 23 Şubat 2003 tarihinde yapıldı. Duruşmayı izlemek ve N.Ç. ile dayanışma için Diyarbakır Kadın Platformu, Batman Kadın Platformu’nun yanı sıra Mardin, Siirt, Şırnak ve Urfa’dan Demokratik Halk Partisi (DEHAP) üyesi kadınlardan oluşan elli kadın Kızıltepe Adliyesi’ne geldi. Ancak N.Ç.’nin yaşının küçüklüğü dolayısıyla gizlilik kararıyla yapılan duruşmaya katılamadılar. İkinci duruşma öncesi N.Ç.’nin ailesinden vekâlet alan kadın ve insan hakları savunucu çok sayıda avukat davanın hukuki sorumluluğunu da üstlendiler. Bütün duruşmalar kadın örgütleri tarafından da takip edildi.
Davalarda istismarcı erkeklerin iddiası N.Ç.’nin rızasının olduğuydu. İkinci iddia ise N.Ç.’nin gerçek yaşının daha büyük olduğuydu.
Adli Tıp raporu N.Ç.’nin kemik yaşının 15 olduğu, dolayısıyla ceza verilirken tecavüze rızasının olup olmadığının dikkate alınması gerektiği yönünde rapor verdi. Bu raporda N.Ç.’nin tecavüze maruz kaldığı ile ilgili beyanın gerçek olduğu da kabul edildi. Raporla bağlantılı olarak mahkeme tecavüzü sabit gördü. Ancak bu tecavüzlerin para için N.Ç.’nin rızasıyla gerçekleştirildiğinden hareketle neredeyse tecavüzcüleri aklayacak bir yargılama yoluna girdi. O dönemde yürürlükte olan TCK’na göre, 15 yaşında reşit olmayan bir çocuğa rızasıyla cinsel istismarın cezası altı ay ile üç yıl arasında hapis cezasıydı. Davanın 23 Mayıs 2003 tarihindeki ikinci duruşmasına gelindiğinde ise yargılanan tek bir tutuklu sanık yoktu.
Yedi yıl altı ay süren yargılama sonrası 28 Eylül 2010 tarihinde yapılan 35. duruşmada mahkeme kararını verdi. Yargılama uzun sürdüğü için dosya kapsamında kimi suçlamalar zaman aşımından düşürüldükten sonra tümü tutuksuz yargılanan 33 sanıktan 28’i bir yıl sekiz ay ile dokuz yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı. Dört sanık beraat etti. Bir sanığın da dosyası ayrıldı. N.Ç.’nin de istismarda rızası olduğu, zorla alıkonmadığı gerekçesiyle bazı sanıklarda ceza indirimine gidildi. Tecavüz eden erkeklere verilen cezaların tümü beş yılın altında oldu. Hepsine iyi hal indirimi uygulandı. N.Ç.’yi pazarlayan iki kadına ise dokuzar yıl hapis cezası verildi. Kararın gerekçesinde N.Ç.’nin istemediği kişiyle beraber olmayabileceği ve eyleminin ahlâki kötülüğünün farkında olduğu belirtildi. 13 yaşında bir kız çocuğunun toplu tecavüzlere rızası vardı!
Yerel mahkemenin verdiği ceza, Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından 1 Kasım 2011 tarihinde kısmen onanınca Türkiye’nin her yerinden kadın örgütleri, feministler tepki gösterdiler. 4 Kasım 2011’de İstanbul’da Çağlayan Adliyesi önünde yapılan eylemde feministler yaptıkları açıklamada “Bize bu kararı, yasaların değişikliğiyle açıklamaya çalışmayın. Kamuoyunu kandırmayın. Yasaların da sözleşmelerin de gereklerini biliyoruz. Türkiye’nin imzaladığı kadınlar ve çocuklarla ilgili olumlu yaptırımlar içeren uluslararası sözleşmelere ve kadınlar lehine kimi yasalara rağmen işleyen erkek adaleti bildiğimiz gibi; erkek egemen sisteme karşı mücadelemizin yasalara ve sözleşmelere sığdırılamayacağını da biliyoruz. Erkekleri, tecavüzcüleri koruyan yargının olduğu bir hukuk sistemine direniyoruz. Adaletin erkeklerden taraf olduğunu görüyoruz ve buna direniyoruz,” dediler.
Yargıtay kararı sonrası neler oldu?
Yargıtay’ın kısmen bozduğu N.Ç. kararına tepkiler yerel mahkemenin kararını da kısmen etkiledi. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi 16 Ocak 2013 tarihinde yine, N.Ç.’nin sanıklarla kendi rızasıyla ilişkiye girdiği kabulüne dayanarak cezaları belirledi. Yeniden yapılan yargılamanın tek farklı sonucu, tecavüzlerin birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinde verilen cezanın yarı oranında artırılması yönünde TCK maddesinin uygulanarak cezaların arttırılması oldu. Mahkeme iki kadın sanık hakkında on üç yıl altı ay, erkek sanıklar hakkında ise bir yıl on üç ay ile yedi yıl üç ay on beş gün arasında değişen hapis cezalarına hükmetti. Dava yeniden Yargıtay’a taşındı. N.Ç.’nin avukatları kararı temyiz ettiler. Bir yandan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdular. Yargıtay yerel mahkemenin kararını onadı. AİHM’den karar bekleniyor (3 Kasım 2019).
2016 yılında Anayasa Mahkemesi, N.Ç. davasında cinsel istismarla yargılanan üç sanığa “makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle tazminat ödenmesi kararını aldı.