Sana katılıyorum femihat. O yüzden anlatıyorum. Benim okuldan tanıdığım bir çocuk var ve ben erkeklere şu zamana kadar asla o gözle bakmadım (anladın sen). Şimdi ben bu çocukla her konuda kavga ediyorum. Özelikle feminist damarıma basıyor ki bu çok sinir bozucu. Tuhaf olan ben bunun yanında anlamsız yere heycanlanıyorum bildiğin konuşamıyorum. Hayatta en korktum şey aşık olmak ve arkadaşlarım bunun aşk olduğunu söylüyor. Napıcam ben femihat???
Rumuz: İmdat çığlığı atan yunus
Sevgili İmdat çığlığı atan yunus,
Tatlı telaşlar içinde yazılmış, sevimli mektubunu okuyunca son sözümü baştan söylemek geldi içimden. Aşkını yaşa gel bence, bittiğinde feministler ve feminizm hep buralarda olacak nasılsa, merak etme. Yine de eşek kadar adamların “çocuk” postuna bürünerek, şefkat duygularımızla birlikte bütün hayatımızı da sömürerek bizi ezmeye devam edebildiklerini hatırlatmasam olmaz. O yüzden aşıkken feministlerden ve feminizmden çok da fazla uzaklaşmamanı da öneririm.
Erkeklere asla “o gözle” bakmadım derken? Kendi gözlerinle bakmış olman yeterli bence. Elalem amcaların, teyzelerin, ablaların gözleri değil ki aşkın öznesi, sensin.
Her konuda kavga ettiğin çocukla konuşuyor sayılır mısın sayılmaz mısın, ben de kararsız kaldım şimdi 🙂 Özellikle feminist damarına basıyorsa n’apıcaksın, güzel soru.
Karşındaki erkeğe bir de “o gözle” bakıp güzel canın ne istiyorsa onu söyleyebilir, yapabilirsin seçeneği çok cazip mesela. Diğer bazı seçenekleri de gözden geçirelim birlikte istersen.
Bazen feminist olmak zordur. İnsanlar tırnaklarını çıkarmış feminist tiplemesine ve onunla dalga geçmeye bayılır. Hatta bazen kadınlar da feminizmin kazanımlarından faydalanırken feminist olmadığını söylemenin “keyfini” sürebilir. Böyle zamanlarda feminist olduğun için özür dilemen gerekmediğini sakince söyleyivermek, kendini özgür ve güçlü bir kaplan gibi hissettirmeye yeter. Ayrıca ona neden hâlâ profeminist/ feminist olmadığını hayretle, göz devirerek sorabilirsin.
“Feminist damarıma basınca çok seksi/tatlı oluyorsun, hah tam orası işte iyice ovar mısın çok iyi geliyor,” gibi bir hazırcevaplık ona ayağını denk aldırırken sen de rahat edersin.
“Hof! Açüklaman bittiyse sinemaya gidelim mi?”
En iyi savunma saldırıdır diyorsan da kendisine sor bakalım: Aşk her şeyi affeder miymiş?
“Sana kırmızının çok yakıştığını söylemiş miydim?” sorusunu en sona saklayabilirsin.
Heyecan ve korkuyla karışık aşkî duygular, feministler arasında da netameli konular. Pek tabii aşka veda diyen de var, her şeye rağmen aşka vefa diyen de. İki uçtan birinde olmak zorunda değilsin, ortalarda çok yer var rahatça gezinebilirsin bence. Ölümsüz aşk, devlerin aşkı gibi iddialı aşklara temkinli yaklaşmakta fayda var (bkz. Feministler için “aşırı politik” hetero natrans erkeklerden koruma rehberi).
Son olarak, bazı prenslerin öpülünce kurbağaya dönüşebildiğini hatırlayıp, aşk bittikten sonra gereğinden fazla üzülmemen en büyük dileğim.
Sevgiyle, dostlukla kal.