“Bazı kadınlar her seferinde biraz, bazıları ise tek seferde silinir. Bazıları yeniden görünür. Görünür olan her kadın, onu görünmez yapan güçlerle mücadele eder. Onun hikayesini onun için anlatan, onu hikayenin, soyunun, insan haklarının, hukukun dışında tutan güçlerle mücadele eder. Kendi hikayenizi kelimelerle, görüntülerle kendinizin anlatması zaten kazanılmış bir zaferdir, bir isyandır.” Rebecca Solnit
2 bin 200 yıl önce papirüse alternatif bir yazı malzemesi olarak Pergamon’da (Bergama’da) keşfedilen, keşfi aynı zamanda kitabın ve ciltlemenin de icadı olan parşömen kağıdının uzun bir hikayesi var. Ama ne bu hikayenin ne de yıllar boyu bu malzemenin aracı olduğu yazın dünyasının öznesi kadın olamadı.
Fotoğrafın belgesel alanından bir çalışma örneği olan “Arka Bahçe ve Deniz Feneri” adlı fotoğraf çalışması, Bergama’da antik dönemdeki yöntemlerle parşömen üretimini devam ettirme konusunda ısrarcı iki genç kadının, Demet ve Nesrin’in hikayesini, toplumsal ve kültürel olarak inşa edilen kadın kimliğine yüklenen “doğası gereği” ve “özel alan” kavramları ekseninde anlatıyor.
Kadınların maruz kaldığı her türlü negatif ayrımcılığın yanında, toplumsal olarak inşa edilen kadın kimliğinin duygusal, hassas, kırılgan hatta irrasyonel olarak görülmesinin yarattığı sorunların anlatıldığı çalışma, aynı zamanda iki kadının güçlendirici başarı hikayesi. Deriden üretilen parşömenin pis kokması, fiziksel güç gerektirmesi nedeniyle kadınların bu işi yapabileceklerine hiç inanmayan ustalarını ikna etmeleri iki buçuk yıl sürmüş. Çıraklıkları döneminde Demet ve Nesrin’i test etmek için en pis, en kanlı derileri eldivensiz olarak kullanmalarını isteyen ustaları, onlara dereden kovalarca kum taşıtmış. Dört yıllık bir çıraklık döneminden sonra kalfalığı almayı, 2017 yılında düzenlenen “Peştamal Kuşatma Töreni” ile de Türkiye’deki bilinen ilk kadın parşömen ustaları olmayı başarmışlar.
Kamusal alanın erkeğe, özel alanın kadına ait olarak görüldüğü toplumsal düzenin aksine, bu fotoğraf çalışmasında özel alan “ev”in yerini arka bahçe alıyor. Arka bahçe, aynı zamanda “Kadınlar hassastır, yapamaz,” denilen bir zanaati devam ettirdikleri ve üretmekten huzur duydukları, Virginia Woolf’un zihnimize kazınan “kendine ait bir oda”sı olarak karşımıza çıkıyor.
Kitap projesi olarak tasarlanan serinin el yapımı kitabı, Demet ve Nesrin için kadın dayanışmasının simgesi olarak sınırlı sayıda fotoğrafçı tarafından üretildi ve 3 kadın, 1 fotoğraf kitabında buluştular.
Bu iki genç kadının, zorlu zamanlarda deniz fenerinin ışığıyla aydınlanan arka bahçesine fotoğrafçının web sitesinden ulaşabilir, sınırlı sayıda üretilen kitaba dokunmak için atölyesini ziyaret edebilirsiniz.