Suçu işleyenler (tacizciler) toplu taşıma mekan ve araçlarını hareketlerinin amacı konusunda belirsizlik yaratmak amacıyla kullanırlar.
Bianca Fileborn
Melbourne, Victoria’da toplu taşıma araçlarında cinsel saldırıya uğradığını bildiren kişi sayısında yaşanan %40 oranındaki artışın ardından Ellerini Çek (Hands Off) kampanyası başlatıldı. Victoria Polisi, Suç Önleyiciler (Crime Stoppers) ve Victoria Toplu Taşımacılık İdaresi’nin ortak girişimiyle düzenlenen kampanyada, iki hafta boyunca saldırıyı gerçekleştirdikleri öne sürülen kişilerin görüntüleri çevrimiçi paylaşılarak toplu taşıma kullanıcıları bu kişileri rapor etmeye teşvik edildi. Bu girişim, önceliği toplu taşımada cinsel suçları önlemek olan yeni bir polis birimiyle desteklendi.
Ellerini Çek kampanyası Harvey Weinstein olayını takiben, kadınların cinsel taciz ve saldırı deneyimleri hakkındaki tartışmaların doruk noktasına ulaştığı ve devamında başlatılan #MeToo (#bende) sosyal medya kampanyasıyla aynı tarihlerde gerçekleşti. Bir dönüm noktasına gelip gelmediğimiz konusundaki hararetli tartışmaların ışığında, Ellerini Çek kampanyası muhtemelen doğru yönde atılmış bir adımdı. Kampanya, üstü kapalı olarak kadınların kamusal alanda uğradıkları cinsel taciz ve saldırıları cezai adalet gerektiren ciddi suçlar olarak görmekteydi.
Ellerini Çek Melbourne kampanyası bir bakıma Londra ve New York şehirlerindeki kampanyalardan esinlenmişti. Her iki şehir de yıllar önce kampanyalar başlatarak, toplu taşımada yaşanan cinsel taciz ve saldırı vakalarını portallarında paylaşarak görünür kılmışlardı.
Bütün bu olumlu gelişmelere rağmen Ellerini Çek kampanyası nihayetinde toplu taşımada yaşanan cinsel taciz ve saldırılara yanıt olup önleme hedefine ulaşamadı.
Bir sonraki durak: Cinsel taciz
Sokakta ya da kamusal mekanlarda yaşanan cinsel taciz vakaları, cinsel şiddetin en sık rastlanan şeklini oluşturuyor. Kadınların nerdeyse %90’ı en az bir kere buna maruz kalıyor. LGBTİ+ bireyler de kamusal alanlarda rutin olarak taciz ediliyorlar.
Toplu taşıma, kamusal alandaki tacizin en kötü yerlerinden biri olarak her daim işaret ediliyor. Melbourne’da sokak tacizi hakkındaki araştırmama katılan katılımcılar toplu taşıma mekan ve çevresini taciz alanları olarak tanımladılar. Araştırmamda ankete cevap veren 292 katılımcının yarıdan biraz fazlası kamu taşımacılığında sıklıkla tacize uğradıklarını belirttiler. Taciz deneyimleri; ısrarcı bakışlar, sohbete zorlanmak, elle taciz, sürtünerek taciz şeklinde değişiyor. Örneğin:
Benim Melbourne’daki tipik sokak tacizi deneyimlerim, özellikle toplu taşıma araçları ve alanlarında yabancı erkekler tarafından ısrarcı bakışlara maruz kalmak ve istemediğim halde ilgi gösterilmesi veya sohbete zorlanmamı içeriyor.
İşe gitmek için toplu taşıma aracını beklerken ya da durağa yürürken kötü niyetli ısrarcı bakışlara maruz kalmak, bazen hakkınızda yorumlar yapılması ya da arkadaşlığın, sıcakkanlılığın ötesinde niyetlerle sohbete zorlanmak olağan dışı değil.
Bir de kalabalık toplu taşıma araçlarında elle taciz ve sürtünme tipik deneyimlerden.
Suçu işleyenler (tacizciler) toplu taşıma mekan ve araçlarını hareketlerinin amacı konusunda belirsizlik yaratmak amacıyla kullanırlar. Biri size kasten mi sürtünüyor? Yoksa bu sadece ağzına kadar dolu bir trende ya da otobüste olmanın talihsiz bir sonucu mu?
Bu vakalar yasallık ve hissedilen şiddeti bakımından farklılaşsa da kadın ve LGBTİ+ bireylerin kamusal mekanlardaki güvenlik ve hareket özgürlüğü algıları üzerinde ciddi etkileri olabiliyor.
Çalışmamdaki bazı katılımcılar, yalnız ya da gece seyahat etmemek gibi toplu taşıma araçlarını nasıl ve ne zaman kullanacakları konusunda sınırlamalara gitmek zorunda kalmışlar. Katılımcıların daha az bir oranı ise yıllar boyunca bitmek bilmeyen tacizler sonucu toplu taşıma araçlarını kullanmaktan vazgeçmişler.
Ayrıca kadınlar, tacize uğramamış olsalar dahi, tacize uğramaları olasılığına karşı planlama yapmak için kayda değer oranda zaman ve enerji harcıyorlar.
Ellerini Çek hedefe ulaştı mı?
Rutin olarak etkileri önemsizleştirilmeye çalışılsa da, toplu taşımacılıkta cinsel taciz ve saldırıya uğrama deneyiminin son derece olumsuz etkileri söz konusu. Dolayısıyla bu türden deneyimlere cevap verecek kampanyalara ihtiyaç var ve bu anlamıyla Ellerini Çek kampanyası olumlu bir gelişme. Ancak bu kampanya kayda değer ve uzun vadeli değişim yaratmak bakımından yetersiz kaldı.
Ellerini Çek kampanyası önemli oranda taciz suçunu işleyenleri yakalamaya odaklandı -ki bu birçok açıdan önemli- ama aynı zamanda cinsel taciz suçlularını “canavar mit”i yaklaşımıyla ele alma riskini de taşıyor. Bu yaklaşım cinsel taciz suçunun az sayıda, özellikle sapkın erkekler tarafından işlendiği izlenimini veriyor. Böyle yapmakla kadın ve LGBTİ+ bireylerin deneyimlediği sorunlu davranışların çeşitliliğini teslim etmekte yetersiz kalınıyor. Bunun yanı sıra, toplumların sosyokültürel inanış ve güç ilişkilerine dayanan bir problemini kişiye indirgiyor. Aynı şekilde bu girişim, toplu taşımacılıkta yaşanan tüm taciz davranışlarına da cevap veremez. Kampanyanın adından da anlaşılacağı gibi, Ellerini Çek, fiziksel dokunma ve saldırıya odaklanıyor.
Her ne kadar bu tür tacizlere cevap vermek çok önemli olsa da, kampanyanın elle taciz ve saldırı türleri kadar net olmayan ve tartışmasız daha sık yaşanan tacizleri kapsayıp kapsamadığı belirsiz kalıyor.
Bu kampanyanın uzun dönemde başarılı olduğunu görebilmek için atılması gereken adımlardan bazıları şunlar olabilir:
- Cinsel taciz ve saldırı daha kapsayıcı bir yaklaşımla kavramsallaştırılmalı ve daha sık tekrarlanan ‘daha küçük’ taciz olaylarının önemsizleştirilmesiyle mücadele etmek için kamusal eğitim kampanyaları başlatılmalı.
- Toplu taşımada tasarım ve yönetim gözden geçirilerek cinsel tacizi dışarıda bırakacak şekilde yeniden planlanmalı. Örneğin, aşırı yoğunluğun azaltılarak yolcuların kişisel alanları üzerindeki kontrol ve yönetimlerinin artırılması.
- Görgü tanıklarının müdahalesini ve olayı rapor etmelerini teşvik etmek.
- Toplu taşıma çalışanlarını tacizi tanıma ve müdahale yöntemleri konusunda eğitmek ve bunu yapanlara destek sağlamak.
- Şu başarılı örnekte olduğu gibi uygulama tabanlı ya da çevrimiçi isimsiz rapor etme platformları geliştirmek
Sonuç olarak, böyle kampanyalar, cinsel taciz ve şiddete zemin oluşturan güç ilişkileri ve toplumsal cinsiyet eşitsizlikleriyle mücadele edebilmek için bir arada çalışmalı.
Değişiklik yaratmak zaman alır; tüm toplum kesimlerini ve alanlarını kapsayıcı bir yaklaşımla çeşitli çevrelerde şiddet karşıtı tutarlı mesajlar verilmeli. Bu anlamıyla iki hafta süren bir kampanyanın bunu karşılaması mümkün değil.
Çeviri: Fatma Güzen Lisaniler
Bu yazı 25 Ekim 2017 tarihinde the Conversation’da yayınlandı.