Brezilya toplumunun kapsayıcılığı sınanıyor çünkü Koronavirüs pandemisi tarihsel ve yapısal eşitsizliklerle dolu bir emek sektörüne ışık tutuyor: ev içi emek.
Rio de Janeiro’da COVID-19’un ilk ölümü, ülkenin eşitsizliklerinin simgesi oldu: Koronavirüse işvereninden yakalanmış bir ev işçisi. O zamandan beri Brezilya hükümeti ve hükümetin salgın sürecindeki yıkıcı hareketsizliği hakkında çok şey yazıldı. Ne var ki yeni normal Brezilya’da her zaman var olan ama halkın çok az ilgisini çeken bir sektörü öne çıkardı. Brezilya’da tarihsel ve yapısal eşitsizliği fazlasıyla temsil eden bir sektörü: ev içi emek.
Yaklaşık 6 milyon kadın işçi bu işi yapıyor ve ev işçiliği Brezilya’da kadınlar için en büyük ikinci meslek. Bu kadınların çoğunluğu siyah (yüzde 65) ve birçoğu 45 yaşın üzerinde (yüzde 46,5). Bu kadınlar, bazen genç yaşta hatta çocukken çalışmaya başlıyor, ancak pek çok işçi hakkına ve sosyal korumaya erişemediklerinden 50 yıl veya daha fazla hiç durmadan çalıştıkları halde bile emeklilik ve hak ettikleri dinlenme hakkına sahip değiller. İşyerlerinden uzakta yaşıyor, genellikle aylık yasal asgari ücret olan yaklaşık 200 Amerikan dolarından daha az kazanıyorlar. Her şeye rağmen ailelerinin gelirinden onlar sorumlu (yüzde 45’i). Bu işçilerin en yoksulları arasında (günde 1,5 Amerikan dolarından az kazanan) yüzde 58,1’i hanenin gelir kaynağı durumunda. Bu da, ailelerinin yaşadığı aşırı yoksulluğun bir göstergesi.
Emeğin korunmasının eksikliği
Ev işçileri uzun zamandır yaptıkları işin değerinin bilinmesi ve hakları için mücadele ediyor. Brezilya’daki mücadele, Santos Mesleki Ev İçi Çalışanları Birliği’nin kurulmasıyla 1930’lara kadar uzanıyor. 1988’de yeni Anayasa, başka düzenlemelerin yanı sıra, ücretli izin ve 13. ay maaşının garantisini verdi. Ancak ev işçileri, diğer mesleklere göre daha az hakka sahip olmaya devam etti. Çalışma saatlerinin günde sekiz ve haftada kırk dört saatle sınırlandırılması, mesainin tanınması ve ücretli emeklilik dahil olmak üzere, ancak 2013 yılında Dilma Rousseff yönetimi altında çeşitli başka haklar elde edildi.
Bu ilerlemelere rağmen, birçok kadın işçi, yalnızca aynı işte haftada en az üç gün çalışanlar için garanti edilen bu hakların çoğunun dışında tutuluyor. Koşulların sağlandığı yerlerde dahi, birçok işverenin işçi haklarına saygı göstermeme konusunda ısrarlı bir tutumu söz konusu. Haftada bir veya iki gün aynı işveren için çalışanlar, yani gündelikçi olarak bilinenler, yasal ve sosyal korunmadan hiçbir şekilde yararlanamıyor.
Dahası, ev işlerinde kayıtdışılık derecesi çok yüksek: 2018’de kadın işçilerin sadece yüzde 27’sinin resmi bir sözleşmesi vardı. Resmi bir sözleşme olmasa bile bireysel olarak ödeme yapanları da eklersek sadece yüzde 39’unun sosyal sigortası ödeniyordu. Dolayısıyla, kadın ev işçilerinin büyük çoğunluğunun işsizlik sigortası, hastalık yardımı ve emeklilik hakları bulunmuyor.
Pandemi sırası ve sonrasında emeğin yeni normali
Ev içi emek pandemiden en çok etkilenen alanlardan biri. Birçok işçi yüksek riskli yaş gruplarında yer alıyor; çalışma koşulları onları daha fazla bulaşma ihtimaline maruz bırakıyor; uzun mesafelerde toplu taşıma kullanıyorlar; yaşlı insanlara veya fiziksel yakınlığın kaçınılmaz olduğu koşullarda çocuklara bakıyorlar; ve genellikle uygun koruyucu maske, eldiven veya alkol bazlı dezenfektan olmadan çalışmak zorunda kalıyorlar. Daha da kötüsü, işlerini kaybetmemek ve bulaşı sınırlamak için çalıştıkları evlerde ailelerinden uzakta günlerce ve haftalarca kalıyorlar.
Pandemi döneminde hükümet, ev işçilerinin işverenlerine, sonrasında iki ay güvenceli çalıştırmak üzere, sözleşmeleri iki aya kadar askıya almalarına olanak verdi. Ayrıca kısmi istihdama da izin verdi. Ancak bu sadece ev işçilerinin küçük bir kısmı yani bunun gibi bir sözleşmesi olanlar için geçerli oldu. Birçoğu güvencesiz durumda ve özellikle gündüz çalışanların büyük çoğunluğu işten çıkarıldı, gelirsiz ve savunmasız bırakıldı.
Hükümet ayrıca, örneğin kayıtdışı çalışanlar gibi ihtiyacı olanlar için ayda 600 real (yaklaşık 109 Amerikan doları) ödemeye başladı. Bu ödeme bekar anneler gibi bazı durumlarda 1200 reale (218 dolar) kadar yükseldi. Ancak birçok kadın bu yardıma kaydolmakta ve erişmekte zorlandı.
Salgına rağmen, ev işçileri işçi hakları için mücadelede sağlam bir duruşa sahip. Mart 2020’de Fenatrad (Ulusal Ev İşçileri Federasyonu), “Size bakanlara iyi bakın, ev işçinizi ücretli izinle evde bırakın” sloganı altında bir kampanya başlattı. Fenatrad başkanı Luiza Batista’ya göre, sosyal ağlarda konu iyi ele alındı ancak pratikte işverenlerde çok az karşılığı oldu. Ayrıca Fenatrad yoğun bir ifşa ve müzakere programı yürütüyor.
Grup ayrıca, Pará gibi bazı devlet yönetimlerinin, işçileri çalışmaya devam etmeye zorlayan ev emeğini temel hizmet olarak ifade eden tartışmalı karantina tedbirine karşı kampanya yürüttü. Bu tedbir, Fenatrad’ın ev işlerinde hangi yükümlülüklerin gerekli olduğunu açıklamasının ardından tersine çevrildi. Kategori sadece dadılar, yaşlı bakımı gibi özel ihtiyaçları olan kişilere bakan ve işverenleri sağlık veya güvenlik sektörleri gibi temel hizmetlerde çalışanları içerecek şekilde düzenlendi. Soru hâlâ geçerli, ev emeği gerekliyse neden değerli değil? Ev emeği temel işlerden biri ancak marjinalleştirilmiş durumda ve sosyal hakların herkes için erişebilir olmadığı bir toplumun önyargılarını taşıyor.
Pandemi, ev içi emeğin önemini vurguluyor ve aynı zamanda Brezilya toplumundaki eşitsizliğin yanı sıra güvencesizliği de gösteriyor. Adil ve kapsayıcı bir toplumu hedefleyerek ücretli ev işlerinde değişimin gerekliliği üzerine düşünmeninse tam zamanı. Yeni normal, daha adil bir topluma giden uzun yolda önemli bir adım olarak, işçi hakları ile birlikte, ev emeğini tanımalı ve değerini vermelidir.
Çeviren: Merve Çeltikci
Bu yazının orijinali 29.9.2020 tarihinde Friedrich Ebert Stiftung sitesinde yayınlanmıştır.