Pornografik filmlerde de cinsellik sırasında enfeksiyon ve gebelikten korunma yöntemleri, cinsel ilişkide rıza inşası, “hayır”ın “hayır” demek olduğu, kadınların da zevk almak için taleplerde bulunmasının normal olduğu vurgulanabilir.
Yazıya öncelikle pornografi kelimesinin etimolojik kökenini ele alarak başlayacağım*. Yunanca “porno: fahişe”, “graphein: yazmak” ve bu kelimelerin birleşimiyle “pornographos: fahişeler hakkında yazılar yazmak” anlamına geliyor.
Pornografinin tarihine baktığımızda pek çoğumuzu hayret içerisinde bırakacak eserlerle karşılaşmaktayız. Bundan 28.000 yıl öncesine ait, yukarıda da göreceğiniz kadın bedeni heykelinin ilk cinsel tasvir olduğu düşünülüyor (Rawson, 1973).
Bu tasvirin hem erotik eğlence amaçlı hem doğurganlık ayinlerinde kullanıldığı tahmin ediliyor. Hindistan, Nepal, Sri Lanka, Japonya, Çin, Mısır gibi bölgelerde ise cinsel eylemi doğa üstü güçlerle ilişkilendirilen pek çok tasvir bulunmakta. 4000 yıl önceye ait olduğu düşünülen Çin’in kuzeydoğusundaki Xinjiang bölgesinde bulunan Kangjiashimenji Petrogliflerinde ise bir bereket ayini resmedilmiş. Bu petroglifte grup seks ve biseksüellikle ilgili temalar da bulunuyor.
İsrail müzesinde sergilenen bundan 4000 yıl önce Babillerden kaldığı düşünülen bir taş plakta da anal seks sergilenmekte. Babiller döneminde cinselliğin çok özgür yaşandığı biliniyor (yaşadığımız şu günlerle kıyaslayınca tüm gelişmeler doğrusal ilerleme kaydedememiş ne yazık ki diyoruz). Bu tasvirden yola çıkarak hamileliğin nedeninin vajinal penetrasyon olduğunun keşfedildiği ve anal seksin bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanıldığı düşünülüyor.
Antik Yunan ve Roma döneminde ise pek çok halka açık alanda çömleklerden heykellere, vazolardan duvarlara kadar cinsellikle ilgili görseller sergilenmiş.
Pompei’de yine cinsel içerikli tasvirler pek çok kamusal alanda yer almakta. Pompei’deki pek çok sanat eseri düz iki boyutlu çalışmalar değil, derinlik algısı olan üç boyutlu tasvirler. Özellikle Roma kültüründe önemli bir yeri olan hamamlarda cinsel içerikli freskler sıklıkla bulunurmuş. Cinsellikten keyif alma rolü o zamanlarda da erkeklerin tekeline verilmiş (Tabii ki şaşırmadık). Özellikle soylular arasında evlilikler soyun devamını sağlamak amacıyla yapılır, çiftin birbirinden cinsel zevk talep etmesi hoş karşılanmazmış. Erkeğin cinsel fantezilerini, para ödediği çoğunluğu köle olan seks işçileri ile yaşaması bekleniyormuş. Seks işçiliği yasa dışı değil ve oldukça yaygınmış (Bütün felaketlerin nedeni gibi Pompei’deki yanardağ felaketi de “ahlaksız”lıkla ilişkilendirilen bir durum. MS 79’daki yanardağ patlamasından sonra 200.000 kişinin hayatını kaybetmesiyle şehrin ortadan kalkışı, pek çok kişi için cinselliğin her türlü cinsel yönelimle özgürce yaşanmasına bağlanıyor).
MS 4. yüzyılda ise pornografinin ilk önemli yazılı eserlerinden Kamasutra yazılmış. Sizi sıkmamak adına bundan sonraki kısımdaki tarih anlatımında önemli bulduğum kısımları vurgulamaya çalışacağım.
Orta Çağ Avrupası ile cinselliğin yasaklanmaya çalışıldığı bir dönem başlamış. Buna paralel olarak da kadın, baştan çıkarıcı ve uzak durulması gereken bir figür olarak tanımlanmış. Viktoryen dönemde cinsellikle ilgili yasaklar devam etmiş fakat bu sefer kadına doğuştan saf ve cinsellik talep etmeyen bir rol verilmiş. Toplumda her türlü cinsel arzu, mastürbasyondan rüyalara kadar, kötülenir olmuş. Sonrasında yasaklar ve serbestlikler arasında dalgalanmalar başlamış. Cinsel baskıların azalmasının hemen ardından genelevlerin kapatıldığı, evlilik dışı ilişkiye girenlerin dövüldüğü dönemler gelmiş. 19. yüzyılda pornografik materyali yaygınlaştıranlar mahkemeye çıkarılmış. Flaubert, Zola ve Baudelaire gibi edebiyatçılar bile eserlerinde cinselliği konu ettiği için yargılanmış (Girgin, 2017). Sürrealizm akımıyla beraber cinsel içerikler tekrar sanat eserlerinde kullanılmaya başlamış. Teknolojinin gelişimiyle yedinci sanat “sinema” içerisinde de pornografi kendini göstermeye başlamış. 1896 yapımı “Coucher de la Mariée” bilinen ilk softcore erotik film, 1908 yapımı “L’Ecu d’Or ou la Bonne Auberge” ilk hardcore cinsel içerikli film olarak tarihte yerini almış. Pornografi üretimine dair yasaklar 1969’da Danimarka’da pornografik materyal üretiminin yasallaştırılması ile delinmiş. 1972 yılında “Deep Throat” genel izleyici tarafından seyredilen ilk pornografik film olmuş. 1975 yılıyla birlikte video-kaset teknolojisi ile pornografik filmlerin evlerde de seyredilebilme dönemi başlamış.
Şimdi bir de ülkemizde pornografik materyalin yaygınlaşmasına bakalım. Televizyonun hayata girmesi sinema sektörünün popülerliğini azaltınca, pornografik filmler sinemacılar için ekonomik anlamda bir kurtuluş oldu. “Parçala Behçet” dönemin ilk pornografik filmi oldu. 1980’de Batı ülkelerinde başlayan televizyonda pornografik filmlerin gösterimi 1990’larda Türkiye’ye geldi. Uydu yayınlar, “Kırmızı Noktalı filmler”, 0900’lü hatların tanıtımı, Tutti Frutti ve Colpo Grosso gibi cinsellik çağrıştıran yarışma programları ile Türkiye’deki erotik yayın dönemi başladı (Kejanlıoğlu, 2001).
Tüm dünyada ve ülkemizde pornografinin asıl yaygınlaşma dönemi ise internetin yaygınlaşması ile oldu. Çevrimiçi pornografinin; anonimlik, karşılanabilirlik ve erişilebilirlik özellikleri; insanların kolayca kendi cinsel içeriklerini üretmelerini ve yaygınlaştırılmasını sağladı (Baltazar et al., 2010; Döring, 2009). 2021 verilerine göre Xvideos ve Pornhub sırasıyla ortalama 693,5 milyon ve 639,6 milyon aylık ziyaretçi ile Amerika Birleşik Devletleri’nde en çok ziyaret alan siteler arasında yer alıyor. Bu iki pornografi devi, Netflix (541 milyon), Zoom (629,5 milyon) ve Twitch (255,3 milyon) dahil olmak üzere bir dizi büyük şirketi geride bırakmış durumda.
2000’li yıllarla birlikte üç boyutlu teknolojili film endüstrisi porno sektörünü de etkiledi. 3D Sex and Zen: Extreme Exstasy, Due West: Our Sex Journey (2012), Naked Ambition 2 (2014) ve Love (2015) filmleri bu bağlamda ilk akla gelen örnekler olarak sıralanabilir. Metaverse dünyasındaki gelişmelerle Virtual Reality Cybersex’in yepyeni bir mecraya açılacağı düşünülmekte.
Pornografinin olumlu ve olumsuz etkileri
Peki bu 28.000 yıllık pornografi tarihçesini neden sizlere aktardım. Aslında insanların uzun yıllardır cinselliklerini yaşarken görsel uyarıya ihtiyaç duyduklarını vurgulamak istedim. Bu ihtiyacı daha iyi anlayabilmek adına bilim dünyasına başımızı çevirip, bilimsel çalışmaların pornografi ve cinsel sağlık ilişkisine nasıl yaklaştığına dair bilgi paylaşımında bulunmak istiyorum. Önce sunacağım çalışma Avusturalya’da ulusal ölçekte yürütülen, pornografinin cinsel hayata etkisini sorgulayan bir anket çalışması olacak. Çalışmaya katılanların %80’inin erkek olduğunu söyleyerek çalışmayı sunacağım ki objektifliğimiz bozulmasın. Bu çalışmanın sonuçlarına göre ankete katılanların %58.8’i pornografinin cinsel hayatlarına çok olumlu veya olumlu bir etkisi olduğunu, %34.6’sı hiçbir etkisinin olmadığını, %6.8’i olumsuz bir etkisi olduğu bildirmiş (McKee, 2007; Rissel et al., 2017). Raporlama sırasına göre ana olumlu etkiler şunlardı: Cinsellik konusunda daha az baskı altında hissetmek ve daha açık fikirli hale gelmek, kendi cinsellikleri dışında diğer insanların cinselliklerine yaşama şekillerine tolerans, zevk almak ve eğitim almak, uzun süreli ilişkilerde cinsel ilgiyi sürdürmek, partnerin cinsel arzularına daha fazla özen göstermek, bir kimlik veya topluluk bulmasına yardımcı olmak, partnerleriyle seks hakkında konuşmalarına yardımcı olmak.
Olumsuz sonuçlar ise: İnsanları nesneleştirmeye yöneltmesiyle gerçekçi olmayan cinsel ilişki beklentilerine neden olması ve yarattığı ilişki sorunları, partnerli cinselliğe olan ilginin kaybına neden olması.
Bu sonuçlar oldukça düşündürücüydü. %60’a yakın bir oranda insanlar (%80’i erkeklerden oluşan) pornografi kullanımını kendileri için cinselliği öğretici ve özgürleştirici bir alan olarak tanımlıyordu. Pornografi kullanımı ile olumsuz deneyim yaşayanlar da vardı fakat bu oran %7 ile sınırlıydı. Daha fazla bilgiye ulaşmak için literatüre baktığımızda cinselliğe karşı tutumu ve hayat kalitesini geliştirdiğine dair pek çok yayına rastlıyoruz (Hald & Malamuth, 2008; McKee, 2007). Farklı cinsel davranışlar öğrenmek için ya da kendi cinsel davranışlarını normalleştirmek için yardımcı olduğunu söyleyen yayınlara rastlıyoruz (Häggström-Nordin et al., 2005; Štulhofer et al., 2010). İlişki dinamiklerini olumlu etkilediğini söyleyen, uzun süreli ilişkilerde yenilikler sağlayarak cinsel isteğin ve hazzın sürmesini sağlayabileceğini söyleyen yayınlar bulunmakta (Peterson & Janssen, 2007; Prause & Pfaus, 2015). Hatta pornografinin illegal bazı cinsel davranışlara legal bir alan sağlayarak bu davranışların kontrol altına alınmasını sağlayabileceğini söyleyen yayınlar da bulunmakta (Bell & Baron, 1977; Brannigan & Kapardis, 2016; Kutchinsky, 1973).
Bununla birlikte genel geçer söylemlerde yer alan, pornografi izlemenin sertleşme bozukluğuna neden olması, partnerle yaşanan cinsel ilişkideki doyumu azaltması veya pornografide gösterilen şiddet ve suç unsuru içeren senaryoların güvensiz cinselliği teşvik ettiği ile ilgili bilgilerin bilimsel açıdan bir karşılığı bulunmamakta. Literatürde pornografi kullanımı ile sağlık açısından riskli davranışlar arasında doğrudan nedensel bir bağlantı gösteren hiçbir çalışma henüz yok. Aksine bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre pornografi ve mastürbasyon cinsel dürtüyü etkili ve güvenli bir şekilde yöneterek sağlık açısından riskli davranışları azaltabilmekte (Coleman, 2003). Pornografi ve rastgele cinsel ilişkiye girme arasında bağlantı yalnızca mutsuzluk ve düşük yaşam doyumu tarifleyen kişilerde saptanmış (Wright et al., 2013). Erkeklerin yaşadığı sertleşme bozukluğu ve porno bağımlılığı arasında ilişki saptayan bilimsel yayın da henüz bulunmamakta (Hald & Malamuth, 2008; Mialon et al., 2012; Prause & Pfaus, 2015).
Peki pornografide her yerden gözümüze sokulan kadın bedeninin metalaştırılması, kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılması yok mu? Olmaması mümkün mü? Çalışma alanlarından özel hayatımıza patriyarkal bakış açısından kurtarabildiğimiz alanlarımız nerede var ki pornografi böyle bir alan olsun. Patriyarkanın inşasında ve sürdürülmesinde “cinsellik” en önemli noktalardan biri (Ulusoy, 2021). Cinsel hazzın erkeklere göre tanımlanması ve vajinal orgazm miti ise pornografinin içindeki en hakim alanlardan. Yani düşününce patriyarkayı besleyen temel kaynaklardan biri gibi görünüyor pornografi. Pornografi içerisindeki özne ve nesne ilişkilerini psikanalitik bakış açısıyla Geraldine Finn 1985’te “Patriyarka ve Memnuniyet: Pornografik Bakış” adlı eserinde kaleme almış (Finn, 1985). Eseri kısaca özetleyecek olursak Finn, eril ve dişil zihniyeti derinleştiren, erkeği kadının gözlemcisi, kadını erkeğin nesnesi olarak konumlandıran temel alanlardan birinin de pornografi olduğunu söylüyor. Pornografideki gerçek dışı erkek ve kadın imgesine vurgu yapıyor. Pornografik materyaldeki kadın temsilinin erkek arzusunun bir tasarımının ürünü olduğu, erkek temsilinin de aslında kurgusal ve gerçek olmayan bir iktidarın ürünü olduğunu söylemekte. Finn, bu yanılsama ile gerçekleştirilemeyen erkeklik idealinin eksikliklerinin “öteki” olarak kadına aktarıldığını ve eril bakışın iktidarının böylece inşa edildiğini söylemekte. Ne kadar da güzel söylemekte ve eleştirmekte. Pornografi içinde ‘bakış’ unsuru çok önemli. Pornografi, aslında cinsel eylemin konu edilmesi değil bir sunuş biçimidir ve ‘bakış’ın tatmin edilmesi vardır. Dokunmanın olmadığı, hikayenin olmadığı bir alanda; daha fazla keyfin hangi pozisyonda alındığı değil, bedenlerin ‘bakan’ erkek gözünden daha iyi nasıl görüldüğü önemlidir (Ulusoy, 2011). Bunlarla birlikte düşündüğümüzde pornografi, kapitalizm ve patriyarkanın ele ele tutuşup dolaştığı bir tarla gibi.
Başka bir pornografi mümkün mü?
Yukarıda saydığımız pornografinin cinsel sağlık açısından olumlu etkilerini bu eleştirel bakış açısıyla değerlendirdiğimizde “başka bir pornografi mümkün olamaz mı?” sorusu eminim ki hepimizin aklından geçmiştir. Cinselliğin tabu olduğu pek çok toplumda pornografi cinsel eğitim aracı olarak görülüyor. Kadın bedeninin ve cinselliğinin nesneleştiği pornografide erkekler kendi hayatlarında da bunu normalleştirebiliyor, kadınlar da bu durumu içselleştirebiliyor. Geleneksel pornografi sektöründe kadının cinselliğini ikincilleştiren, erkeğin doyuma ulaşan, kadının sürekli zevk veren, kameramanın erkek hareketlerini baz alarak hareket ettiği bir pratik mevcut. “Hot Girls Wanted” adlı belgeselde tam da bu noktadan hareket edilerek kadın pornografi yönetmenlerinin feminist bakış açısı sunuluyor (Bu akımın öncülerinin kadınlar olması da elbette hiçbirimizi şaşırtmamıştır).
Kadın yönetmenler, porno filmlerinde erkeğin çok kısıtlı, kadın bedeninin ise ilginin odağı olarak gösterildiğini belirtiyor. Bu durumun cinsel eylemin sunulmasından çok kadın bedeninin metalaştırılması olduğu söyleniyor. Yönetmenler kadın veya erkek kameramanla çalışmanın bile film çekimlerini etkileyebildiğini vurguluyor. Erkek kameramanın muhtemelen kendine öğretildiği gibi estetik amaçtan uzak, pazarlanan bir cinsellik algısını vurgulayan bir çekim yaptığını; kadın kameramanların ise iki kişinin paylaştığı ortak bir an vurgusunu daha iyi ortaya çıkarabildiğini söylüyorlar. Erkek oyuncuların kontrolünün ve çalışılmasının zorluğu yine vurgulanan bir nokta. Kısaca özetleyecek olursak; başta yönetmenlerden Erika Lust, pornografideki bu ataerkil yapıya karşı büyük bir mücadele verdiklerini ve belirli koşullar altında feminist pornonun mümkün olduğunu gözler önüne seriyor.
2009 yılında bu mücadelenin önemli bir parçası olarak İsveç’te devletin 70 bin dolar desteğiyle 12 kısa film çekildi. “Dirty Diaries” (Kirli Günlükler) isimli bu feminist porno film serisi kâr güdüsüyle ve erkek izleyicileri memnun etmek için yapılmadı. Yönetmen ve yapımcılar bu film serisinin, pornonun hep erkekler tarafından erkekler için yapıldığı gerçeğini ve İsveç’in “erkek odaklı erotizmin anavatanı” imajını düzeltmek amacını taşıdığını söyledi. Bu film dizisinde de cinsellik sırasında enfeksiyon ve gebelikten korunma yöntemleri, cinsel ilişkide rıza inşası, “hayır”ın “hayır” demek olduğu, kadınların da zevk almak için taleplerde bulunmasının normal olduğu vurgulanan noktalar arasında.
Son söz olarak cinselliğimizi, bir partnerle ya da bireysel olarak yaşayabiliriz. Cinsellik sırasında bazen hayal gücümüzden, bazen pornografi gibi görsel uyarıcılardan, bazen cinsel oyuncaklardan yararlanarak aldığımız hazzı arttırmak ya da yeni keşifler yapmak isteyebiliriz. Pornografi sektöründe de; bu alanı heteroseksüel erkek egemenliğine bırakmayan feminist bir hareketin başlamış olması, kadın hazzını da vurgulayan yeni materyallerin ortaya çıkacağı yeni bir dönemin başlaması heyecan verici görünüyor.
* Bu yazı Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) tarafından 10-13 Şubat 2022 tarihlerinde düzenlenen 13. Cinsellik ve Cinsel Tedaviler Kongresinde yapılan sunumdan derlendi.
Kaynaklar
Baltazar, A., Helm, H. W., Mcbride, D., Hopkins, G., & Stevens, J. V. (2010). Internet pornography use in the context of external and internal religiosity. Journal of Psychology and Theology, 38(1), 32–40. https://doi.org/10.1177/009164711003800103
Bell, P. A., & Baron, R. A. (1977). Aggression and ambient temperature: The facilitating and inhibiting effects of hot and cold environments. Bulletin of the Psychonomic Society, 9(6), 443–445. https://doi.org/10.3758/BF03337050
Brannigan, A., & Kapardis, A. (2016). The Controversy Over Pornography and Sex Crimes: The Criminological Evidence and Beyond: 19(4), 259–284. https://doi.org/10.1177/000486588601900406
Coleman, E. (2003). Masturbation as a means of achieving sexual health. Journal of Psychology and Human Sexuality, 14(2–3), 5–16. https://doi.org/10.1300/J056v14n02_02
Döring, N. M. (2009). The Internet’s impact on sexuality: A critical review of 15 years of research. Computers in Human Behavior, 25(5), 1089–1101. https://doi.org/10.1016/J.CHB.2009.04.003
Finn, G. (1985). Patriarchy and Pleasure : The Pornographic Eye/I | CTheory. https://journals.uvic.ca/index.php/ctheory/article/view/14028
Girgin, Ü. H. (2017). Yeni Medya Teknolojileri, Pornografi Ve Kültürel Dönüşüm. Atatürk İletişim Dergisi, 12.
Häggström-Nordin, E., Hanson, U., & Tydén, T. (2005). Associations between pornography consumption and sexual practices among adolescents in Sweden. International Journal of STD and AIDS, 16(2), 102–107. https://doi.org/10.1258/0956462053057512
Hald, G. M., & Malamuth, N. M. (2008). Self-perceived effects of pornography consumption. Archives of Sexual Behavior, 37(4), 614–625. https://doi.org/10.1007/S10508-007-9212-1
Kejanlıoğlu, B. (n.d.). Medya Politikaları. In İmge Kitabevi. Retrieved June 5, 2022, from https://www.nadirkitap.com/medya-politikalari-der-d-beybin-kejanlioglu-sevilay-celenk-kitap8202110.html
Kutchinsky, B. (1973). The Effect of Easy Availability of Pornography on the Incidence of Sex Crimes: The Danish Experience. Journal of Social Issues, 29(3), 163–181. https://doi.org/10.1111/J.1540-4560.1973.TB00094.X
McKee, A. (2007). The relationship between attitudes towards women, consumption of pornography, and other demographic variables in a survey of 1,023 consumers of pornography. International Journal of Sexual Health, 19(1), 31–45. https://doi.org/10.1300/J514V19N01_05
Mialon, A., Berchtold, A., Michaud, P. A., Gmel, G., & Suris, J. C. (2012). Sexual dysfunctions among young men: Prevalence and associated factors. Journal of Adolescent Health, 51(1), 25–31. https://doi.org/10.1016/J.JADOHEALTH.2012.01.008
Peterson, Z. D., & Janssen, E. (2007). Ambivalent affect and sexual response: the impact of co-occurring positive and negative emotions on subjective and physiological sexual responses to erotic stimuli. Archives of Sexual Behavior, 36(6), 793–807. https://doi.org/10.1007/S10508-006-9145-0
Prause, N., & Pfaus, J. (2015). Viewing Sexual Stimuli Associated with Greater Sexual Responsiveness, Not Erectile Dysfunction. Sexual Medicine, 3(2), 90–98. https://doi.org/10.1002/SM2.58
Rawson, P. S. (1973). Erotic art of the East : the sexual theme in Oriental painting and sculpture. 384.
Rissel, C., Richters, J., de Visser, R. O., McKee, A., Yeung, A., & Caruana, T. (2017). A Profile of Pornography Users in Australia: Findings From the Second Australian Study of Health and Relationships. Journal of Sex Research, 54(2), 227–240. https://doi.org/10.1080/00224499.2016.1191597
Štulhofer, A., Buško, V., & Brouillard, P. (2010). Development and bicultural validation of the new sexual satisfaction scale. Journal of Sex Research, 47(4), 257–268. https://doi.org/10.1080/00224490903100561
Ulusoy, D. (2021) Cinsellik – FeministBellek. Retrieved June 12, 2022, from https://feministbellek.org/cinsellik/
Ulusoy, D. (2011). Nesneleşen bedenler: Pornografi ve imge üretimi. Feminist Politika, Sayı: 11, 34–37.