Geçtiğimiz mart ayının başında kürtaj özgürlüğü Fransa Anayasası tarafından güvence altına alındı. 1975 yılında kürtajın suç olmaktan çıkarılması için büyük bir mücadele yürüten feministler, o günden bu güne ücretsiz, güvenli ve erişilebilir kürtaj hakkı için süre sınırının uzatılması, hizmetin ücretsiz bir şekilde yaygınlaşması, haplarla kürtajın erişebilir olması gibi birçok kazanım elde etti. Bu süregelen mücadeleyi, Fransa’daki güncel durumu, kürtaj özgürlüğünün anayasada yer almasına giden süreci ve küresel kürtaj mücadelesi üzerine Le Planning Familial’den Veronique Sehier ile konuştuk. 

1975’te kürtajın suç olmaktan çıkarılmasından bu yana, feminist hareketin mücadelesi sayesinde Fransa’da kürtaj hakları açısından çok büyük kazanımlar elde edildi. Bu bağlamda, Fransa’daki feminist hareketin örgütlenmesini ve mücadelesini nasıl değerlendirirsiniz?

Kürtajın tarihi hep bir mücadele tarihi olmuştur. Fransa’da ve herhangi bir ülkede, kadınlar tarafından yürütülen, çoğunlukla da sivil toplumun desteğiyle insanların hayatlarına dair seçim yapmalarına ve çocuk sahibi olup olmamaya karar vermelerine olanak tanıyan bir mücadele olmuştur. Kadınların bedenleri üzerindeki kontrol hakkı ise bu mücadelenin merkezinde yer almaktadır.

Kürtaj ve doğum kontrolü Fransa’da 1920’den beri yasaktı. Doğum kontrolünü yasallaştıran ilk düzenleme 1967’de çıkarıldı ve Veil Yasası 1975’te yürürlüğe girdi. Bu, beş yıl süreyle kabul edilen bir uzlaşma yasasıydı ve masrafların geri ödenmesini içermiyordu. Kürtaj sadece reşit olan kadınlar için, ilk 10 hafta içinde ve bir haftalık bekleme süresi ile mümkündü. O günden bu yana, birçok ilerleme kaydedildi. Bu ilerlemeler arasında kürtaj masraflarının tamamen karşılanması, süre sınırının uzatılması, Veil Yasası’ndaki ‘sıkıntılı durum’ ifadesinin kaldırılması ve zorunlu düşünme süresinin kaldırılması vardı. Sanki kadınlar öncesinde kendileri yeterince düşünmüyorlarmış da bu ekstra süreye ihtiyaç duyuyorlarmış gibi.

Kürtaj, feministler için her zaman sendikalar ve sivil toplum kuruluşları tarafından da desteklenen, kişinin kendi bedeni üzerindeki kontrol hakkı ile ilgili ortak bir mücadele olmuştur. Bu mesele, kadınların özerkliği ve özgürleşmesinin tam merkezindedir. (Her ne kadar feministler diğer konularda farklı fikirlere sahip olsalar da!)

Kürtajın yasal süresinin uzatılması ve Anayasa ile güvence altına alınmasına dair güncel tartışmalarda kadın milletvekillerinin kürtaj hakkındaki kişisel deneyimlerini paylaştığına şahit olduk. Bu konuyu daha ileriye taşımak için parlamenterler ve feministler arasında partiler arası (demokratik) güçlü bir ittifak mevcuttu.

Bildiğimiz gibi birçok ülkedeki yapısal sorunlardan biri, bazı ülkelerde iyi bir kürtaj yasası olmasına rağmen, yasanın uygulanma sürecindeki çeşitli sorunlar sebebiyle kürtaj hakkına gerçek anlamda erişimde çok fazla engelin bulunmasıdır. Fransa’daki mevcut durum nasıl?

Fransa’da da, yasa ile yasanın tüm ülke genelinde ve herkes için eşit uygulanması arasında bir boşluk söz konusu, özellikle kırsal bölgeler ve Fransız denizaşırı topraklarında. Örneğin, benim yaşadığım bölgede, iki merkezden biri 2022 yılında yürürlüğe giren süre sınırı uzatma yasasını uyguluyor. Bazı bölgelerde uzman eksikliği sebebiyle tıbbi çölleşme sorunu var ve bu bölgelerde kürtaj yapan doktor bulmak çok daha zor. Bazı profesyoneller, kürtaj yapmayı reddetmek için vicdani ret hakkını kullanıyorlar. Artık ebeler, hem tıbbi kürtaj -ki bu birkaç senedir mümkün- hem de cerrahi kürtaj yapabiliyorlar fakat ebelere yer açmak konusunda hâlâ doktorlar tarafından büyük bir direnç söz konusu. Tıbbi patriyarka hâlâ bir gerçek. Üstelik, kürtaj karşıtı hareketler Fransa’da çok aktif, özellikle kadınları yanlış bilgilendirme ve suçluluk hissettirme konusunda. Anayasa ile ilgili olan savaşı kaybettiler, ancak hâlâ çok aktifler ve LGBTQIA+ haklarına da saldırıyorlar!

Ama kürtajın Anayasa’ya dahil edilmesinin olumlu bir işaret olduğunu ve bu temel hakka erişimi sağlamak için yeni profesyonelleri harekete geçireceğini umuyoruz.

Kürtajı anayasal bir hak haline getirme sürecinin, ABD ve Polonya’da kazanılmış hakların gerilemesi ile başladığına dair bazı bilgilere rastladık uluslararası haberlerde. Bu sürece nasıl başladığınızı, bu hak için nasıl bir kampanya yürüttüğünüzü ve nasıl mücadele ettiğinizi anlatabilir misiniz?

Dobbs kararı, kesinlikle kürtajın anayasaya dahil edilmesi yönündeki partiler arası talebi tetikledi. Fakat ilk yasa tasarısı senatoya 2017 yılında, komünist senatör Laurence Cohen’in talebiyle, Avrupa’da özellikle de Polonya’da ve ABD gibi bazı diğer ülkelerde bu hakka yönelik ciddi tehditlerin daha yaygın hale geldiği bir dönemde sunuldu. Ancak o dönemde ne senatodan ne de devletten, özellikle de Fransa’da kürtajın tehlikede olmadığını belirten sağlık bakanımız Agnès Buzyn’den pek destek görmedi.

Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi kararını verdiğinde, Fransa’da büyük bir dayanışma hareketi ve kürtajın geri alınabilir bir hak olduğu farkındalığı oluştu. Bu, Simone de Beauvoir, Geneviève Fraisse ve daha birçok feministin uzun zamandır dile getirdiği bir şeydi ve gerçek oluyordu. Özellikle de bu hakkın sağlam bir şekilde yer edindiği gençler ve bu hakkı elde etmek için mücadele eden feministler arasında. Bu, kuşaklar ve partiler arası bir mücadeleydi. “Hak” yerine “özgürlük” gibi terimlerin kullanımı beklediğimizden daha zayıf bir durum yaratsa da, kürtajın anayasada yer alması konusunda geniş bir fikir birliği söz konusuydu.

Ayrıca, Ipsos tarafından yapılan araştırmanın uluslararası haberlerde yayınlanan sonuçlarına göre Fransızların %80’inin kürtajın yasallaştırılması gerektiğini düşünmesi, bu sürecin önemli bir parçası gibi görünüyor[1]. Bu araştırmanın gerçekten sürece etkisi oldu mu? Gerçeği yansıtıyor mu?

Kısa süre içerisinde, kürtajı desteklemek ve anayasaya dahil etmek için sadece genç kadınlardan değil, her yaş grubundan kadın ve erkekten oluşan güçlü bir hareket başladı. Ancak, ilk öneriyi reddeden senato ile ilgili birtakım korkular söz konusuydu. Bu sonucu elde etmek için feminist örgütler, sivil toplum ve milletvekilleri arasında muazzam bir çalışma yapıldı.

Kürtaj özgürlüğünün anayasaya dahil edilmesi, 8 Mart’ta ulusal bir törenle “Fransız onuru” ve “evrensel bir mesaj” olarak duyuruldu. Macron hükümetinin ve hatta bizzat Macron’un kürtajın anayasaya dahil edilmesinde aktif rol oynamasını veya oynamaya çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürtajın bir hak olarak değil de kürtaj yaptırma özgürlüğü olarak tanımlanmasının arkasındaki mesajın ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Feministler ve insan hakları örgütleri, kürtajın temel bir insan hakkı olduğuna, kişinin kendi bedeni üzerindeki kontrol hakkının ayrılmaz bir parçası olduğuna ve bu nedenle de devletler ve uluslararası anlaşmalar tarafından garanti altına alınması gerektiğine inanıyor. Gerçeklik her zaman sunulan siyasi hedeflere ulaşamasa da Fransa, uluslararası platformlarda cinsel ve üreme hakları konusunda hep ilerici bir duruş sergilemiş ve feminist bir diplomasi kurmuştur.

Fransa iki yıl önce Avrupa Birliği’ne başkanlık ettiğinde, Macron Avrupa Parlamentosu önündeki ilk konuşmasında, kürtajın Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’ne dahil edilmesi gerektiğinden bahsetti, her ne kadar bunu yapmanın çok zor olabileceğini bilse de… Aynı zamanda, Fransız bir kadın gazetesine (ELLE) verdiği demeçte, Fransa’da kürtaj süresinin iki hafta uzatılmasından yana olmadığını çünkü bunun “travmatik” olabileceğini belirtti… Yani…

Sonuç olarak, Fransa’da ikisini de başardık: 2022’deki süre uzatımını* ve kürtajın anayasaya girmesini!

Bu başarının tüm Avrupa’ya ve dünyaya yayılması için çok şey söylendi, ifade edildi. Avrupa genelinde dokuz örgütü içeren My Voice My Choice (Benim Sesim, Benim Seçimim) bu sürecin bir parçası olarak mı kuruldu? Diğer ülkelerde ortaklıklarınız ve çalışmalarınız var mı?

Planning (Aile Planlaması Derneği), Polonya, İrlanda ve İspanya’da kürtaj hakkı için mücadeleyi uzun süredir destekliyor. 2014 yılında RAJOY hükümeti döneminde İspanya’da yasa tehdit altındaydı ve diğer birçok ülkede de durum benzerdi. Bazı ülkelerde kürtaj yasal olmasına rağmen erişim zordur (örneğin İtalya’da). Biz, kendi ülkelerinde kürtaj hakkı için mücadele eden ve bu nedenle cezalandırılan tüm aktivistleri destekliyoruz. Avrupa genelinde kürtaja erişimi sağlamanın zaman alacağını biliyoruz ve bu erişimin öncelikli bir konu olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden My Voice My Choice’un bir parçasıyız. Farklı seviyelerde harekete geçmeliyiz. Fransa’da kürtaj, Fransa’nın iddia ettiği “feminist diplomasi”nin bir parçası olmalıdır, ancak Polonya ve diğer her yerdeki mücadeleleri de desteklemeliyiz.

Muhalefet ve aşırı sağın, aralarında kürtaj, cinsel eğitim, LGBTIA+ hakları ve genel anlamda insan haklarının da bulunduğu cinsel sağlık ve üreme sağlığına dair hakların gerilemesini istediği bu dönemde, bu hakları hem metinler üzerinde ilerletmek için hem de bu haklara erişimi her yerde herkese sağlamak için mümkün olan tüm araçları ve süreçleri kullanmamız gerekiyor gerçekten, Avrupa’da da aynı şekilde.

Fransa’da kürtaj hakları, cinsel sağlık ve üreme sağlığı alanlarında bundan sonrası için ne tür talepleriniz var ve ne tür çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Yasal ilerlemelere rağmen, yasaların uygulanması, tüm kamu politikalarına dahil edilmesi ve temel bir hak olarak kabul edilmesi gereken kürtaja etkili erişim hususlarında tedbirli olmalıyız. Bu hakka hâlâ erişemeyen veya bu haktan mahrum bırakılan herkesle hem Avrupa hem de dünya genelinde dayanışma içindeyiz.

Hep birlikte, şunları savunuyoruz:

  • Fransa’da ve göçmen kadınlar da dahil herkes için kürtaja erişimi ve kürtaj yasasının Fransa’nın her yerinde uygulanmasını garanti altına almak
  • Kapsamlı bir cinsellik eğitiminin hem Fransa’da hem de uluslararası alanda etkili ve gerçek anlamda uygulanması gerekliliğini yeniden gündeme getirmek
  • Fransa’da sivil toplum ve milletvekilleri arasındaki iş birliğinin önemini yinelemek
  • Ulusal ve uluslararası düzeyde tüm bölgelerde kürtaja gerçek anlamda erişim ve kapsamlı cinsellik eğitimi konularında milletvekilleriyle çalışmaya devam etmek
  • Kürtaj ve cinsel hakları diğer temel insan haklarıyla eşit düzeyde ele almak
  • Kürtajı, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’ne dahil etmek.

İnsanlar dünyanın neresinde bu temel insan hakkından mahrum bırakılıyorlarsa, bizler oradaki kadınlar, LGBTQIA+lar ve insan hakları savunucuları ile dayanışma içindeyiz.

* 2022’te yapılan değişiklik ile isteğe bağlı gebeliği sonlandırma süresi 12 haftadan 14 haftaya çıkarıldı.

Çeviren: Pelin Akman

[1]https://www.francetvinfo.fr/societe/ivg/ivg-dans-la-constitution-en-cas-de-rejet-du-senat-la-presidente-de-la-fondation-des-femmes-craint-que-le-projet-soit-renvoye-aux-calendes-grecques_6393907.html

https://www.liberation.fr/societe/droits-des-femmes/les-francais-tres-largement-favorables-a-linscription-de-livg-dans-la-constitution-20221129_HHYXT5S4GNGUBDLRGRGWHS7FLE/

 

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.