İllüstrasyon: Sude Altun

Merhaba Femihat, sadece hafta sonu gittiğim bir iş yerinde sözel ve fiziksel tacize uğradım. Taciz eden şahısla iş arkadaşıydım. İş sonrası sevgilisini ve iki arkadaşını alıp beni içmeye çağırdı ben hayır dedim çok ısrar ettiler biraz oturur kalkarım dedim. Sonra oturdum ve eve döndüm. Sonra işe gittiğim zamanlarda benden ekstra bir samimiyet bekledi. Sürekli onunla ilgilenmemi istedi ve gelip geçerken hep fiziksel olarak bana temas ediyordu. Ben bundan rahatsız olduğumu belli ediyordum sonra sanki böyle bir şey yapmamış bir arkadaş gibi davranıyordu. Bu ruh haliyle taciz olayını ilk başta kendime konduramadım ve sert tepkiler veremedim. Sonra bu durum canımı çok sıkınca arama baya mesafe koydum yanıma geldi konuşmadım suratımı astım. Ben böyle yaptıkça daha çok üstüme geldi. Ben yeter ki başımdan gitsin diye sert değil normal davranmak zorundaymışım gibi hissettim kendimi. Kendi kendimle çeliştim. Ta ki fiziksel olarak bacağımı ve belimi sıkıp hadi benle ilgilen artık diyene kadar o zaman da donakaldım yapma dedim sadece kendimi geri çektim. O da her zamanki gibi gülüp dalga geçerek insan gibi davranayım yani öyle mi dedi. Evet dedim. Ertesi gün de üstümdeki elbiseyle beni süzdü bu elbiseyle beni özel olarak görmek istediğini söyledi. Soyunurken beni çağır hafızama kazınmanı istiyorum dedi gülerek. Fotoğraf çek at diyeceğim ama sen her şeye hayır diyorsun dedi. Yine kanım dondu. İstemiyorum ben dedim. Uzak durdum. Neden gerildin dedi. Gerildim işte dedim. İş yerinden çıkınca bir sinir boşalması yaşayıp ağlamaya başladım. Tüm bunlar olurken arkadaşlarıma ben iş yerinde tacize uğruyorum sanırım dedim. Sanırım diyebildim. Olayı komple anlatınca durumun ciddiyetini kavradım ve öfkelendim. Saf bir insan değilim çoğunlukla tepkisini gösteren bir insanım. Sokakta biri dayak yediğinde bas bas bağırıp polisi çağıran biriyim kendime gelince neden böyle oldum bilmiyorum sürekli kendimi sorgulatıyor bu durum bana. Sosyoloji mezunuyum. feminist kuram, teori, kadın hakları vs. Bunlarla geçti dört senem ama kendime gelince neden tepki veremedim bu beni çok yoruyor nasıl düşünmeliyim? Bana öyle davranmasına rağmen onunla rahatsız olduğum hâlde neden o kadar sert tepki veremedim hâlâ insanmış gibi davrandım çok öfkeleniyorum bana böyle yapmasına ve beni bu duruma düşürmesine ve tepki veremediğime ama tabii şikayet ettim her yere ve cezasını çekmesini istiyorum.

Rumuz: Anesanes

 

Koronanın dehşetli günlerinden merhaba rumuz Anesanes. Her türlü temasın ürkünç hale geldiği bu günlerde, rızasız, onaysız, kendini dayatan kötü temaslar hakkında dertleşmek ne acıklı. Öncelikle zorbalara boyun eğmeyen, “Tanrım kötü kullarını sen affetsen ben affetmem,” diyen Bergen’den bir selam uçurarak başlamak isterim sohbete.

Erkeklerin açık bir “hayır”ı bile kendilerine davet olarak algıladıkları çarpık zihin dünyaları bir yana iş yerinde, otobüste, okulda partnerleri olsun olmasın destursuz her şeye el, dil, göz uzatmaları başka bir yana… Verdiğin örnekteki ise deyyus dediğimiz model bir herif hıyarı. İş yerinde tacizin özel adı var: Mobbing ve özel yasası ve cezası da var. Peki bu suçu pervasızca işleyen deyyus bu özgüveni nerden buluyor? Tabii ki sırtını yasladığı erkek egemen düzenden. Saldırganlıkları için erkeklere birkaç saat kapatma cezası verilseydi muhtemelen sokaklar gece gündüz kadınlara kalırdı. Bütün iş kollarında kadınlar da eşit düzeyde yönetici koltuklarında olur, karar verici siyasi konumlarda sis-hetero-erkek olmayanlar da yer alabilirdi.

O halde biz de sırtımızı kadın dayanışmasına yaslıyoruz. Her şeyi dört dörtlük de yapsak da bizi suçlayacak bu kör olası düzende, enerjimizi bizi anlayacak insanlarla güçlenmeye ayırırız. Sen de Anesanes bunu yapmışmışsın, anlattıkça anlamışsın. Ne güzel bir başlangıç. Şimdi yol seni götürürse dava et, yüzleş, çarpış ya da belki de sadece uzayda bir toz tanesi kadar kıymetin yok rezil herif de ve yoluna devam et. Fakat seninle aynı tecrübelerden geçmiş, ne olursa olsun senin beyanını önemseyecek insanlara sırtını yasla. Eksik, yalnız değilsin; hatalı, yanlış değilsin. Çünkü;

– donup kalma, baskılanmış cinslerin kabahati ya da eksikliğinden değil erkekliğin sistematik saldırganlığı, yıpratıcı yıkıcılığından. Sürekli kavga edebilecek enerjiyi kim taşıyabilir ki ya da sadece normal gün bir geçirme isteği yok sayarak başa çıkma yoluna dönüşmüşse bu kabahat mi?

– sokakta, okulda, iş yerinde, toplu taşımalarda gündelik-süregiden; bakıştan laf atmaya, ellemeden zorla alıkoymaya, sataşmadan tehdite, teklife bin türlü şiddet enstrümanına, akıl almaz erkeklik cüretine karşı verilen görünmez bir mücadelede, bitmeyen muharebe alanında, sürekli en doğru tavırları geliştirmek ne imkanlı, ne gerekli ne de insani.

– yetişkin erkekler, onay kültürünü, rıza arama sorumluluğunu üstlenmedikleri sürece saldırgandır, ergendir, suçludur, çirkindir, kötüdür, arzu edilemez ve hatalıdır; dolayısıyla değişmesi gereken onların davranışları.

Ne yanlışsın ne yalnız! İradende, gücünde bir zayıflık yok. Zaten bunları hissettirmek için kurulmamış mı bu kara düzen? Gel bu oyunu bozacak gür kahkahaları birlikte atalım. Kendine hak ver, eksik yerlerinden öp, sarıl; başını serin yüreğini ferah tut Anesanes! Sağlıcakla.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.