MERHABALAR, söylemek istediği çok şeyi olup söyleyemeyen başta kendim:) ve tabi ki tüm kadınlar adına kocaman teşekkürler.
Feminizm veya daha geniş manada kadın hakları konusunda beni en çok üzen nokta bizatihi kadınların yani bizlerin ! durduğu nokta.
Elbetteki var olan siyasi politikaları ülkemizi yönetenlerin vizyon ve söylemlerinin kadın haklarını, kadını getirdiği noktayı biliyoruz ve de görüyoruz.
Fakat sadece içinde bulunduğumuz koşulları öne sürerek kendimize zemin yaratmamız ne kadar doğru? Kadınların da bir şeyler yapması gerekmez mi, elimizi ne zaman taşın altına koyacağız.
Cinsiyetçi düşmanca söylemlerin özellikle kadınlar arasında fazla olduğuna maalesef ki yakın çevremden şahidim. Kadınların aşması gereken ilk engel olarak yine kadınları görüyorum, birbirimize karşı tavır ve söylemlerimize dikkat etmeliyiz.
Bir erkeğin tavrından ziyade kadın arkadaşımın duruşu ve tavrı beni incitiyor. Neden bunu aşamıyoruz bizi ısrarla koydukları o kalıpları yıkamıyoruz. Güzellik takıntısı olan yüz binlerce belki milyonlarca kadın var. Elbette güzel olmak güzel görünmek kim istemez ki vs. diyebiliriz ama bu tek takıntısı haline gelmişse ya! Bütün dünyası giydiği taktığı şeyler ise yanında yöresinde gördüğü herkesi de bu çerçevede değerlendiriyorsa…
Bu duruma bir dur demek lâzım. Kadınlar olarak ne yapmalıyız birbirimizi daha iyi anlamak, saygı duymak için?
Mümkün olduğunca bakış açımı fikirlerimi bu yönde dile getiriyorum birlikten kuvvet doğar sözüne inanıp güveniyorum ama çoğu zaman yalnız hissediyorum bu anlayışsız kız arkadaşlar durumu vahim hâle getiriyor.
Erkek egemen zihniyetten önce bir de “kadın egemen zihniyet” ile mücadele etmem gerekiyor, bu hep böyle oluyor önce kadın arkadaşları ikna etmem sonra diğerleri ile konuşma.
Oysa ki devir teknoloji çağı ulaşmak istenen bilgiler çok kolay elde ediliyor ama kadınlarımız ısrarla kendi dünyalarından tarihlerinden bihaber yaşıyorlar ilgi duymuyorlar.
Günlük hayat ve yaşantı hakkında yaptıkları saatlerce arama yorum beğeni arasında kadın tarihi mücadele veya destek olma adına çok az bir kitlenin sesi çıkıyor. Her şeyden habersiz yaşama durumu nereye kadar sürecek topyekûn bir mücadele gerekli değil mi?
Kadınlarımızın kendilerine bu kadar duyarsız oluşu beni derinden üzüyor. Bunu nasıl başarırız bilmiyorum ama sizden bu yönde fikir istiyorum böyle hissetmem normal mi yoksa fazla mı duygusal düşünüyorum bilmiyorum… Şimdiden teşekkürlerimi iletiyorum iyi ki bu gibi platformlar var yalnız olmadığımızı hissettiriyorsunuz. ♡
Rumuz: Xeje Zelal
Merhaba Xeje Zelal,
Öncelikle bana yazdığın için teşekkürler.
Seninkine benzer bir şey olarak bazen sokakta bir kadın şiddete uğradığında ve müdahale ettiğimde acaba kadından tepki alır mıyım kaygısına kapılabiliyorum anlık olarak.
Ancak bizim tekil olarak feminist olmamızın tüm kadınların, hatta bizim de, patriyarkal fikir ve bilinçten tümüyle sıyrıldığımız anlamına gelmediğini unutmamak gerekiyor. Bu sadece ülkemizdeki mevcut siyasetin vizyonu ile ilgili değil elbette, tüm dünyada farklı doz ve şekillerde sirayet eden içine doğduğumuz patriyarkal sistemle alakalı. “İşte bunlar hep patriyarka,” deyip işin içinden sıyrılmak belki kolaya kaçmak dediğin gibi ama sen söyle, yalan mı? 🙂
Elbette kadın arkadaşlarının tavrının daha kırıcı gelmesini anlıyorum. Ancak cinsiyetçi söylemlerin kaynağı olan patriyarkayı aşmada en büyük engelin kadınlar olduğunu düşünmüyorum ben. Hepimizin gerçeği başka türlü bildiğimiz ya da başka türlü bir gerçeklik bildiğimiz bir dönemi vardı ve bu gerçeklik algısını yıkmamızda farklı motivasyonlarımız oldu her birimizin, çünkü kadın olmak gibi koca bir ortak noktası olan farklı farklı insanlarız. Bu farklılıkları ve herkesin gerçeklikle yüzleşme yolunun kendimizinkiyle aynı ve eşzamanlı olmayacağını kabullenmek iyi bir başlangıç olabilir.
En nihayetinde hepimiz bu organize algı dünyasının içine doğduk ve burada büyüdük, ancak her birimiz yaşamımızın farklı zamanlarında feminist olduk. Bu organize kötülüğün içinden çıkmaya çalışırken kolumuzu takabildiğimiz kadar çok kadını da yanımıza çekme çabamız ne kadar feminizmin ta kendisi ise, bunu kendimize bir kurtarıcı ya da kahraman rolü atfederek yapmak da bir o kadar feminizme aykırı. Belki o arkadaşların için henüz zamanı gelmemiştir, belki hiç gelmeyecektir ya da belki de o motivasyon sen, ben ya da anlattıklarımız, müdahalemiz değildir.
Çünkü esasında aşamadığını bahsettiğin o dağ, feminizmin tüm dünyadaki tu kaka edilme haliyle oluşuyor. Feminizm ön yargısı filtresinden geçemiyor bile bazen söylediklerimiz. Dolayısıyla aslında tekil olarak birbirimizle değil, hala o erkek egemen ideoloji ile savaşıyoruz, algımızı ve hatta tahayyülümüzü esir ve kendi nesnesi haline getiren bu sistemde başka türlü düşünemememizle kavga ediyoruz o anlarda da.
Feminizm bu fikirler içinden bir özgürleşme sağladığı ölçüde beraberinde tekil bir kurtuluşu da getirmiyor çünkü. İliklerimize kadar işlemiş bu sistemde her şeyi sorgulamak, her davranışı analiz etmek, hepsiyle mücadele etmek ve hatta bazen kazanmak bile yorucu. Bu yorucu işi her gün üstlenmek, kendine görev bilmek feminist olmaktan kaynaklı bence. Bu yüzden feminizmi başka kadınlara “bulaştırma” isteğin ve çaban çok güzel ve çok anlaşılır. Bana kalırsa başka türlüsü de düşünülemez. Belki bu çaban, bu yoldaki kırgınlıkların duygusaldır da biraz, ama duygusal olmanın kötü olduğunu da kim söylemiş! Duygusallık motivasyonunu, heyecanı diri tutmayı sağlayan bir şey de olabilir, yani belki de elindeki en iyi şeydir 🙂
Sen yine de arkanı dönüp pes etme. Günün sonunda farklı kadınlık hallerimizle bir arada olmamız gerektiği ve olabileceğimiz gerçeğini hiçbir şey değiştirmeyecek çünkü, en azından sen bunu biliyorsun 😉
* Son olarak yazıda birkaç kez kullandığın “kadınlarımız” sözüne de değinmeden geçemedim, beni affet 🙂 Kadınlar için bir iyelik eki kullanmamak daha iyi geliyor bana. Böylece kadınlara hiçbir sınır, millet, kültür, sınıf, statü vb. için bir sahiplik atamamış ve belli kadınları işaret ederek kadınlar arasında bir ikilik yaratıyor gibi hissetmemiş oluyorum. Bu duygumu da paylaşmak istedim seninle naçizane.
Esas iyi ki hepimiz varız, böylece yalnız değiliz 🙂
Sevgiyle