markette alışveriş yapılmış, kadın arabayı doldurmuş adam da kafasına göre gezmiş, alışveriş bitmiştir. kasaya yaklaşılırken adam sorar:

– neden et almadın?
– bilmem, et mi istiyorsun? alsaydın ya.
– o benim görevim değil, kabağı domatesi nasıl alıyorsan eti de düşünüp alacaksın. önümüze mantarı kabağı koyuyorsun yemiyoruz. etsiz olur mu? et olmadan doyulmaz.

birdenbire başlayan ve sinirli sinirli nutuk atan adamın ağzı köpürmeye başlamıştır.
kadın şaşırır ama alttan da almaz.

– ya sen de dolandın bütün marketi. madem et istiyorsun neden almadın?
– o senin görevin, benim değil. sen biliceksin. mutfak senin işin, ben mi yapıyorum yemeği? eti de sen düşüneceksin. bütün bunları alıyorsun da eti niye almıyorsun?
– ne diyosun sen ya? gerizekalı mısın? saçma saçma konuşacağına gidip alsana.
– ben mi gideyim? o benim işim değil. sen alacaksın onu.
– la havle salak mısın? elin götünde gezeceğine etini alaydın. ne bileyim unutmuşum.
– niye tavuğa baktın ya? o zaman alsaydın onu da.
– ya baktığım şey yoktu almadım, et de aklıma gelmedi.
– gelecekti.
– manyak mısın? kavga mı istiyorsun? derdin ne?
– sen bana hakaret edemezsin. ben sana küfür ettim mi?
– etmedin, bana iş öğretip görev biçip oradan da gerilim çıkarttın. bunun karşılığında da o lafları hakettin.

arabaya gelinir, eşyalar paketlenecektir. kadın yapmaz, arabaya oturur.

– gel buraya yapman gerekeni yap eşyaları torbaya koy. yoksa bu aldıklarını bırakıp giderim.
– hiç bir şeyi torbaya koymuyorum, ne halin varsa gör.
– yapıyor musun, yapmıyor musun?
– tehdit mi ediyorsun?
– yapıyor musun yapmıyor musun?
– yapmıyorum.
– iyi bıraktım öylece. görürsün sen.
– sen gerizekalısın, naparsan yap.

alınanların yarısı market arabasında bırakılır. tartışma devam eder. eve gelinir. paketler yukarı çıkarılır. et isteyip de almayan ve alınanların yarısını markette bırakan adam birden aceleyle çıkar gider. 1.5 saat sonra elinde torba ve etle gelir.
kadın, niye yaptın bütün bunları sen diyerek güler.
adam, sen daha anlamadın ama çok yakında anlayacaksın diye tehdide devam etmektedir.
kadın gülmeye devam eder.
dingil der ağzının içinde, dingil. sen mi beni eğiteceksin?

bu yazı hafta sonu alışverişinin hikayesi. yazmazsam çatlayacaktım. yazınca da aklıma siz geldiniz. hiç bir düzeltme yapmadan öylece yolladım. yayınlar mısınız bana cevap mı yazarsınız bilmem ama içimi dökecek bir yer olmasından mutluyum şu an.

Rumuz: evfeministi

 

Merhaba sevgili evfeministi,

Rumuzun ne hoş, keşke bütün ev kadınları ev feministi olsa diye düşündürüp gülümsetti. Başından geçenler ilk bakışta asap bozucu olsa da hikayen tuhaf bir şekilde beni neşelendirdi de. İşte dedim, gündelik feminist mücadelesini veren güçlü bir kadın. Tam da feminizmin bazı kadınları, her zaman da güçlendirmediği şeklindeki şehir efsanesi ortalıkta dolanırken, ilaç gibi geldi.

Erkek egemen düzen içinde suda balık gibi rahat eden, cinsiyetçi işbölümünün nimetlerinden sonuna kadar ve işine geldiği gibi, keyfince yararlanmaya programlı erkeğin düzenine birkaç faydalı çomak sokmuşsun. Ellerine sağlık. En yakınımızdaki erkeklerle, yüzyıllardır, toplu halde ama sürekli dışlanıp yalnızlaştırılarak yaşadığımız asap bozucu olayları feminist direniş hikayelerine döndürmek kolay değil. Dahası bu hikayeleri yazmayı başarmak, paylaşmak da az buz işler değil. Bazı kadınlık halleri, sayfalarca teorik metnin zor anlattığı meseleleri anlatıverir ne de olsa.

“Feminist mücadele en zor mücadele” der dururuz kendi aramızda, yorgun bıkkın olduğumuzda buna hakkımız olduğunu hatırla(t)mak ve teselli olmak, teselli etmek için. Evdeki mücadelenin seni güçlendirirken güldürmeye, hikayeleştirmenin mutsuzluğunu azaltmaya, hikayelerini paylaşmanın mutluluğunu çoğaltmaya devam etmesini dilerim. Dingil adamın dingilliklerini bu kadar dupduru bir dille paylaşman, benim ve okuyucularımın şansı!

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.