Fransız yazar Marguerite Duras, sonradan Vietnam adını alacak olan Hindiçin’de, 4 Nisan 1914’te doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği, üzerinde derin izler bırakan bu coğrafyada geçti. Annesi ve küçük yaşta kaybettiği babası, Hindiçin’i sömürgeleştiren Fransız hükümetinin teşvikiyle bu ülkeye göçmüş olan iki öğretmendi. Annesi, eşinin ölümünden sonra Fransa’ya dönmedi; kızını ve iki oğlunu göreli bir yoksulluk içinde büyüttü.
Marguerite Duras 18 yaşında Paris’e geldi; hukuk, matematik ve siyaset bilimi okudu. 1939’da yazar Robert Antelme ile evlendi. İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Alman işgaline karşı Fransız direniş hareketine katıldı; ileride Sosyalist Parti’den Fransa Cumhurbaşkanı seçilecek olan François Mitterrand ile aynı hücrede çalıştı. Savaşın bitiminde, tutsak edildiği toplama kampından sağ çıkan eşinin bakımını üstlendi. Antelme sağlığına kavuştuktan sonra boşandılar.
Marguerite Duras, ilk romanını otuzuna basmadan, 1943 yılında yayımladı. Yazmak için yalnızlığa ihtiyaç duyduğu, sanatsal açıdan verimli bir yaşam sürdü. Çok sayıda roman, tiyatro oyunu, senaryo, deneme ve gazete yazıları kaleme aldı; deneysel olarak nitelenen filmler yönetti. 1958’de yayımlanan romanı Moderato Cantabile’nin tirajı beş yüz bini buldu. 1959’da senaryosunu yazdığı, Alain Resnais tarafından filme alınan Hiroshima mon amour (Hiroşima Sevgilim), savaş karşıtı bir başyapıt olarak büyük ilgi topladı.
“Edebiyat kadın demektir”
Marguerite Duras, en çok aşk, arzu, cinsellik, yalnızlık, ölüm, hatırlamak ve unutmak temaları üzerinde yoğunlaştı. Kendine özgü, eksiltili bir tarzda; anlatıda boşluklar bırakarak yazıyordu. Okurların belleğinde şiir lezzeti bırakan yapıtları, sadece kelimelerle değil, aynı zamanda sessizlikle örülüydü. Edebiyat, kadınlar ve sessizlik hakkında şunları söylemişti: “İnsanın bulgulamaya çıkabileceği, ancak sessizlikle yansıtabileceği içgüdüsel bir davranış biçimi vardır. Bir erkek davranışını sessizlikle anlatmak çok daha zordur, çok daha yapaydır, çünkü erkekler sessizlik değildir. Eskiden, çok çok eskiden, binlerce yıldan beri, sessizlik kadın demektir. Dolayısıyla edebiyat da kadın demektir. İster kadınlardan söz edilsin, ister kadınların kendileri edebiyata el atsın, kadınlardır edebiyat.” (Somut Yaşam, Can Yay., s.88)
Yazarın çocukluğunu ve ergenliğini geçirdiği Hindiçin’in, otobiyografik öğeler taşıyan romanlarında önemli bir yeri vardı. Yetmiş yaşının eşiğinde kaleme aldığı Sevgili’de, henüz on beş yaşındayken Vietnam’da bir nehir gemisinde tanıştığı Çinli bir erkekle yaşadığı cinsel aşkı anlattı. Roman, kısa sürede çok satanlar listesine girmekle kalmadı; Goncourt ödülünü kazandı ve Jean-Jacques Annaud tarafından 1992’de sinemaya uyarlandı.
Marguerite Duras 3 Mart 1996’da, kanserden hayatını kaybetti. Yukarıda sayılanlarla birlikte Türkçe’ye çevrilen kitaplarının sayısı otuza yakındır.
http://www.artfulliving.com.tr/project/3160/eksilerek-cogalan-yazar-marguerite-duras