23 Şubat 2014; 23 Şubat 1991 gecesi Kunan ve Poshpora isimli iki köyde yaşanan kitlesel tecavüz ve işkenceden kurtulanların mücadelelerinden esinlenilerek, 23 Şubat 2014’ten beri her yıl Keşmirli Kadınların Direniş Günü olarak anılıyor.
Keşmir, dünyada en yoğun militarizasyonun yaşandığı yerlerden biri. Bu bölgede her 17 sivile karşılık bir asker -yaklaşık her sekiz kadına karşılık bir erkek savaşçı- yaşıyor. Hindistan askeri güçleriyle yerel direnişçiler arasındaki onyıllardır süren silahlı çatışmalarda kadınların bedenleri sistematik ve stratejik olarak hedef alınıyor. Kunan ve Posphora’da 23 Şubat 1991 tarihinde 30-100 kadının maruz bırakıldığı tecavüz ve cinsel işkenceler, benzer saldırıların sadece daha iyi belgelenmiş bir örneği. Hindistan silahlı güçleri, patriyarkal bir toplumda patriyarkal bir kurum olan ordunun yaptıklarını ve yapabileceklerini kanıtlarcasına; kadınların sempatizan olduğunu, militan ve silah sakladığını öne sürüyor.
Kunan Posphora İçin Destek Grubu, silahlı çatışmalarda yaşanan tecavüzlere karşı mücadele eden Keşmirli kadınların oluşturduğu gönüllü bir ağ. Her 23 Şubat’ta cinsel şiddetten hayatta kalanlarla bir araya gelerek hayatını kaybedenler için kolektif bir anma düzenliyorlar. Militarizasyonun, her iki savaşan tarafta da hem kamusal hem özel patriyarkayı alevlendirdiğini vurguluyorlar. Keşmir’de hafızanın politika olduğunu; cezasızlığın (yasal, etik) ve silmenin (kayıtları, yaşamları, tarihleri) savaş silahları olarak kullanıldığını savunuyorlar. Yoğun militarizasyon, silahlı çatışmaların azaldığı dönemlerde de karmaşık biçimler alarak kadınların yaşamlarını ve ilişkilerini derinden etkilemeye devam ediyor.
Keşmir’de toplumun yüzde 11,5’inin çatışmalarda doğrudan cinsel şiddet yaşadığı, yaklaşık 7000 cinsel şiddet vakasının olduğu, bunların çoğunun tekrarladığı, polise yapılan şikayetlerin nadiren kayıtlara girebildiği ve soruşturulmadığı bildiriliyor. Bilgi edinme hakkı çerçevesinde verilen dilekçelerden toplanan verilere göre 1990-2012 yılları arasında silahlı devlet güçleri (devlet destekli İhvan dahil) tarafından işlenen cinsel suçlarla ilgili 169 polise şikayet vakasından sadece 29’unda iddianame hazırlanmış. Failler için soruşturma izni verilmemesi, kanıt yetersizliğinden dosyaların kapatılması, sürekli erteleme, ağır ceza kapsamına giren dehşet verici cinsel suçların hafif “disiplin” cezasıyla üstünün örtülmesi gibi uygulamalara dikkat çekiliyor.
Keşmir’de hukuksal cezasızlık, cinsiyetli bedenlerin otonomisini ve kararlara katılımını reddeden, toplumda yerleşik ve kurumsallaşmış çeşitli uygulamalarla üst üste biniyor. Devlet nezdinde bu bölgedeki kadınların, İslamcı kamusal patriyarkanın pasif kurbanları olarak, güçsüzleştirici bir biçimde temsil edilip, şiddeti “hak ettikleri” en yetkili ağızlardan kolayca ifade edilebiliyor.
Keşmirli kadınların militarizasyon ve cinsel suçlarda cezasızlık deneyimleri, basit “boyun eğme” ve “özgürleşme” ikiliklerine meydan okuyor. Zorunlu spor programları vb. etkinlikler aracılığıyla “kadınların güçlenmesi”nin, Keşmir dışından feministlerce Keşmirli kadınların özgürleşmesinin kanıtı olarak hiç eleştirilmeden kutlanmasına tepkililer. #MeToo (#BenDe) hareketiyle gündeme gelen “ben”in, Keşmirli kadınların militarize yaşamları bağlamında nereye oturduğunu sorguluyorlar. Sonuç alamayacaklarını bilseler bile sadece hafıza kaydı oluşturmak amacıyla sessizliği bozmakta ve resmi başvuru yapmakta direniyorlar. Özgürlük talebini öne çıkaran renkli, barışçıl yürüyüşler düzenliyorlar. Kadın dayanışmasından güç alarak sanat ve edebiyat aracılığıyla karşı anlatılar üretiyorlar.
https://www.awid.org/news-and-analysis/womens-resistance-kashmir
https://feminisminindia.com/2018/02/23/kashmiri-womens-resistance-day-statement/
https://www.inversejournal.com/2020/02/23/this-silence-is-a-lie-three-poems-by-marriah-nayeem/