1942 yılının sonlarında Münih Üniversitesi öğrencilerinden bazıları, yakalarına, çantalarına, “beyaz gül” takmaya başlarlar. Bu imge savaşın acımasızlığına karşı barışın simgesidir.
Beyaz Gül, aynı zamanda Münih Üniversitesi’nde öğrenim gören bir grup öğrencinin Nazi rejimine karşı başlattığı pasif direniş örgütüdür. Hans ve Sophie Scholl kardeşlerin önderliğindeki harekete üniversite öğrencileri ve bazı profesörler de katılır ve hareket zamanla büyür. “İdealist ve naif, fakat inandıkları şeye tutkuyla kendini adamış” olarak tanımladıkları Beyaz Gül hareketinin amacı Almanya’nın içinde bulunduğu düzen ve savaş ortamının yanlışlığını, Hitler’in kapalı kapılar ardında yaptığı soykırımı insanlara anlatmak, onları görmeye, karşı olmaya, harekete geçmeye davet etmektir. Beyaz Gül sadece bildiri yazıp dağıtmaz, siyasi makaleler yazdığı da biliniyor. Sophie’nin de yazdığı makaleler var ve makalelerin konusunu Alman halkını Nazilere karşı pasif direnişe çağırmak oluşturur.
1942 Haziran’ı ile Temmuz’unda sadece yüz tane basılmış dört bildiri dağıtır Beyaz Gül. Beşinci bildiri, 1943 Ocak’ında bu kez dokuz bin adet basılarak Güney Almanya ile Avusturya’da dağıtılır. Bildiriler, metro çıkışlarına, otobüs duraklarına, evlerin posta kutularına gizlice bırakılır. Bildirilerde “Kahrolsun Hitler”, “Özgürlük” gibi sloganlar bulunur. Bu sloganlar Münih’te bazı binalara da yazılır. Altıncı bildiri Alman üniversite gençliğini daha radikal bir tutum almaya çağırmaktadır: “Nazi rejimini terk edin, desteklemeyin.” Sophie ve kardeşi Hans Scholl’ün üniversitede dağıttığı son bildiriyi, Nazi parti üyesi Jakob Schmied adlı hademe Nazi Gizli Polisi’ne (Gestapo) ihbar eder. Sophie ile arkadaşlarının yakalanmasına yol açan son bildiri, küçük bir el ilanıdır aslında. Tüm Avrupa’yı dolaşarak sonunda İngiltere’ye ulaşır. İngiltere’de “Münihli Öğrencilerin Manifestosu” adıyla tam bir buçuk milyon adet basılarak İngiliz savaş uçakları tarafından beyaz gül yapraklarıyla birlikte Almanya topraklarına atılır.
Yanlarındaki dört kişiyle birlikte yakalanıp Nazilerin ellerine düşerler. Yargılamaları ile infaz edilmeleri çok hızlı olur. 18 Şubat’ta yakalanıp, 22 Şubat 1943’te idama mahkûm edilirler. Cezaları Christoph Probst ile birlikte aynı gün giyotinle infaz edilir. Yani her şey beş gün içinde olup biter. Öldüklerinde Sophie 21, Christoph Probst ile Hans Scholl 24 yaşındadır.
Dava hâkimi tam üç bin kişi hakkında ölüm cezası veren Nazi hâkim Roland Freisler’dir. Soğukkanlı, olgun tutumları bu eli kanlı hakimi delirtir. Öfkeyle bağırır mahkeme salonunda: “Reich’ın savaş sırasında gördüğü en tehlikeli vatan ihaneti bu hainlerin yaptıklarıdır.” Beyaz Gül’ün üç üyesi nisan ayında asılır, diğer üyeleri 12 yıla varan hapis cezalarına mahkûm edilirler.
Karar açıklandığında da üç arkadaş, savundukları değerlerden ödün vermez. Sophie yargıca dönerek şöyle seslenir: “Bir gün bizim durduğumuz bu yerde siz duracaksınız.” Sophie’nin bu sözü bugün hâlâ dünyanın birçok yerinde diktanın esiri olmuş mahkemelerde haykırılıyor.