Her sene olduğu gibi 2024 yılında da kadınlar ve LGBTİ+lar dünyanın dört bir yanında, savaşlar ve soykırımlara rağmen patriyarkaya karşı mücadeleyi sürdürdü. Yüzlerce kadınla dolan meydanlardan her bir sokak hareketine, bir dava kazanımından bireysel çıplak bir protestoya, bir yerdeki mücadele öbürüne güç verdi. 2025’e girerken, gelenek olduğu üzere bu topraklardan, Türkiye’den başlayarak bu hareketleri hatırlamak istedik. Dünya çok büyük, feminist mücadele sayısız, elbette pek çok eksik var. Katkılarınızla bu eksiklikleri tamamlamak için sizleri yorumlara davet ediyorum.
Türkiye
Türkiye, 2024 yılına 10 gün içerisinde aileleri tarafından öldürülen 3 kadın için “Katiller hanemizde, önleyici politikalar nerede?” diye sorarak, Kadınlar Birlikte Güçlü ve Sultangazi Kadın Dayanışması’nın çağrısı ile bir araya geldiği Sultangazi sokaklarından, “Hayatlarımızdan, haklarımızdan, birbirimizden ve mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” diye haykırarak başladı. Kadınlar söz verdikleri şekilde, 2024 boyunca hiçbir şeyden vazgeçmedikleri gibi mücadelelerini daha da güçlendirerek, Narin’den Dina’ya hesap sormak, ya da hayatta kalmak için öldüren Serap için özgürlük talep etmek için tüm yıl mücadelelerine devam ettiler, şimdi gene 2024 yılını “Kadın Cinayetlerine Karşı Feministler” kampanyası ile “Katilleri tanıyoruz ve herkese duyuruyoruz” diyerek Beşiktaş meydanında bitiriyorlar.
Tarih boyunca kadınların kazandığı tüm hakların, feminist mücadelenin bir sonucu olduğunu çok iyi bilen feministler, 2024’ün zor geçeceğini öngörmüş olsa gerek, 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nü, gene tüm engellemelere rağmen 22. kez, Taksim Cihangir sokaklarında “Kurtuluşumuz Feminist Mücadele” diyerek gerçekleştirdi.
Patriyarkanın beslediği ve beslendiği sistemleri çok iyi tanıyan bizler, hayatlarımız için mücadele ederken, depremin yıldönümünde “Kadınlar unutmuyor, affetmiyor, hesap soruyor” demek için, 1 Mayıs’ta işte ucuza, evde bedavaya çalıştıran patriyarkal kapitalizme karşı feminist mücadelemizi yükseltmek için, Yüksekova’dan Batman’a kayyumlara karşı çıkmak, İsrail devletinin Filistin’de tüm dünyanın gözü önünde sürdürdüğü soykırıma karşı ses çıkarmak, sokak hayvanlarına karşı çıkan katliam yasasına hayır demek, onur mücadelemizde LGBTİ+ların sesini yükseltmek, “Eşitlik hakkımız, soyadı talebimiz” diyerek 9. Yargı paketindeki cinsiyetçi soyadı düzenlemesini durdurmak ve erkek-devlet şiddetine karşı mücadelemizin birbirimiz için olduğunu hatırlamak için tüm sene sokaklardaydık.
Bizler 2024’te, yazılamalardan eylemlere sokaklarda, öldürülen kadınlar ve hayatlarına sahip çıkan kadınlar için adliyelerde, düzmece suçlardan tutuklanan yol arkadaşlarımıza kartlar göndermek için postanelerde geçirirken feminist dayanışmayla güçlendik. Bu sırada, 1985’te Çankırı’da bir yargıcın şiddete uğrayan bir kadının boşanma talebini “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmemek gerekir” gerekçesi ile reddetmesinin ardından, kadınlar “Dayağa Karşı Kadın Dayanışması” adı altında etkili bir kampanya başlattı. Türkiye’deki erkek egemen zihniyeti sorgulamaya ve şiddet gören kadınlarla dayanışma kurmaya yönelik kampanya sırasında kadınların hukuki ve pratik desteğe ihtiyaç duyduklarını tespit eden bir grup feminist Ocak 1989’da kadınlara telefonla destek veren bir dayanışma ağı kurdular. Mor Çatı, kurulduğu günden bu yana dayanışma merkezi ve bağımsız sığınak faaliyeti yürütüyor ve erkek şiddetine karşı kadın dayanışması kurmayı hedefliyor. Şiddete maruz kalmış kadınlara sosyal, psikolojik, hukuki destek vererek bugüne kadar Dayanışma Merkezi faaliyetleriyle 45.000, Türkiye’deki tek bağımsız kadın sığınağında da binin üzerinde kadın ve çocuklarına destek veren canımız Mor Çatı, bu sene Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nü aldı. 2009’dan bu yana Hrant Dink Vakfı tarafından koordine edilen bu ödül insanlara mücadeleye devam etme yolunda ilham ve umut veren, ayrımcılıktan, ırkçılıktan, şiddetten arınmış, daha özgür ve adil bir dünya için çalışan, bu idealler uğruna bireysel risk alan, ezber bozan, barışın dilini kullanan kişi, kurum veya gruplara veriliyor.
Afganistan
Afganistan’da kadınlar, Taliban yönetiminin baskıcı politikalarına karşı, eğitim ve çalışma haklarının ellerinden alınmasına, kahkahalarına kadar gelen yasaklamalara karşı mücadelelerini sürdürdüler. Özellikle Mor Cumartesi Hareketi gibi oluşumlar, Takhar ve Balkh başta olmak üzere bazı kentlerde 8 Mart dahil direnişteydiler.
Arjantin
Sağcı politikalarıyla dünyanın en sağcılarını bile şaşırtan yeni başkan Milei’nin baskılarına ve kadın düşmanı politika girişimlerine rağmen Buenos Aires’de kadınlar 8 Mart’ta hem tüm dünyaya hem Milei’ye “Hayatımız, özgürlüğümüz, arzularımız ve haklarımız bizim!” diyerek haykırdılar. 3 Haziran 2015’te 14 yaşındaki Chiara Páez’in hamileyken erkek arkadaşı tarafından öldürülmesinin ardından büyüyen bir kamuoyu tepkisi ile başlayan ve her yıl devam eden “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” (Ni Una Menos) inisiyatifinin güçlenerek yükselttiği dayanışmayla kadınlar sokakları doldurdu.
Amerika Birleşik Devletleri
Texas’tan Connecticut’a, Washington DC’e binlerce kadın, “Kürtaj özgürlüktür” diyerek kürtaj haklarını savunmak için sokaklardaydılar.
Filipinler
Filipinler’de kadınlar, 8 Mart’ta, 2024 yılında önerilen yabancı yatırımların önündeki engelleri azaltmayı amaçlayan ve sözde ekonomik gelişmeleri hedefleyen Anayasa değişikliğine (“Charter Change”, kısaca “Cha-Cha”) karşı çıkarak Başkanın resmi yerleşkesi Malacañang Sarayı’na yürürken düzgün işlerde çalışabilmek, ulaşılabilir kaliteli kamu hizmeti, iklim krizi ile mücadele için işbirliği, çiftçiler için araziler ve kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırının son bulunmasına dair taleplerde bulundular.
Filistin
Filistin Halkı, 8 Aralık 1987 tarihinde siyonist işgale karşı başlattığı birinci intifadanın ardından 37 yıl sonra, on dört aydır kesintisiz devam eden soykırıma direniyor. Filistinli kadınlar başından beri direnişin örgütlenmesinde yer alıyor. Filistinli kadınlar, bir yandan işgalcilerin soykırım saldırılarına diğer yandan patriyarkal tahakküme direniyor.
Fransa
Fransa’da kadınların on yıllardır verdikleri mücadele bir sonucu olarak 4 Mart 2024’te kürtaj hakkı anayasal güvence altına alındı. Feminist gruplar bu kazanımı kutlamak için Paris’te ve diğer büyük şehirlerde kutlamalar ve dayanışma yürüyüşleri düzenledi. Eylemlerde, kürtaj hakkının evrensel bir insan hakkı olduğu vurgulandı. Bu coşku 8 Mart’a da yansıdı, kitlesel bir katılım ile cinsiyete dayalı şiddeti ve işyerindeki ücret eşitsizliğe karşı sokaklarda ses çıkarıldı.
Haziran 2024’te, ülkede artan aşırı sağcı retoriğe karşı feminist örgütler geniş çaplı protestolar düzenledi. Paris, Marsilya ve Lyon gibi büyük şehirlerde on binlerce kişi sokaklara çıkarak, kadın haklarına yönelik tehditlere dikkat çekti. Protestolar, özellikle Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi’nin kadın haklarına karşı tutumunu hedef aldı. Eylemler boyunca feminist dayanışma ve toplumsal eşitlik talepleri ön plandaydı.
2024’ün sonuna geldiğimizde ise, on yılı aşkın süredir kocası başta olmak üzere 73 erkeğin farklı zamanlarda tecavüzüne uğramış, açtığı davanın kapalı görülmesi ve isminin gizli kalması yönündeki haklarını kullanmayı reddeden, “Bu utanç onların, elimde kanıtlar olduğu için şanslıyım, bu tecavüz vakalarında nadiren olan bir durumdur, hepsinin yargılanması için (görüntülerin mahkemede izlenmesini kast ederek) buna katlanacağım, bu cesaret değil, toplumu değiştirme iradesi ve kararlılığı” diyerek başladığı mücadelesini, tüm sanıklara ceza aldırarak sonuçlandıran 72 yaşındaki Gisèle Pelicot “Utanç taraf değiştirdi” diyerek özetlediği kazanımıyla Fransa’dan dünyadaki tüm kadınların mücadelesini güçlendirdi.
Guetemala
2024’e seçilen Başkan Bernardo Arévalo’nun göreve başlamasını engellemeye çalışan mevcut yönetime karşı sokaklara çıkarak demokrasi ve adalet taleplerini dile getirerek, Asociación Grupo Integral de Mujeres Sanjuaneras (AGIMS) gibi örgütlerle, yolsuzluğa karşı durarak, kadın haklarının korunmasını ve seçilen yetkililerin hesap vermesini talep ederek giren Guatemalalı kadınlar, 2024 yılında, demokrasi ve insan haklarını savunmak amacıyla, yolsuzluk ve otoriterliğe karşı sokaklarda direnişin ön saflarında yer aldılar.
İran
İran’da kadınlar, zorunlu başörtüsü uygulaması ve diğer cinsiyetçi yasalara karşı sokaklarda direnmeye devam ederken, başörtüsü zorunluluğuna uymadıkları gerekçesiyle çeşitli cezalarla karşı karşıya kalmalarına rağmen çeşitli yöntemlerle direnişlerine devam ettiler.
Bunlardan en öne çıkanlardan biri 2 Kasım 2024 Cumartesi günü, Tahran Azad Üniversitesi’nde bir kadın öğrencinin zorunlu başörtüsüne karşı yaptığı protesto oldu, fotoğraflar sosyal medyada hızla yayılarak geniş bir yankı uyandırdı. Bu öğrenci, üniversitenin güvenlik görevlilerinin zorunlu başörtüsü uyarılarına tepki olarak üniversite kampüsünde kıyafetlerini çıkardı ve iç çamaşırlarıyla yürüdü. Öğrencilerin verdiği bilgilere göre, güvenlik görevlileri ilk olarak bu öğrenciye başörtüsünü takmadığı için sert bir müdahalede bulundu; bu müdahale, öğrencinin kıyafetlerini çıkararak protesto etmesine yol açtı. Kısa süre sonra bu öğrenci gözaltına alındı ve İran’daki medya kaynaklarına göre, gözaltından sonra bir “sağlık merkezine” sevk edildi. İran rejimi, kadının “psikolojik rahatsızlıkları” olduğu iddiasını yaygınlaştırmaya çalıştıysa da sosyal medyada göründüğü kadarıyla Tahran’da kadınların zorunlu başörtüsüne ve İran rejiminin türlü baskılarına karşı direnişleri güçlendi.
İsviçre
İsviçre’de 1991 yılında yüz binlerce kadının “Eşit işe eşit ücret” talebiyle başlattığı “Kadın Grevi”, 2019’dan bu yana “Feminist Grev” olarak her yıl 14 Haziran’da tekrarlanıyor. Bu sene de 14 Haziran’da kadınlar, “Feminist Grev” düzenleyerek eşit ücret, saygı ve ırkçılık karşıtlığı taleplerini dile getirdiler. 200 bini aşkın kadın, “Daha fazla ücret, daha fazla zaman ve saygı, dayanışma, barış ve ırkçılık karşıtlığı” talepleriyle sokaklardaydılar. Bakım işleri için ödeme yapılması, haftalık çalışma saatlerinin 30 saate düşürülmesi, eşit işe eşit ücret, çocuk yoksulluğunun önlenmesi, sağlık sigortasında adil primler, ücretsiz kürtaj hakkı ve cinsiyete dayalı şiddetin durdurulması gibi talepler, grev sırasında öne çıkan başlıklar oldu.
Bu sırada Fribourg şehrinde, 2024 yılında çalışan kadınlara regl dönemlerinde üç gün izin hakkı tanıyan bir uygulama başladı, izin için özel bir sağlık raporu gerekmiyor.
İtalya
18 Kasım 2023’te, 22 yaşındaki Giulia Cecchettin’in eski erkek arkadaşı tarafından öldürülmesi, İtalya’da büyük bir tepkiye yol açmış, İtalya’da kadınlar kendilerini güvende hissetmediklerini haykırmak için Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde “Her şeyi yakıp yıkın” gibi sloganlarla tepkilerini sokaklarda dile getirmeye devam etmişlerdi. 14 Şubat’ta Roma’da yaklaşık 150.000 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen büyük yürüyüşte göstericiler, Ostiense Meydanı’ndan başlayarak Colosseum’dan Vittorio Emanuele Meydanı’na kadar yürüyerek, kadınlara yönelik şiddeti ve ataerkil yapıları protesto etti ve “Filistin’e Özgürlük” sloganları attılar.
Mayıs 2024’te, kürtaj haklarını savunan aktivistler, Aile Bakanı Eugenia Roccella’nın kürtaj karşıtı tutumunu protesto etmek için bir konferansta gösteri düzenlediler. Aktivistler, hükümetin kadın haklarına yönelik politikalarını eleştirerek, Meloni’nin liderliğindeki hükümetin kürtaj haklarını kısıtlamaya çalıştığına dikkat çektiler.
Bu arada bir grup feminist aktivist, kadın haklarına yönelik politikaları eleştirmek için İtalya Eğitim Bakanlığı binasına yönelik bir protesto düzenleyerek binaya zarar verdiler.
İzlanda
2024 yılında İzlanda’da feminist sokak hareketleri, özellikle 2023’teki büyük kadın grevinin etkisiyle şekillendi, 24 Ekim 2023’te gerçekleşen bu grevde, Başbakan Katrín Jakobsdóttir de dahil olmak üzere on binlerce kadın, cinsiyet eşitsizliği ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete dikkat çekmek amacıyla iş bırakmıştı. Bu grev, İzlanda’da 1975’ten bu yana düzenlenen yedinci kadın grevi ve “Kadınların İş Bırakma Günü” veya İzlandaca “Kvennafrí” olarak biliniyor. 2024 yılında, bu hareketin etkileri devam etti, ek olarak 5 Haziran 2024’te Ottawa’daki İzlanda Büyükelçiliği ve Reykjavik’teki Kanada Büyükelçiliği tarafından düzenlenen bir web seminerinde, bu grevin İzlanda ve Kanada için verdiği dersler tartışıldı
Japonya
Japonya’da aile ve evlilik karşıtı fikirleriyle genç kadınlara ilham veren feministlerinden Ueno Chizuko, 2024 yılında Time dergisinin “En Etkili 100 Kişi” listesinde yer aldı.
Bir yazarın kadınlar hakkında yaptığı “rahim alınması” şeklindeki aşağılayıcı yorumlarının ardından kadınlar 13 Aralık 2024’te kadınlar Tokyo sokaklarında seslerini yükseltirken, Okinawa şehrinde bölgede bulunan Amerikan askerlerinin genç kadınlara cinsel saldırısını protesto etmek için 22 Aralık’ta sokaklardaydı.
Kazakistan
8 Mart’ta, kadınlar seslerini yükseltmek için gene Almati sokaklarındaydı. Bu sene 15 Nisan’da, kadınların yıllardır sürdürdükleri mücadele sonucunda kadın ve çocukların şiddetten korunmasını güçlendirmeyi amaçlayan bir yasa kabul edildi.
Kırgızistan
Bişkek’te kadınlar 8 Mart’ta, Orta Asya’da kadınların özgürleşmesi ve eşitliği için mücadele eden Urkia Saliva’nın heykeli önünde toplanıp Gorki parkına kadar yürürken “Güvenli bir ülkede yaşamak istiyorum” sloganları attılar. Yürüyüşte eski kocası tarafından şiddet ve cinsel saldırıya maruz kalmasına karşılık yürüttüğü mücadelesi ile bilinen Asel Nogoibaeva “Yaşadığım tüm vahşeti biliyorum, ama yalnız değilim, Kırgısiztan’daki yüzlerce binlerce kadından biriyim. Şiddetin her türlüsünün cezalandırılması için mücademize devam edeceğiz” dedi.
Kolombiya
2024’ün henüz ilk 2 ayında 32 kadının öldürülmesinin ardından 8 Mart’ta tüm engellemelere rağmen pek çok şehrin meydanlarını dolduran kadınların öfkesinin büyük kısmı kadın cinayetlerine yönelikti.
Meksika
Meksika’da 180 bin kadın 8 Mart’ta “Yorulduk, öfkeli ve kızgınız” diyerek şiddet ve ayrımcılığa karşı sokakları doldurdu. 2 Haziran 2024’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde, Claudia Sheinbaum Pardo’nun zaferiyle Meksika tarihinde ilk kez bir kadın başkan seçildi. Buna ek olarak 1-3 Temmuz 2024 tarihlerinde Meksiko City’de düzenlenen Üçüncü Uluslararası Feminist Dış Politika Zirvesi, feminist dış politikanın uygulanması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin uluslararası forumlarda nasıl entegre edilebileceği konularında önemli bir platform oldu.
Özbekistan
2020 yılında Evelina isimli genç bir kadına yönelik şiddet olayının ardından başlatılan #yamyevelina (Ben Evelina’yım) sosyal medya kampanyası ile yükselen feminist hareket sosyal medya ve sanat üzerinden ifade bulmaya devam etti. 2024 yılında kadınların çevrimiçi platformlarda yürüttüğü dikkat çekici bir kampanya, kadına yönelik şiddete karşı toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlayan ve özellikle Facebook, Instagram ve Telegram gibi platformlarda yürütülen “Sukut Saqlama” (Susma) hareketi oldu.
Pakistan
Her yıl 8 Mart’ta düzenlenen Aurat March, 2024 yılında da Lahore, Karaçi ve İslamabad şehirleri başta olmak üzere Pakistan’ın pek çok şehrinde büyük bir katılım ve coşkuyla gerçekleşti. Her şehrin feministleri yayımladıkları manifestolarla kendi taleplerini sıraladılar.
Peru
Latin Amerika’da, özellikle Peru’da kadın hakları grupları, toplumsal cinsiyet temelli şiddeti sona erdirme ve LGBTİ+ların haklarını koruma çabalarını birleştirerek daha geniş bir dayanışma hareketi oluşturdu. Bu bölgedeki feminist hareketler, kapitalizm ve kolonizasyonun etkilerine karşı birleştirici bir dil kullanmaya devam ettiler. Lima’da yüzlerce kadın, kadınlara yönelik şiddetin sona erdirilmesi çağrısıyla yürüyüş düzenledi.
Mayıs 2024’te Peru hükümetinin, translar için, sözde sağlık hizmetlerinin evrensel sağlık sigortası kapsamında karşılanmasını amaçlayarak “transseksüalizmi” bir “akıl sağlığı sorunu” olarak tanımlayan bir kararname yayınlanmasının ardından yüzlerce LGBTİ+ başkent Lima’da yürüyüş düzenleyerek kararın geri çekilmesini talep etti. Sağlık Bakanlığı (MINSA), cinsiyet ve cinsel çeşitliliğin hastalık olmadığını belirten bir açıklama yaparak, cinsel çeşitliliğin damgalanmasına karşı olduğunu ifade etti. Ayrıca, kararın dönüşüm terapisi gerektirmediğini vurguladı. Haziran 2024’te, hükümet gelen tepkiler üzerine kararnamede değişiklik yaparak, transları “akıl sağlığı sorunu” yaşayan kişiler olarak tanımlamaktan vazgeçti ve bunun yerine “cinsiyet uyumsuzluğu” terimini kullanmaya başladı.
Rusya
Rusya’da feminist hareket, savaş karşıtı direnişlerde başından beri aktif rol oynuyor. 2024 yılında da savaş karşıtı ve Putin’in ayrımcı uygulamalarına karşı feminist eylemler ve protestolar çeşitli şekillerde gerçekleşmeye devam etti, bu mücadele savaş karşıtı hareketinin gizli gücü olarak isimlendirilmeye başlandı. Geleneksel protestoların yasaklanması ve baskılara rağmen, hareket günlük yaşamda daha ince ve yenilikçi şekillerde devam ediyor. Aktivistler, artan yasalar ve izleme önlemleri altında Moskova’da ve St Petersburg’da LGBT+lar için Şubat ayında düzenlenen sessiz yürüyüş gibi direnişin farklı yollarını buldular.
Ural Feminist Örgütü’nden kadınlar, Rusya’da kadın ve LGBTİ+lara yönelik erkek devlet politikalarına, kadınların hâlâ 21 sektörde çalışmasının yasak olmasına ve devletin kadınları ve LGBTİ+ları desteklemek yerine erkekleri ve “aile”yi destekleyen yasalar çıkarmasına karşı mücadelelerine devam ettiler.