Kadının duygusal, ruhsal ve erkeğin korumasına muhtaç olduğu düşüncesi romantik aşk ile harmanlanarak, zararsızmış gibi gösterilerek ‘erkek’ olmanın bir şartı haline getirilir.

esra-gedik-gorsel

Bir sosyal bilimci olarak diziler hiçbir zaman salt bir eğlence nesnesi olmadı benim için. Madem izliyorum o zaman yazmak da şart diyerek 2008’den beri diziler üzerine yazıyorum. Çünkü kendimi ‘feminist’ diye tanımladığımdan beri dizilerde gördüğüm kadınlık ve erkeklik algılarına dair itirazlarım ve eleştirilerim var.[1] Her dizi izleyişimde tırnaklarımı çıkarmama sebep olan sahnelerle karşılaşıyorum. Bu dizilerden bir tanesi de geçen hafta Star TV’de yayınlanmaya başlayan Cesur ve Güzel adlı dizi.

Dizi Ay Yapım imzalı, başrollerinde Kıvanç Tatlıtuğ ve Tuba Büyüküstün yer alıyor. Senaryosunu Ece Yörenç’in yazdığı, yönetmenliğini Ali Bilgin’in yaptığı dizide, geçmişten beri birbirine düşman olan ailelere sahip Cesur ve Sühan’ın ilk karşılaşmalarından itibaren başlayan tutkulu aşkları konu ediliyor. Babasının intikamını almaya çalışan Cesur ile Cesur’un can düşmanının kızı Sühan arasındaki ilişki, ailelerin karşı çıkmasıyla imkânsız bir aşka dönüşecek gibi duruyor. Bu dizi özelinde, son zamanlarda pek çok dizide karşımıza çıkan bir erkek(lik) modelinden bahsetmek için yazıyorum.

Belirli bir erkeklik biçiminin belirli bir toplumda tahakküm kurmasında medyanın da etkisi büyüktür. Medya aracılığı ile erkekler için idealler sunulur. Örneğin diziler, belirli erkek karakterlerin özelliklerini tanımlayarak belirli bir erkeklik tanımı oluştururlar. Televizyon dizileri, 1995 yılından itibaren pek çok kanalın ana yayın kuşağı içerisinde yer almış, günümüzde ise neredeyse her akşam tüm kanallarda birkaç dizi yayınlanmaya başlanmıştır.[2] Televizyon dizilerinin toplumdaki kültürel değerleri yeniden üretmede kullandığı en önemli unsurlardan biri de hiç kuşkusuz diziler içinde yaratılan karakterlerdir. Özellikle popüler dizilerdeki ana karakterler, toplumun geneli tarafından kabul gören ve benimsenen kültürel değerler ve kişilik özellikleri ile oluşturulmaktadır ya da benimsenmesi ve içselleştirilmesi istenen kültürel ve kişilik özellikleri bu popüler karakterler aracılığıyla dolaşıma sokulur. Tüm bunların sonucu olarak dizilerde yaratılan karakterlerle izleyicilere sunulan yaşam tarzlarının, toplumsal cinsiyet rollerinin ve diğer kişilik özelliklerinin kabulü kolaylaşır. Türkiye dizilerinin çoğu, şu ya da bu çerçevede erkek dizileridir.[3] Erkek merkezli bu diziler, ‘eril hikayeler’ sunmaktadırlar.[4] Cesur ve Güzel de bu anlamda eril hikayeleri olan bir dizi. Dizinin adında esas oğlanın adının geçmesine rağmen esas kadının ‘sadece’ güzelliği ile var olması bu iddiamı kanıtlar.

Gerçek erkek

Dizinin ilk bölümünde Cesur karakterinin kendi ağzından şunları duyarız: “Sühan sen daha önce gerçek erkekle tanışmamışsın.” Cesur kendinin gerçek erkek temsili olduğuna inanır. Peki, dizide bize sunulan bu gerçek erkek nasıl bir erkektir? Cesur ve Güzel dizisinde Cesur karakteriyle karşımıza çıkan Kıvanç Tatlıtuğ, daha önce pek çok farklı erkeklik modeline hayat vermişti: Aşk-ı Memnu dizisinde Behlül, Kuzey Güney dizisinde Kuzey karakterlerine. Cesur karakterine yakından baktığımızda, Behlül ve Kuzey karakterlerinde sergilenen erkeklik unsurlarının karışımı bir erkeklik modeline rastladığımızı söyleyebiliriz. Bir yanda ‘delikanlı, adam gibi adam’ bir erkek, bir yanda ‘modern, Batılı ve metroseksüel’ bir erkek. Bir anlamda, bu yeni dizide melez bir erkeklik sergileniyor denilebilir.

Bahsi geçen bu erkek rolleri/modelleri bir yanda sanata/çevreye duyarlı, kadınlarla rahat iletişim kuran, eğitimli, bakımlı, kibar erkeklik rollerini ‘doğru’ erkeklik olarak tanımlayarak hegemonik erkekliği yeniden kurar. Öte yandan fiziksel bakımdan güçlü erkek aynı zamanda psikolojik bakımdan da dayanıklı, cesur ve erkeksi erkeklik rollerini ‘doğru’ erkeklikler olarak sergiler. Temel erkeklik özellikleri; güç, hâkimiyet, otorite, duygusallıktan uzaklık, heteroseksüellik, homofobik olmak, yarışmacılık, iş-güç sahipliği, cinsel olarak aktif olmak, cinsiyetçilik ve ırkçılık/milliyetçiliktir.[5]

Cesur karakterinde sunulan erkekliklerle hegemonik erkeklik tipinde yaşanan değişime rağmen, Türkiye’de hala geleneksel erkeklik kalıplarının dirençli olduğuna ve bu değişimin ancak melez bir yapı ortaya çıkarttığına inanıyorum. Neticede, karşımıza iki farklı hegemonik erkeklik yapısı tek bedende çıkıyor. Bu tespitler Connel’in[6] belirttiği gibi hegemonik erkeklik biçiminin tarihsel süreç içinde değiştiği, bazı davranışlar, modeller ve kurumlar hegemonik konumunu yitirirken yerini başkalarının aldığı düşüncesiyle de örtüşmektedir.

Bu dizide sunulan gerçek erkekliğin önceki dönem dizilerdeki erkekliklerden bazı farkları var. Birincisi, adam gibi adam olmak (delikanlı olmak) daha önceki dizilerde sınıfsal olarak alt/alt orta sınıf erkeklerin bir özelliği olarak sunulurken, şimdilerde Cesur karakterinde tüm özellikleriyle görüldüğü üzere, üst/üst orta sınıf erkeklerde karşımıza çıkıyor. Daha önce Kuzey Güney dizisindeki Kuzey, Behzat Ç. dizisindeki Behzat, Poyraz Karayel dizisindeki Poyraz karakterleri gibi, adam gibi adam anti-kahraman erkek profilleri sınıfsal olarak farklı konumdalardı. Cesur’u ise yeni tip bir erkek olarak izliyoruz. Türkiye’de beyaz yakalı erkekliğin hegemonikleştiğini, idealleştiğini, normatifleştiğini söylemek mümkün olabilir. Profesyonel ya da yarı-profesyonel bir işte çalışan, belli bir seviyenin üzerinde aylık geliri olan, ev ve otomobil sahibi olan ya da olmak isteyen, belki de en önemlisi çalışan bir kadınla evli olan ya da evlilik aşamasına geçmiş ve yüzeysel bir cinsiyet eşitliğine büyük oranda inanıyormuş görünen bir kentli erkeklik bu. Yeşilçam’dan bu yana melodramlarda izlediğimiz ‘fakir ama gururlu’ erkek, yerini Cesur karakterinde olduğu gibi sınıfsal olarak güçlü erkeğe bırakıyor. Benzer örnekleri için Kiralık Aşk dizisindeki Ömer karakterine, Aşk Laftan Anlamaz dizisindeki Murat karakterine bakılabilir.

Özarslan, ‘adam gibi adam’ olma sürecinin çile ile ilişkisinden bahseder.[7] Bu yeni tip erkek karakterlerin daha öncekilerden ikinci farkı da adam gibi adam olma süreçlerinde uğruna acı çektikleri davalarının farklılaşmış olmasıdır. Behzat Ç., Poyraz Karayel, Kuzey, Polat Alemdar vb. karakterlerinin temelde isyanları sisteme ve sistemde karşılaşılan haksızlıklara ve eşitsizlikleredir. Bu nedenle anti-kahraman olarak adlandırılmışlardır.[8] Bunun dışında her birinin kişisel acıları da bulunur. Bu acılar ile pişerek ‘adam’ olmuşlardır ve haklı davalarını sürdürerek ‘adam olma’ya devam ederler. Örneğin, Behzat Ç. kızının intiharı, Kuzey kardeşinin suçunu üstlenmesi ile uğraşır. Ancak Cesur karakteri gibi yeni model erkeklerin adam olma süreçleri kişisel acılarından gelir ve uğruna mücadele ettikleri davaları da kişiselleşmiştir. Cesur babasının çalınan hayatını geri almak için sertleşir ve sertleştiği oranda da erkeksileşir. Sistemi değiştirmek gibi büyük amaçları olan (anti)kahramanlardan değildir. Daha çok peri masallarındaki ‘Beyaz Atlı Prens’e dönüş yaptığımız söylenebilir.

Üçüncüsü, beden güzelliği ve bakımlı olmak ile erkek olmak arasında kurulan ilişki yeni tip erkekliklerde farklıdır. Bu anlamda metroseksüellik ve kadınsılaşmak arasında kurulan bağ yıkılmış olur. Çünkü Cesur gibi erkekler hem bakımlı hem de yeteri kadar sert olabilen erkeklerdir. Duygusal/kırılgan ve başka erkekler tarafından kollanmaya muhtaç değillerdir. Örneğin, Behzat Ç. dizisindeki görece Batılı ve metroseksüel diyebileceğimiz Selim karakteri hiçbir zaman Behzat ve arkadaşlarının erkek kulübüne alınmamıştı. Connel’e göre,[9] erkeklerin toplumsal olarak ifade edilmesi, yalnızca fikri imajlarına değil, kas gücü, duruş, beden duygusu ve dokusuna da dönüştürülür. Bu çerçevede Oktan[10] şunu ifade eder “erkeklik, boy pos ve şekli, tavır ve hareket alışkanlıklarını, belirli fiziksel becerilere sahip olmayı ve belirli becerilerin eksik kalmasını, kişinin kendi beden imajını, bunun öteki insanlara sunuluş biçimini ve bu insanların buna karşılık verme biçimlerini, kişinin bedeninin çalışma ve cinsel ilişkilerdeki işleyiş biçimini de içerir.” Connell’e göre,[11] erkeğin bedeni erkekliği ifade etmede oldukça önemli bir yer kapsamaya başlamıştır. Çünkü cinsiyetlendirilmiş bir takım tutum, tavır ve eylemler , toplumsal cinsiyet rollerimiz bedensel pratikler olarak açığa vurulmaktadır. Yeni dönem bu metroseksüel erkek vücudu da gücü temsil eder. Gücün kendisi erkeksileştirilmiştir. Dolayısıyla “erkeklik” bedensel bir varlığın ötesinde, bir fantezi unsuru olarak da sergilenmeye başlanmıştır. Sergilenen bu erkeklik kodları kadınları da içine alacak ve şekillendirecek biçimce kültürel olarak belirlenmiş bir eylem olarak karşımıza çıkıyor. Bu noktada, ekranda süreklilik içerisinde erkeklik sunularında kadınlara ve erkeklere yapılan tekrar, toplumsal cinsiyet özelliklerini, rollerini değişmez bir kategori olarak sunuyor.

Gücün erkeksileştirilmesinin yanı sıra, bedenen de erişilmesi gereken bir hegemonik erkeklik profili yaratılıyor. Kadınlara biçilen 90-60-90 ölçülerine benzer olarak erkekler için six packli,[12] kaslı ve seksi olmak gibi yeni kriterler getiriliyor. Diziler ve popüler medya idealize edilmiş erkek fiziğini sunar. Bu, erkek cinselliğinin nesneleştirilmesi durumunu yaratır. The TODAY/AOL Body Image Araştırması’nın, 2014’te yayınlanan raporuna göre erkekler, sağlıkları, aileleri ve kariyer başarılarından daha çok fizikleri hakkında endişeleniyorlar. Kadınlar için bu durum daha da zayıf olma isteği olarak belirirken, erkekler daha fazla kas arzuluyorlar. Bunun sonucu olarak, steroid kullanımında yanlışlıklar, tehlikeli ilaç kullanımları artıyor. American Medical Association Pediatrics’in 2014 Haziran raporuna göre erkek bedeninin görselliğinin % 15’i zayıf bedenleri içerirken, % 85’i kas tonusu, karın kas ve göğüs kas boyutu içeriyor. Son dönemde televizyon dizileri aracılığıyla erkek bedeninin de nesneleştirildiğini görüyoruz. Cesur’un sergilemekten çekinmediği vücudu ve sonrasında ikili arasında yaşanan erotik gerilim bu duruma örnek verilebilir.

Korumacı (cici) cinsiyetçilik

Fiziksel/sınıfsal gücün bir diğer göstergesi ise Cesur karakteri gibi karakterlerde karşımıza çıkan korumacı (cici) cinsiyetçilik durumudur. Gerçek erkeği temsil ettiği varsayılarak sunulan bu erkekliklerin daha önceki dizilerdeki geleneksel erkek(lik)lerden farklı olarak sergiledikleri korumacı cinsiyetçiliktir. Özünde klasik erkekliği de yeni tip erkekliği de temsil eden erkekler cinsiyet söylemlerinin yeniden üretildiği karakterlerdir. Ancak Cesur karakterinde de karşımıza çıktığı gibi yeni tip melez erkeklikler cinsiyetçiliği erkeklerin güzelliği, gücü (hem fiziksel hem sınıfsal), romantikliği (masalsı, imkansız aşkları) ve kibarlığı altında gizlemeye çalışmaktadırlar. Glick ve Fiske’nin çalışmalarına göre korumacı cinsiyetçilik, erkek egemenliğinin ve buyurucu cinsiyet rollerinin daha romantik ve nazik bir biçimde meşrulaştırılmasıdır.[13] Korumacı cinsiyetçilik şefkat ve korumacılık duygularından oluşur. Kadının duygusal, ruhsal ve erkeğin korumasına muhtaç olduğu düşüncesi romantik aşk ile harmanlanarak, zararsızmış gibi gösterilerek ‘erkek’ olmanın bir şartı haline getirilir. Dizide Sühan’ın yıllardır hayatında olan erkeğe değil de onu “kurtaran” erkeğe, Cesur’a, ilk görüşte sırıl sıklam aşık edilmesi bu duruma bir örnek gösterilebilir.

Tacizin romantikleştirilmesi

Bu bağlamda ise yaygınlaşan ve dizilerde Cesur gibi karakterler üzerinden romantikleştirilerek görünmez kılınan ise kadına yönelik taciz oluyor. Dahası “hayır, hayır demektir” ifadesi yok sayılarak, ‘hayır’ın anlamı değiştirilerek taciz normalleştiriliyor ve erkek olmanın bir unsuru haline getiriliyor. Cesur kendine güvenen ve ukala bir karakterdir. Ukala ve ısrarcı (kadının isteklerine rağmen ısrarcı-kadın için kadına rağmen) erkek halleri yeni model aşk prensleri olarak sunuluyor. Cesur, Sühan’ı her gördüğünde “Bir gün benimle evleneceksin biliyorsun değil mi? Senin hayatında hiç gerçek erkek olmamış. Beni özledin mi? Bensiz nasıl vakit geçireceksin?” gibi cümleler kuruyor. Sühan rahatsızlığını her karşılaşmalarında dile getiriyor ya da bakışları/duruşu ile gösteriyor. Ancak taciz, ısrar normalleşiyor, romantizmin malzemesi oluyor. Sühan’ın itirazları görmezden geliniyor. Sühan’ın becerileri, istekleri, kararları dizide (henüz) dile getirilmediği gibi Cesur’un bu tarz davranışları ile yok sayılıyor. Seçtiği erkek, atına koyduğu isim gibi basit görünen ama tamamen kadının kendi seçimleri olan şeyler Cesur karakteri tarafından ‘hata’ sayılıyor. Daha da öteye giderek, doğru yolu gösterebilecek kişi olarak Cesur kendini koyuyor. Çünkü o ‘gerçek’ erkek. Sühan’ın seçtiği diğer erkeklere benzemiyor. Başka bir deyişle, ilerleyen bölümlerde, aşkları ilerledikçe, Sühan’ı Sühan yapan ne varsa Cesur (karakterin şahsında eril söylem) tek tek yıkacak ve kendi söyleminin Sühan’ın inandıkları üstüne geçmesine neden olacak gibi duruyor. Ve en kötüsü tüm bunlar romantizm olarak ekrana geliyor, iki deli aşığın cilveleşmesi gibi sunuluyor. Oysa baktığımızda olan, kadına yönelik tacizin romantik sosa bulanmasıdır. Kadının ‘hayır’ demesi, muhteşem aşktan önce yaratılan erotik gerilimin bir parçasıymış gibi (naz yapıyormuş gibi) resmediliyor; ancak karizmatik Cesur karakterinin bu davranışları romantik erkek olmanın bir unsuru haline geliveriyor. Bir başka örneğini Aşk Laftan Anlamaz dizisinde İpek ve Kerim arasında görmüştük.[14] Başka bir deyişle, dizilerde karşımıza çıkan bu tarz erkeklik halleri tacizi romantikleştirerek erkek olmanın bir unsuru haline getiriyorlar. Kadınların ‘hayır’ demelerinin anlamı değiştiriliyor. Üstelik diziler bu kadınları sözde güçlü kadınlar olarak kurguluyorlar. Ancak kendi istediği hayatı kendi istediği gibi yaşayan, çalışan bu kadınların hayatları bu gerçek erkekler resme girdikten sonra büyük bir aldanma hali gibi ekrana yansıtılıyor. Kadınlar onlara doğru yolu gösterecek, hayatlarına anlam katacak gerçek erkekler gelene kadar yalan bir hayat yaşıyorlarmış da bu yalan içinde doğru tercihler yapamadıkları için hayır diyorlarmış gibi ekrana geliyor. Ve kadınları tehlikelere karşı koruyan, onlara hayatın gerçek anlamını gösteren gerçek erkekler hayatlarına girdiği zaman her şey mükemmel olacakmış havası yaratılıyor. Ancak bu romantik havanın içinde erkek karakterlerin uyguladığı şiddet, cinsiyetçi davranışlar, taciz ve kadını yok sayma halleri normalleştiriliyor.

Sonuç olarak, Cesur ve Güzel dizisinde olduğu gibi son dönem pek çok dizide karşımıza yeni model erkeklikler çıkıyor. Pek çoğu Türkiye’deki geleneksel erkeklik algısını yeniden üretse de yukarıda bahsettiğim açılardan yeni tip hegemonik erkeklikler yaratıyorlar. Dahası romantizm ve aşk sosuna bulanan cinsiyetçi eril tavırlar, kadına yönelik şiddetin ve tacizin de normalleşmesine yardımcı oluyor.

[1] Gedik, E. (2008). Dizilerdeki Kadınlık ve Erkeklik Halleri, http://bianet.org/biamag/toplumsal-cinsiyet/106859-dizilerdeki-kadinlik-ve-erkeklik-halleri, erişim tarihi 15.11.2016.

[2] Yücel, V. (2014). Kahramanın yolculuğu: Mitik Erkeklik ve Suç Draması. İstanbul Bilgi Üniversitesi. Yücel’e göre televizyon dizilerinde 1995’ten sonra artan popülerlik, özel kanalların açılmaya başlaması ile ilgilidir (2014). Giderek artan özel kanallarla dizilerin içeriği ve niteliği değişmiş ve bu tarihten sonra giderek artan bir ilgi yakalanmıştır. 2000’lerden sonra yerli dizilerin doruk noktasına ulaşması, yerli dizilerin yurt dışına satışları ve yurt dışında da (özellikle Orta Doğu ülkeleri) popülerlik kazanmaları ile ilgilidir. Bu durum yerli dizi piyasasını da etkilemiş ve dizi sayıları giderek artmıştır. Konuyla ilgili bir başka kaynak, Geçer, E. (2013). Medya ve Popüler Kültür; Diziler, Televizyon ve Toplum. İstanbul: Metamorfoz.

[3] Gedik, E. (2016). Bir Tüketim Kültürü Ürünü Olarak Anti-Kahraman Erkek İmajları, VireVerita E-Dergi, Sayı 4.

[4] Özsoy, A. (2011). “Yerli Polisiye Televizyon Dizilerinde Hegemonik Erkek(lik): Bir Ankara Polisiyesi Behzat Ç Örneği”. İçinde İ. Erdoğan (Ed.), Medyada Hegemonik Erkek(Lik) Ve Temsil. İstanbul: Kalkedon Yayınları. 125-160.

[5] Connell, R. W. (1995). Masculinities, Los Angeles: University of California Press.; Sancar, S. (2011), Erkeklik: İmkansız İktidar. Metis, İstanbul.

[6] Connell, R. W. (1995).

[7] Özarslan, O. (2016). Hovarda Alemi. İletişim Yayınları; s. 103.

[8] Gedik, E. (2016).

[9] Connell, R. W. (1998). Toplumsal Cinsiyet ve İktidar – Toplum, Kişi ve Cinsel Politika. çev: Cem Soydemir, Ayrıntı Yayınları, İstanbul; s. 123-124.

[10] Oktan, A. (2008). Türk Sinemasında Hegemonik Erkeklikten Erkeklik Krizine: Yazı-Tura Ve Erkeklik Bunalımının Sınırları, Selçuk İletişim, 5, 2, s.155.

[11] Connell R W (2002). Masculinities and men’s health, B Baron (eds), Gender in Interaction. Perspectives on femininity and masculinity in ethnography and discourse, John Benjamins Publishing Company, Philadelphia.S. 142.

[12] Türkçede ‘baklava’ diye geçen, karın bölgesindeki gelişmiş kaslar.

[13] Glick P, Fiske S T. (1996). The Ambivalent Sexism Inventory: Differentiating hostile and benevolent sexism. J Pers Soc Psychol; 70: 491-512.

[14] İpek ve Kerim örneği için bakınız: Sahi Özgecan’ı Kim Öldürdü?, http://www.yeniduzen.com/Ekler/gaile/381/sahi-ozgecan-i-kim-oldurdu/3575, erişim tarihi, 15.11.2016.

6 YORUMLAR

  1. Yazıyı yazan arkadaşa çok teşekkürler. Aslında yeni olmayan ama değişen/dönüşen bir algının tekrar tekrar ortaya çıkması ve farklı elbiseler altında sunulması durumunu çok güzel ele almış. Bir erkek olarak ne yazık ki bu tip şeylerin önemli bir kısmının farkına varamıyorum. Fark ettikçe de “nasıl bir şeyin parçası olduğumu(zu)/olabileceğimi(zi) daha iyi görüyorum. Belki zaman zaman bu çerçevede yaptığım(ız) ve/veya yapılması muhtemel yanlışlarım(ız) olduğunu biliyorum. Böylesi geleneksel ve erkeği yücelten bir toplumda, bu tip meselelerin konuşulmasının bile ciddi bir çaba ve emek olduğunu düşünüyor, bunun için ve oluşturulmaya çalışılan bu farkındalık için bu yazı özelinde, özellikle kadın hareket(ler)inin her alanında emek sarf eden insanlara saygılarımı sunuyorum. Umuyorum ki bu çabalar boşa gitmeyecek ve toplum, belki üç gün beş gün sonra değil ama, uzun vadede birtakım olguların daha da farkına varır hale gelecektir.
    Kolaylıklar, iyi çalışmalar, selamlar…

  2. Yazınızı çok beğendim. Detaylı bir şekilde irdelemişsiniz konuyu. Bir yandan da üzüldüm. Ya cidden bir izleyici yeni internet dizisi olan “fi”nin tacizi normalleştirdiğini söylemişti. Bu çok ciddi& sorunlu bir durum. Umarım yazınız insanların farkındalık kazanmasını sağlar.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.