İhtişamına, iktidarına, mevkiine, pozisyonuna bakılmaksızın hepimizin ihtiyacı olabilecek hakların peşindeki arkadaşlarımız sayesindedir karanlıklar çökmediyse başımıza

5 Temmuz 2017 gecesi İstanbul Büyükada’da insan hakları savunucularının korunmasına yönelik eğitim toplantısı yapan çocuk hakları, kadın hakları, insan hakları alanında çalışan farklı örgütlerden hak savunucuları adeta kaçırılırcasına gözaltına alındı. Saatlerce haber alınamadı hiçbirinden.

Kadınların, çocukların, yoksulların, Müslüman, Hristiyan, Yahudi tüm inançların, inançsızların, Türk, Kürt, Afrikalı, eşcinsel, trans, göçmen, kendileri gibi düşünmeyen, onlar gibi yaşamayan ve bu coğrafyada ne kadarını yazsak eksik kalacak tüm haksızlığa uğramışların yanında koşulsuz yer alan insanlara, insan haklarına ömrünü adamış arkadaşlarımıza “silahlı terör örgütü üyeliği’’ yaratılmaya çalışılırken -üretilen nefret ve kışkırtılan erkekliğin sonucunda- Sakarya’da Suriye’li hamile bir kadın çocuğuyla birlikte kaçırıldı, tecavüz edildi ve oğluyla birlikte öldürüldü. 16 Haziran 2013’te başının arkasından gaz fişeğiyle yaralanan ve 269 günlük hastane sürecinin sonunda yaşamını kaybeden Berkin Elvan davasının ikinci duruşması vardı. Mahkeme heyeti sanık polis F.D.’nin tutuklanmasını reddetti. Aynı gün işlerinden haksız hukuksuz şekilde atıldıkları için açlık grevinde olan, yine haksız hukuksuz cezaevinde tutulan Nuriye ve Semih’in açlığının 120. günüydü. Açlık grevinin 45. gününde olan Esra Özakça gözaltına alındı. Yüksel Caddesi’nde işlerini geri almak için mücadele edenlerin evleri basıldı. İş cinayetleri durmadı. Aydın’ın Nazilli İlçesi’nde, cezaevinden denetimli serbestlikle çıkan M.Ö., dayısının zihinsel engelli kızına tecavüzden gözaltına alındı. Yazaki’de kadınların taciz edilmesine sessiz kalmadığı, haksızlıklara karşı durduğu, sendikalı olduğu için işten atılan bir kadın, Dilek Gültekin, elinde “Yazaki’de kullan-at, taciz-baskı var. İşimi geri istiyorum” pankartıyla eylem yapmaya devam etti, önceki gün olduğu gibi yine gözaltına alındı. Daha önce “Çalışan kadınlar fuhuşa hazırlık yapmış oluyor. Üniversiteli kadınların gözleri bakire değil” gibi şiddet ve nefret dolu sözleriyle hatırladığımız Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız “Kadınlar ne yaparlarsa yapsınlar namaz da kılsalar, oruç da tutsalar, ümmetin en büyük sorunu olmaya devam edecekler” diyerek nefret söylemlerini sürdürdü. Kadın hakları çalışmaları yapan feminist yol arkadaşlarımız gözaltında, kadın düşmanı Nurettin Yıldız aramızda dolaşıyor hâlâ.

Bunca haksızlığın yaşandığı, bir günlük haber akışındaki kötülüklerin bile dayanılmaz olduğu, dengelerin sürekli değişebilir olduğu bu topraklarda, kimin ne zaman hakka hukuka ihtiyacı olacağı da değişken. İhtişamına, iktidarına, mevkisine, pozisyonuna bakılmaksızın hepimizin ihtiyacı olabilecek hakların peşindeki arkadaşlarımız sayesindedir karanlıklar çökmediyse başımıza, kaldıysa rengi dünyanın; hakikatin peşinde yılmadan, yıllardır koşanlar sayesindedir bunca kötülüğe rağmen yeşeriyorsa hâlâ bu topraklarda dostluk, dayanışma, hâlâ umutla tutunuyorsak yaşama…

Tesadüflerin bir araya getirdiği yığınlar değiliz. Mutluluğun ülkesi düşümüz var gerçekleştirmek için yoluna düştüğümüz. Kadınların, çocukların, yoksulların, hakları gasp edilen tüm ezilenlerin acıları, ‘ah’ları ayaklara dolanacak. Yıllar sonra tarih bu yaşadıklarımızı utançla yazacak ama tarih ısrarla, vazgeçmeden insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, barış, eşitlik, özgürlük diyenlerin de tarihi ve yazılmaya devam ediyor.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.