Orgazm eşitsizliği üzerine düşünmek cinsellikle ilgili sahip olduğumuz ama gasp edilen haklarımızı da hatırlatıyor.

Louise Bourgeois, “The Geometry of Pleasure (#5)”, 2010

2020 yılında Çatlak Zemin’de The Guardian için çekilen “Vajina Mektupları” belgeselinin Türkçe çevirisi yayınlanmıştı. Dört bölümden oluşan seri benim için çok öğretici olmuştu. Özellikle üçüncü bölümün konusu olan “orgazm uçurumu” terimini ilk kez duymuştum ve bu sayede cinsellikteki bazı durumları daha iyi anlamıştım. Kişi özellikle cinsellikle ilgili bilgilere internet sayesinde daha kolay erişebiliyor. Çevrenizde cinsellikle ilgili konulara, seks pozitif şekilde yaklaşmayanlar varsa aklınıza takılanları veya merak ettiklerinizi direkt internette aratmak daha iyi hissettirebilir. Ama bilgiye, özellikle cinsellikle ilgili bilgiye erişim konusunda internette doğru anahtar kelimelerle aratma yapabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yanlış ve şehir efsanesi kıvamında bir sürü sonuca ulaşabilme ihtimalimiz epey yüksek. Şahsen bunu önlemek için merak ettiğim konuyu öncelikle, takip ettiğim feminist ve queer sitelerde aratıyorum. Özellikle “Nedir?” sorusunu içeren aramalarda daha iyi sonuçlar elde ediyorum.

İnternette “Cinsellik nedir?” diye arattığımızda, yukarıda yer alan görüntüdeki gibi patriyarkal bir tanımla karşılaşıyoruz. İkili toplumsal cinsiyet sistemine ait olduğu belirtilen cinselliğin, bireyin arzularından ve ilişkilenme çeşitlerinden uzakta, fazlasıyla heteroseksist bir şekilde tanımlandığını görüyoruz. “Kullanıcılar bunları da sordu?” kısmına bakınca da merak edilen daha çok şeyin olduğu göze çarpıyor. Bu yüzden birçok tanımın feminist ve queer açıdan nasıl olduğunu bilmek daha önemli bir hal alıyor. Çünkü cinsellik, toplum ve patriyarka sayesinde belli kaideleri içeren, karışık, hatta problematik ve kimi zaman kriminalize edilen politik bir alan. Oysa cinsellik; bireyin cinsel arzuları ve duyguları ile bu arzu ve duygular nedeniyle içine girdiği etkinlik ve ilişkilerden oluşur. Cinselliğe özcü değil, toplumsal inşacı bir yerden yaklaşan feministler, cinselliğin erkekler ve kadınlar arasındaki eşitsiz iktidar ilişkilerince şekillendirildiğini, hangi edim ve organın cinsel olarak kabul edildiğinin bu iktidar ilişkileri tarafından belirlendiğini öne sürmektedir.1 Eşitsiz iktidar ilişkilerinin sistematik olarak makbul kıldığı cinsellikte, erkek ve kadına biçilen makbul durumlar, cinsel sağlık, cinsel eğitim gibi birçok konuyu da etkiliyor. Heteroseksüel bir erkeğin cinselliğini yaşaması, toplum için bir sevinç kaynağı iken kadınların cinselliği, ayıp ve evlilikle meşrulaştırılan bir şeydir. Hatta evlenene kadar kadına cinsellikle ilgili pek bir şey anlatılmaz. Cinselliği nasıl yaşaması gerektiğini evleneceği gün bir başka kadından öğrenen kadınların deneyimleri de mevcuttur. Eril düzen sayesinde, kadınlar için “zamanı gelmeden” erişilmesi uygun olmayan bilgilerden dolayı çoğu zaman cinsellikte özellikle hetero ilişkilerde, erkek partnerin keyif aldığı veya her zaman boşalmayla sonuçlanan, rahatlatıcı bir deneyim yaşıyor olmasına karşılık kadınların yaşadığı eşitsizliklerle ilgili birçok araştırma, yazı, video ve podcast mevcut. Peki ortada bir orgazm eşitsizliği var mı? Herkes sürekli ve aynı düzeyde mi orgazmı deneyimler? Orgazm eşitsizliğinin sebebi neler olabilir?

Cinselliğin erkek merkezli tanımı ve tasviri, yaşanacak tüm deneyimi eril olanın alacağı haz ekseninde oluşturur. Örneğin oral seksin kadından beklenmesi eril olanın yani erkeğin hazzına odaklanan bir tutumdur. Hatta sadece erkeğin boşalmasıyla sonlanan çoğu deneyim de buna örnek verilebilir. Toplum içinde erkeğin sürekli sekse hazırlanması, tahrik olması ve boşalmasını sağlama düşüncesi, kadınlara biçilen bir görev gibi durur, bu da ortaya bir sürü eşitsizlik çıkarır. Aynı zamanda toplum, kadınların cinselliğinin bir muammadan bilinmezlikten oluştuğunu, hatta boşalma/orgazm olma ihtimallerinin çok düşük olup böyle bir şeye de ihtiyaçları olmadığı düşüncesini yayar. Kadının hazzı arka plana atılıp, yok sayılınca ortaya bir orgazm eşitsizliği çıkar. Orgazm eşitsizliği veya orgazm uçurumu hetero erkekler ve kadınlar arasında birçok araştırmayla ortaya çıkmış bir durumdur. Zaten en önemli verilerden biri de eşitsizliğin en çok heteroseksüel ilişkilerde ortaya çıktığı ve derinleştiğidir. Yapılan araştırmalarda heteroseksüel erkekler, cinsel aktivite sırasında kolayca orgazm olduklarını bildirirken, kadınlarsa olmadıklarını veya daha önce de hiç yaşamadıklarını bildirmişler. Bazı araştırmalarda da kişilerin cinsel deneyiminin, tanıdık partnerlerle, yeni partnerlerle ve mastürbasyon sırasında farklı, değişken olabileceği belirtilmiş. Sonrasında kadınların tanıdık bir partnerle orgazm olma oranlarında bir artış olduğu saptanmış. Aynı sonuç erkekler için de geçerli olmasına karşılık kadınların olasılığı daha hızlı artış göstererek orgazm uçurumunun daraldığını göstermiş.

Orgazma cinsel yönelim ve mastürbasyon yapabilme tarafından baktığımızda da kadınlarla yatan kadınlar, erkeklerle yatan kadınlara göre çok daha fazla orgazm oluyor. Lezbiyenler ve biseksüel kadınlar, zamanın yaklaşık %83’ünde orgazm oluyor. Bu, erkeklerle seks yapan kadınların üç katı veya kadınlarla yatan erkeklerin zevk aldığı sıklıkla aynı. Kadınlar ayrıca mastürbasyon yoluyla orgazm yaşamakta sorun yaşamıyorlar. Mastürbasyon yapan kadınların %5’inden daha azı bunu yapmanın bir parçası olarak rutin olarak orgazma ulaşamıyor. Ortalama olarak, sadece dört dakikaya ihtiyaçları var, yani mastürbasyon yapan erkeklerin aldığı süre ile aynı.2 Tüm bu veriler kadınların değişen orgazm oranları için çok önemli. Çünkü orgazm olup olmama sebebinin bir sürü kadınla ortaklaştığını görmüş oluyoruz.

Elbette orgazm deneyimlemeyi istemek ne kadar doğalsa bunu istememek de doğaldır. Bence kişinin tatmin olmasını genellikle orgazmla ilişkilendirmek, deneyimlememiş kadınlar üzerinde bir baskı oluşturabilir. Zaten orgazm, yapılacaklar listesinde tik atılan bir madde veya herkesin aynı şekilde, sürede deneyimlemesi gereken bir şey değil. Herkesin hissettiği ve hissedecekleri farklı olmakla birlikte, aksi olmasında da bir bozukluk yoktur. Aksine orgazm eşitsizliği, toplumsal cinsiyet rollerinden, toplumsal kurallardan ve cinsel eğitim eksikliğinden kaynaklanır. Yani orgazm eşitsizliği toplumsal olarak belli cinsiyetlerin, değerlerin ve cinsel davranışların yüceltilmesi, diğerlerinin ise yasaklanması, yok sayılması veya dışlanması ile alakalıdır.3 Orgazm eşitsizliğini, tedavi olunması gereken bir hastalık ve biyolojik bir eksiklik gibi görmek ise patriyarka ve toplumun işine gelen bir durumdur. Çünkü böylece kadının kusuru, sorunu, eksikliği gibi tanımlarla eşitsizliği sürdürmektedir. Cinselliğin erkek merkezli oluşu, kadınların cinselliği ve isteklerine dair utandırma taktikleriyle de doludur. Oral seks talebini rahat bir şekilde dile getiren heteroseksüel erkek aynı durumu kadın için sağlamaz hatta isteyebileceğini bile düşünmez. Oysa herkesin eşit ve haz dolu bir cinsel yaşam sürme hakkı vardır. Bu doğrultuda utandırılmadan, partnerimizle haz ve orgazm hakkında iletişim kurma hakkına da sahibiz.

Orgazm eşitsizliği üzerine düşünmek cinsellikle ilgili sahip olduğumuz ama gasp edilen haklarımızı da hatırlatıyor. Dünya Cinsel Sağlık Birliği’nin (WAS) 14. Dünya Seksoloji Kongresi’nde kabul ve ilan ettiği evrensel cinsel haklar deklarasyonuna göre cinsel haklar;

  • Cinsel özgürlük hakkı.
  • Cinsel otonomi, cinsel bütünlük ve beden güvenliği hakkı.
  • Cinsel mahremiyet hakkı.
  • Cinsel eşitlik hakkı.
  • Cinsel haz hakkı.
  • Cinselliğin duygusal ifadesi hakkı.
  • Özgürce cinsel ilişkiler oluşturma hakkı.
  • Üremeyle ilgili özgür ve sorumlu seçim yapabilme hakkı.
  • Bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı.
  • Kapsamlı cinsellik eğitim hakkı.
  • Cinsel sağlık hizmeti hakkı.

Orgazm eşitsizliği demek bir yandan da yukarıda sıralanan tüm cinsel haklarımızda yaşadığımız eşitsizlikler de demek. Belki birileri çıkıp “Tek dert orgazm mı?” diyebilir. Elbette tek derdimiz bu değil ama yaşadığımız tüm eşitsizlikleri ve gasp edilen haklarımızı bir önem sırasına koymamız da gerekmiyor. Herkes eşit ve sağlıklı bir cinsellik yaşama hakkına sahiptir. Cinselliğimizin ve cinsel sağlığımızın önemsiz, konuşulması ayıp bir şeymiş gibi gösterilmesi, bilgiye ve sağlık hizmetlerine erişimimizi de kısıtlar. Bu yüzden cinsel sağlık, sağlıktır ve orgazm da denemeyi istersen imkânsız değildir.

Kaynaklar

1- https://feministbellek.org/cinsellik/

2- Are Women Bad at Orgasms? Understanding the Gender Gap By Lisa Wade, PhD.

https://osf.io/preprints/socarxiv/q2h8a/

3- https://www.tabukamu.com/orgazm-esitsizligi

Yardımcı araştırmalar

Differences in Orgasm Frequency Among Gay, Lesbian, Bisexual, and Heterosexual Men and Women in a U.S. National Sample. https://link.springer.com/article/10.1007/s10508-017-0939-z

Heterosexual Young Adults’ Experience With and Perceptions of the Orgasm Gap: A Mixed Methods Approach: https://journals.sagepub.com/doi/10.1177/03616843221076410?icid=int.sj-full-text.similar-articles.3

Women’s Orgasm Gap as a Function of Precarious Manhood. https://digitalcommons.usf.edu/etd/7819/

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.