Adaletin gerçekleşmesini talep eden dinleyiciler, aslında ifşa edenlerden sonra sürecin en çok içine dahil olan, mücadeleyi sürdüren ve fazlasıyla sorumluluk yüklenenler.
Patriyarkal sistem ezelden beri var olsa da son yıllarda hem dünyada hem Türkiye’de flört şiddetinden cinsel saldırıya bu sistemin çeşitli veçhelerinin gittikçe daha sıklıkla toplumun bilgisine sunulduğuna tanıklık ediyoruz. Sosyal medyanın toplumsal hayatlarımızdaki yerinin gün geçtikçe daha çok artması ve buna bağlı olarak ifşa mecrasının bu alana kayması da ifşaların sayısı, dinamikleri ve yöntemleri üzerine etkili oluyor hatta tümden değiştirebiliyor.
Sosyal medya ifşalarının amacının toplumsal çevrelerde/hukuki düzlemde gerçekleşmeyen veya zaten gerçekleşme ümidi dahi olmayan adaletin sağlanabilmesi için bazen son çare olduğu defalarca dile getirildi[1]. Ne var ki ifşaların ardı genellikle bir adaletin tecellisinden çok bir tartışmalar zinciri ile geliyor. Kimi zaman patriyarkal dinamiklerin su yüzüne çıkarıldığı doyurucu argümanlarla beslenen ama kimi zaman da aktörler üzerine kilitlenen sonuçsuz döngülere giren bu tartışmalar zincirinde bir yandan çoğumuzun benimsediği bir yandan da çok üzerinde konuşmadığımız ama süreçleri etkili olarak dönüştürme potansiyeli olduğunu düşündüğüm bir pozisyon üzerinde durmak ve buranın olanak ve olanaksızlıklarını konuşmak istiyorum: İfşanın dinleyicisi.
Sosyal medya öncesi ve sonrası diye çok kaba bir tarihlendirme yaparsak eğer, sosyal medya öncesi dönemde ifşa yapılmadan önce konu yakın çevre ile paylaşılıyordu, bu beyanın dinleyicisi genellikle “güvenilir” olarak kodlanan kişiler oluyordu. Bu toplumsal durumlara göre sıklıkla aile, arkadaş çevresi veya bu konularda “fikirlerine güvenilecek” bir büyük (öğretmen gibi) veya feminizmle bir şekilde temas etmiş birisi olabiliyor[2], kurumsal yapıların etkisizliği/mekanizmasızlığı nedeni ile bu beyanlar nadiren kurumsal yapılabiliyordu[3]. Alınan sosyal destek sağlam ise ve daha önce başvurulan mekanizmalar sonuçsuz kaldıysa kişi genellikle çevresinin de desteği ile ifşada bulunabiliyordu, ancak ifşa hem daha az sıklıkta başvurulan bir metot idi hem de sıklıkla bilinirliği ifşa edilen/eden kişilerin çevresi ile sınırlı kalıyordu.
Sosyal medyanın ağırlığının arttığı günümüzde ise bu mekanizmalar geçerliliğini korusa da sosyal medya üzerinden yapılan ifşalar daha ağırlıklı bir yer kaplar hale geldi. Bu durumda da ifşanın dinleyicilik konumu “yakın çevre”den çıkıp paylaşılma oranına göre çok daha geniş bir ölçeğe kadar yayılabildi ve birbirinden bağımsız, örgütlü olmayan hatta sıklıkla birbirini tanımayan, ama büyük bir kitleyi oluşturdu. Bu sayısal artış ile beraber dinleyici konumunun etkisinin çok arttığını, ama aynı zamanda hiç de homojen olmayan bu büyük kitle içindeki kişilerin birbirinden oldukça farklı hatta bazen birbirine karşıt tutumlar alabildiğini, süreci çözülmesi oldukça zor tartışmalara sürükleyebildiğini, bunun da hem ifşa sürecini hem de etrafında örülen mücadeleyi değişik şekillerde etkilediğini izledik.
Ağırlıkla eril tepkilerin zaten ifşaların ortaya serdiği cinsiyetçilikten, patriyarkal toplumsal düzenden beslendiğini ve bu düzeni beslediğini, dolayısıyla ne ifşa sürecine ne de bu süreç etrafında örülen mücadeleye katkılarının olmadığı hatta köstek oldukları çok açık ve defalarca dile getirildiği için bu tutumu benimseyenleri değerlendirmeyi bir tarafa bırakıp[4] süreci olumlu yönde dönüştürme potansiyeli olan diğer dinleyicilerin ifşalara karşı konumlandığı yerden bahsetmek istiyorum. Burada temelde üç pozisyondan söz etmek mümkün kanımca: Sessizliğini koruyanlar, “objektif” olmaya çalışanlar ve ifşanın getireceği/getirmesi beklenen adaleti talep edenler. Keskin sınırları olmayan geçişken bu konumlanışlar arasında bir doğruluk sıralaması yapmak gibi bir amacım yok, her birinin ifşa sürecine etkisini ve bu bakımdan olumlulukları ve çelişkilerini tartışmaya çalışacağım.
Sessiz kalmak, aslında süreçler üzerinde değiştirici rolü en az olsa da pek çok farklı nedenden çok kişinin benimsediği bir konum. Doğru tavır alabilme konusunda endişeler, daha önce benzer deneyimler yaşamanın getirdiği yılgınlık, ifşada bahsi geçen kişilerle kurulmuş olan ilişkiler, özellikle ifşa edilenle paylaşılan ortak çevreler gibi pek çok farklı gerekçe, kişileri sessiz kalmaya itebiliyor. Sessiz kalmanın, ifşa etrafında örülen mücadeleyi zayıf bırakmak, ifşa edende yalnız bırakıldığına, yeterince desteklenmediğine dair olumsuz duygular uyandırabilmek gibi olumsuz etkileri var, bu da hem ifşa edeni hem de süreci olumsuz etkileyip güçsüz düşürebiliyor. Bir taraftan da anlık, ani ve yanlış verilen tepkilerin, hiç tepki vermemekten daha kötü sonuçlara yol açma olasılığı da var. Bu anlamda dinleyicinin kendini hazır hissetmediği bir pozisyon almasını istemek, bunu zorlamak da her zaman doğru olmayabilir. Yine de bu konumun sürece olumlu müdahale ederek mücadeleyi güçlendirme olanağını elimizden alacağı, bizi hayatın aktif, politik özneleri olmaktan alıkoyacağı açık.
Dinleyici olarak objektif olma kaygısı güdenlerin de yine bu tutumu almak için pek çok farklı sebebi olabiliyor. Nesnellik konumunun sebebi konunun detaylarını tamamen öğrenme ve ancak ondan sonra karar verme arzusu olabiliyor ancak o zaman objektiflik konumu kimi zaman “Kadının beyanı esastır” ilkesinin sınırlarında gezinmeye ve “ama”lı cümleler kurmaya da evrilebiliyor. Bunun yanında nesnel olma kaygısının bir sebebi de bütün öznel anlatılardan nesnel bir bütün ortaya çıkarmak ve mücadeleyi buradan destekleme isteği olabiliyor. Yine de sonuçta nesnel bilgi arayışının varacağı yer, beyanın/ifşanın doğruluğuna karar verme sorumluluğunu üstlenmek, bir tür savcı/hakim konumunu benimsemek olabiliyor. Bu durum da süreci iki yönden zorluyor. Sorular sorulması ifşa eden kişide hem yaşadıklarını sürekli anlatıp tanımlamaya çalışarak hem de güvenilirliğinin sorgulandığı duygusu yaratarak yıpratıcı, zorlayıcı olabiliyor. Ayrıca doğru bilgi ile suçun tanımlanması çabası, ifşa sürecini suçun tanımlanması-uygun cezanın verilmesi gibi çok teknik/hukuki bir yöne evrilterek ifşa edenin yıpranmışlığının, onarıcı mekanizmaların gerekliliğinin üstünden de atlayabiliyor. İfşa sürecinin yürütülebilmesi için ifşa edilen kişinin ispat yükümlülüğü üzerinden bazı mekanizmaların işletilmesine ihtiyaç duyulduğu bir gerçek. Fakat hem kişiler hem mekanizmalar bazında, mekanın da sosyal medya olduğu düşünüldüğünde tam bir nesnellikten bahsedilebilir mi gerçekten? Bu da ayrı bir tartışma konusu.
Adaletin gerçekleşmesini talep eden dinleyiciler, aslında ifşa edenlerden sonra sürecin en çok içine dahil olan, mücadeleyi sürdüren ve fazlasıyla sorumluluk yüklenenler. Bu kişiler sıklıkla feminist mücadelenin da parçası/bileşeni olabiliyor. Aslında bu gruba bir yönüyle sosyal medya öncesi dönemde ifşa edeni destekleyen sosyal çevrenin, sosyal medya dönemindeki ikamesi diyebiliriz. Yine de özellikle sosyal medya söz konusu olduğunda bu kişilerin birbirini tanıyan görece homojen bir çevre olmadığını, örgütlü olmadığını akılda tutmakta fayda var. Bu nedenle ortak tavır, ortak karar alma ve sahaya hakim olma gibi mekanizmalar yerine mücadele sıklıkla teke tek çatışmalar şeklinde sürüyor. Son süreçte görüldüğü gibi elbette bu mücadeleden de değerli kazanımlar elde ediliyor. Ne var ki bu yöntemin hem ifşa edene hem de onun etrafında kenetlenenlere zarar verme riski de var[5]. Hem umulan adaletin gerçekleşen adalet ile örtüşmemesi, hem kişilerin beklentilerinin ve mücadele biçimlerinin ortak olmaması hem de süreçteki edilen mücadelenin yoğunluğu yıpratıcı olabiliyor. Ek olarak elde edilen kazanımların bir süre sonra kaybedilmesi riski (örneğin işini kaybeden tacizcinin bir süre sonra başka bir yerde işe girmesi) bu yıpranmayı arttırabiliyor ve travmanın geride bırakılmasını da zorlaştırıyor. Bir diğer önemli nokta da mücadele edenlerin cinsel şiddete uğrayan kişi ile fazla özdeşleşerek onun duygularını da üstüne alması. Bu durumda etrafta güçlü kalması gereken kişiler de travmatize oluyor, nesnellikten uzaklaşabiliyor ve bu da herkes için zarar verici bir döngüye sebep olabiliyor.
Tüm bu konumların süreci olumluya yönlendirebilecek nitelikleri olmasına rağmen önceliği ifşa edilen kişiye verdiğini, “adaletin yerini bulması” (ki buradaki tecellisi beklenen adaletin tarifinin de oldukça öznel bir tarif olduğu söylenebilir) ifşa eden için bir miktar ruhsal iyileşmeyi sağlayacak olsa da hem her zaman beklenen adaletin gerçekleşmeyebileceği, beklenen adalet ve gerçekleşen adalet arasında farklar olabileceği ve olası geri dönüşler (ifşa edilen kişinin tekrar sosyal ortamlarda kabul görmesi gibi) nedeni ile ruhsal düzelmeyi tamamen adalet arayışına bağlamanın ifşa eden kişi açısından iyileştirici değil yıpratıcı sonuçlar da ortaya çıkarabileceğini akılda tutmak gerektiğini düşünüyorum. Bir taraftan da ifşa edilen kişinin alacağı “ceza”, ifşa eden kişinin yaşadığı bütün zorlukları, kayıpları düzeltmeyecektir. Bu nedenle ifşanın dinleyicileri olarak başka konumlara da ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum, ifşa edileni değil edeni önceleyen, onun mücadelesini gören, oradan dayanışmayı önemseyen bir pozisyona. Feminist mücadeleyi dayanışmadan yükselten konumlara.
Peki kendini nasıl konumlandırsın bu dayanışmacı dinleyici? Buradaki esas nirengi noktasının ifşa eden kişiye kendini yalnız hissettirmemek, bir sosyal ağ ile çevrili olduğunu ve güvende olduğunu hissettirmek olduğunu düşünüyorum. Feminizmle bir şekilde temas etmiş dinleyici için bu süreç daha rahat ilerleyebilir, ancak sadece sanal ortamlarda dayanışma imkanı varsa bu biraz zor ve yaratıcılık gerektirebilir. İfşa sürecinde ifşa eden kişiye tutumumuzu netleştirmek de çok önemli. Ne empatinin sınırlarını zorlayarak ifşa eden kişinin duygularını üstüne alacak kadar nesnellikten uzaklaşmak, ne de kendini ifşa eden ve yaşadıklarından tamamen soyutlayan bir üçüncü kişi olarak tanımlamak, ifşa eden kişi için dayanışmacı ve sağaltıcı ve ifşa süreci için iyi yönde dönüştürücü olmayacaktır. İfşa eden kişiye hem yakın hem nesnel durabilmek, sorgulayıcı olmadan dinleyici olabilmek ise emek gerektiren ama sağlam bir duruş olabilir. İfşa eden kişi pek çok duyguyu, hatta bazen değişik duyguları aynı anda yaşayabilir, kırılgan, endişeli hissedebileceği gibi duygu durumunda bir değişiklik olmayadabilir. Dayanışmaya çalışan kişi, ifşa edenden yaşamadığı bir duygu halini üstüne almasını beklememeli, zorlamamalı, kırılgan hissedenden güçlü olmasını, normal hissedenden mağdur rolünü benimsemesini beklememeli. Olanları hemen unutmasını ve hayatına devam etmesini beklemek ifşa edeni hazır olmadığı bir şeye zorlamak olacaktır. Dinleyicinin hikayeleri tekrar tekrar duymaya ve dinleyişlerinde kendi içinde tetikleyebileceği başka duygulara hazırlıklı olması, bu duygulara kapılmadan karşısındakinin durumunu öncelemesi gerekir. Teselli etme çabası her zaman işe yaramayabilir, bazen sadece sessizce yan yana durmak da çok şey söyleyebilir. Her ifşa süreci biriciktir, cinsiyetçiliklerin faklı tonlarının ifşaları da farklı olabilir ve tüm ifşa süreçleri birbirinden farklı yürüyebilir. İfşa edenin söyledikleri doğrultusunda isteklerini görerek ama onu istekleri ile yalnız bırakarak değil, ifşa edenin isteklerini tek pusula alarak da değil, mücadele, dayanışma ve sağduyu hattında ortak bir harita çizmeye destek ve paydaş olmak ifşa sürecini yalnız bir kişinin değil bir sosyal ağın ortaklaşa yürüttüğü bir sürece evrilterek hem ifşa edeni hem de süreci güçlendirecektir. Bu süreçte ifşa edeni hazır olmadığı veya gereksiz yere yoracak adımlara zorlamamak da gerekir. İfşa eden kişinin adalet arayışını görmek, adaleti ifşa eden kişinin beyanını esas alan bir yerden talep ederken ve takipçisi olurken bir yandan da onarımın sadece adalete bağlı olmadığını hatırlamak ve hatırlatmak önemli olabilir. İfşa eden kişinin adaletin tecellisinin dışında pek çok onarıcı, sağaltıcı desteğe ihtiyacı olabileceğini gözetmek gerekir. Güvenlik ihtiyacı varsa güvenli alanlar sağlamak için uğraşmak gerekir. Destek vermeye açık olmak ve bunu açıkça ve sürekli göstermek de güven verici olacaktır. Eğer dinleyicinin imkanlarını aşan bir durum söz konusu ise başvurabileceği, destek alabileceği yerleri paylaşmak da etkili bir dayanışma yöntemi olabilir[6]. Bu başvuruların zaman zaman zor olabileceği düşünülerek buralarda da desteğe ihtiyacı olup olmadığını gözetmek ifşa eden için rahatlatıcı olacaktır. İlk dalga sönümlenmeye başlayınca mutlaka iletişimi bir şekli ile sürdürmek ifşa edenin hissedebileceği ve oldukça zarar verici olabilecek yalnızlık ve terk edilmişlik duygularının önüne geçebilir. Ve ifşa edeni mağdur olarak etiketlememek, onun bir “hayatta kalan” olduğunu bilmesini ve bunu sahiplenmesini sağlar. Bunun için hayatı yaşamaya devam etmek, hayatı beraber yaşamak, paylaşmak, çiçekleri sulamak, güneşe bakmak ve gülmek, erkekliğin, cinsiyetçiliğin, şiddetin bizi “mağdur” edemeyeceğine ikna olana, etraftaki bütün ahlakçı sesleri bastırana kadar da gülmek dayanışmanın en tatlısı olacaktır.
Dinleyicinin ifşa edenden bağımsız olarak kendini konumlandırabileceği bir diğer önemli yer de tüm ifşa edilenlerin aslında tek tek kişiler değil cinsiyetçilik örüntüleri olduğu gerçeğini akılda tutarak, ifşalar ile adaletin kısmen sağlanması söz konusu olsa bile sistemin bir günde değişmeyeceğini, patriyarkal ve heteronormatif örüntülerin kadınları ve LGBTİ’leri sarmaya devam edeceğini, yarın, sonraki gün yepyeni bir eşitsizlikle karşılaşacağımızı bilerek hareket etmek. İfşa gibi yıpratıcı olabilecek süreçlere gerek duyulmamasını sağlamak için, cinsiyetçilikle mücadele için kendi sosyal, politik çevrelerimizi örgütlemek. Güvenli ağlar, cinsiyetçilikle karşılaşıldığında başvurulabilecek mekanizmalar oluşturmak, bunların bileşeni olmak. Cinsiyetçi ortamları sorgulamak, bunların paydaşı, bileşeni, destekleyeni olmamak. Ve cinsiyetçi davranışlara tanık olduğumuzda bunu “mesele” haline getirmek, huzurları bozmak, canları sıkmak.
Sonuç olarak ifşaların dinleyicisi konumunda olan hepimizin tutumlarımızın, aldığımız pozisyonların, tanıklıklarımızın ifşa süreci ve buradan kurulacak mücadele ve dayanışma için ikincil değil aksine kritik önemde olduğunu düşünüyorum. İfşa sürecinde adaleti talep ederek ama mücadeleyi buraya kilitlemeden, ifşa edeni, onun onarım sürecini görerek ve önceleyerek ve cinsiyetçiliğin burada bu anda başlayıp bitmediğini, bu uzun soluklu mücadelede atılacak pek çok adım olduğunu bilerek bir arada durmanın ve hayatımızı buna göre örgütlemenin kritik önemde olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatımızda da güçlü politik özneler olduğumuz gerçeğini sık sık hatırlamak, dünyayı değiştirecek sihirli gücümüz çünkü.
[1] https://www.gazeteduvar.com.tr/ifsa-ve-taciz-makale-1507300
[2] https://m.bianet.org/bianet/erkek-siddeti/204959-cinsel-saldirilarda-profesyonel-taniklik
[3] Burada beyan ve ifşanın aynı anlama gelmediğini, beyanın otomatik sonucunun ifşa olmadığını hatırlamakta fayda var. https://catlakzemin.com/ifsalar-adalet-ve-kadinlarin-guclenmesi-2/
[4] https://catlakzemin.com/bir-turlu-asilamayan-esik-ifsa-karsisinda-erkek-savunmaciligi/
[5] https://catlakzemin.com/psikolog-ve-hayatta-kalanin-sifa-notlari/
[6] https://morcati.org.tr/siddete-ugradiginizda-neler-yapabilirsiniz/