Yakınlıklar, her gün gördüğümüz bir arkadaşımızla sohbet etmek gibi, birebir tanımasak da mücadelemizle ortak olduğumuz kadınlarla yan yana durmak gibi, biz okuyucularına birbirini bilmekten gelen bir tanışıklık ve dostluk hissi veriyor.


İrlandalı yazar Lucy Caldwell’in geçtiğimiz aylarda Türkçeye çevrilen kitabı Yakınlıklar (orijinal adıyla Intimacies), her biri farklı bir kadının hikâyesini konu alan on bir öyküden oluşuyor. Kitabın adının Yakınlıklar olmasının elbette ki bir nedeni var; herhangi bir öykünün herhangi bir cümlesinde hiç beklenmedik bir anda kendinize dair, kadınlık deneyimini yaşayan herkese dair büyük ya da küçük benzerlikler çıkıyor karşınıza. O nedenle, Yakınlıklar, her gün gördüğümüz bir arkadaşımızla sohbet etmek gibi, birebir tanımasak da mücadelemizle ortak olduğumuz kadınlarla yan yana durmak gibi, biz okuyucularına birbirini bilmekten gelen bir tanışıklık ve dostluk hissi veriyor.

Caldwell’in öykülerinde ele aldığı konular seneler boyu tartışa geldiğimiz, mücadele ettiğimiz, hepimizi en nihayetinde ortaklaştıran sorunlar üzerine: Kürtaj hakkı, toplumsal cinsiyet rolleri, annelik, aile…  Anlatının içine girer girmez bize tanıdık gelen kadınların hikâyeleri bazen toplumsal hafızada yer etmiş cinsel taciz vakalarına, baskıcı ataerkil toplumlarda ‟yeterince iyi” anne olamayan ve bu yüzden çocuklarından koparılan kadınlara, istenmeyen hamileliğiyle yalnız baş etmeye çalışan genç kadınlara, evli patronuna aşık olup ‟yuva yıkan” kadınlara, kendisini kürtaj karşıtı kilise örgütlenmesinde bulmuş genç bir rahibe adayına, bazen de hepimiz için fazlasıyla tanıdık bir simaya, Sinead O’Connor’a kadar uzanıyor. Hikâyeler geçtikçe karakterler de anlatıları da birbirine karışıyor; sorunlar, dertler, başa çıkılması gereken problemler bir önceki ya da bir sonraki hikâyedeki kadının da yaşayacağı bir şey olabilir diye düşünmek işten bile değil. Kitapta annelik deneyimlerini genelde kocasız bir ortamda -bu kocalar çekip gitmiş değiller, varlar fakat yoklar-  kendi başlarına sürdürme mücadelesi veren kadınlar toplanıp bir örgüt bile kurabilirler belki! Kitap boyunca hissedip de bahsetmek istediğim tanış olma, aşina olma ve dostluk hissi de tam buradan geliyor. Nitekim bu hikâyeleri bizler de yaşadık, yaşıyoruz, ya da yaşayan kadınları tanıyor, onlarla mütemadiyen yan yana duruyoruz.

Lucy Caldwell kitabına bir ithafla başlıyor, “… gideceğin, gideceğimiz bütün o yerlere.” Bu belki de, kitap boyunca anlatılacak on bir öykünün çekirdeğindeki o şeye işaret ediyor: Kadın olma yolculuğuna, kadınların hem kendi başlarına hem de birlikte kat edecekleri bütün o yollara, birlikte çıkılacak yolculuklara ve nihayetinde varılacak zaferlere. Yedi kısa paragraftan oluşan son bir öyküyle – ki pek de öykü değil bu aslında, bir nevi kime olduğunu bilmediğimiz açık bir mektup, bir kadından başka bir kadına, ya da kadınlara birkaç nasihat, iyi dilek ve tavsiye – bitiyor Yakınlıklar. Bir karakterimiz yok, bir olay örgümüz de yok, daha çok bir monolog bu, okuyucuyu ister istemez Caldwell’in kendisiyle konuştuğu hissiyatına itecek samimi cümleler. Yakınlığımızın arşa çıktığı yer belki de. Buna isterseniz bir annenin bir kızına mektubu deyin, ister bir arkadaşın diğerine yazdığı uzunca bir mesaj, hepsi de o aynı yere varıyor: Birbirimize, birbirimizin deneyimlerine, birbirimizin cümlelerine ihtiyacımız olduğu gerçeğine. Caldwell’in deyişiyle “…kamusal zorluklara rağmen var edebildiğimiz bu mahrem yere…”, öznel olanın aynı zamanda politik olduğu bu mahrem yere, ortak hafızamıza ve hafızamızın bize hatırlattıklarına, dayanışmamızı sürdürecek bu bir arada olma haline ihtiyacımız var.

Burada, kitaptaki son cümlelerden bir alıntı yaparak bu yazıyı bitirmek istiyorum. Yakınlıklarımıza!

“Sevmek ki aynı anda hem yakında tutma hem de serbest bırakma anlamına gelir

Bütün şeyleri, her şeyi, hep birlikte

Şimdi daimadır; bu büyü ile kıldım onu öyle.”

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.