Zabel Yesayan’ın İstanbul’dan Paris’e, oradan Erivan’a uzanan yaşam öyküsünü okuyup da etkilenmemek elde değil. Türlü felaketlerin tanığı olarak barışa, adalete ve eşitliğe olan özlemini, inancını hep korumuş, kalemini özgürlükçü değerleri savunmak için kullanmış olağanüstü bir kadın. Yaşamının nerede, nasıl ve ne zaman sonlandığı bilinmiyor. Bilinen, 1937’de Sovyet Ermenistanı’nda tutuklandığı ve 1942’de ailesine son bir mektup gönderdiği… Sibirya’ya sevki sırasında yolda hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Yesayan’ın yaşamı ve yapıtlarını incelediği kitabında Sosi Antikacıoğlu, yazarın ölüm şekli hakkında iki rivayet naklediyor ki onları yazmaya elim varmıyor burada.
Zabel Yesayan -eskilerin deyişiyle- velut (verimli, çok sayıda eser vermiş), buna rağmen adı yıllarca karartılmış bir yazar. Yakın zamana dek eserlerinden pek azı Batı dillerine çevrilmiş, Ermenistan’da bile yeni baskıları yapılmamış. Sosi Antikacıoğlu bazı kitaplarının sadece bir kopyasının Erivan Devlet Kütüphanesinde bulunabildiğini belirtiyor. Antikacıoğlu bunu birkaç nedene bağlıyor. En başta Yesayan’ın kendi anadili olan Batı Ermenice lehçesiyle yazmış olması. Bu, eski Osmanlı topraklarında yaşayan ve Avrupa kültüründen beslenen Ermenilerin lehçesi. Ermenistan, Kafkaslar ve İran’da ise farklı bir lehçe (Doğu Ermenice) kullanılıyor. Başka bir neden ise, enternasyonalist fikirleri benimseyerek milliyetçiliğe mesafe koyan Yesayan’ın diaspora tarafından sahiplenilmemesi. Bunlara bir de “kadın” oluşunu ekleyebilir miyiz? Eserlerinin yok sayılması, yeteneklerinin azımsanması çağlar boyunca öyle çok kadının başına geldi ki tesadüf olduğunu düşünemiyoruz.
Yesayan’ın Türkçeye çevrilmiş beş eseri bulunuyor benim görebildiğim: Yıkıntılar Arasında, Meliha Nuri Hanım, Sürgün Ruhum ve Son Kadeh’e Aras Yayıncılık etiketiyle erişmek mümkün. Çocukluk ve ilkgençlik anılarını anlattığı, baskısı tükenen Silahtar’ın Bahçeleri ise Belge Yayınları’ndan çıkmış.
Sosi Antikacıoğlu’nun monografisi bu hususta bir boşluğu dolduruyor ve Yesayan’ın henüz erişme olanağı bulamadığımız önemli eserlerine topluca göz atma fırsatını sunuyor. Antikacıoğlu akıcı ve eleştirel özetlerle yetinmemiş; roman, novella, öykü, anı, seyahatname gibi türlerden oluşan otuz kadar eseri tematik bir tasnife tabi tutmuş ve Zabel’in sıra dışı yaşam öyküsüyle de ilişkilendirmiş. Dönemin acı gerçeklerini, metinlerin ayak bastığı tarihsel/toplumsal zemini aktarmayı da ihmal etmemiş. Elbette bu eserleri birinci elden okumuş gibi olamıyoruz fakat ruhunu, meselesini, hatta edebi değerini rahatlıkla kavrıyoruz. Yesayan’ın birçok anlatısını kadınlar üzerinden kurguladığını görme imkânımız da oluyor. Gün ışığına çıkan her yeni bilgi Zabel Yesayan’ı çok daha aşina kılıyor bize…
Sosi Antikacığlu. Zabel Yesayan Yaşamı ve Eserleri. İnkılâp, 2022.