“Değişim müzikle başlar” diyorlar ve Şiddetsizlik Eğitim ve Araştırma Merkezi ile Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği hepimizi müzikle, dansla, ritimle; eğlenerek değişimi başlatmaya çağırıyorlar! 9 Mayıs Çarşamba günü Babylon’da gerçekleşecek dayanışma konserinde Kalben ve Ah Kosmos’la birlikte sahne alacak olan kim ki o (Ekin Sanaç ve Berna Göl) ile bu vesileyle leziz bir söyleşi gerçekleştirdik. On iki yılını doldurmak üzere olan bir mücadelede kimlikleri ve müziğe dair bakın neler söylüyorlar.
Neden müzik? Bir varoluş biçimi olarak müziği seçmenizin sebebi nedir?
İkimiz de müzikle büyüdük, kendimizi müzik üzerinden tanımlarken bulduk. Asiliğimizin de kırılganlığımızın da ifadesini müzikle anlatabildiğimizi gördük. Müzik yapmak küçüklükten beri fazlaca hayalini kurduğumuz bir şeydi. Bu noktada erkek egemen rock dünyasına karşı gelişen ve 90’larda yaygınlaşan riot grrrl akımının ve düşüncesinin çok belirleyici bir rolü oldu. Hep müzik yapan, müzikle sözünü söyleyen o kadınlara özendik.
Müzik mesela şiddetsiz bir direniş örneği, kendini duyurmanın yollarından biri, bununla ilgili ne düşünüyorsunuz ?
Bizim buna inancımız çok büyük. En başından beri müziğimizle kendi varoluşumuzu ya da var olmasını istediğimiz sesleri duyurmaya çalışıyoruz. Onun dışında etkilendiğimiz müziklerde de aynı şeyi arıyor oluyoruz. kim ki o süreci bizim için var olma koşulunun başkalarının sözleri ya da düşünceleriyle değil kendi tutkularımızın ve arzularımızın sonuna kadar arkasında durmayla, inandıklarımızı diretmeyle ilgili olduğunu anlamaya yönelik bir ders gibi oldu/olmaya da devam etmekte. Bize büyülü gelen yaptıklarımızın (müzik ya da başka şeyler) hayattaki mücadelelerimizden hiçbir zaman kopmaması.
“Kadın” kimliğinizin sanatçı kimliğinize etkisi nasıl? Sanatçı olmak, sanat yapıyor/sanat içinde oluyor olmak “kadın” kimliğinize nasıl etki ediyor?
kim ki o bundan 12 sene önce kadın grubu olma motivasyonuyla kuruldu. Kadın kimliğimiz her türlü var oluşumuzda zaten belirleyici. Sanat/müzik alanında olmaya dair çeşitli evrelerden geçmişizdir ama bizim kadın kimliğimizi güçlendiren unsurlar arasında hep kadın olarak bu ortamda bulunarak zorlamaya çalıştığımız, zorladığımız ve açtığımız kapılar yer aldı.
kim ki o öncesi müzik kariyerimiz, biraz da kadın olduğumuz için zorlandığımız mücadele yıllarından ibaret. Galiba bu yıllar bize bir tür azim ve dirayet kazandırdı.
Biliyoruz ki sevilen bir sanatçı olma yolunda ilerlerken öncesi sonrası da çok belirleyici. Özellikle belirtmek istemiyorum ama bunun üzerinden cevap vereceğinizi umuyorum, kadın olarak bu yola çıkmak, en başından nasıldı? Daha çok tanınmazken, mesela nasıl duygular ve çabalar gerekiyor?
Bahsettiğimiz gibi gençliğimizden beri özendiğimiz kadın gruplarından birini kurmak üzere yola çıktık ve bizim hikaye çokça içgüdüsel ilerleyerek başladı. Planlarımız ya da hedeflerimiz olmadı. Kendi müziğimizi ve sözümüzü çıkarabilmeye yoğunlaştık, içimize sinince insanlarla paylaştık. Pişman olmayacağımız kararlar almaya çalıştık. Bu konuda da garip bir şekilde işlerin yolunda gittiğini söyleyebiliriz. Sadece pişmanlık yaşamamak anlamında hiç değil, kendimize pişman olmak için de alan açmak anlamında. Daha da garibi tüm kim ki o süreci adına esas belirleyicilerin evet yerine hayır dediğimiz konular olmasıydı. Dolayısıyla bu sürecin en önemli unsurlarından biri bizim için hayır demeyi öğrenmek ve sindirmek oldu. Kendini ortaya koyma pratiği fazlasıyla gitgelli bir süreç olabiliyor. Bizim bununla baş etme yöntemimiz ortaklıklara tutunmamız. Hiç tanınmadığımız günlerde bile çabamız inandıklarımızı, sözümüzü, şarkılarımızı insanlara geçirebilmekle ilgiliydi. Başka bir şeye yer olmadı. Hakkımızı aramayı ve sesimizi çıkarmayı da zaman içinde öğrendik.
Bir de sonrası var. hani herkesin sizi tanımaya başladığı zaman. o zaman ne oluyor mesela? Ya da farklı olarak nelerle karşılaşıyorsunuz?
İlk başladığımız yıllara göre daha çok tanındığımız (saygı görmek anlamında) kesin. Alanımızı tutmak için daha az uğraşıyoruz. Müzikle uğraşan kadınlara yöneltilen çokça karşılaştığımız önyargılarda kırılma oldu. Artık müziğimizi ‘kadın olduğumuz halde iyi çalıyor’ değiliz. Sanki artık bizi dinleyenler ‘sağlam müzik ve bunu kadınlar yapıyor’ diye düşünebiliyor.
Gerçekten sağlam müzik yapıyorsunuz 🙂 Çok teşekkürler