Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, çatışma döneminde cinsel şiddetin sona erdirilmesi hakkında yeni bir karar yayınladı. Ama karar nasıl alındı? Kadın düşmanı devlet başkanları tarihe bu kez nasıl geçti?
Kadın düşmanı devlet başkanları yine sahnede. Trump yönetiminin kürtaj ve doğurganlık haklarına karşı itirazları nedeniyle, çatışma ve savaş döneminde cinsel şiddetin sona erdirilmesi hakkında Birleşmiş Milletler (BM) kararından, kadınların cinsel sağlık ve doğurganlık haklarına ilişkin tüm referanslar çıkarıldı.
Trump yönetimi, kürtaja referans verdiği gerekçesi ile Almanya tarafından Güvenlik Konseyi’ne sunulan, Birleşmiş Milletler çatışma döneminde cinsel şiddetin önlenmesi hakkında karardan, kadınların cinsel sağlık ve doğurganlık haklarına ilişkin tüm ifadelerin çıkarılmasını istedi; aksi takdirde kararı veto edeceğini deklare etti. Trump yönetimini temsilen konseye katılan temsilci, metindeki kadınların cinsel sağlık ve doğurganlık haklarına ilişkin ifadelerin, kürtajın açıkça desteklenmesi olduğunu, bu nedenle tasarıyı bu şekilde kabul edemeyeceklerini açıkladı. Rusya ve Çin de Amerika’nın talebine katıldı (şaşırtmadılar).
Fransa BM elçisi François Delattre, metinden cinsel sağlık ve doğurganlık haklarına ilişkin ifadelerin çıkarılmasının kadınların onuruna karşı bir müdahale olduğunu söyledi ve ekledi: “Güvenlik Konseyi’nin, cinsel şiddete maruz kalmış ve suç eylemi sonucu zorunlu gebe kalmış kadınların gebeliğini sona erdirme hakkına sahip olmasını tanımaması kabul edilmez ve tolere edilemez.”
Metinden çıkarılan cümle: “Cinsel şiddete maruz kalan kadınların zamanında desteklenmesinin önemini kabul ederek, Birleşmiş Milletler kurumlarını ve destekçilerini, BM Güvenlik Konseyi 2016 Sayılı Karar uyarınca, ayrımcı olmayan ve kapsamlı sağlık hizmetleri sunmaya teşvik eder,” idi.
Bu formülasyonun, metnin önceki versiyonlarında yer verilen “cinsel sağlık ve doğurganlık hakları, psikolojik, sosyal, hukuki ve geçim kaynağı desteği” şeklindeki detaylı açıklamalara nazaran uzlaşı zemini oluşturma şansının daha yüksek olduğu varsayılıyordu.
Aşırı doz ilham içerir
Kadın düşmanı başkanların, kadınlar için adalet sağlamayan bir metne çevirdiği kararın teklif taslağını yazan ve kararın gerektiği gibi çıkması konusunda savunuculuk yapanlar arasında insan hakları avukatı Amal Clooney, 2018 Nobel Barış ödülü sahipleri, Kongolu jinekolog Denis Mukwege ve savaşta cinsel şiddete maruz kalmış ezidi kadınlardan Nadia Murad bulunuyor. Angelina Jolie, Washington Post’ta bir mektup yayınlayarak, kararın alınmasını talep etti.
Amal Clooney, “Bu sizin Nuremberg anınız. Tarihin doğru tarafında yer almak için şansınız,” diyerek, konseye tarihsel sorumluluğunu hatırlattı.
Almanya Dış İşleri Bakanı Heiko Maas ile birlikte yazdığı mektupta, Angelina Jolie şu ifadelere yer verdi: “…Bağnazlık yükseldikçe toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda bekleyiş uzuyor. Kadın hakları bir kez daha tartışma konusu oluyor, bazı bölgelerde kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı konusundaki hak ve talepleri açık bir düşmanlıkla karşılanıyor. İnsan hakları savunucuları için ise riskler artıyor. (…) Öncelikle, cinsel şiddet uygulayanların sorumlu tutulduğundan, cezalandırıldığından emin olmalıyız. Uluslararası işbirliğini genişletmeli ve etkili izleme mekanizmaları kurmalıyız. Cinsel şiddete maruz kalanlara destek arttırılmalı ve taleplerine kulak vermeliyiz. Şiddete maruz kalanları merkeze alan bir yaklaşım benimsemeliyiz. (…)”