Bir grup kadının örgü örmek için buluştukları bir toplantıda, kadınlardan birinin torununun uğradığı tecavüzü anlatmasıyla başlayan hikaye, aslında hemen hepsinin hayatları boyunca taciz ve tecavüzle yollarının kesiştiği gerçeğini gösteren olayların anlatılmasıyla devam ediyor ve o günden sonra örgü grubunun şişleri aynı zamanda bir özsavunma silahı haline geliyor.
“Her şey annemin en iyi arkadaşı Brigitte ile başladı. Onun devrimci olmak gibi bir niyeti yoktu. Tek istediği olağanüstü kazaklar örmekti.”
Kadın hareketinin uzun vadeli hedeflerinin yanında, kaçınılmaz olarak, güncel talepleri için de mücadele programları var. Çünkü hayat akıp gitmektedir ve bazı somut gündemlere karşı mücadele bilinmez bir tarihe ertelenemeyecek kadar yakıcıdır, günceldir. Kadınların taciz ve tecavüz karşıtı mücadelesi de tam olarak böyledir. Her gün birçoğu evde, işte, okulda, sokakta benzer şeyleri yaşarlar ve çoğu zaman bunlara karşı mücadele devlet kurumlarına bırakılamayacak kadar kendini dayatır. Çünkü devletler ve onun tedrisatından geçmiş kitleler, çoğu defasında, tacizciyi/tecavüzcüyü değil mağduru sorgularlar: O saatte orada işi neydi? Saat çok geç değil miydi? Kırmızı ruj neden sürmüştü? Eteği neden kısaydı? Gülümsemesi bir davet değil miydi?
***
Derrick Jensen ve Stephanie McMillan’ın kaleminde hayat bulan Örgü Grubu: Tecavüzcüleri İmha Timi, tam da bu konuya dair çarpıcı bir kurgusal roman. Kurgusal ama bir o kadar da günümüz kadınlarının her gün kendi yaşam pratiklerinden izler bulacağı bir roman. Roman, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Patika Kitap etiketiyle raflarda olacak…
Bir grup kadının örgü örmek için buluştukları bir toplantıda, kadınlardan birinin torununun uğradığı tecavüzü anlatmasıyla başlayan hikaye, aslında hemen hepsinin hayatları boyunca taciz ve tecavüzle yollarının kesiştiği gerçeğini gösteren olayların anlatılmasıyla devam ediyor ve o günden sonra örgü grubunun şişleri aynı zamanda bir özsavunma silahı haline geliyor.
Şöyle düşünün: Örgü şişleriyle işlenen cinayetler çoğalmaya başlıyor ve polis bu olayların arkasında bir adamın olacağını düşünüyor, üstelik ‘TECAVÜZE SON VERİN YA DA ÖRGÜ GRUBUNUN GAZABIYLA YÜZLEŞİN’ mesajlarına rağmen.
Ya da şöyle düşünün: Örgü grubu tecavüzcüleri imha timi, hızlı bir şekilde sosyo-politik sahneye fırlamış oluyor ve birden herkes bu hareketin bir parçası olmaya başlıyor. Ama polis, tecavüzcüleri engellemek yerine tecavüzcülerle aynı konuma geçerek örgü grubunun peşine düşüyor.
Ya da şöyle: Örgü gruplarına artan ilgi, FBI’ı harekete geçiriyor. Haber bültenleri, üç takım örgü şişinden fazla satın alan birilerinin derhal yetkililere bildirilmesi gerektiğini söylüyor. ABD’nin müttefik ve ortağı olduğu El Kaide örgütü, tüm gücünü örgü grubuna karşı mücadeleye adayacağına söz veriyor. Öyle ki örgü şişleri, tırlarda ele geçirilen kaçak silahlar ve uyuşturucudan daha tehlikeli olmaya başlıyor.
***
Kitapta anlatılan kadın hikayeleri kadar, onlarla mücadele etmek için harekete geçen güçlerin cinayetleri yorumlaması, sorunlara yaklaşımları, tecavüzleri meşrulaştırırken kullandıkları argümanları o kadar tanıdık gelecek ki kitabın yazarlarının kim olduğunu ve kurgusal bu hikayenin hangi ülkede geçtiğini unutacaksınız. Aynı zamanda, “kaderlerini” kendi ellerine almış kadınların, politik iklimi nasıl da tersine çevirebileceklerini göreceksiniz. Ama onlar yine de temkinli:
“Evet, belki şimdilik örgü şişlerimizi rafa kaldırmış bulunuyoruz. Ancak olur ya, onlara tekrar ihtiyaç duyacak olursak, nerede olduklarını biliyoruz.”
Künye: Örgü Grubu: Tecavüzcüleri İmha Timi, Derrick Jensen & Stephanie McMillan, Çeviren: Irmak Saraç, Patika Kitap, 2018, 168 Sayfa.