12 Aralık’ta bir arkadaşına gideceğini söyleyerek evden çıkan 14 yaşındaki Florencia’dan bir daha haber alınamadı. Ailesi kayıp başvurusunda bulundu. Polis, başvuruya rağmen sokak gösterileri başlayana kadar Florencia’yı ciddi olarak aramaya başlamadı.
Florencia’nın cesedi 17 Aralık 2020 Perşembe akşamı Maipú’daki bir sulama kanalında bulundu. İlk otopsi sonuçlarına göre, kafatası ve burun kemiği kırılmış, sert bir cisimle ve yumruklarla vücuduna vurulmuştu .Florencia Romano’nun cinsel saldırıya direndiğini ardından boğazının kesilerek öldürüldüğü belirlendi. Vücudunda 50 kadar çizik vardı. Ceset yakılmaya çalışılmış, bir kısmı kömürleşmişti.
Florencia’nın vahşice katledilmesinin yarattığı öfke ve kızgınlık, başta yaşarken ikamet ettiği Mendoza olmak üzere, Arjantin’in pek çok yerinde protestolara neden oldu.
Yapılan soruşturmada 14 yaşındaki çocuğun internetten tanıştığı 33 yaşında Pablo Arancibia ve Micaela Méndez’in evine gittiği anlaşıldı. Florencia’nın o gece çığlıklar atarak yardım istediği, bunu duyan bir komşunun da acil durum hattını arayarak cinsiyetçi şiddet ihbarı yaptığı ancak ihbarın dikkate alınmadığı ortaya çıktı. Polis acil durum çağrısını görmezden gelmeseydi muhtemelen bugün Florencia yaşayacaktı. Devlet Florencia’nın ölümündeki sorumluluğunu kabul etmedi.
Yapılan protestoların en büyüğü Ni Una Menos (bir kişi eksilmeyeceğiz) Mendoza’nın yaptığı çağrıyla gerçekleşti. 10.000’den fazla kadın 18 Aralık akşamı toplanarak Hükümet Konağı’na yürüdü. Yürüyüş boyunca bu cinayetten devletin sorumlu olduğu haykırıldı. Taşınan dövizlerde ve yapılan konuşmalarda bu cinayetin baş suç ortağının polis sistemi olduğu, bu cinayetin önlenebilir olduğu, devletin Florencia’yı savunmasız bıraktığı ve kadına yönelik şiddete karşı acil durum ilan edilmesi gerektiği dile getirildi.
Mendoza’da Hükümet Binası önündeki eylemler sırasında atılan taşlarla klimanın patlaması sonucunda binanın ikinci katındaki bir ofiste yangın çıktı.
Bu acımasız kadın cinayetini protesto eden kadınlar Adliye Binası’nı da ateşe verdi.