Amina’yı kızıyla ve filmdeki başka kadın karakterlerle bağlayan da halihazırda/ kendiliğinden kutsal olduğu düşünülen, zorunluluklara dayanan aile bağlarından ziyade kadınlar arasındaki güçlü bağlar oluyor.

 * Filmdeki bazı gelişmeleri içerir.

Son yıllarda özellikle dünyanın pek izlenmeyen/ görülmeyen yerlerinden lafını esirgemeyen -en azından esirgememeye çabalayan- “kadın filmleri” çıkıyor. Bu filmlerin birçoğu kanayan yaraları usulca sarmaya çalışmıyor. Bu filmlerin çoğundan isyan taşıyor, kadınların artık susmadığı/ durmadığı pek çok anlatı çıkıyor karşımıza. Bu yıl bir film platformunda gösterilen ve yılın en çok izlenen filmi olduğu söylenen Leyla’nın Kardeşleri filminin yanı sıra İnşallah Erkek Olurda da inadından, davasından dönmeyen kadınlar karşımıza çıkıyor.

Yine aynı film platformunda gösterime giren Kutsal Bağlar (Lingui) adlı Çad filmi de hem haklı ve azimli bir kadın mücadelesinin hem de bir değişimin hikâyesi. Ve filmin, kadın karakterin değişimini gözümüze sokmadan ele alışı, bu değişimin esas nedenini bize usulca hissettirmesi beni, bu bağlamda filmle ortak bir noktası olduğunu düşündüğüm bambaşka bir metne/ hikâyeye götürüyor: Édouard Louis’nin Babamı Kim Öldürdü kitabına. İki hikâye arasında belki ilk anda doğrudan bağlantı kurulamayabilir. Ancak dikkate değer bir ortak noktaları var: İki anlatıda da evlatların ebeveynlerini dönüştürebilmesi.

Babamı Kim Öldürdü’de bütün bir ailenin hikâyesini okusak da metnin odağında baba ile oğulun ilişkisi var. Metin, yazarın kendi hikâyesi olduğu için bu biraz da kaçınılmaz bir durum ancak bu ilişkinin altının çizilmesinin bir diğer nedeni de baba ile oğul arasındaki zıtlaşmalar, tersleşmeler. Eddy eşcinsel olduğu için -ki çocukluk yıllarında bu durum açıkça ilan edilmiş değil- çocukluk ve ergenlik döneminde hem aile içinde hem de yaşadıkları kasabanın sosyal ortamında zorluk yaşıyor. Kasabadaki, kendinden önceki tüm aile büyüklerinin çalıştığı fabrikada işçi olan babası, yabancılara, eğitime, okur yazarlığa, farklılıklara düşman. Aslında bildik kasabalı, sağcı, ırkçı, alkolik, maço aile babası. Ancak Eddy’nin büyüme hikâyesine tanıklık ettiğimiz kitabın sonunda aslında biraz da politik iklimin değişmesiyle birlikte eskinin kasabalı, sağcı işçisinin yani baba karakterinin iktidarlar tarafından sürekli ezilmesinin de etkisiyle değiştiği görülüyor. Louis kitabının son sayfasında bu değişimi şu sözlerle anlatıyor: “Son yıllarda değiştin. Başka biri oldun. […] Ömrün boyunca Fransa’nın tek sorununun yabancılar ve eşcinseller olduğunu tekrar edip duran sen, şimdi Fransa’daki ırkçılığı eleştiriyorsun, sana sevdiğim adamdan bahsetmemi istiyorsun. […] Bir arkadaşım, ebeveynlerin çocuklarını değil, çocukların ebeveynlerini değiştirdiğini söyler.”[1]

Elbette kendi yaşadıklarının ve değişen politik iklimin de etkisiyle birlikte babasının, Eddy’nin haklı çıktığını düşünmesi okurun içine su serpiyor çünkü insan artık melodram sosuna bulanmamış, anne baba ile evlatlar arasındaki bağların muhafazakâr bir kapanmaya neden olmak yerine dünyaya açılmayı sağladığı, karakterlerin değişip dönüşebildiği hikâyeler görmek istiyor. Eddy’nin hikâyesi şöyle bitiyor:

“Geçen ay seni görmeye geldiğimde, kapıdan çıkmadan önce bana sordun: ‘Siyasetle ilgileniyor musun hâlâ?’ ‘Hâlâ’ sözcüğü lisedeki ilk yılıma göndermeydi, aşırı sol bir partiye üye olduğum ve yasadışı eylemlere katılıp başımı polislerle derde sokacağımı düşündüğün için seninle tartıştığımız zamanlara. ‘Evet, daha fazla,’ diye yanıt verdim sana. Üç-dört saniye bekledin bir şey söylemeden, bana baktın ve sonunda dedin ki: ‘Haklısın. Haklısın, galiba bir devrim şart.’”[2]

Hangi bağlar?

Gelelim yazıyı yazmama vesile olan Kutsal Bağlar’ın hikâyesine. Çad’da geçen filmde Amina kızını tek başına büyüten yalnız bir anne. Geçimlerini büyük araba lastiklerinden çıkardığı telden bir malzemeyle yaptığı -görünüşe göre o yöreye özgü- bir ocağı satarak elde etmeye çalışıyor. Tamamen el emeğine dayanan bu işin belli bir ustalık, güç, zaman gerektirdiği filmin başında görülüyor. Satış yapabilmekse daha çok şansa bağlı. Yaptığı ocakları satmak için yollara düşüp dil dökmesi gerekiyor.

Yıllardır kızıyla yalnız yaşayan Amina, Müslüman cemaate katılmış ve hayat gailesi arasında ibadetini de aksatmamaya, cemaatin dışında kalmamaya çalışıyor çünkü aslında her şey -örneğin ana kız orada büyük bir sorun yaşamadan var olabilmeleri- biraz da bu cemaatin erkeklerinin onayına bağlı. Film boyunca erkek karakterler sanki bir söz hakları varmış gibi Amina’yla buyurgan ya da ders veren bir tonla konuşuyorlar.

Karşı komşusu, “din kardeşim” dediği Brahim, Amina’ya evlenmek istediğini, böylece onun da kızının da rahat edeceğini söyleyerek onu ikna etmeye çalışıyor. Oysa Amina’nın tek derdi rahata kavuşmak değil, hayatı tek başına göğüslemek zorunda kalmış bu yalnız kadın gerçekten sevilmek de istiyor.

Bu evlilik teklifini detaylı bir şekilde düşünecek fırsatı bile bulamadan Amina çetin bir zorlukla karşılaşıyor, günden güne hırçınlaşan kızının derdini, sonunda kızın okulundaki yetkiliden öğreniyor: Kızı hamile kalıp okuldan atılmış. Pek çok kız hamile kalıyor diye bitiriyor okuldaki yetkili konuşmasını.

Anne yıkılmış bir halde eve gidip kızıyla yüzleşiyor ve tartışma başlıyor. Amina kızı Maria’yı tokatla yola getirmeye çalışıp bebeğin babasına gitmeleri gerektiğini, adamın da bu sorumluluğu paylaşmak zorunda olduğunu söylüyor. Oysa Maria “Onu istemiyorum,” diyerek kim olduğunu söylemeyi reddediyor. Bebeği de istemiyor. Maria kürtaj olmak istediğini söylüyor. Annesinin “Müslümanlar bunu yapmaz, dinimiz bunu yasaklıyor” demesi üzerine Maria’nın ilk tepkisi “Benim bedenim, benim karnımda” diye bağırmak oluyor.

Kendisi de genç yaşında hamile kalıp tek başına doğuran ve çocuk yetiştiren annesi bu beklemediği tepki karşısında afallıyor ama kızına kulak verince dediklerine de hak veriyor.

Anne kız sakinleştikten sonra Maria düşüncelerini açıkça anlatıyor ve bu sohbet ikisinin yakınlaşmasının, birbirlerini anlayıp farklı bir bağ kurmalarının ilk adımı oluyor. “Senin gibi olmak istemiyorum,” diyor Maria annesine, Maria’ya göre yalnız bir anne olduğu için herkes annesinin hafifmeşrep olduğunu düşünüp onu hor görüyor: “Kimse sana saygı duymuyor, ben o hayatı istemiyorum,” diye anlatıyor bunu Maria.

Film boyunca erkek karakterlerin Anne Amina ile kurduğu ilişkilerin biçimi kızı Maria’nın dediklerini doğruluyor. Komşu Brahim’in kaba biçimde, çantada keklik muamelesiyle Amina’ya kur yapması, evlilik teklifini ve kendini lütuf gibi sunması, cemaatin imamının Amina’yı, kadının tüm dikkatine rağmen hâl ve tavırları nedeniyle sürekli uyarması bu durumun en belirgin örnekleri. Kızıyla aralarındaki o birlik duygusu, o güçlü bağ kurulmadan evvel Amina’nın bunlara pek de ses çıkaramadığı görülüyor. Kürtajın yasak olduğu ve günah sayıldığı bir toplumda birlikte mücadele etmeye ve bir çözüm aramaya başladıklarında aralarındaki dayanışma duygusu birbirlerine bağlanmalarına ve annenin -belki kendisi bile farkında olmadan- kızından etkilenmesine neden oluyor. Artık cemaatin imamıyla başka türlü konuşmaya başlıyor Amina, en azından onun tenkitlerine, azarlarına cevap verebiliyor.

Okuldayken hamile kalıp, sevip birlikte olduğu adam tarafından terk edilen Amina, eğitimini yarım bırakmak zorunda kalmış, ailesi tarafından reddedilip çocuğunu tek başına büyütmüş, dolayısıyla da kutsal aile bağlarının aslında yalan olduğunu erken yaşında öğrenmiş. Onu kızıyla ve filmdeki başka kadın karakterlerle bağlayan da halihazırda/ kendiliğinden kutsal olduğu düşünülen, zorunluluklara dayanan aile bağlarından ziyade kadınlar arasındaki güçlü bağlar oluyor. O bağları güçlü kılan da kadınların aynı deneyimleri yaşamış, aynı yollardan geçmek zorunda bırakılmış olmaları.

Ana kız kürtaj için para ve uygun bir yöntem bulmaya çalışırlarken türlü aksiliklerle karşılaşsalar da sonunda şansları -yine kadın dayanışması sayesinde- yaver gidiyor; Maria bebekten kurtuluyor ve bebeğin babasıyla ilgili olarak ilk kez, kendisine kürtaj konusunda yardımcı olan kadınla dertleşiyor. Kürtajın ardından Maria iyileştikten sonra kadın anne kızı evlerine uğurlarken onlardan para istemediğini söylüyor ve Anne Amina’ya sarılıp “bundan sonra bana kardeşim kadar yakınsın”[3] diyerek vedalaşıyor.

Filmin bana kalırsa en güzel sahnesi, kürtaj parasını bulmak için neredeyse gece gündüz çalışıp didindikleri günlerden birinde tam da canı burnundayken kapılarına dayanan cemaatin hocasının uyarılarına maruz kaldıktan sonra Amina’nın müziği açıp “çılgınca”, içinden geldiğince dans ettiği an. Bu sahne Amina’daki değişimin en güzel temsili.

Filmin ilk sahnesinde, birlikte ocak sattıkları genç arkadaşı kulaklığındaki müziğin ritmine kapılıp dans ederken Amina arkadaşının davetkâr coşkusuna rağmen ritmi hissettiğini gösteren en ufak bir hareketten dahi kaçınmış, yüzüne yerleşen tebessümle arkadaşını izlerken ona şaka yollu “Bütün gece dans etmek yetmedi mi” diye usulca çıkışmıştı. Sanki taşıdığı tüm yük, dudaklarının kenarına yerleşen o anaç tebessümün çizgilerinden taşacak gibiydi.

İşte o ilk sahnede yerinden asla kıpırdamayan, o an için tek derdi ürünlerini satmak olan Amina, kızından aldığı cesaret ve kuvvetle değişmeye başladıktan sonra üzerine atılan yükleri de hafifletmeye çalışıyor. Dans sırası nihayet ona geliyor. Çok yorgun olduğunda bile laf gelmesin diye her ibadete katılmaya çalışan, hoca karşısında hatta hayatındaki tüm erkekler karşısında daima yumuşak başlı olan Amina değişiyor, bundan sonra gerekirse o da kızı gibi isyan edecek, kendi istedikleri için mücadele edecek, kendi doğru bildiklerini müdafaa edecek; Amina artık kendini koyverip dans edecek.

Hamiş: Amina’nın ritüeli andıran dansı, filmlerde kadınların dans ettiği, ilham veren başka şahane sahneleri hatırlatıyor ve bu vesileyle aklımda hızlı bir liste oluşuyor. Bu “dans eden kadınlar” listesi de bonus olsun, nice danslara ilham versin. Tabii bunlar hemen ilk anda aklıma gelenler, dilerim başka kadınların danslarıyla çoğalsın.

  • Gloria, Sebastian Lelio: Boşanmış, yalnız yaşayan Gloria belli bir yaştan sonra hayatına insan almanın zorluklarını deneyimlerken bazı sağlık sorunları da baş gösterir ancak onun köşeye çekilmeye hiç niyeti yoktur. Filmde partileri kaçırmamaya çalışan Gloria’yı dans ederken, arabasında şarkılara eşlik ederken gördüğümüz her sahne şahane ama filmin sonunda gözlüğünü de çıkarıp tek başına dans pistine karıştığı an mükemmel.
  • Mavi En Sıcak Renktir, Abdellatif Kechiche: Gloria’nınki bir yaş alma hikâyesiydi, bu çok ses getiren filmin kahramanı Adèle’inkiyse büyüme hikâyesi. Filmin benim için en güzel sahnesi, Adèle sanki kafasında ve içinde tuttuğu her şeyi elinin tersiyle kenara itip de “I Follow Rivers” parçasına tüm doğallığıyla kendini (kalbimizde bir çizik bırakarak tabii) bırakıverdiği o mükemmel dans sahnesi.
  • Hayaletler, Azra Okyay: Dans, dans eden kadınlar bu filmin merkezinde aslında, baş karakter Didem her fırsatta dans ediyor, mahallenin diğer kızlarıyla birlikte bir dans grupları var, buldukları her fırsatta prova yapıyorlar. Mahallenin tutucu teyzelerine de ağır abi maçolarına da hiç pabuç bırakmadan hem de.
  • After SunCharlotte Wells: Baba kızın Türkiye kıyılarındaki tatilini izlediğimiz bu film kalbimizde kırılmadık yer bırakmazken, Sophie’nin babasının ısrarı sonucu dahil olduğu o son dansla finalini yapıyor. Arkada tanıdık bir ses bağırıyor: This is our last dance…
  • Happy Go Lucky, Mike Leigh: Arada bir arama motorlarına “Happy Go Lucky, Flamenko sahnesi” yazıp izlenmeli, başka türlü anlatmak mümkün değil.
  • Frances Ha, Noah Baumbach: Dans Frances’in hayatı, onun dans ettiği her sahne filmin bu listeye dahil olma sebebi.
  • Nasıl Seks Yapacağız, Molly Manning Walker: Yine bir büyüme, kendini tanıma ve hayata atılma hikâyesi. Ve genç kadın Tara’nın, olan biten tatsız şeylerin ardından yıkılmayıp tek başına dans ettiği her sahne şahane.

[1] Édouard Louis, Babamı Kim Öldürdü, çev. Ayberk Erkay, Can Yayınları, İstanbul, s. 51.

[2] Age, s. 51

[3] Birileriyle yakınlığımızı belirtmek için yine akrabalık unvanlarına başvurulması üzerine de ayrıca düşünülebilir tabii.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.