Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist isyandayız!
Ankara’daki 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşünün 16.sında yine ve yeniden sokaklardayız.
Heyecanımızla, coşkumuzla, umudumuzla ama en çok da öfkemizle ve isyanımızla yan yanayız buradayız! Kazanımlarımızın bütününe yönelik dört bir yandan saldırılar karşısında feminist mücadelemizle varız buradayız!
Günden güne artan sistematik baskı ve her türlü şiddet ile hayatımızı zindan eden erkek egemen sisteme karşı sokaklardayız, meydanlardayız. Hayatımızı kontrol altına almaya çalışan erkek şiddetine, devlet şiddetine, heteroseksizme, transfobiye, homofobiye, bifobiye, ve her türlü tahakküme karşı buradayız. Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist isyandayız!
Yıllardır haklarımız gasp ediliyor, evde, işte, sokakta, kampüste, fabrikada emeğimiz sömürülüyor, kayıt dışı esnek saatlerde güvencesiz çalıştırılıyor ve yoksullaştırılıyoruz.
İşten attığınız, emeklerine çöktüğünüz işçi kadınlar fabrikalarda, malzeme depolarında, konfeksiyonlarda, belediyelerde nasıl direniyor, görüyor musunuz?
Hayatı var eden, karşılıksız bakım emeği vererek çocukların, yaşlıların bakımını üstlenen, içlerine hapsetmeye çalıştığınız evlerin bitmeyen işlerini üstüne yıktığınız kadınların isyanını duyuyor musunuz? Emeğimize sahip çıkmak için buradayız! Emeğimize el koyan kocaların, babaların, patronların yakasını bırakmayacağız!
Gece yarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldırdınız. Yetmedi nafaka hakkımıza saldırdınız! Yetmedi kürtaj hakkımızı gasp ettiniz! Yaşamlarımızın teminatı olan İstanbul Sözleşmesi’nden ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğimizi tekrar tekrar haykırıyoruz. Kadınları sömürmeye doymayan kutsal aileyi ve erkekleri korumak için boşanmayı zorlaştıran, kazanılmış haklarımıza göz diken bu düzeni yıkacağız! Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist isyandayız!
Paket paket sözde reformlarınızla yoksul kadınların ve çocukların nafakasını gasp etmeye girişiyorsunuz. Aile arabuluculuğu ile yargıyı özelleştirip yasal haklarımızdan arabulucu masalarında vazgeçmemiz için tuzaklar kuruyorsunuz. Boşanmaları hızlandırmak aldatamacasıyla sadece erkekler için kolay boşanma, kadınlar için haklarını alamadan kapı önüne konulma korkusu yaratan süreçler planlıyorsunuz. Kadınlara kurulan tuzakların farkındayız. Feminist isyanımızla öfkemizle bu oyunu bozacağız.
Kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesine ilişkin 6284 sayılı yasayı etkin olarak uygulamayan, iyi hal indirimiyle, cezasızlık politikasıyla erkek failleri cesaretlendiren erkek egemen yargı sistemini biz kadınlar değiştireceğiz. TCK 96 maddede ceza alt sınırı iki yıldan başlayan suçlar için topluma cezaları ağırlaştırma vaadiyle, dokuz ay alt sınırlı ceza hükümleri hazırladığınızı ilan ederek bizleri aldatamayacaksınız. Konumunu ve gücünü kullanan tacizci, tecavüzcü, mobbingci erkekleri ifşa etmeye devam edeceğiz.
Bizler bedenimizi ve benliğimizi sokmak istediğiniz kalıplara tüm gücüyle karşı koyan feministleriz. Rahimli ya da rahimsiz gibi tanımlamalarla kadınları ayrıştıramayacaksınız. Varlığımızdan, göz diktiğiniz bedenlerimizden elinizi çekin! Bizlere dayatılan rolleri ve kimlikleri kabul etmedik, etmeyeceğiz. Biz kadınları heteronormatif güzellik ve estetik kalıplarına sığdıramazsınız. Bizler metalaştırılmaya karşı ‘bedenlerimiz bizimdir’ diyen kadınlarız, buradayız.
Yıllardır özgürlük ve eşitlik taleplerimiz yok sayılıyor. Bizler 2000’lerden günümüze davası süren Eryaman ve Esat’ta hayat mücadelesi veren trans/na-trans kadınlarız, kapıları mühürlenen seks işçileriyiz. Mücadelemiz transfobik zihniyete, transfobik devlet politikalarına, genel ahlaka karşıdır. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: trans cinayetleri politiktir. Bizi meydanlardan, sokaklardan uzaklaştıramazsınız, varlığımızı inkâr edemezsiniz. Biz buradayız çünkü: Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist isyandayız!
Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz. Günden güne dayanışmamızı büyüterek üniversiteleri ve belediyeleri ele geçiren işgalci kayyım zihniyetle her alanda mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Üniversitelerdeki eril bilim diline, cinsiyetçi akademik kültüre, heteronormatif eğitim sistemine karşı isyanımız var! İtirazımız var!
Biz Rojova’da, Filistin’de, Afganistan’da, Suriye’de, Ukrayna’da, dünyanın dört bir yanında savaştan en çok etkilenen, göçe zorlanan, yara alan savaşın bütün kirli yüzünü gören ve açığa çıkaran Kürt, Türk, Arap, Ermeni, Çerkes kadınlarız. Bizler emeği sömürülen dışlanan mültecileriz. Savaşlardan en çok zarar görenleriz. Herkes şunu bilsin ki yüzyıllardır farklı coğrafyalarda sürdürülen savaşlara karşı biz kadınlar barışı haykırmaya devam edeceğiz. Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist İsyandayız.
Bu topraklardaki kadınlar olarak, savaşın ne olduğunu bizler çok iyi biliriz. Biz, barışı örgütlemek için mücadele eden kadınlarız. Hasta olduğu halde hapishanede tutulan Aysel’in sesiyiz. Tutsak edilen ve siyaset yapma hakları ellerinden alınan Sabahat’ız, Figen’iz, Gültan’ız, Ayşe’yiz, Semra’yız.
Erkek ve devlet şiddetine karşı isyandayız! Çok iyi biliyoruz ki hetero-patriyarkal sistemde bizi sokaklar değil erkekler öldürüyor. Gülistan’ı buldurmayan, öz savunma yapan Nevin’i, Çilem’i suçlayan, cinsiyet kimliği nedeniyle Hande’yi, Didem’i yaşamdan koparan, bütün kadınların faillerini aklayan, cezasını indiren devlete karşı feminist mücadelemiz bitmeyecek! Kadın cinayetleri politiktir ve biz bir kişi daha eksilmeyeceğiz. Aramızdan alınan her kadının hesabını soracağız. Birbirimizi bu erkek şiddetine karşı sarıp sarmalayacağız, koruyup kollayacağız. Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist isyandayız!
Mücadelemizi, deneyimimizi, varlığımızı yok sayan bu düzeni tersyüz edeceğiz!
Yılın her günü sürdürdüğümüz yaşama mücadelemizi her 8 Mart’ta olduğu gibi bu 8 Mart’ta da feminist isyanla sokağa taşıyoruz. Kadınlara, çocuklara, LGBTİ+’lara yönelik şiddet, ayrımcılık, nefret söylemleri biz feministleri asla yıldırmadı, yıldırmayacak. Birbirimizden güç alarak birbirimize umut olarak feminist mücadelemizi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.
Sokaklar, meydanlar, geceler, bu hayat bizim! Bu bir yaşam mücadelesidir: Feminist isyandayız!
YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI! YAŞASIN FEMİNİST MÜCADELE!