Seçim için Feminist Kolektif, 7 Şubat 2009 tarihinde yaptığı bir basın toplantısıyla yerel seçimlerde cinsiyetçi politikalara karşı durabilmek ve kadın hareketinin taleplerini görünür hâle getirmek için Beyoğlu Belediye Başkanlığına bağımsız aday Saime Ülfet Taylı Taş’ı aday gösterdiğini açıkladı. Seçim için Feminist Kolektif, basın toplantısında, Beyoğlu Kâtip Mustafa Çelebi Mahallesi muhtar adayı olan Belgin Çelik’i de desteklediğini açıkladı.
Seçim için Feminist Kolektif adına yapılan açıklamada “Feminist bir aday göstererek, sözümüzü ve deneyimlerimizi çoğaltacağımıza, erkek egemen bir dünyada cinsiyetçi politikalara mahkûm olmadığımızı gösterebileceğimize, kadın dayanışmasının erkek
egemenliğinden daha güçlü olduğunun ortaya çıkacağına inanıyoruz” denildi.
Kampanyanın başlığı olarak “Bey-oğlu’na sözümüz var” belirlendi. Kampanyayla feminizmin başlı başına bir siyaset olduğu ortaya kondu. Daha önceki seçimlerde diğer siyasetlerden talepleri olan feministler iken bu sefer sözünü doğrudan bütünlüklü olarak söyleyen, bir politik özne olarak sözünü uygulamaya talip olan feministler olarak yola çıkıldı. Böylece başka siyasetlerin/adayların seçim programlarında alt başlık olmak istenmediği de ilan edilmiş oldu. Adayın değil politikanın öne çıkarıldığı, kolektif olarak yürütülen bir kampanya yapıldı.
“Feminist bir seçim kampanyası, kadınları da katmalı, vaatlerden ibaret olmamalı“ bakış açısıyla hareket edildi. Ancak mahalleli kadınlarla yeterince temas kurulamadı. Türkiye’de ilk kez feministlerin belirlediği bir bağımsız feminist aday için yürütülen bir kampanya olan “Bey-oğlu’na sözümüz var” feminist aday kampanyası, Türkiye Feminist Hareketi için önemli bir deneyim oldu.
Kampanyanın en yoğun çalışmalarından biri seçim afişlerini asma oldu. Basılan 5000 afişi asmak ve bitirmek için hemen her gün afişe çıkıldı.
2009 Ocak ayında, Feminist Kolektif 29 Mart 2009’da yapılacak yerel seçimleri gündemine alarak tartışmaya başladı. İlk anda sadece bir fikirdi belediye başkanlığı için aday çıkarmak. Farklı kurumlarda örgütlü ya da bağımsız feminist kadınların katılımıyla düzenlenen forumlarda öncelikle aday çıkarıp çıkarılmayacağı, sonrasında da çıkarılırsa bunun üstesinden nasıl gelinebileceği konuları üzerine yoğunlaşıldı. Çıkan sonuç özetle şu oldu: Aday çıkarılmalıydı. Çünkü başka siyasetlerin içine feminist politikaları eklemlemeye çalışmayarak artık feministler olarak ortaya çıkmanın vakti gelmişti. Feminist sözü taviz vermeden, ne istenildiğini, nasıl bir kent düşlendiğini net bir şekilde söylemenin yoluydu bu. Feministler, politik özneler olarak siyaset sahnesinde diğer politik aktörlerle eş düzlemde var. Feminizm sadece bir isyan, bir karşı çıkış, bir muhalefet değil. Feminizmin kendi politikaları ve gelecek tasavvuru var. Kadınların yerel seçimlerde genel politikalara ekleyecek talepleri değil, feminizmin bütünlüklü politikası altında sözlerini söyleme şansları vardı. İşte bu nedenle bağımsız feminist bir aday çıkarılmalıydı.
Destek vermek isteyen tüm kadınların katılımıyla “Seçim için Feminist Kolektif” adını kullanarak bir kampanya yürütüldü.
Seçim için Feminist Kolektif, öncelikle kampanyayı güçlendirmek için “Yerel Seçimlere Feminist Adayımızla Katılıyoruz!” başlıklı bir imza metni oluşturarak bu metne destek vermek isteyen feminist örgütlerin ve feministlerin imzasını topladı.
Metin şöyleydi:
“Yerel Seçimlere Feminist Adayımızla Katılıyoruz!
29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde İstanbul’da, Beyoğlu ilçesinde, feminist bir aday çıkartmaya karar verdik. Çünkü kadınların özgür olduğu adil bir dünyanın özlemini kendi dilimizle ifade etmeye ve böyle bir dünyanın yolunu açacak politikaları net bir şekilde savunmaya ihtiyacımız var.
Bu seçimlere feminist adayımızla katılıyoruz, çünkü ancak feminist bir aday kadınların ihtiyaçlarını başka hiçbir toplumsal sınıfın, grubun siyasi taleplerinin arasına sıkıştırmadan, oy avcılığı yapmadan savunabilir, kadın kurtuluşunu dile getirebilir.
Kadınların erkek şiddetine uğramadığı, namus cinayetine kurban gitmediği, ev ve bakım işlerinin kadınlarla erkekler arasında eşit paylaşıldığı bir dünyanın kurulması için, feminist siyasetin olmazsa olmaz olduğunu düşünüyoruz. İşçilerden, Kürtlerden, eşcinsellerden, emekçilerden, etnik/dinsel kimliği yüzünden dışlananlardan, sakatlardan yana bir yerel siyasetin ancak feminist bir yerel siyasetle birlikte yürütülebileceğine inanıyoruz.
Yerel siyaset biz kadınların günlük yaşamını doğrudan etkiliyor. Ev dışında ücret karşılığı çalışsak da çalışmasak da hepimiz ev kadınıyız. Karşılıksız ev emeğimizi artıran, bizi kent merkezlerinden, mahallelerden, parklardan sürüp uzaklaştıran, eve hapseden ve erkek şiddetine mahkûm olmamıza yol açan yerel politikalara karşı feminist sözümüz var!
Ancak şunu da çok iyi biliyoruz ki, tek başına yerel siyaset kurtuluşumuzun önünü açmaya yetmez. Bizim hem yerel, hem genel siyasete ilişkin sözümüz var!
Feminist bir aday göstererek, sözümüzü ve deneyimlerimizi çoğaltacağımıza, erkek egemen bir dünyada cinsiyetçi politikalara mahkûm olmadığımızı gösterebileceğimize, kadın dayanışmasının erkek egemenliğinden daha güçlü olduğunun ortaya çıkacağına inanıyoruz.
Feminist mücadelede uzun yıllardan beri yer alan, aynı zamanda da Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Ülfet Taylı, Türkiye’de kadınların gösterdiği ilk feminist başkan adayı.
Biz aşağıda imzası bulunan kadınlar yerel seçimlerde feminist adayımız Ülfet Taylı’yı destekliyoruz.”
Bir yandan bu metin için imza toplanırken bir yandan seçim için çalışmalar devam ediyordu. Bildiriler, afişler, stickerlar basıldı. Seçim şarkısı yapıldı. Amargi, Sosyalist Feminist Kolektif ve Mis Sokak’ta bir büro olmak üzere üç seçim bürosu belirlendi. Basın çalışması yapıldı. Bey-oğlu’na ilişkin feminist sözün ayrıntılarıyla yer aldığı bir broşür çıkarıldı. Broşürde Feminist bir yerel yönetimin kadınlar için neleri sağlayacağı madde madde yazıldı.
Feminist bir yerel yönetim kadınlar için;
- Kent konseyinin etkin hale getirilmesini, kapsayıcı olmasını, konseyde yüzde 50 kadın kotasının uygulanmasını,
- Muhtarlıklarda kadın danışma masalarının oluşmasını,
- Belediyenin tüm uygulamalarını gözden geçirmek, bireysel ve kurumsal şikâyetleri değerlendirmek ve farkındalık yaratmak üzere belediye bünyesinde Cinsiyetçilikle Mücadele Ofisi kurulmasını,
- Belediye çalışanları için yüzde 50 kadın kotasının uygulanmasını,
- Zabıta kurumunun Belediye ile kentte yaşayanlar arasında köprü kurmayı sağlayacak şekilde yeniden örgütlenmesini,
- Bütçedeki bütün kalemlerin kadınlar açısından gözden geçirilmesini, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemenin yapılmasını,
- Yalnız yaşayan kadınlara, öğrenci kadınlara barınma desteği sağlanmasını,
- Yaşlıların, çocuklu kadınların sağlık hizmetine erişimini kolaylaştıracak -evden alıp, eve bırakma gibi- özel ulaşım hizmetleri sağlanması,
- Kadınlara istihdam olanakları yaratılmasını, Beyoğlu’ndaki işyerlerinin iş yasasına uygun koşullarda yüzde 50 oranında kadın işçi çalıştırmasının teşvik edilmesini,
- Kadınların ev eksenli çalışma dışında seçenekler oluşturabilmeleri için mesleki kursların, çalışan kadınlar için meslek içi eğitim kurslarının açılmasını,
- Her yaştaki kadınlar için dil ve teknik beceri kursları açılmasını,
- Kadınlara ait işyerlerine vergi indirimi sağlanmasını,
- Yeterli sayıda kreş ve çocuk merkezinin açılmasını, bu kreşlerde etnik, dini farklılıklara saygıya dayalı, cinsiyetçi olmayan bir eğitimin uygulanmasını,
- Kadınların evde harcayacakları emeği azaltmaya dönük olarak her mahallede yemek salonlarının ve çamaşırhanelerin bulunmasını,
- Kalan bireylerin zamanlarını toplumsal yaşamdan kopmadan geçirdikleri huzurevlerinin açılmasını,
- Kadınların sokakta günün her saati gezebilmesi için taciz, tecavüz, cinsel saldırı ile ilgili çalışmaların yapılmasını; tacizci, şiddet uygulayan erkeklerle ilgili önlem alınmasını,
- Evsizler için barınak açılmasını,
- Fuhuş yapmak istemeyen ama gidecek yeri olmayan kadınlar için sığınma evi açılmasını,
- Beyoğlu Türkiye’nin farklı yerlerinden göç alan bir bölge olduğu için göçle gelenlere anadillerine uygun hizmet alabilmelerinin sağlanmasını,
- Yoksul/zengin, turistik/değil ayrımı yapılmadan bütçenin bütün mahalleler için kullanılmasını,
- Su, doğalgaz, elektrik, ulaşım gibi temel hizmetlerin erişilebilir olmasını,
- Suyun bir kamu hizmeti olarak, düşük ücretle temin edilmesini ve suyun ticari bir mal olarak özel şirketler tarafından temin edilmesine karşı çıkılmasını,
- Koruyucu sağlık hizmetlerine bütçe ayrılması, belediyenin sağlıkla ilgili kurumlarının sayısının artırılması, herkese sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının tanınmasını,
- Hayvanlar için ücretsiz veterinerlik hizmeti, sokak hayvanları için geçici barınak, yem, insanlarla iç içe olabilecekleri yeşil alanların ayrılmasını,
- Kamusal mekânların sakatlar göz önüne alınarak düzenlenmesini,
- Cinsiyetçi ilanlara Beyoğlu sınırları içinde yer verilmemesini,
- Herhangi bir etnik-dinsel kimliği dışlayan, incitici, tehditkâr ilanların asılmamasını,
- Taksim’de 1 Mayıs kutlamaları için kolaylık getirilmesini,
- LGBTT bireyler için istihdam olanağı yaratılmasını,
- Danışma merkezi, yeterli sayıda sığınak, 24 saat destek veren danışma hattının açılmasını,
Sağlar.
29 Mart’a kadar süren keyifli ve dönüştürücü bir çalışma sürdürüldü. Feminist grupların ve bağımsız feministlerin maddi ve manevi güç verdiği secim çalışmaları kapsamında 5000 afiş asıldı Beyoğlu duvarlarına. Pazarlarda bildiriler dağıtıldı. En çok İstiklal Caddesi’nde olmak üzere günlerce stant kuruldu. Kampanya kapsamında bir tanıtım kokteyli bir de 15 Mart 2009’da forum yapıldı.
Seçim için Feminist Kolektif sadece adaylarının değil kampanyalarının da feminist olduğunu söylüyordu. Yani katılıma, küçük büyük demeden her türlü desteğe, eleştiriye açıktı. Aday öncelikli değil kolektif öncelikli bir yapıda bir kampanya yürüttü. Büyük partilerin büyük kampanyalarının altında ezilmek gibi bir korkuları olmadı. İlk kez bir feminist aday etrafında feminist bir seçim çalışması yapılıyordu. Burada kurulan sözün önemi vardı. Sandıktan çıkacak oya odaklanmadan, kadınlara seslenen bir kampanya yürütülmeye çalışıldı.
Seçim sonuçlarına gore Beyoğlu seçmenlerinin % 0.30’u 395 seçmen feminist adaya oy vermişti. Seçim için feminist kolektif seçimden bir gün sonar 27 Mart’ta bir açıklama yayınladı. Bildiride “Bu şehri bu semti kendimiz için nasıl yaşanılır kılınacağını, feminist yerel yönetimin nasıl olacağını anlatarak, yaşayarak, deneyimleri ortaklaştırarak öğrendik…
Çocukların yaşlıların, hastaların bakımını erkeklerle paylaşabileceğimiz, istediğimiz insanları seveceğimiz bir toplumun yolunu hep birlikte örmeye çalıştık…
Sandıklarla, sonuçlarla işimiz yok bu seçimi biz kazandık. Artık geceler sokaklar, meydanlar, mahalleler, grev çadırları bizim…” dedi..