Bugünün Türkiye’sinde örgütlenmeler yalnızlaşmış, kamu ile sivil toplum, kamu ile politik yapılar yan yana gelemez olmuş, şiddet alanında çalışan farklı kesimlerden kadınların işbirliği cılızlaşmışken, yerel yönetimler ve şiddetle mücadele başlığındaki bu buluşmaya kamu ve belediyelerden katılım anlamlı bir şekilde arttı.
Sığınaklar kurultaylarının 27.’si 2-3-4 Kasım’da Ankara’da “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Yerel Yönetimlerin Yerini Tekrar Düşünmek” başlığıyla düzenlendi. Kurultaylarda, 27 yıldır her sene, kadına yönelik erkek şiddeti alanında çalışan feminist örgütler, kadın örgütleri, lgbti örgütler ile yerel yönetimler, barolar ve kamunun ilgili alanlarından yüzlerce kadın değişen bir gündemle üç günlük toplantılar yapıyor, deneyim paylaşıyor. Kurultay bileşenlerini, ülkenin farklı şehirlerinden erkek şiddetiyle mücadele alanında çalışan kadın örgütlenmeleri oluşturuyor.
Bu seneki kurultayın konusu şiddetle mücadelede yerel yönetimler olarak belirlendi. 2024 yerel seçimlerinin ardından birçok şehirde yaşanan yönetim değişikliği sonrası kadın örgütleri belediyelerle görüşmelere başladı ve önerilerini ve taleplerini iletti. Kimi belediyelerle somut çalışmalar tasarlandı (kadın danışma merkezinin oluşturulması, kadın danışma merkezi çalışanlarına bilgilendirme toplantıları, şiddetle mücadele çalıştayları vb). Yani 6 aylık bir zaman diliminde önceki yönetimlerde kapıların kapılı olduğu alana kadın örgütleri kendilerini dahil etmiş, belediyelere yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusunda ısrarcı olmuş, kadınlara kreş, sığınak, iş, barınma merkezi, kadın danışma merkezi ve hattı, ekonomik destekler ve daha birçok konu gündeme getirilmiş, kadınlar lehine çalışmaların bütünlüklü bir toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle ilerlemesi gerektiği anlatılmaya başlanmıştı. Belediyelerdeki kadın çalışanlar ile feministler yan yana gelmişti. Öte yandan, önceki dönem kayyum atanan belediyelerdeki kadınlar için ise son aylar, başka şehirlerdeki kadın örgütleriyle temas kurmanın yanı sıra, hayranlık uyandıran bir motivasyonla ellerinden alınan işlerine, mekanlarına, çalışma arkadaşlarına döndükleri bir zaman dilimi oldu. Bin bir emekle, pek çok güçlük ve engellemeye karşın üretilen işlerin, destek merkezlerinin, dayanışma alanlarının bir anda yok olması bu ülkede ilk değil. Her defasında birlikte güçlenerek mücadeleye ve işlere tekrar tekrar sarılmak da bu ülkede hâlâ birilerinin sebatla yaptığı bir şey. Kürt hareketinin, kadınların, feministlerin bu çabada hatırı sayılır bir payı var. Kadın hareketinin önemli bir örgütlenme ve yan yana gelme olanağı olan kurultay da bu sebeplerle 2024’te bu gündeme ayrıldı. Bugünün Türkiye’sinde örgütlenmeler yalnızlaşmış, kamu ile sivil toplum, kamu ile politik yapılar yan yana gelemez olmuş, kadına yönelik şiddet alanında çalışan farklı kesimlerden kadınların işbirliği cılızlaşmışken, yerel yönetimler ve kadına yönelik şiddetle mücadele başlığındaki bu buluşmaya kamu ve belediyelerden katılım anlamlı bir şekilde arttı, bunun da kurultayın içeriğine belirgin etkisi oldu.
Kurultay başlamadan iki gün önce 30 Ekim’de Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atandı. Esenyurt Belediyesi’nde de kadına yönelik şiddeti önleme çalışmaları konuşulmaya başlamış, kadın çalışanların alanda güçlenmeleri ve kadınlara destek hizmetlerinin doğru şekilde planlanması gündeme gelmişti. Kayyumdan sonra bu çalışmaların sekteye uğrayacağını biz 2016 itibariyle belediyelere atanan kayyumlardan, 2019 seçimlerinden ve Türkiye’nin başka benzer bir sürü halinden biliyoruz. 2019’daki yerel seçimler sonrasında zamanla Kürt illerindeki il ve ilçe belediyelerinin neredeyse tamamına kayyum atandı ve hızla kadın çalışanlar ve yöneticiler işten çıkarıldı, kadın destek merkezleri kapatıldı, kadın destek hizmetleri durduruldu. Kadınların erişebileceği hizmet ve alanların ortadan kaldırılması, kamusal alanın da kadınlara kapatılması demek. Kadınları içinden çıkmaya çalıştıkları eşitsizliklere mahkum etme çabası demek. Kayyumlarla kadınların yaşamın çeşitli alanlarından dışlandığını daha önce deneyimledik. Bu nedenle 2024’te önce Hakkari, ardından Esenyurt’la başlayan kayyum süreci, sonrası için travmatik ülke hafızamızdan tanıdık sinyaller veriyor.
Kurultayın ilk iki günü olan 2-3 Kasım’da farklı yapılardan gelen 300’ü aşkın kadın şiddetle mücadele alanında yaşanan sorunlar ve çözüm önerilerini konuştu. Yerel yönetimlerden önemli bir katılımın olması, bu çok başlıklı konunun detaylı konuşulmasını sağladı. Sadece şiddet değil, kadınlara bütünlüklü destek hizmetleri çerçevesinde, belediyelerde sürdürülebilir ve istikrarlı bir çalışma olmaması, kurumsal değil, kişilerin çabalarıyla bir sistem inşa etme hali ve bunun yarattığı tükenme, kaynak eksikliği, bürokratik engeller, niteliksiz ve alana dair bilgisi, deneyimi olmayan insan istihdamı ve en önemlisi yaklaşım eksikliği (toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ayrımcılık ve şiddeti analiz etme, çözüm önerileri oluşturma ve bunları uygulamaya geçirme) paylaşıldı. İyi örneklere sahip belediyelerde bile kurumsallaşmanın, kalıcılaşmanın, erişilebilir, etkin olmanın zorluğu ortadayken kayyum atanan belediyeler için durum çok yıkıcı. Ama kayyum sonrası belediyeleri kazanan kadınlar, sıfırdan tüm çalışmalara tekrar başlamanın güçlüğü bir kenara, gözlerinde parıltıyla neler yaptıklarını, hedeflerini anlattılar. Kayyum sonrasının ağırlığı özgün olmakla birlikte, AKP sonrası CHP’ye geçen belediyelerle onları ortaklaştıran, katmanı bol bu işlemeyen sistemi çalıştırmak için hissedilen hem heves ve sorumluluk, hem de çaresizlik oldu.
Kurultayın son sabahı 4 Kasım’da toplantılar başlamadan önce Batman, Mardin, Halfeti belediyelerine kayyum atandı. Kurultay deneyimi belediyelerde cinsiyet eşitliği perspektifiyle çalışan ve yönetimde olan kadınlara ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermişti. Aynı zamanda, kadın örgütleriyle kamuda çalışan kadınların arasındaki koordinasyon ve deneyim aktarımının önemi de tekrar hatırlandı. Kurultayda belediyelerin kadınlar için, kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadele için sorumlu ve yükümlü oldukları, eksik veya hatalı işler yaptıklarında kadınlara ilave mağduriyet yaşatıldığı ve yükün güçlüklerle işini yapmaya çalışan bağımsız feminist örgütlere kaldığı vurgulandı. Cinsiyet eşitliği konusunda deneyim kazanmanın, herhangi bir meslekle değil, feminist yaklaşım ve toplumsal cinsiyete dair birikimle elde edilebileceği, bunun önemli bir kısmını deneyim aktarımının oluşturduğu söylendi. Birlikte çalışmanın ve koordinasyonun olmadığı yerde bu çalışmanın da süremeyeceği fikrinde ortaklaşıldı.
Bu kurultay kapanışı bir bakıma Türkiye mücadele tarihinden sembolik bir kesit oldu. Yerel yönetimlere ayrılan kurultay, kayyumla başlayıp kayyumla kapandı. Yerel yönetimlerin iyileştirilmesi, cinsiyet eşitliği perspektifiyle çalışması için çabalarken o yönetimi seçen halktan iradeyi alan, böylece de o çalışmayı da ortadan kaldıran o erkek devlet hamlesiyle. Geriye bize o sebatı hep hatırlamak, içimizden yitip gitmesine hiç izin vermemek kalıyor.