Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanarak, bu ödülün verildiği ilk siyah kadın olan Amerikalı yazar Toni Morrison 7 Aralık 1993 tarihinde 88 yaşında hayatını kaybetti.
Morrison, 18 Şubat 1931 tarihinde ABD, Ohio’da Lorain ilçesinde işçi bir ailenin dört çocuğunun ikincisi olarak doğar. Asıl adı Chloe Anthony Wofford olan yazar 1949’da, ismini Toni olarak değiştirir. Babası George Wofford on beş yaşındayken iki siyah iş adamının beyazlar tarafından linç edildiğine tanıklık eder ve Morrison’a göre bu durum babasında travma yaratır. Linç olayından sonra George Wofford, gerek ırkçılıktan kaçmak gerek de ekonomik sebeplerden ötürü ırksal olarak iç içe geçmiş ve endüstrisi gelişmekte olan Ohio’nun Lorain bölgesine göç eder. Morrison’ın annesi Ramah Wofford ise dindar bir ev hanımıdır. Morrison’ın ailesi Afro-Amerikan halk hikayeleri, hayalet öyküleri ve Afro-Amerikan ezgileri vasıtasıyla onun Afro-Amerikan kimlik bilinci geliştirmesini sağlar. 1949’da, siyah entelektüel çevreye katılmak amacıyla çoğunlukla Afro-Amerikalılara tahsis edilmiş olan Howard Universitesi’ne kayıt olur. Okul, ırksal olarak ayrıştırılmış restoranlar ve otobüsler ile ilk kez karşılaştığı yer olan Washington D. C.’dedir. Üniversitenin İngilizce bölümünden 1953 yılında mezun olduktan sonra master çalışmasını 1955 yılında Cornell Üniversitesi’nde yapar. Master tezi Virginia Woolf ve William Faulkner üzerinedir. Texas Southern Üniversitesi’nde iki yıl, Howard Üniversitesi’nde ise yedi yıl İngilizce eğitimi verir. 1957 yılında ise Washington’a doçent olarak gider. Howard Üniversitesi’nde eğitmen olarak görev yaptığı esnada Jamaikalı bir mimar olan ve 1958 yılında evleneceği Harold Morrison ile tanışır. 1964 yılında boşandıklarında ikinci çocuklarına hamiledir.
1964-1985 yılları arasında New York’ta Random House yayınevinde editörlük yapar. Edebiyatla yakından ilgilendiği bu yıllarda bir yandan da insan hakları hareketinde aktif bir rol üstlenir.
İlk romanı olan En Mavi Göz’de mavi gözlere sahip olmak isteyen küçük bir siyah kızın hikayesini anlatır. Bu kısa romanı ilk yayımlandığında Morrison otuz dokuz yaşındadır. Kitap, bir kız çocuğunun gözünden hor görülmenin, ayrımcılığın, ırka dayalı güzellik anlayışının ve kişinin kendisine duyduğu nefretin yarattığı bireysel ve toplumsal travmaya odaklanır.
1987 yılında yazdığı Beloved adlı romanıyla 1988 yılında Pulitzer Ödülü’ne layık görülür. En çok satan ve tanınmasını sağlayan Beloved, köleleştirilen Afro-Amerikalı bir kadın olan Margaret Garner’ın gerçek hikayesinden esinlenilerek yazılmıştır. Kitapta bir kölenin sahibinden kaçışı ve daha sonradan yakalanışı ele alınır. Köle anne iki yaşındaki kızını köle olarak vermektense öldürmeyi tercih eder. Morrison’ın kitaplarını okumak her zaman sancılıdır. Hiçbir zaman kolay okunmaz.
1975’te, Morrison’ın ikinci romanı olan ve iki siyah kadının arkadaşlığını anlatan Sula, National Book Award adaylığına seçilir. Üçüncü romanı olan Solomon’un Şarkısı ile yazar, ulusal anlamda ün ve beğeni kazanır ve pek çok ödül alır. Sonuncu romanını yayınlandıktan hemen sonra, Morrison, edebiyat dalında Nobel Ödülü’ne layık görülen ilk siyah kadın olur.
Nobel Ödülü’ne kadar altı roman yazan Morrison, ölümüne kadar beş roman daha yazar. God Help the Child isimli son romanı 2015’te yayımlanır. Eserlerinde çoğunlukla ABD’deki ırkçılık ve bunun yıkıcı sonuçlarını konu edinen Morrison, 2010’da oğlunun ölümü de dahil olmak üzere en zor zamanlarında yazmayı sürdürür.