Bir ana babadan olma değilim. Bir yaban otu gibi Anadolu yaylasında bittim. Doğumum bile bir kökünden kopma idi. Köklerimi hiç aramadım. İçerisinde severek yaşayabileceğim arka dünyalardan kopma köklerim olabilirdi. Annem ve babam gibi, tüm kentler, ülkeler, günler, geceler, her gökyüzü de yabancı kaldı bana.
Tezer Özlü, Kalanlar kitabında doğumu, ailesi ve bulunduğu şehirlerle ilişkisini böyle ifade eder. Köksüzlüğü, hayatı boyunca kendisine ve yazdıklarına eşlik eden arayış temasının içine doğduğu koşullar ile ilişkisi ise yadsınamaz. 10 Eylül 1943’te, öğretmen anne babasının görev yaptığı Kütahya’da dünyaya gelir. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde geçen çocukluğun ardından 10 yaşında İstanbul’a gelirler ve Tezer Avusturya Kız Lisesi’nde eğitim görmeye başlar. Otobiyografik öğeler taşıyan ilk romanı Çocukluğun Soğuk Geceleri’nde ev, mahalle ve okulu baskının, tahakkümün sürdüğü mekanlar olarak tarif etmiştir. Kaçmak, özgürlüğü aramak dürtüsü o günlerde başlar. Pijamalı babaların askeri nizamından da okuldaki rahibelerin ahlakından da mahallelinin izleyen gözlerinden de kaçmak ister. İlk kaçışını lise yıllarında Avrupa’ya gerçekleştirir. Hayatının ilerleyen yıllarında farklı ülkelerde daha uzun süreler geçirecek ve aynı köksüzlük hissini sürdürecektir. Yine aynı yıllarda yazmakla ilişkisi başlar. Yirmili yaşlarında yazdığı öyküleri dergilerde yayınlanmaya başlanır. Bu öyküler 1978 yılında ilk kitabı olan Eski Bahçe’de bir araya getirilir. Kendi ifadesiyle “yaşamla ve ölümle hesaplaşmak için” yazar. Sadece öykü ve roman değil, kültür sanat yazıları da kaleme alır, çeviriler yapar. Ölümünün ardından Leyla Erbil ve Ferit Edgü ile mektuplaşmaları da derlenmiştir.
Yakın dostu Leyla Erbil, Tezer’in yaşamını anlamaktan bahsederken “Buyurgan, yasakçı, ataerkil toplumun yatışmak bilmez gizli şiddeti, sadece on yılda bir sıkıyönetim dönemlerinde değil, sivil yönetimlerde de insan ilişkilerinin tüm alanlarını kaplamış, yurttaşların tümünü hasta etmiş, cehenneme çevirmiştir yaşamı” der. 1986 yılında meme kanseri nedeniyle hayatını kaybeden Tezer Özlü’nün kişisel ve politik, toplumsal ve varoluşsal, kurmaca ve otobiyografik arasında gezinen metinleri kadınlara kendi hikayelerini yazma, kendi yollarına ve arayışlarına sahip çıkma cesareti vermeye devam ediyor.