Caz müziğinin efsanevi ismi Ella Fitzgerald, 25 Nisan 1917’de doğdu. Küçükken dansçı olmak istiyordu. 15 yaşındayken annesini kaybedince halasıyla Harlem’de yaşamaya başladı. Çocukluğu zor koşullarda geçti.

Ella, Harlem’in sokaklarında şarkı söylerken, birçok ses yarışmasına katıldı. Apollo Tiyatrosu’nda amatörler gecesindeki yarışmayı kazanıp birinci olunca Fitzgerald, ünlü caz bateristi Chick Webb’in ilgisini çekti. Aslında bir ninni olan “A-Tisket A-Tasket”ı kendi yorumuyla söyleyen Ella’nın o günden sonra hem kendi yıldızı hem de Chick Webb’in orkestrasının yıldızı bir anda parladı. Chick Webb’in orkestrasıyla çalan Fitzgerald, Chick vefat ettikten sonra orkestranın başına geçti. 1942 yılında ise kariyerine solo devam etmeye karar verdi.

1950’lerde Norman Granz, Fitzgerald’ın menajerliğini üstlendikten sonra Ella Fitzgerald ismi herkes tarafından tanınmaya başlandı. Norman Granz menajerliğini yaptığı müzisyenlere eşitlik sağlanması, ayırımcılığın önlenmesi için mücadele eden yurttaşlık hakları hareketi aktivistiydi. 1956’dan 1964’e kadar, 19 ciltlik bir dizi “şarkı kitabı” yayınlayan Fitzgerald, bu şarkı kitaplarında Richard Rodgers, Cole Porter, George Gershwin, Duke Ellington, Jerome Kern, Irving Berlin ve Johnny Mercer gibi sanatçılardan 250’den fazla seçkin şarkıyı yorumladı.

New York’ta yalnız yaşayan Ella Fitzgerald için “cazın kraliçesi” deniyordu. Benzersiz kadife sesi onu çağının diğer yıldızlarından ayırıyordu. Ekim 1955’te Granz, Jazz At The Philharmonic (JATP) adındaki konser turu kapsamındaki gösteriden önce Houston’da bilet satıcısına gösterinin karma bir gösteri olacağını söyledi ve 7 Ekim’de tuvalet kapılarındaki “Zenci” ve “Beyaz” tabelalarını söktü. Bu, tutucu Houston’da hoş karşılanmadı. İlk gösterinin sonuna gelindiğinde polis Fitzgerald’ın giyinme odasına daldı ve onu ve diğer müzisyenleri tutukladı. Bu, Granz’ı görevine devam etmekten alıkoymadı. 1972’de yapılan bir röportajında Marilyn Monroe’ya borçlu olduğunu söyleyen Fitzgerald, 50’li yılların popüler bir gece kulübünde yer almasının onun sayesinde gerçekleştiğini belirtti. Monroe söylenenlere göre Mocambo’nun sahibini arayarak Fitzgerald’ın orada sahne almasını istemiş ve eğer bunu gerçekleştirirlerse her gece en ön masayı kendisi için ayırtacağına söz vermişti. Monroe bu söylediğini yaptı ve her gece Mocambo’da ön masadaydı. Bu olanlar o dönemin basınında büyük ses getirdi. Ella’nın, Marilyn’in gösterdiği dayanışma sayesinde artık hiçbir zaman küçük sahnelerde çıkmasına gerek kalmamıştı. Marilyn hakkında “Sıra dışı bir kadındı, zamanının biraz ilerisinde ve bunu bilmiyordu,” dedi. Sonuç olarak Fitzgerald Mocambo’da sahne alan ilk Afrika kökenli Amerikalı oldu ve bu kariyerine önemli bir etki yaptı.

Yaşamı boyunca Fitzgerald’a Siyahi İnsanların Gelişmesi İçin Ulusal Birlik (NAACP) ödüllerinin verilmesinin yanı sıra, insan hakları hareketinde ve caz dünyasında onurlandırılmış ve ilham kaynağı olarak görülmüştür. 80’lere kadar kariyeri zirvede ilerleyen Fitzgerald, sağlık sorunları nedeniyle yavaş yavaş müzik çalışmalarını bıraktı. 1986’da kalp ameliyatı geçirdi. Hayatı boyunca diyabetle savaştıktan sonra 1993 yılında iki bacağından dizden aşağısı olmak üzere ampute edilerek hayatına tekerli sandalyede devam etti. Diğer sağlık sorunlarından dolayı hastanede geçirdiği günlerden sıkılıp, son günlerini evde oğlu ve torunuyla geçirmek isteyen Fitzgerald 15 Haziran 1996 tarihinde 79 yaşında hayata veda etti.

Bir cevap yazın

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.